Gaye Su Akyol'un Yeni Albümü İstikrarlı Hayal Hakikattir'in Detaylı İncelemesi

Türk sanat müziği, saykodelik ve indie rock'u birleştiren şarkıcı Gaye Su Akyol'un yeni albümü yurt dışı müzik kritiklerinde hayli iyi eleştiriler aldı.
Gaye Su Akyol'un Yeni Albümü İstikrarlı Hayal Hakikattir'in Detaylı İncelemesi


gaye su akyol, "istikrarlı hayal hakikattir" ile müzik hayatına devam etmekte

kendisi radarıma takılsa da çok da fazla dinlemediğim bir isimdi ancak albümün birçok yabancı sitede yorumlanıp, iyi notlar alması ve akyol'un bu müziği yurtdışına tanıtmaya devam etme hevesi nedeniyle albümü spotify'den döndürmeye başladım ve pişman olmadım.

aslında albümü dinlemeden çekincelerim ya da ön yargılarım vardı. gsa'nın yapmak istediği saykodelik müzik ve türk sanat müziği sentezine açıkcası biraz soru işareti ile yaklaştım, yaklaşıyorum. bariz alaturka bir eserde "pink floyd'un dediği gibi" diye bir nakarat olması mesela garip bir his veriyor bana. ya da "uzay", "feza", "uçuyoruz", "kaçıyoruz" gibi temaların tekrarlanması belli bir yerden sonra sıkıyor. albüme adını veren şarkı aslında bu dediklerimden çok uzak durmasa da albümün genelinde sözlere baktığımda absürtlük, uzaya çıkmalar, kafalar, hülyalar vs. oldukça tadında. ikincisi, gsa'nın müzik yelpazesinin genişliği beni şaşırttı ve sevindirdi. tsm'den rock'a, funk'tan elektroniğe, farklı tarzlar kulağa çarpıyor.

akyol kusura bakmasın ama albümün en vurucu timi ali güçlü şimşek, görkem karabudak ve ediz hafızoğlu olmuş. bu üçlünün çaldığı elektro gitar, bas gitar, keyboard ve davulların hepsi birbirinden iyi. albüm enstrümantal olsa bile su gibi akarmış. tabii ki gaye su akyol olmasa bu güzel besteler de olmayacaktı ama bu bahsettiğim üçlü şarkıları nakış gibi işlemiş. akyol'a da bu güzelliğin üstüne şakımak kalmış. belki dünyanın en geniş aralığına sahip şarkıcısı değil ama akyol sesini nerede nasıl kullanacağını bilen, türk musikisine hakim, kendi şarkılarını çok iyi yorumlayan birisi. bilinçli de olsa biraz soğuk ve ciddi bir yorumu da var. "yanıyorum", "bitiyorum" derken bile kendini bozmayan, duygularını içine atmaya çalışan biri gibi duyuluyor. fotoğrafları ve röportajları da bu güçlü, ağır abla imajına destek vermekte. hatta küçük bir anı sıkıştırayım. bundan 11 yıl önce kadar, gençliğimin baharındayken kendisi ile bir süre aynı masada bulunma şansım olmuştu - ki o zaman bile bana bir şey sorduğunda olmayan düğmelerimi ilikleyesim gelmişti. develer, hologramlar derken ciddi durabilmesi de gaye su akyol'un kendine has tarzı diyelim geçelim.

albüme yabancıların hayran kalması çok normal

batılı enstrümanları çok farklı bir şekilde duyuyorlar, hiç anlamadıkları bir dil onlara ilginç geliyor, ara sıra kulağa çarpan perküsyonlar onlar için çok taze. e bir de bunları oldukça batılı duran türk bir hanımefendi söyleyince değmeyin keyiflerine. türk dinleyicisine ise o kadar da yeni gelmiyor. gsa'nın müziğinin baba zula'dan çok da uzak durduğunu söylemek zor. 1970'lerin anadolu rock'ından ve daha da öncesinin türk sanat müziğinden tınılar da bu müziğin içinde. bu nedenle batılı "wow" derken, ben de "ha iyiymiş" diyip geçebiliyorum. ama albümde "ha iyiymiş"in ötesine geçen birçok şarkı var. bu şarkılar ya gsa ile özdeşleşmiş müzikten daha uzak durmakta ("bağrımızda taş" ve "meftunum sana") ya da öyle bir düzenlenmiş ki dinlemelere doyulmuyor ("bir yaralı kuştum" ve "hemşerim memleket nire").

