Gerçek Hikayelerden Esinlenen Ünlü Şarkıların Yazılmasını Sağlayan Olaylar

Gerçek olaylardan yola çıkarak yazılan şarkıları bilirsiniz. İşte o olayları bir bir okuyoruz şimdi.
Gerçek Hikayelerden Esinlenen Ünlü Şarkıların Yazılmasını Sağlayan Olaylar

1) circus

eric clapton’un 1991 de yazdığı şarkıların, new york’ta trajik bir kazada ölen dört yaşındaki oğlu conor’u kaybetme acısını dile getirmesinde yardımları dokunmuştur. “tears in heaven” mtv unplugged albümü için kaydedildi ve daha sonrasında single olarak piyasaya bırakıldı. circus, eric ve conor’un birlikte geçirdiği son geceye kederli bir bakıştır. bbc röportajında eric: “conor ile geçirdiğim son gece sirke gittik. amerika’da yaptıkları olağanüstü devasa şeyleri görmeye başladık. palyaçolardan aslanlara… ama gecenin sonunda conor’un tek aklında kalan palyaçonun bıçakla yaptığı gösteriydi. tehlikeliydi ama onu heyecanlandırmıştı. ama sanırım o gece benim sirkim conor’du. biliyorsunuz… hayatımdan büyük bir parça şimdi şehrimden ayrıldı.” sözleriyle yaşadığı yıkımı ve acıyı dile getirmiştir.

şarkının sözlerinden bir kesit:

gözleri ateşte olan küçük adam
gülümseyişi ne kadar parlak
ellerinde verdiğin oyuncaklarla
bu kalbi huzurla doldurmak için
...

2) smoke on the water

bu şarkı 4 aralık 1971'de isviçre'nin montreux kasabasındaki casino'da çıkan bir yangından ilham aldı. grup (deep purple), frank zappa konserinden hemen sonra machine head albümlerini kaydetmeye başlayacaktı ; ancak birileri zappa'nın konseri sırasında tavana fişek tabancası attı ve her yeri ateşe vermiş oldu. deep purple sterinin izleyicileri arasındaydı ve baş şarkıcı ıan gillan, binanın üst köşesinden inen ve hızlı bir şekilde elindeki fişek tabancasını iki kere ateşleyen bir adam gördüğünden söz eder. ateş sonrası zappa gösteriyi durdurmuş ve seyircinin hızlı bir şekilde tahliyesine yardımcı olmuştur. deep purple grubu küçük bir restorandan çıkan yangını da izlemiş ve yangın bittiğinde kumarhanenin arkasında kalan cenevre gölünün üzerinde oluşan dumana bir süre bakakalmıştır. bu görüntü roger glover’a bir şarkı adı için fikir vermiştir “smoke on the water” ve gillian, machine head albümü için efsane sayılabilecek bu şarkının sözlerini bu vesileyle yazmıştır. şarkı sözlerinde geçen frank zappa, yangında tüm teçhizatını kaybetmiştir. o yüzden şarkı sözlerinde frank zappa’nın ve funky claude’nin (claude nobs, yangında bazı insanları kurtarmaya yardım eden ve grubun kalması için başka bir otel bulan bir adam. prestijli montrö caz festivali'nin kurucu ortağıdır.) çocuklara yardım ettiğini özellikle vurgulamak ve gösterilmek istendiği düşünülür. yine şarkıyı zamanın zor şartlarında çektiklerini ve gitar tonlamaları için çok uğraştıklarını , şarkının kafa yapan bir şarkı olarak dinlenmemesi için otantik caz düzenlemeleri yaptığından bahsetmiştir bir röportajında grup.

şarkının sözlerinden bir kesit:

her şey bittiğinde
başka bir yer bulmak zorundaydık
fakat isviçre zamanı hızla geçiyordu
yarışı kaybedecek gibi görünüyorduk
suyun üstünde duman, gökte ateş

...

