Fenerbahçe'nin Yeniden Düzlüğe Çıkabilmesi İçin Kısa ve Uzun Vadede Yapması Gerekenler
fenerbahçe'nin kabul etmesi gereken husus, bir süre için baş aktörlerden biri olamayacağı. o yüzden ona göre strateji belirlenmesi gerekiyor.
bir süre için revivo'ları, rapaiç'leri, andersson'ları getirip başına da mustafa denizli'yi koyma şansı yok, bu adamları aynı odaya toplamak milyon dolar. serhat'ları, tuncay'ları, volkan'ları toplayıp başına daum'u getirme şansı yok, yetenekli gençler artık avrupaya gidiyor. bir gece ansızın 82 kezman 83 deivid 84 edu olamayacak. kanatta niang-stoch-dia, orta sahada meireles-diego-emre, forvette van persie-sow-emenike-fernandao rotasyonları olamayacak...
iki sezondur, tek tük kalan son kurşunlar boşa harcandı ve deniz bitti.
sezon başında, 12 yıldır yapılan hatalar tekrar edildi. özetle
1) yanlış kişilere liderlik görevi verildi.
2) transfer politikası olarak "esnaf kulüp" modeliyle başlandı, sonra biraz esnaf + biraz da "hedefe yönelik" politikalar ile harman yapıldı. ancak:
- esnaf politika için çoğunlukla modern futbol şartlarına uymayan oyuncular alındı.
- hedef transferler için çoğunlukla rakiplerin eskileri alındı.
fenerbahçe 2020-21 sezonuna yine aynı yanlış stratejilerle başlarsa, yani:
1) liderlik görevi verdiği yanlış isimleri kulüpten temizlemezse
2) transfer politikasını modern şartlara uygun futbolcularla yenilemezse
hiçbir şey beklenmesin.
yine de bunların yapılacağını umarak devam edelim
minimum transfer yapmak, eldekilerden maksimum verim alabilmek için ilk önce yapılması gereken; kafayı değiştirmek. yani takımın ana kimliği ne olmalı? destekleyici yan unsurlar kim olmalı? konularında doğru seçim yapmak... mevcut durum içinde en ideal görüntü; standart çalışkan, veya mücadeleden vazgeçmeyen kimlikler olmalı:
liderler: luiz gustavo, vedat muriqi.
takıma hakim olacak atmosferi bunlar gibi oyunculardan oluşturursan, o zaman garry rodrigues takımı daha çok benimser, ozan tufan aklını başına alır, serdar aziz daha sorumlu davranır.
destekleyici yan unsurlar da buna dönüşür: nabil dirar, serdar aziz, ozan tufan, tolga ciğerci, altay bayındır.
bu, işin transfersiz de halledilebilecek kısmı. peki takımın modern şartlara uygun hale gelmesi için gereken transfer politikası ne olmalı? bunun için de bazı kafaları değiştirmek gerekiyor:
futbolda ilk atılması gereken temeller fizik üzerine olmalı
mücadelelerden galip çıkan, rakibe diş geçiren, direnci yüksek, tempolu oyuncular. yani:
- mücadelesi olmayan, sırf tekniğiyle oynayan oyuncu devri bitti. max kruse, mehmet ekici, tolgay arslan gibi rakip savunmalara/orta sahalara diş geçiremeyen oyuncular ne pahasına olursa olsun yeni sezonda kadroda yer kaplamamalı.