albüme adını veren şarkı, albümün hiti diyebileceğimiz bir şarkı

çıkış şarkısı olması şaşırtıcı değil. boşvermiş, özgür, biraz da kendi keyfine düşkün şarkı sözlerini ve vokalleri hafiften oynak bir beste ile dinlerken "heyt be ulan, var mı bize yan bakan" diye nara atasın geliyor. müzikal anlamda ise oldukça zengin. hep aynı rifi tekrarlamak yerine, kıtalar sonunda farklı melodiler duyuyoruz. mesela şarkının introsunda daha çok memleket kokan bir ezgi varken, ilk kıta sonunda duyduğumuz melodi daha çok arctic monkeys taraflarından tınlıyor. bütün enstrümanlar çok ustaca çalınmış. davulun ritmine hayran oldum. gitarlar da çok iyi. küçük bir bas solo bile var. sonlara doğru ufaktan kendini gösteren darbuka iyi gitmiş. beyler korosunu da beğendim. tek ufak eleştirim şudur ki nakarata girerken kıtaların son hecelerini gsa hep yutmuş. o yüzden her nakarata girişte, ufaktan bir huzursuz oluyorum.

bağrımızda taş çok hoş bir şarkı

albümdeki favorim olsa gerek. akyol'un türk sanat müziğinden beslenen tarzından çok farklı bir şekilde, bossa nova ritminde ilerliyor. hatta ve hatta, nakaratlarda sakin genç bir ajda pekkan dinliyormuşum hissi alıyorum. o yüzden ikinci nakaratta akyol daha alaturka bir hava kullandığında çok da memnun kaldığımı söyleyemem. öte yandan şarkının sonunda duyduğumuz ud solosu şarkıya yakışmış. ama daha fazla beğendiğim şey bu soloyu takip eden kısa klavye solosu. "memleket nargile kafe, dumanında boğulduk" sözüne herhalde kimsenin karşı çıkacağını sanmıyorum. "kardeşim, seri gsa yolla buraya!"

karadeniz müziğini beğenenler için laziko iyi bir tercih olacaktır

şarkının girişinde ve daha sonra ara ara duyduğumuz surf rock tarzı gitarı pek bir beğendim. misirlou dinlermiş gibi hissettiriyor. bas gitar da şarkının ritmini çok güzel bir şekilde dinleyiciye geçiriyor. akyol'un daha önce karadeniz müziği denemişliği var mı bilmiyorum ama hem sözlerde hem de vokalde karadeniz havasını çok iyi vermiş. özellikle nakarat sonlarında ani tize çıkışları iyi. benim oturup da dinleyeceğim bir tarz olmadığı için bu şarkıya pek geri döneceğimi sanmıyorum ama meraklısı için güzel bir eser olsa gerek.

gölgenle bir başına, direklerarası trip-hop'ı gibi başlıyor

oldukça mistik, oryantal ve gizemli bir hava ile giriş yapıyor. maalesef kıtalarda bu havanın yerine direkt alaturka bir düzenleme tercih edilmiş. kötü değil ama ikinci dakikanın sonlarına doğru akyol, full alaturka yerine daha elektronik tınlayan altyapısının üstünde şarkı söylemeye başlayınca, şarkının etkileyiciliği bir tık artmış. sonlarda çalan distortion'lı keman da bağrı delip geçiyor.

düzenlemesine kurban olunacak şarkılardan biri meftunum sana

üflemelerin şarkıya verdiği hafif eğlenceli hava kulağa güzel geliyor. şarkının sonunda klavyenin muazzam performansını takriben şarkının ritmin değişmesinden hemen sonra başlayan gitar solo çok iyi. nakarat sonrası duyduğumuz gitar rifi de çok ama çok iyi. bas gitar biraz arkada kalmış olsa da kulak verildiğinde dinleyiciyi alıp götürüyor. gaye su akyol'un vokali daha çok şarkının daha sakin ilerleyen kısımlarında kullanılmış. bu bölümlerde hafif davetkar bir dinginlik kulağa çarpıyor. bu da şarkının daha hızlı ilerleyen enstrümantal kısmı ile hoş bir ikilik yaratmış.

flamenko bir hava ilen açılan şahmeran, tıpkı laziko'da olduğu gibi surf rock hissi veren bir gitar ile devam ediyor

üflemeler duyulmaya başlandığında ve özellikle de barlas tan özemek'in klasik gitar solosu ile bu flamenko hissiyat zirve yapıyor. bir kayıkta geçmişe dalan sevdalılar imgesiyle de şöyle bir eski istanbul'a gidiyoruz. bunda elbette akyol'un vokalinin de etkisi büyük. "sen ve ben kayıp iki ruh" ile sanki wish you were here anılmış gibi geldi. şarkının temasına da uyuyor. eğer bilerek yapılmadıysa güzel tesadüf. gsa'nin umrunda mıdır bilmem ama ticari anlamda da başarı kazanabilecek bir eser. hem melodiler, hem sözler tanıdık. çekirdek kitlenin dışına kolay çıkar.