3) jeremy

bu şarkı kısaca kendisine işkence yapan okul arkadaşlarından intikam almak için kendisini okulda öldüren bir çocuk hakkındadır. 8 ocak 1911’de texas’da bulunan richordson lisesinde 16 yaşındaki jeremy delle’in gerçek öyküsüne dayanır. eddie vedder jeremy’nin hikayesini dallas sabah haberlerinde yer alan bir olayın makalesini okurken keşfetmiştir. makalede jeremy’nin derse geç geldiği için öğretmeni tarafından izin belgesi alması için yollandığını ve jeremy’nin döndüğünde elinde bir silahla sınıfın önünde namluyu ağzına götürüp intihar ettiğinden bahsediliyordu ve ayrıca 1988 yılında aynı lisede 3 öğrencinin daha intihar ettiğini ekliyordu.

eddie okuduğu ilk andan itibaren çok etkilenir ve kendi sorunlu öğrencilik hayatıyla ortak noktalar yakalar ve jeremy’nin hikayesini şarkıyla anlatmak ister. şarkının videosunda da sınıfta aşağılanan ve dışlanan bir çocuk vardır. çocuğun ruhsal bunalımı iyi anlatılırken çocuk en son sınıfa geldiğinde üstünde gömleği yoktur ve cebinden bir şey çekiyormuş gibi elma çıkarıp hocasına atar. normalde silah çekmesi gerekirken zamanın mtv yayın politikaları nedeniyle silah yerine elma kullandıklarını ifade eden eddie, videonun sonunda çocuğun kanının arkadaşlarına fırlamasıyla onları suçlu gördüğünü de ifade etmek istemiştir.

şarkının sözlerinden bir kesit:

çok net hatırlıyorum
çocuğa sataşmamızı
zararsız küçük bi s*k gibi duruyordu
fakat biz bir aslanı uyandırdık
...

4) supermarket flowers

ed sheeran divide albümünü hazırlarken bu şarkıyı hastanede olan büyükannesi için yazmıştır. ed daha sonra şarkıyı büyükannesinin bakış açısından yazmak istediğini fakat bu şarkının yalnız annesinin ve büyükannesinin hissettikleriyle beraber kendisinin de onlar için ne hissettiğini kapsaması gerektiğine inandığını açıklamıştır. eski radyocu olan dj zane lowe ile konuşurken şarkının yazım sürecine kısa bir şekilde değinmiştir: “tanıştığım en hoş kadınlardan biriydi, annemin annesiydi. annemin bakış açısından bir çok özel anlamı vardı ve sadece bir şarkı olarak bitti işte.” şarkı yayınlanmadan önce 5 kişilik bir aile toplantısında büyükbabasının şarkının kayıtlara geçmek zorunda olduğunu ve yayınlaması gerektiğini söylediğine de aynı program içinde değinmiştir ed.

şarkının sözlerinden bir kesit:

o yüzden hallelujah söyleyeceğim
sen annemin görünüşünde bir melektin
düştüğümde beni tutmak için yanımda olurdun
giderken kanatlarını da yaydın
...

5) wrecking ball

wrecking ball'ın hikayesi ve sözleri her ne kadar videosunun gölgesinde kalsa da (bilindiği üzere miley cyrus’un çıplak performansı haftalarca konuşulmuştu ve miley cyrus bunun o dönemki savunmasızlığına ithafen olduğunu söylemişti), şarkı temelinde acı dolu bir kadının hikayesini, şarkının yazarı olan mozella’nın yaşadığı yıkıcı ilişkiyi anlatmaktadır. aslında şarkı beyonce için düşülüyordu ve mozella, moccio ve sacha skarbek ile olan piyano seansında şarkının detayları konuşulurken gerçekten kötü olması sonucu bir anda şarkının kaderinin değiştiği söylenebilir; zira o gün mozella’nın kötü olmasından sonra moccio ile sacha onu köşeye çekmiş ve duydukları karşısında şok olmuştu. mozella gerçekten toksik bir ilişkiden çıkmıştı, bir ayrılıktan fazlasıydı. çok uzun süredir kendisine kötü davranan kişiyle bir ilişki devam ettirmiş ve açıklamadığı bir sebepten dolayı da en sonunda nişanlılığına son vermişti. ilişki sonrası paramparça olmuş benliği bu şarkının “yıkım topu” ismini almasının bir sebebiydi. karşılıklı müzakereler sonucu moccio ve sachaya göre de bu şarkı beyonce için uygun değildi ve mozella o an şarkıyı liam hemsworth ile benzer problemli bir ilişki problemi yaşamış arkadaşı miley cyrus’u vermiş ve bu çok konuşulan şarkının hikayesi tamamlanmıştır. şarkının yarattığı infialden sonra mozella: “hayatımın şimdiye kadarki en boğucu en kötü günlerinde 1 yılda yazabildiğim şeyden 1 hafta sonra artık no 1 idim.” demiştir.

