Garfield'ın, Nefret Edilesi Özelliklerini En Tatlı Şekilde İfade Ettiği Mini Monologlar

Yüzünüze bir tebessüm konduracak birkaç Garfield alıntısını şuraya bırakıyoruz.

kendini beğenmişlik

lap top başına oturan garfield kendi kendine mırıldanmaya başlar:

- bilgisayar harika bir şey.

- mesela... kapatınca muhteşem yansımamı görebiliyorum :)

memnuniyetsizlik

evde canı sıkılan garfield bahçeye çıkar ve etrafa bakınır:

- hmm güneşli bir gün. hiç rüzgar yok, sıcaklık da harika.

- sonra eve somurtarak döndüğünde sahibi jon merak eder: neden suratın asık garfield?

- çünkü şikayet edebileceğim bir şey bulamadım :(

bencillik, yalancılık

arkadaşı fare, garfield'ın yanına gelip sorar:

- biraz peyniriniz var mı?

garfield buzdolabına bakmak için mutfağa gider ve dolaptaki peynirin hepsini ağzına tıkıştırıp döner: yok :)

nefret modu

garfield sinirli ve uykulu halde mırıldanır:

- bugün pazartesi. koskoca bir hafta pazartesiyle başlıyor. pazartesilerden nefret ediyorum (i hate mondays). keşke takvimlerde pazartesi diye bir gün hiç olmasa...

garfield'ın dileği bir anda gerçek olur, ortalıkta sihir bulutları ve duvar takvimleri uçuşur, pazartesi yaprakları puf diye yok olur ve ekranda yine garfield belirir;

- şimdi de koskoca bir hafta salı günüyle başlıyor... salılardan nefret ediyorum :(

tembellik

garfield sırtüstü uzanmış iç sesiyle mücadele etmektedir:

- içimden bir ses kalk spor yap diyor.

sadece kafasını kaldırıp halsizce bakar ve tekrar yatar:

- neyse sustu...

oburluk

garfield bir kavanoz dolusu kurabiyeyi mideye indirmiştir. son kalan bir taneyi de lüpletmek üzereyken sahibi jon onu uyarır:

- yeter artık garfield, biraz daha yersen öleceksin.

garfield hiç istifini bozmadan kurabiyeyi ağzına atar ve gülümser:

- ölmedim :)

inkar

garfield her zamanki gibi yatıştayken sahibi jon gelip sarar:

- çok tembelsin garfield.

garfield tabii ki cevabı yapıştırır:

- tembel değilim... stabilim :)

-mış gibi yapmak

garfield, boş boş otururken aniden "meşgulmüş gibi yapayım" der ve bilgisayarın karşısına geçip boş boş oturmaya devam eder...

üşengeçlik

garfield, pofidik yastığına sarılmış yatıyorken sahibi jon odaya girip yılbaşı ağacını işaret eder:

- neredeyse mart ayı bitiyor, gel şunu toparlayıp kaldıralım artık garfield.

- aralıkta tekrar kurmayacak mıyız zaten, kalsın öyle...

kendinden başka kimseyi umursamamak

sahibi jon, garfield'a gönül koymuştur:

- garfield, doğum günümü unuttun :(

- unutmadım ki... umursamadım :)

depresiflik

garfield, patisini yanağına koymuş kara kara düşünürken yanına sahibi jon gelir;

- keyifsiz görünüyorsun garfield. n'oldu? sıkıldın mı? acıktın mı? yoksa uykun mu var?

- bir tanesini mi seçebiliyoruz sadece? :(

kararsızlık

garfield bir yandan yatarken bir yandan da düşünmektedir:

- yatmaya devam mı etsem, kalkıp bir şeyler mi yesem, televizyonda sevdiğim programı mı seyretsem, n'apsam?

- ...

- off hayatımda bu kadar çok strese ne gerek var?!

dengesizlik

garfield aşırı mutlu, enerjik ve neşeli haliyle hoplayıp zıplamaktadır:

- heyooo kontrolden çıktımmm, çılgınca şeyler yapıyorumm!

- peki yapacağım bir sonraki çılgınca şey ne??