- 90 dk temposu olmayan, sırf tecrübe/pozisyon bilgisiyle oynayan oyuncu devri bitti. mauricio isla, hasan ali gibi rakibin boşluklarına hızlıca sızamayan oyuncular aynı şekilde yeni sezonda yer almamalı.
bunlar bu ekonomik şartlar altında, teknik direktör seçimi öncesinde yapılması gereken uygulamalar. yeni hocaya mümkün oldukça fizik temelli bir kadro emanet etmek gerekiyor, gerisini hoca kendi seçeceği oyunculardan kurmalı.
teknik direktör seçimi için ise
avrupadan getirelim diyip de yönelinebilecek marco rose, roger schmidt tarzı hocalar ancak, genç ve yetenekli oyuncuları alma gücüne sahip takımlarda birkaç senelik sabır sonunda başarılı olabilir. jorge jesus gibi hocalar ancak, ciddi kaliteli bir kadrosu olan / ciddi transfer bütçesiyle toplama bir takım kurup kısa sürede hazır hale gelebilecek kulüplerde başarılı olabilir.
tanıdık olsun diye yönelinebilecek aykut kocaman, abdullah avcı, igor tudor gibi hocalar ise taktik esnekliği pek olmayan, istediği düzene sokmak için ısrar eden hocalar. bu tip hocalar için türkiye şartlarında belli standartların üstünde şeyler gerekiyor (bütçe, sabır vb), son iki sezon sonrası fenerbahçe için zaman çok daraldığı için bu iki seçim de (ilk etapta getirmek adına) riskli olur.
o yüzden stratejinin belli konulara cevap verdikten sonra belirlenmesi gerek:
1) transfer imkanı az mı? evet. o halde kısa vadeli strateji; eldeki malzemeden verim alabilecek hocalar olmalı.
2) peki eldeki malzeme ne? eğer yukarıda yazdıklarım yapılırsa, fizik temelli bir kadro. son birkaç senedir bu tip kadroları idare edebilmiş, birkaç ufak müdahaleyle yarışın içine sokabilmiş / veya kadro ortalamasının üstünde işler yapmış hocalar kimler?
1) valerien ismael
yüksek pres ve yüksek tempo üzerine kurduğu agresif sistemle oynattığı lask linz, neredeyse hiçbir yetenekli oyuncusu olmamasına rağmen ligde halen şampiyonluk yarışında, avrupa ligi'nde ise sporting, psv, az alkmaar gibi takımları yenip/eleyip son 16'ya geldi. futbolculuk yıllarından zaten biliyoruz kendisini, ama hocalık kariyeri iyi başladı. türk futbol ortamına müsait bir kişilik yapısı var, hırslı, heyecanlı. şova kaçan hareketleri olsa da tolere edilebilir hareketler gibi görünüyor, yani asla donuk biri değil. buralarda çalışmak ister mi bilmem, ama en azından yoklanması şart.
2) eddie howe
bournemouth'a oynattığı kompakt hücum futbolu kadro bazında premier lig'de karşılık bulamasa da uzun süre kalıcı olabildi. bunu da elindeki kadroya göre kurduğu sistem, çizdiği setlerle başardı. elindeki malzemeyi, -belli bir metal yorgunluğuna gelene dek- kullanmasını bilen biri. denemeye değer, şık bir alternatif.
3) bo svensson
hani roger schmidt veya marco rose isteniyor ya, onlar isteseniz de gelmeyecek. o yüzden, onların bir zamanlar geçtiği yoldan, şu aralar geçmekte olan biri var: bo svensson. geçen sezon mainz u19'a oynattığı hızlı futboldan sonra bu sezon redbull sermayesinin pilot kulübü liefering'e geçen svensson, redbull sermayesinin tercih ettiği hütter, hasenhüttl, roger schmidt, marco rose ekolünün devamını getirme ihtimali olan bir hoca. diğer redbull takımlarına geçmeden kapılabilir mi? zor tabii ama henüz şöhret olarak ufakken kapılabilir.