şarkının sözlerinden bir kesit:

buraya bir yıkım güllesi gibi geldim
tüm istediğim senin duvarlarını yıkmaktı
senin tüm yaptığın beni yıkmaktı
evet, yıktın beni
...

6) more love

1960'ların kusursuz pop şarkılarından biri olarak sayılan more love, smokey robinson’un kaleminden çıkmıştır. dinleyenlere sıcak bir sevgi bulutu gibi gelmesinin aslında şarkının hikayesinde yattığı söylenebilir. şarkı miracles grubunun 1957-1964 yılları arasında grubun turne üyesi olan smokey robinson’un karısı claudette için yazılmıştır. claudette’nin bir çocuk düşürmesi sonunda turneye çıkmak zorunda olan smokey robinson’un bu durumunun yarattığı yıkıcı etkiyi daha sonra yazar nelson george’ye şu sözlerle aktarmıştır: “o bana çocuk düşürdüğünde beni hayal kırıklığına uğrattığı için üzgün olduğu hakkında bir mektup yazmıştı. okuduğumda yıkılmıştım. üzgün olmasını istemiyordum ve ona onu daha fazla sevdiğimi anlatan 'more love' şarkısını yazdım. ben hala onunlaydım ve onundum. bunu bilmesini istedim.” hikayenin sonu ise mutlu bitmişti zira bu genç çiftin hayatın geri kalanında berry ve tamla adında iki çocuğu olmuştur.

şarkının sözlerinden bir kesit:

kalbini aç ve aşkım içeri girsin
kalbini doldurduğum anın başlamasını istiyorum
ve benim aşkım çok sesli olacak
...

7) oblivion

latince’de oblivisci unut anlamına gelir ve şarkıda unutulmaya dair referanslar birinin çevresinin farkında olmadığının ya da bilincini kaybettiği anlamlarında tasvir edilir. claire boucher (grimes), bir gece karanlığında arkasından gelen bir erkek tarafından cinsel saldırıya uğrar ve uzun süre bunun travmasıyla günler geçirir. erkeklerden nefret eder, onlarla ilişkiye girmek istemez ve en önemlisi çok korkar. karanlıkta bir daha yürüyemeyeceğini düşünür çünkü yürüdüğünde yine arkasından birinin gelip onu kapüşonundan çekip boyununu kıracağını düşünür. tam bir paranoya halinde zor günler geçirirken yaşadığı kötü olayı ve erkek korkusunu atlatmak için kendini telkinler. işte şarkı ve video da bunun tezahürü diyebiliriz. şarkının eleştirilen kısmı böylesine travmatik bir saldırıyı eğlenceli modda anlatmasıdır; ancak bu bir çeşit zorlukla başa çıkma yöntemidir grimes için. şarkıda normalin aksine erkek bedeni sürekli sergilenir ve erkeklerin yarı çıplak abartılı eğlenceleri, stadyum ve dans atmosferleriyle tasvir edilir. videonun başında kısmen sakin olan kız erkeklerin çıkardıkları gürültüyü ve absürtlüklere sırtı dönük bir şekilde, kulağındaki kulaklıkla baş ederken video ilerledikçe onların dünyasına girmekten korkmadığını göstermek ister ve daha da sivri bir kız görüntüsü çizmeye başlar..

şarkının sözlerinden bir kesit:

asla karanlıkta yürümem
bu benim bakış açım
çünkü birileri boynunu kırabilir
arkandan gelerek, her zaman gelir ve hiçbir fikrin olmazdı
...