- (ve aniden yatışa geçer) zzz...

trip trip trip

pencereye yapışan garfield, dışarı bakıp gülümseyerek haykırır:

- beni özledin mi dünya? :)

bir cevap duyamayınca somurtarak mırıldanır:

- ben de seni özlememiştim zaten! (hıh).

garfield'ın triplerinden bıkan jon, kırk yılda bir ayar vermeye kalkar:

- şunu bilmelisin ki dünya senin etrafında dönmüyor garfield!

garfield biraz bozulur, surat asar. jon devam eder:

- çünkü öyle olsa 1 yıla 365 gün yetmezdi ahahah...

garfield 'bunu deftere yazdım' mealli bir surat ifadesiyle okuyucuya bakar.

kötümserlik

garfield surat asarak söylenmektedir:

- hayat berbat :(

sahibi jon gelip öğüt verir;

- hayata daha olumlu bakmalısın garfield.

garfield bu sefer otuz iki diş sırıtarak konuşur:

- hayat berbat :)

söz dinlememek, hatta sırf başkasının dediğini yapmış olmamak için kendi iç sesinin dediğini bile yapmamak

yeni uyanan garfield, yorganının altında düşünmektedir:

- kalksam mı?

o sırada sahibi jon garfield'a seslenir:

- kalk garfield.

garfield sırf söz dinlemiş gibi olmamak için tekrar sızar.

- zzz...

hazırcılık, çıkarcılık, insan kullanmak

garfield masada sırtüstü yatmaktayken sahibi jon da yanında dergi okumaktadır:

- garfield bak buradaki yazıya göre evcil hayvanlar insanları rahatlatıyormuş.

- doğru... git battaniyemi getir mesela.


acımasız gerçekçilik

hoşlandığı kız liz'le çıktığı bir yemeğin ardından eve dönen jon, heyecanını garfield'la paylaşmak ister:

- liz beni yakışıklı bulduğunu söyledi :)

jon'un tipine şöyle bir bakan garfield yorumu yapıştırır:

- gözlüğünü evde unutmuştur.


özeleştiride acımasız gerçekçilik

garfield çekmeceleri karıştırken boyuna çizgili bir tişört bulur. seyirciye dönerek bir tüyo verir

- boyuna çizgili şeyler giymek sizi olduğunuzdan daha zayıf ve uzun gösterir.
sonra gülümser ve tişörtü giyer. ardından kendine şöyle bir bakar ve somurtur;

- sizi öyle gösterir ama ben çizgili karpuza benzedim :(

ayarcılık

jon, "gık" modunda küçük bir gaz çıkardıktan sonra garfield son ses geğirir. jon, bu tatlı terbiyesizliğin üstüne bir aforizma patlatmaya çalışırken garfield ayarı yapıştırır:

- hayatta her şey bir yarışma değildir garfield!

- bunu sadece yarışmayı kaybedenler söyler :)

kedilik, uzanamadığı ciğere murdar demek, kıskançlık

jon, telefonla konuştuktan sonra garfield'ı bilgilendirir:

- yarın liz'le plaja gitmeyi planladık garfield. üzgünüm, evde biraz yalnız takılacaksın.

- plaj... hani şu çöplerin atıldığı suyun kenarında yatılan kumlu yer mi? (hıh!)

konfor alanından çıkmamak, uyanıklık

jon, evin bahçesinde küçük bir kamp ateşi yakar. bir dal parçası bulup ucuna marshmallow şeker takar. sonunda yorgun bir yüz ifadesiyle ateşin başındaki bir kütüğün üstüne oturur ve şekerini kızartmaya başlar.

garfield ise evin içinde, pencereye yakın konforlu, rahat, pufidik bir koltuğun üstünde yayılmıştır. elindeki upuzun dalın ucuna taktığı şekeri pencereden dışarı, kamp ateşine doğru olta gibi uzatır ve rahatça gülümser:

- kamp yapmak çok keyifli :)

aç gözlülük

garfield, önünde duran minik ve kırmızı yüzük kutusuna dikkat çekerek;

- iyi şeyler küçük paketlerde gelir.

der ve sonra kendi boyundan büyük bir hamburger paketini önüne çekerek devam eder;

- ama en iyi şeyler, büyük boy paketlerde :)