acayip sevdiğim şarkılardan bir diğeri bir yaralı kuştum oldu

albümün en arabesk şarkısı olsa gerek. ama vokal ve ud şarkıya dahil olunca türk sanat müziğini de duymaya başlıyoruz. bu kombinasyon tam bir 80'ler zeki müren kombinasyonu ve akyol'a çok uymuş. buna rağmen şarkıyı zeki müren'in söylemesini hayal edemiyorsam bu akyol'un başarısıdır. çok yabancı olmayan bir melodiye kendi imzasını atabilmiş. nakaratı basit ama çok içten. altyapısı da çaktırmadan çok funky düzenlenmiş. acayip bir füzyon. sonlarda keman girer gibi oluyor ama maalesef kısa tutmuşlar orayı. halbuki oldukça damar bir macera yaşamaya ramak kalmış. neyse ki onun yerini alan gitar solo da çok iyi.

barış manço'nun azıcık kıyıda köşede kalmış şarkılarından hemşerim memleket nire albümün tek cover'ı

bu da çok iyi bir çalışma olmuş. zaten sözleri, manço'nun en anlamlı sözlerinden biri. kabak gibi bir toplum eleştirisi olan bu şarkı o albümün (megamanço) çıkış şarkısı ayı'nin gölgesinde kalmıştı, hem de tüm albümün sorunu olan o zamana göre bile eski tinlayan düzenlemesi ile arada kaynamıştı. gsa'nin düzenlemesi şarkının mesajının daha iyi yansımasını sağlamış. grup öyle çalmış ki sanki 1970'larin kurtalan ekspres'i kayıtta yer alıyor. hatta klavyenin bazı numaraları bana egri büğrü'yü hatırlattı. keşke "barış garibim" kısmını "gaye garibim" yapmasalarmış iyiymiş. (bir de "gaye" değil de "daye" gibi gelmiyor mu kulağa ya?)

boşluk ve sonsuzluk, çat diye giriyor ve 30 saniye durmadan ilerliyor

daha sonra biraz nefeslenip sona kadar azıcık daha ağırdan ilerliyor. basit düzenlemesi o bahsedilen boşluk ve sonsuzluk hissiyatına uymuş. bütün albümde müzisyen arkadaşlar canavar gibi çaldıktan sonra, gaye şu akyol da duru sesi ile bir adım öne çıkıp, kısa bir resital yapmak istemiş gibi geldi bana. zararı da yok.

halimiz itten beter ile bu sefer manço'dan değil de akyol'dan bir toplum eleştirisi gelmiş

müzikal olarak da albümü açan şarkı ile benzerlikler var. o kadar hareketli olmasa da ritmi olsun, beyler korosu olsun, bir paralellik var gibi. belki kulaga fazla ağır abi geldiğinden, belki de bu tarzda birkaç şarkı çoktan dinlemiş bulunduğumuzdan, belki de diğeri şarkıların çok iyi olmasından dolayı şarkı beni çok etkileyemedi. sağlık olsun.

sonuç olarak gaye su akyol'un önceki eserlerini sevmeseniz bile bu albüme bir şans vermek gerekir

eğer saykodeliğe kaçan anadolu rock'ı, fasıllarda söylenen birkaç kilit şarkı dışında unutulmaya yüz tutmuş türk sanat müziğini özlediyseniz ve bu tarzları yeni bir dille, yepyeni bestelerle ve diri bir düzenleme ile dinlemek istiyorsanız, bu albüm sizin için. belki her şarkı size yeni kapılar açmayacak ama albüm boyunca herkesin ilgisini çekecek şeyler kulağa çarpıyor. en kötü, "vay be adamlar nasıl güzel çalıyor" demek için bile bu albüm dinlenir.

4/5 verdim gitti.

albümü tanıtan şarkılar:

istikrarlı hayat hakikattir, şahmeran, meftunum sana

Arctic Monkeys'in Yeni Albümü Tranquility Base Hotel & Casino'nun Detaylı İncelemesi

Zamanında Değeri Yeterince Bilinmemiş Sakin Albümü Hayat'ın Detaylı İncelemesi

Sezen Aksu'nun Zamanında Olay Yaratan Işık Doğudan Yükselir Albümünün Detaylı İncelemesi

Morrissey'in Politik Mesajlarla Dolu Yeni Albümü "Low In High School"un Detaylı Bir İncelemesi