8) i don't like mondays

bu şarkı, bir ilkokulun karşısında yaşayan 16 yaşındaki san diego lisesi öğrencisi brenda spencer ile ilgilidir. brenda 29 ocak 1979 pazartesi günü, okula tüfek ile ateş açıp 2 yetişkini öldürmüş (biri okul müdürü) ve evine dönene kadar 9 çocuğu yaralamıştır. polis evini sardığında, kendisi teslim oluncaya kadar 7 saat beklemiştir. bu zaman zarfında brenda, telefonda bir muhabirle konuşmuştur. muhabir ona klasik soru “neden yaptın ?” sorduğunda, brenda muhabire: “sadece fotoğraf çekmeye başladım, hepsi bu. sadece eğlenmek için yani… sadece pazartesi günlerini sevmiyorum ve sadece bu lanet pazartesi gününe eğlence katmak istedim…” diyerek tarihe geçmiş bu sözleri sarf etmiştir. olay yaşandığında 32 farklı ülkenin 1 numaralı gündem konusu olmuştu; fakat o dönem amerika’da yaşanan silah suçlarının artması nedeniyle amerikan tv kanallarında dışarıdaki ülkelere göre çok yer almamıştır.
bir atalanta gezisi sırasında, bob geldof, brenda spencer hakkındaki haberi duymuştur. geldof, los angeles’a geri döndüğünde hemen stüdyoya girip “i dont like mondays” temalı dramatik şarkısının temellerini atmıştır. (ingiltere'de şarkı, the ivor novello ödülleri'nde prestijli en iyi pop şarkısı ve seçkin ingiliz lirik kategorilerini kazandı. ayrıca ingiliz pop ve rock ödüllerinde 1979'ların "yılın single parçası" seçildi.)

şarkının sözlerinden bir kesit:

kafasının içinde bir silikon çip
çalıştı, aşırı yüklendi.
ve kimse, bugün okula gitmeyecek...
anne onları evde alıkoyacak... 


9) cloudbusting

psikanalist wilhelm reich’in 1936’daki cinsel devrim kitabını içeren çalışmaları, 1690 cinselik devriminin yol gösterici figürlerinden biri olmuştur fakat dönemin yöneticileri tarafından hiçbir zaman hoş karşılanmamıştır. bu yüzden de kendisi abd tarafından yargılanmış ve 1957 yılında öleceği hapishaneye gönderilmiştir. 

oğlu peter, babasının hayatına adanmış bir kitap yazdı (a book of dreams). kitap, babası ile olan ilişkisini ve polislerin onun kitabını nasıl parçaladığından bahseder. ayrıca babası tarafından tasarlanmış cloudbuster isimli yağmur yağdırma makinesini de içerir. kate bush, kitabı okumuştur ve peter’in hikayesinden cloudbusting şarkısını oluşturacak kadar etkilenmiştir. peter için babası her şeydir ama babasının elinden alınması hususunda yapacak hiçbir şeyi olmamıştır. bunun hüznünün, babası ile olan anılarıyla hüzünlü ve sihirli bir atmosferde bir kitap oluşturması oldukça etkilemişti kate bush’u 

ayrıca bu masum anılar için bir video yapmış ve peter dich’e onun samimiyetine ithafen göndermiştir ve onun gözünde bu baba-oğul arasındaki anılar layık olduğu şekilde, büyüleyici şekilde yerine getirilmiştir.

şarkının sözlerinden bir kesit:

çünkü her yağmur yağdığında
sen burada kafamın içindesin
tıpkı güneşin doğması gibi
...

10) hurricane

abd’de siyahların öncülüğünde yurttaş hakları hareketi zirvesine erişirken, ‘hurricane’ de orta sıkletin en önemli şampiyonluk adayıydı. hatta şampiyonluk maçında joey giardello’ya karşı iyi mücadele etti ama hakemler giardello’nun kazandığına hükmetti. carter, bunun büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyordu. ‘hurricane’ o yaşına kadar hayatının neredeyse yarısını cezaevinde geçirmiş bir siyah olarak haksızlığa alışkındı ve giardello karşısında yaşadıkları yaklaşmakta olan felaketin yanında basit kalıyordu.

yine abd’de bir barda bir cinayet işlenmiş ve polis kayıtlarına göre iki siyah erkek bir beyaz arabaya binip uzaklaşmıştı. aynı anda şehrin başka bir bölgesinde carter (hurricane) ve arkadaşı artis başka bir beyaz arabadaydı ve ırkçı düşüncelerle dolu önyargıların olduğu bu ülkede suçlanmaları uzun sürmeyecekti, yaralı tanis’in görgü tanığı ifadesine göre hurricane aklanmasına rağmen polis komplosu sonucu ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. rubin ‘hurricane’ carter bir kez daha cezaevine girdiğinde yemin etti; “onların verdikleri kıyafetleri giymeyeceğim, onların yemeğini yemeyeceğim. ben bir suçlu değilim ve suçlulara yapılan muameleyi kabul etmeyeceğim. bedenimi hapsedebilirler ama aklımı asla…” her şeye rağmen bu duruşunu terk etmedi. 1974’te hırsız görgü tanıklarının ifadelerini değiştirmeleriyle temyiz davası başladı. rubin ‘hurricane’ carter için binler yürüdü. muhammed ali kampanyanın destekçileri arasındaydı. bob dylan ise size bu yazıda da eşlik eden ‘hurricane’ adlı şaheserini besteledi. rubin carter ise 1985'te açılan başka bir dava donucu tahliye edilmişti ve herkesin aklında şampiyon olacakken hapse tıkanan kişi olarak kalmıştı.