4) hiçbiri olmuyorsa zaten tanıdıklarımız var, bari onlar içinden doğruları seçelim
(bkz: okan buruk) - akhisar
(bkz: erol bulut) - alanya
(bkz: slaven bilic) - beşiktaş
(bkz: ilhan palut) - göztepe
tüm bu hocalar, temeli fizik+tempo üzerine kurulmuş sistemlerle oynatan, kadro kalitelerine göre esnek-kıvrak müdahalelerle belli bir potansiyel sergilemiş hocalar.
seviyeyi bir tık yukarı çekmek istiyorsanız, ajax'a (ten hag öncesinde) avrupa ligi'nde final oynatan, bu sezon da leverkusen'le benzer şekilde yolunda devam eden peter bosz, geçen sezon frankfurt'a avrupa ligi'nde yarı final oynatan adolf hütter, bugünkü leipzig'in temellerini atan ralph hasenhüttl gibi hocalar var. ancak bu hocalar artık saha dışında belli bir düzenin oturduğu kulüplerde başarılı olabilecek hale geldiler, o yüzden kısa değil, orta vadeli plan çerçevesine alınabilirler.
kısacası, fenerbahçe'nin ilk etapta bir geçiş sürecine ihtiyacı var, hoca tercihi bence buna göre yapılmalı.
hangi td getirilirse getirilsin, elbette transfer talepleri olacak
bu taleplerin, yukarıda bahsettiğim tip tempolu futbol oynatan hocaların geleceğini varsayarak, şu çerçevede yanıt bulması gerek:
1) ekmeğini taştan çıkaran oyuncular; savaşçı stoperler, dikine gidebilen kanat-forvetler, boşluk bulunca içeri giren bekler, sırtı dönük oynayabilen güçlü santrforlar. özetle, teknik yeterliliği ne olursa olsun, sazı eline alabilen agresif oyunculara odaklanılmalı. agresiflikten kastım hırçınlık, kavgacılık değil. topa karşı agresif; yılmayan, rakip kaleye gitmek/gidecek pası vermek/top kaybetmemek için kendini yırtan oyuncular.
2) yıldız politikası için, aslında tüm türk takımları için geçerli olması gerektiğini düşündüğüm strateji: (bkz: #98913748) yani bir zamanların yıldızları değil, büyük takımlarda o yıldızların hamallığını yapmış isimler. bizim gibi ülkelerde ayrıca takım liderliğine soyunabilecek tipler çoğunlukla bunlardan çıkıyor hep, yani takıma en az bir luiz gustavo daha lazım.
türkiye'de sportif direktörlük neredeyse hayal
çünkü kulüpler dernekler kanunuyla yönetildiği için, başa geçen yönetimler bu işleri hiçbir zaman profesyonel bazda ilerletmiyor (çünkü hata yapınca sorumlu tutulmuyorlar, o yüzden istedikleri futbolcuları alıyorlar, istedikleri an hoca kovuyorlar, takımı iyice yap-boz tahtasına çeviriyorlar).
o yüzden sırf birilerine (alex, emre, volkan vb) mevkii-makam verelim de taraftarın gönlü hoş olsun diye, türkiye şartlarında içi boş olan bu sportif direktörlük kavramı devam etmemeli.
aynı zamanda ortaya çıkan iki başlılık (teknik direktör - sportif direktör arasında) yüzünden bu görev hiçbir kulüpte başarıyla sonuçlanmıyor. yani türkiye'deki şartlar gereği futbolun tek bir patronu olmalı.
tüm bunları özetlersek; fenerbahçe'nin futbol stratejisi
kısa vade
1) fizik ve tempo üzerine bir kadro temeli atmak,
2) agresif oynatan, esnek anlayışa sahip bir hoca bulmak
bu şekilde geçecek birkaç sezon sonrasında:
orta vade
1) aynı kadro anlayışıyla takviye yapmak,
2) oyuncu stili oturmuş kadroya, sistem kurucu bir hoca getirmek
bu şekilde devam edecek birkaç sezondan sonra ise:
uzun vadede
1) üst yapı yöneticisi bir hoca bulmak
fenerbahçe'nin belini doğrultması, yeniden baş aktörlerden biri haline gelmesi için, doğru işler yapılması şartıyla bile en az 5-6 sezon gerekiyor. yapılacak her hata, her yanlış karar, her popülist iş, her sabırsızlık, bu süreyi hiç tahmin edemeyeceğimiz kadar uzatacak.