Görüp Görebileceğiniz En Fantastik Yerlerden Biri: Derinkuyu Yeraltı Şehri

Kapadokya'da sayıları 200'ü bulan yeraltı şehirlerinden en büyüğü olan Derinkuyu Yeraltı Şehri, mutlaka ziyaret etmeniz gereken turistik noktalardan biri.
Görüp Görebileceğiniz En Fantastik Yerlerden Biri: Derinkuyu Yeraltı Şehri

derinkuyu yeraltı şehri'nin antik çağlardaki adı melogobia'dır. buranın ilk yerlilerinin asur kolonilerine kadar uzandığı düşünülmektedir. ii. yüzyılda roma zulmünden kaçıp mezopotamya üzerinden kayseri’ye, oradan da kapadokya’ya gelen ilk hristiyanların burada yaşadığı bilinmektedir.

esasen 1830 yılına kadar derinkuyu bölgesinde yer üstünde yerleşim bile yokmuş. bir tesadüf eseri 1963 yılında bu yeraltı şehri bulunmuş ve 1967 yılında ziyarete açılmıştır. derinkuyu yeraltı şehri adını ise içerisinde bulunan 52 içme suyu kuyusundan almıştır. yeraltı şehri öyle büyük bir alana sahiptir ki şu an sadece küçük bir kısmı ziyaretçilere açılmıştır. bulunduğu tarihten bu yana toplamda 4 kilometrekarelik alanın sadece 2,5 kilometrekarelik alan temizlenmiş ve ziyarete açılmıştır. şimdilik görülebilen kat sayısı yalnızca 8'dir ve derinliği 50 metreye ulaşmaktadır. eğer ki tüm katlarının temizliği yapılabilirse derinliğin 85 metreyi bulacağı ve kat sayısının 12-13’e ulaşacağı öngörülmektedir. bu kocaman yeraltı şehrinde ise yaklaşık 50 bin kişinin yüzeye hiç çıkmadan uzun süreler yaşadığı tahmin edilmektedir.


eski zamanlarda derinkuyu yeraltı şehrine giriş direkt olarak buradan sağlanmamamıştır. aya maryeros yeraltı manastırı yeraltı şehirlerinin başlangıç noktası olarak belirlenmiştir. bu manastır aslında ilk akıl hastanesidir. merdivenle inilen manastırın güney kısmında bulunan tünel derinkuyu yeraltı şehri'ne, kuzeybatı cephesindeki tünel ise kaymaklı yeraltı şehrine bağlantılıdır.


yeraltı şehri öyle bir tasarıma sahip ki içerisinde bir karınca yuvasına girmiş hissine kapılmaktasınız. yeraltı şehrinin birinci katında ahır, mutfak, şaraphane ve oturma odaları bulunmaktadır. içeriye girer girmez kendinize; buraları nasıl kazıp, böylesine derin havalandırma ve su kuyuları açmışlar diye sormadan edemiyorsunuz. akıl almaz bir mühendislik barındırdığı muhakkak. hatta bu şehrin gizemini çözmek için isviçreli araştırmacı yazar erich von daniken 1982 yılında bölgeye geliyor ve araştırmaları sonucunda bu yeraltı şehrinin uzay istilasından kurtulmak için yapıldığını ileri sürerek uzaylı tezini ortaya koyuyor. bu tez bölgede bulunan köylülerin "havadan gelen melekler" hikayesine bir hayli benzemektedir. bölgedeki köylüler çok eskilerde burada meleklerin yaşadığını söylemektedir. melekler göklerden uçarak bölgeye gelmiş ve bir ülke kurmuşlardır. bir süre sonra ise bu bölgeye uçarak gelen kötü meleklerin, bölgeye musallat olduğunu söylemektedirler. sonrasında meleklerde, kötü meleklerden kurtulmak için bu yeraltı şehrini inşa etmişlerdir. köylülere göre bazı geceler melekler yeryüzüne çıkarak ışık saçmakta ve hala yeraltı şehrinde yaşamaktadırlar.


efsanelerden sonra yeraltı şehrinin ikinci katını incelemeye devam edebiliriz. yine oturma odaları, erzak depoları, mutfak ve ahır bulunmaktadır. ayrıca her katın merdivenlerinin başında kocaman silindir kapılar vardır. böylece yabancıların yeraltı şehrine girmesine karşılık alt katlara girişinin engellenmesi amaçlanmıştır.


üçüncü katta ise tüm katlara inen ve hava sirkülasyonunu sağlayan havalandırma boşluklarının merkezi yer almaktadır. burayı tüm yeraltı şehirlerinden ayıran bir diğer özellik ise bu katta yer alan misyoner okulu'dur. ortak toplanma yeri olan bu katta ayrıca haç şeklindeki kilise, günah çıkarma alanları, mezarlık gibi alanlar da bulunmaktadır. bu kısımdayken ucundan bakacağınız, 2 metre yükseklikte tavanı ve 4 kişinin yan yana yürüyebileceği 9 km uzunluğunda olduğu belirtilen bir başka tünel mevcuttur ve diğer yeraltı şehirlerine bağlandığı söylenmektedir. yüksek ihtimal kaymaklı yeraltı şehrine bir bağlantı bulunmaktadır.


dördüncü katta tüm şehri ağ gibi dolaşan havalandırma kanalları, su kuyuları, sarnıçlar ve mezarlıklar yer almaktadır.

beşinci kat ise bir dağıtım merkezi, şehrin kalbi gibidir. beşinci kattan sonra havalandırma bacalarının farklı tünellere kıvrıldığı, dağıtım alanları ve odaların bulunduğu alanlar mevcuttur.


buradan direkt çok dar ve 214 basamağa sahip tünelden yedinci kata inilebilmektedir. burada ziyaretçilerin dikkat etmesi gereken nokta tünelin sadece tek bir kişinin geçeceği kadar dar ve tek yönlü olduğu hususudur. öyle ki siz alt kata inerken, alt kattan üst kata çıkmaya çalışan bir grup ile tam ortada karşılaşabilir ve bu durumda birilerinin mecburen geri dönmesi gerekecektir. bundan dolayı aşağı inen yada yukarı çıkan grup mutlaka "tünelden gelen var mı?" diye seslenmelidir. tünel çok sıkışık ve böyle ani karşılaşmalarda uzun süre tünel içerisinde kalmak klostrofobisi olan kişiler için bir hayli zorlayıcı olacaktır. normalde sıkıntı yaşamayan kişileri bile epey darlayan bir alandan geçeceğinizi mutlaka göz önünde bulundurmalısınız. bu zorlu tüneli tamamlandığınızda ise şehrin en geniş alanına ulaşmış olmaktasınız. burada geniş bir toplantı odası, kilise ve yeryüzüyle bağlantısı olmayan bir su kuyusu bulunmaktadır.


sekinci kat ise şu an görülebilen son kattır. burada havalandırma bacasının bağlandığı küçük bir oda bulunmaktadır.