şarkının sözlerinden bir kesit:

şimdi bütün suçular ceketleri ve kravatlarıyla
özgürler martinilerini içmek ve gün doğuşunu izlemeye
rubin buda gibi oturuyor bir hücrede
masum bir adam yaşıyor cehennemin içinde
...

11) empty garden

bu şarkı 1980'de sersemlemiş bir hayran tarafından vurularak öldürülen john lennon'a verilen bir hediye. elton john'un söz yazarı bernie taupin sözlerini yazdı, ancak elton kesinlikle lennon'la iyi arkadaş olduğu ve lennon'un ikinci oğlu sean'ın vaftiz babası olduğu için şarkıyla bir bağlantı hissetti ve son derece dağınık bulduğu sözleri düzeltmek istedi. ayrıca elton, lennon'un şarkılarının birkaçında sahne aldı ve hatta 1974'teki final konserinde onunla sahnede göründü. bunu ağustos 1982'de madison square garden gösterisinde gerçekleştirdiğinde, elton'a sahnede lennon'un karısı yoko ono ve sean lennon da katılmıştır.

şarkının sözlerinden bir kesit:

ahşap kapının yanında küçük boş bir bahçe
ve kaldırım boyunca uzanan çatlaklarda hiçbir şey oluşmuyor.
burada kim yaşıyordu?


12) the wreck of the edmund fitzgerald

şarkı kasım 1975’te superior gölünde gerçekleşen ve 29 mürettebatın da hayatını kaybettiği bir gemi enkazının hikayesidir. s.s. edmund fitzgerald gemisi 10 kasım 1975 te 10-35 feet yüksekliğinde 35-52 knot rüzhar hızı olan bir göl noktasında zug adasına giderken batmıştı. 1970 yılında, beyzbol komisyoncusu bud selig'in brewer’daki ortak kurucu ortağı milwaukee’li iş adamı edmund b. fitzgerald, milwaukee’nin sanat ve sivil projelerinin patronu ve büyük göller tersanelerine sahip bir ailenin oğluydu. bu gemi felaketinde gemi kapakları konusundaki özverisiz tutumu sebep gösterilerek suçlu bulunmuştu. ancak 2010 yılında bir kanadalı belgesel edindiği kanıtlar doğrultusunda gemi kapaklarının batmaya sebep olduğuna dair kanıtların çok az olduğunu ve suçlamaların haksız olduğunu iddia etmiştir. bunun üzerine lightfoot, dalgıçlara gemi trajedisinin mürettebat hatası olmadığı yönünde kanıt topladıkları için teşekkür etmiş ve bunun sadece o mürettabatın değil onların geride kalan aileleri için de bir onur itibarı olduğunu söylemiş ve şarkının hikayesini şu sözlerle anlatmıştır: edmund fitzgerald, o zaman gerçekten fark edilmemiş gibiydi, gazetelerde veya dergilerde gördüğüm her şey çok kısa, kısa makalelerdi ve genişletmek istediğimi hissettim. bunu yapmak oldukça zor bir işti, eski gazetelerin hepsini aldım, kronolojik sıraya göre her şeyi aldım ve devam ettim ve yaptım çünkü zaten aklımda bir melodi vardı… eski bir irlandalı ağıttan geliyordu.”

şarkının sözlerinden bir kesit: 

akşam yemeği vakti geldiğinde, yaşlı aşçı güverteye geldi,
"arkadaşlar, sizi beslemek çok zor ya."
akşam saat 7.00’da ana ambar kapısı çöktü,
“arkadaşlar, sizi tanımak iyi oldu” dedi.


