Görenlerin "Keşke Burada Yaşasaydım" Dediği Doğan Apartmanı Nasıl İnşa Edildi?

1890 yılında inşa edilen ve İstanbul'un en eski apartmanı ünvanını elinde bulunduran Doğan Apartmanı'nın tarihine bir bakış.
Görenlerin "Keşke Burada Yaşasaydım" Dediği Doğan Apartmanı Nasıl İnşa Edildi?
Fotoğraf: Maison d'Orient

1800'lerde inşa edilmiş, birçok yaşama ev sahipliği yapmış özel bir mekan doğan apartmanı. insan buraya bakınca rahatlıkla kendini bir zaman yolculuğunda, farklı bir dünyada hayal edebiliyor. bu tasarım harikası olan binanın tarihi de kendisi kadar ilgi çekici.


1864 yılında prusya elçisi st. simon, rue yazıcı'da bir arsa geziyor, arsanın üstünde 2 katlı ve bahçeli bir türk konağı var. konumu ve arsanın avantajlarını anlatarak bu arazinin prusya elçiliği olarak kullanılabileceğini öneren bir mektubu zamanın prusya başbakanı ve dışişleri bakanı'na gönderiyor. elçilik bu fikri kabul edince 1865'te bina müslüman bir hizmetli adına satın alınıyor çünkü o dönemde arazi satışları sadece müslümanlara yapılabiliyor. 1868 yılında ise sultanın özel bir kararı ile arazi prusya hükümeti mülkiyetine resmi olarak geçiyor ancak zaman içinde bu konağın fiziki koşulları büyükelçiyi pek memnun etmiyor hatta yeni bir bina yapılması durumunda bu süreçteki rahatsızlığa seve seve dayanacağını söyleyen mektuplar gönderiyor ve yeni bir bina konusu ciddi ciddi düşünülüyor ancak bir yangının ardından konak önce kısa süre çocuk kreşi olarak hizmet verip ardından tamamen yıkılıyor ve arsa uzun yıllar boş kalıyor.


yapının inşaatına 1892 yazında başlandığı bitişinin 1894 -95'lere uzandığı düşünülüyor ancak ne tarihler ne de binanın mimarı hakkında net bir bilgi yok. kadastro kayıtlarına göre ise ilk mülk sahibi helbig ailesi ve 1919'a kadar bina '' helbig apartmanları '' ya da '' nihad bey apartmanları '' olarak anılmış. ailenin oğlunun ölümünün ardından birkaç yıl sonra ise mirasçılar tarafından mülkiyetin, icra sonucu yapılan bir açık artırmayla osmanlı uyruklı mair de botton'a geçtiği görülüyor ve adı da '' botton han '' olarak değişiyor ancak bu sahiplik çok uzun sürmüyor. ailenin ticari sıkıntıları nedeniyle yapmak zorunda olduğu bir ipotekle binanın 1929 yılında bir sigorta firmasının mülkiyetine geçtiği görülüyor ve yeni bir sahiple birlikte yeni bir adı oluyor '' victoria han ''


bildiğimiz '' doğan apartmanı' ismi ise 1942 sonrası binayı kazım taşkent'in almasıyla başlıyor. ölen oğlunun ismini verdiği bu ihtişamlı bina hala aynı isimle anılmaya devam ediyor. binanın önce hastane yapılması planlanıyor ancak bu plan gerçekleşmeyince daireler mevcut kiracılara ''satın almak ister misiniz ' diyerek teklif ediliyor ama hiç kimse bu hakkı kullanmıyor. şimdi inanılmaz bulduğumuz bu durum için kim bilir o dönem nasıl gerekçeleri vardı? bugün oturmanın bir ayrıcalık olduğu bu dairelerde mülk sahibi olmak o kadar kolay değil. tam bir hayaller vs. hayatlar durumu yaşıyoruz.


sarı cephesi, yüksek tavanları, fransız tarzı balkonları, yeşil panjurlu pencereleri ve avlusuyla günümüzde bu teklife kolay kolay kimse hayır diyemez herhalde. sadece bir yaşam alanı olarak değil, zaman içinde türk sineması'nın eşkiya ve muhsin bey gibi efsane filmlerine de ev sahipliği yapan bu apartman her zaman ihtişamlı, her zaman değerli.


ve güzelliğiyle gören herkes için '' keşke burada yaşasaydım '' dedirtecek kadar cazibeli. asla ev ev sahibi olamayacak olsam bile bir gün burada uzun uzun vakit geçirme fırsatı bulma ümidiyle...