Genetik Mühendisliğiyle Daha Yenebilir Hale Getirilmiş Olan Yiyecekler
şu an yediğimiz birçok meyve ve sebzenin genetik mühendisliği sayesinde daha yenebilir formda olduğunu biliyor muydunuz? üstelik bu mühendislik yeni bir bilim dalı da değil.
yabani olarak hiç yenemeyecek durumda olan meyve ve sebzeler binlerce yıldır seçici yetiştirme adı verilen yöntemle daha lezzetli, daha çekirdeksiz, daha kaliteli besinlere dönüştü. birkaç örnek vermek gerekirse:
muz
yabani muzların kabukları çok kalın, içindeki çekirdekler de çok büyük ve sert halde oluyor. her gen aktarımında mutasyonların olması, her yabani muzun tam anlamıyla aynı olmamasını sağlıyordu. bazıları daha ince, çekirdeksiz ve tatlıydı. tam da muzdan istenilen özellikler! böylece çiftçiler bu muzları seçip aşılayarak, bugün afiyetle yediğimiz mükemmel muzu üretti.
mısır
10.000 yıl önce, şimdiki meksika’da yaşayan çiftçiler anavatanı amerika kıtası olan mısırı kültürlemeye, hangi tohumları ekeceklerine karar vererek başladılar. hasatın bazısı diğerlerine kıyasla daha büyük, daha lezzetli veya daha yumuşaktı. böylece çiftçiler istedikleri karakteristik özelliklere sahip olan bitkileri toplayıp gelecek dönem için onların tohumlarını ektiler. böylece severek yediğimiz bugünkü mısır ortaya çıktı.
yabani hardal bitkisi
beni en çok şaşırtan bitki de bu. latince adı brassica oleracea olan bu sıkça bulunan bitki, 6 tane sebzenin atası. yüzlerce yıldır çiftçiler yabani hardal bitkisinin kökü, yaprakları, çiçeği, çiçek kökleri gibi yerlerini ayrı ayrı yetiştirdi. sonuç olarak ortaya çıkan sebzeler ise, her eve giren ve severek tüketilen kara lahana, brokoli, karnabahar, lahana, brüksel lahanası ve yer lahanası.