13) the way

iki yaşlı aşığın hikayesi. hikaye 1986 yılında başlıyor. lela ve raymond ikisi de 70'li yaşlarında torun sahibi ve eşlerini kaybetmiş iki insan. her biri önemli yaşlarını yalnız geçirmiş ta ki birbirleri ile tanışana kadar. ilk tanışmadan bu yana o yaşlarda birine göre harika bir uyum yakalarlar. her şeyleri paylaşırlar; soyadları, müzikleri, aileleri...

lela ve raymond her yaz en sevdikleri eğlence festivali için soladado’dan temple teksas’a 15 mil yol alıyorlar. 1997 yılının haziran ayında da tam olarak yapmak istedikleri şey buydu; fakat 88 yaşındaki raymond son zamanlarında felç geçirirken, 83 yaşındaki lela bunama ve alzheimer sıkıntılarıyla boğuşuyordu. yine de bu sıkıntılar bu çiftin festivale gitmesi için engel olmamış ve uzun bir süre kayıp kalacakları yolculuğa çıkmışlardı. 

günler sonra fastball grubunun basçısı tony scalzo, bir kahvaltı sırasında gazetede bu yaşlı çiftin manşetini görmüştü. iki yaşlı çiftin çocuklarından habersiz festival için yola çıkması ve kayıp olduğuna dair haberi okumuştu. tony, okur okumaz yaşlı çiftin bir aşk yolculuğuna çıktığını düşünmüş ve etkilenmişti. bunu direkt şarkı fikrine dönüştürüp hayata geçirmişti; fakat 2 hafta sonra yaşlı çiftin cesetleri gitmek istedikleri yerden yüzlerce km uzaklıkta bir kanyonun dibinde bulunmuştu. her ne kadar dramatik bir sona sahip olsa da hikaye, 1998 yazında yaşlı çiftin ailesinin radyoda “the way” romantik şarkısını duyması hep fastball grubuna minnet duymalarını sağlamıştır.

şarkının sözlerinden bir kesit:

akıllarını topladılar
ve hazırlanmaya başladılar
güneş daha doğmadan ayrıldılar
ve sonsuz yazlarına doğru çıkış yaptılar
...

14) i can’t make you love me

bu şarkı mike reid ve allen shamblin'in şarkı yazarı ekibi tarafından yazılmıştır. reid, okuduğu bir gazete makalesinde kız arkadaşının arabasını vuran (ateş ederek) bir adamın hikayesini gözlemler. hikayeye göre adam mahkemeye çıkarıldığında hakim tarafından neden yaptın sorusu sorulmuştur. hakim adamdan “ sinirliydim” tarzı bir yanıt beklerken adam: “ sayın hakim, bir kadın seni sevmezse sevdiremezsin” demiştir ve o an mahkeme salonunda hakim dahil herkesi dumur etmiştir. evet, bu bir aşk hikayesiydi . karşılıksız bir aşkın hikayesi. erkek arkadaşına olan ilgisini kaybeden kadının, erkek arkadaşının onunla bir gece daha geçirmek istemesi üzerine bir karar alıp ayrılmasıyla ilgili hikaye. reid ve shamblin bu şarkıyı en başlarda hızlı bir tempoyla yazmaya başladı; fakat daha sonra yavaşlattılar. demoyu tamamladıklarında linda ronstadt için uygun olacağını düşündüler; ama şarkı sonunda ilk dinlemede onu seven bonnie raitt'e gitti. los angeles times'a “bu kesinlikle duyduğum en dürüst ve özgün gönül yarası şarkılarından biriydi” dedi. “her iki taraf içinde de bulunduğum bir bakış açısıydı ve beni çok etkiledi; hemen söylemek istediğimi biliyordum.” demiştir…

şarkının sözlerinden bir kesit:

çünkü eğer sevmiyorsan kendimi sana sevdiremem
eğer olmayacaksa kalbine bir şeyler hissettiremezsin
burada karanlıktaki son saatlerde
kalbimi uyutacağım
...


15) the magdalene laundries

1970'lerde, dublin'deki charity sisters tarafından bir zamanlar manastır çamaşırhanesi olarak kullanılan kilise mülkü, kamuya açık olarak cumhuriyet'e geri satılacaktı. o dönemde, manastır arazisindeki bir mezarlıkta işaretsiz olarak 133 tane mezar olduğu ortaya çıktı. mezarlar, manastır hizmetlerinde tüm yaşamları boyunca çalışan, olası ailelere haber verilmeksizin gömülen kadınlara aittir. keşif yapıldığında, dublin sokaklarında bir çığlık ortaya çıktı... aileler bazı kadınların uzun süredir kaybedilen kızları, anneleri, büyükanneleri ve kız kardeşleri olduğunu tespit etmek ve iddia etmek için ortaya çıktı. yine de çoğu tanımlanamayan olarak kaldı. sonunda, 1990'ların başında, bir anma töreni kuruldu ve geri kalan, talep edilmeyen kuruluşlar dublin'deki glasnevin mezarlığına yeniden yerleştirildi.

işte irlanda’nın karanlık tarihinden bir kesiti bizlere sunuyor bu şarkıyla joni mitchell. bu kesit irlanda’da magdalene çamaşırhanelerinde veya magdalene ilticalarında bulunan kadınların sistematik olarak kötüye kullanımına dair korkunç bir tarihe dayanmaktadır. 18. yy başlarından itibaren ve 1970'lerin sonuna kadar hareket eden, yaklaşık 30 bin kadın, roma katolik emirleri altında yaşarken yukarıdaki paragrafta belirtilen 133 kadının ölümüyle sonuçlanan (kendilerini düşmüş kadınlar olarak gördükleri için – düşmüş kadınlar o zaman çocuk yapamayan veya hayat kadını olan kadınlar için kullanılan bir terimdi-) bir karanlık tarihe ışık tutmadır bu şarkı.

şarkının sözlerinden bir kesit:

ben bekar bir kızdım
onlar beni rahibelerin yanına gönderdiğinde
sırf erkekler bana baktı diye...
...

16) hell is for children

pat benatar bu şarkıyı gitaristi (ve gelecekteki kocası) neil giraldo ve basçısı roger capps ile birlikte yazdı. şarkı çocuk istismarı ile ilgilidir. giraldo’nun sözlerine göre, bu şarkı patricia benatar’ın new york times’ta okuduğu bir makaleden ilham alması sonucu oluşmuştur. makale çocuk istismarı ile ilgiliydi. patricia oldukça etkilenmişti okudukları karşısında ve korkunç bir ürperme yaşamıştı. şarkı sözlerini başlatmış ve şarkı sözlerini melodiyle birlikte tamamlaması için roger’a vermiştir. roger, patricia’nın yaşadığı korkuyu ve hissettiği acıyı sözlerden anlamış ve tamamlamasını buna layık bir biçimde yapmaya çalışmıştır. şarkı yayınlandığı ilk dönem oldukça ilgi çekmekle birlikte, herkes benatar’ın geçmişinde çocuk istismarına uğradığını düşünmüştür fakat bu bir yanılgıdır. benatar çoğu çocuğun hayal edeceği bir çocukluk geçirmiş, küçük bir kasabada doğa içinde harika bir geçmişe sahiptir. şarkının çıkış noktası değinildiği gibi makaledeki yazıdır ve devamında istismara uğrayan çocuklar için vakıf kurmaya kadar giden bir şarkı ve hikayeye sahiptir.

şarkının sözlerinden bir kesit:

karanlıkta ağlarlar, gözyaşlarını göremezsin
ışıkta saklanırlar, korkularını göremezsin
...

17) save the last dance for me

1960'ta the drifters'ın “last dance for me” şarkısı billboard hot 100'de 1 numaraya ulaştı.
muhtemelen yüzlerce kez duymuş olduğunuz bir şarkıdır, ancak şarkı sözlerini dinlerseniz, şarkı olağanüstü bir hikaye anlatır. şarkı karısı olacak kişiye düğününde istediği kişiyle dans edebileceğini söyleyen; ancak gece sonunda onu evine kendisinin götüreceğini söyleyen çocukluk felci sendromuna sahip bir adamın sözlerini içeriyor. kendi düğününde koltuk değnekleriyle gelen gurur yapan adamın bakış açısını yansıtıyor. asıl adı jerome felder olan pomus , sakat olduğu için evleneceği kadınla dans edememektedir. her ne kadar karısının kendi düğününde eğlenmesi için dans edebildiğini söylese de kardeşi raoul ile dans ederken bile kıskançlığını sözlerine dökmüştür pomus. bir yerde kıskançlık ve gururun şarkısı da diyebiliriz; ancak şarkının aksine gerçek hikaye mutlu sonla bitmemiştir. pomus ve karısı, last dance for me'nin ilk hitinden 5 yıl sonra ayrılmıştır; zira pomus merdivenlerden düştükten sonra çocukluk felci sendromu sonrası ömrünün sonuna kadar tekerlekli sandalyeye bağlı kalmıştır.

şarkının sözlerinden bir kesit:

solgun ay ışığı altında elini tutan
adama her gülümsemeyi yapabilirsin
ama seni eve kimin götürdüğünü
ve kimin kollarında olacağını unutma
...

18) rehab

rehab, ingiliz şarkıcı ve söz yazarı amy winehouse tarafından gerçekleştirilen bir şarkıdır. otobiyografik olan şarkı, winehouse'un, alkol bağımlılığı sonucu rehabiltasyon merkezine gitmeye zorlanmasını ve babasının ona nasıl yardımcı olduğundan bahsediyor. winehouse’a göre, kendisi rehabiltasyona gitmeye ikna edildiğinde babası mitch winehouse’a gerekli olup olmadığını sorduğunu ve aldığı cevap sonrası gerekli olmadığını düşündüğünü iletti ki babası şubat 2007’de kızının alkolik olduğunu inkar ettiği samimi bir röportaj vermiştir. röportajda kızının kendi yaş gruplarında olan birçok bekar kadın gibi bazen alkolü fazla abarttığını kabul edip, bir defasında erkek arkadaşından ayrıldıktan sonra düşüp başını vurduğunu ifade etse de kızının asla alkolik olmadığını savunmuştur. sadece alkolü çok sevdiğini ve bu yüzden rehabilitasyona gitmesi gerekmediğini de sözlerine eklemiştir.

amy winehouse the daily mail’e şarkıyı nasıl oluşturduğunu şu sözlerle aktarmıştır :
“son albümümü üreten mark ronson ile sokakta yürüyordum ve rehab diye yüksek sesle mırıldandım. gerçekten çok saçmaydı yaptığım bana göre ve tam kayıtlardaki gibi “no, no, no” gibi söylemiştim. mark güldü ve bunu kimin yazdığını sordu bana ve ben de yeni bir düşünce olduğunu söyledim. o bana beğendiğini ifade edip beni 5 dakika içinde bunun bir şarkıya dönüşmesi için ikna etti ve spice girls menajeri simon fuller ile yapmam konusunda çoktan ikna olmuştum bile...” demiştir. şarkıyı trajik kılan ise amy winehouse’un alkol zehirlenmesi nedeniyle hayata gözlerini yumması olmuştur.

şarkının sözlerinden bir kesit:

beni rehabilitasyona göndermeye çalıştılar, ben ‘hayır, hayır, hayır’ dedim
evet kötüydüm ve döndüğümde, bilecek, bilecek, bileceksin
zamanım yok, ve babam iyi olduğumu düşünüyorsa
beni rehabilitasyona göndermeye çalıştılar, gitmeyeceğim
...


19) without you

badfinger grubu için çok çok özel bir hikayeye sahiptir. şarkı aslında grubun iki üyesi pete ham ve tom evans’ın içinden geçtiği tesadüfi benzer iki olayın birleştirilmesiyle oluşturulmuştur. pete ham, kız arkadaşı beverly ile muhteşem bir gün ve gece geçirmiştir fakat gün sonunda ikisi de birbirlerinden kopmak istemezken beverly ona stüdyoya gidip ekibiyle şarkı için çalışması gerektiğini hatırlatır ve ona geleceği için gitmesini söyler. pete, kız arkadaşının sulu gözlerle yaptığı bu onurlu davranış sonucu aşırı duygulanır ve stüdyoya gittiğinde bu ânı kelimelere dökmek ister. aynı şekilde stüdyoda ortağı tom evans da daha sonra gelecekteki eşi olacak marianne ile olan fırtınalı ilişkilerine dair özlem dolu kelimeler yaratmaktadır. işte o an bu iki ortak, benzer düşüncelerinin en güzellerinden oluşan ve “sizsiz” anlamına gelen bu şarkının sözlerini oluşturmuşlardır.

şarkının sözlerinden bir kesit:

hayr bu geceyi unutamam
veya ayrılırken yüzünün o halini
ama sanırım hikaye böyle devam ediyor
hep gülümsüyorsun

...
kaynak: liste bbc, thewrap, whatculture, evrensel, songfacts gibi sitelerden derlenerek oluşturulmuştur.