Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Soğuk Savaşı Anımsatan Siyasi Tarihi

Fenerbahçe’nin tarihi, özellikle de geç Osmanlı’dan erken Cumhuriyet’e uzanan siyasi ilişkiler ağı, tam anlamıyla bir güç savaşları hikayesi.
Fenerbahçe Spor Kulübü'nün Soğuk Savaşı Anımsatan Siyasi Tarihi

futboldan, daha doğrusu insanların sportif hislerini kâra çeviren endüstriyel futboldan zerre hazzetmem, ilgilenmem, takım tutmam, fanatiklerle oturup kalkmam. fakat mevzu futbol tarihi olunca işin rengi değişiyor. çünkü herhangi bir futbol takımını, tarih mikroskopunun lamına yerleştirip gözünüzü merceğe dayadığınızda iktidar, para, ayak kaydırma, güç savaşları derken müthiş bir eğlence başlıyor. bu anlamda geç osmanlı'dan erken cumhuriyet'e uzanan fenerbahçe tarihi bilhassa ilginç ve bunun için en iyi kaynak rüştü dağlaroğlu'nun 1988'de yayımlanan "fenerbahçe spor kulübü tarihi- 1907-1987". ha bir de buna ilaveten nedret ebcim'in "fenerbahçe'nin yüz yılı-kara deryalarda bir fenersin" adlı kitabını da eklerseniz creme de la creme. hazır bu tarihe elim değmişken bir iki bilgi vereyim.

öncelikle şunun altını çizmek gerekiyor: niyeyse fenerbahçe muktedirle hep bir dalaşma içerisinde olmuş. talat paşa, şükrü saraçoğlu, adnan menderes, cemal gürsel falan habire didişip durmuş kulüple. allah aşkına resmi sitelerini açıp başkanlarımız sekmesi bir tıklayın, hatta durun linki bırakayım hemen: fenerbahce.org/kulup/baskanlarimiz

+ 1915-1916 arasındaki başkan doktor nazım bey, izmir suikasti davasında idam edildi.
+ 1920-1924 arasındaki onursal başkan şehzade ömer faruk efendi, babası halife abdülmecid efendi ve tüm aile üyeleriyle birlikte yurtdışına sürgün edildi.
+ 1934 -1950 başkanı şükrü saraçoğlu, bu 16 yıllık uzun dönemde sadece kulüp başkanı değil, bir taraftan da -sırasıyla- adalet bakanı, dışişleri bakanı, başbakan ve de meclis başkanı.

özellikle demokrat parti dönemi ve sonrası ise fenerbahçe tarihinin en ilginç yılları olsa gerek. gençliğinde kalecilik yapan ve hatta tek parti döneminde türk spor kurumu başkanı falan olan adnan menderes'in (nam-ı diğer kaleci adnan'ın) başbakanlığı sırasında galatasaray'a boğazın ortasında ada verilmesine içerleyen ve kendi stadları ise yıllardır bitirilemeyen fenerbahçeli yöneticiler toparlanıp ankara yoluna revân oluyor ve tahmin edin napıyorlar? menderes'ten kulüp başkanı istiyorlar! bu isteğin ankara'yla yakınlaşma isteyen kulüp yöneticilerinden ziyade menderes'in koltuğundan aldığı güçle kulüp üzerinde otorite kurma arzusunun tezahürü olduğu açık. açık, çünkü menderes, futbolla zerre ilgisi olmayan başbakan yardımcısı medeni berk'i fenerbahçe başkanı yapıyor. zavallı berk, 27 mayıs darbesi sonrası yassıada yargılanacaktır, kulübün önceki iki başkanıyla birlikte.

kulübün üç başkanının menderes'in adamı olmakla yargılanması kamuoyunda fenerbahçe'nin yeni rejime bağlılığı konusunda soru işaretleri uyandırır ama fenerbahçe bu tür politik depremlere öteden beri şerbetlidir. hemen bir iki örnek vereyim:

- istanbul futbol ligi 1913-14 sezonu şampiyonunun fenerbahçe olup, dönemin içişleri bakanı ve önde gelen ittihat ve terakkicisi talat paşa'nın başkanı olduğu progres futbol kulübünün ikinci olması, paşayı sinirlendirir (partinin adına referansla kulübün adı ilkin progres [terakki/gelişim] konmuşsa da sonradan -bir diğer ittihatçı ziya gökalp'ın önerisiyle- altınordu idman yurdu yapılmış). elinin ayarı olmadığı defalarca test edilip onaylanan talat paşa'nın sonraki hamlesi ise yine ayarsız: fenerbahçe'nin neredeyse bütün as kadrosunu (refik osman top, bombacı bekir, otomobil nuri, baron fevzi) birinci dünya savaşının hemen öncesinde askerlikten muafiyet teklif etmek gibi son derece cazip bir teklifle kendi takımı progress'e transfer eder!

- fenerbahçe'yi bitirmesi beklenen böylesi bir iktidar hamlesi, bırakın kulübü bitirmeyi, adeta küllerinden yeniden doğurur. çünkü as oyuncular takımı terk edince kendini gösterme fırsatı yakalayan ve sadece fenerbahçe tarihinin değil türkiye futbol tarihinin gelmiş geçmiş en yetenekli ve skorer oyuncularından -soyadını bizzat atatürk'ün verdiği- zeki rıza sporel'in önü açılmış olur ki fenerbahçe'de toplam 18 yıl top koşturacak ve bunun 15 yılı kaptanlık yapacak, 352 maçta ise 470 gol atacaktır!

- haziran 1920'de ise istanbul'u işgal eden ingilizler, ittihatçı yuvası olduğu ve anadolu'daki direnişe silah gönderildiği gerekçesiyle fenerbahçe'nin kadıköy'deki binasına baskın gerçekleştirirler.

- 5 hazirana 1932 gecesi kulübün kadıköy'deki ahşap binası kimliği belirsiz kişilerce yakılır ve kulubün 25 yıllık arşivi, kupaları ve bütün birikimiyle kül olur. tükenişin bir kez daha eşiğine gelen kulüp yardımlarla belini doğrultur ki bu yardımlardan en mühimi için (bkz: atatürk'ün fenerbahçe'ye 500 lira bağışlaması)

- yangından sağ çıkan fenerbahçe'nin derdi biter mi hiç! bu seferki musibet şu: 23 şubat 1934 fenerbahçe galatasaray maçında kavga eden futbolcular, sahaya giren taraftarlar derken olayların sonunda 8 gslıya ceza verilir ama asıl fatura fener'e kesilir. 9 fb'linin ceza aldığı olaylar üzerine kulübün o dönemki başkanı hayri celal atamer'e ömür boyu men cezası alır! fakat bu da kesmez! nazi almanyası'nın spor politikalarını yöneten carl diem'in tavsiyesiyle kurulan ve bütünüyle halk partisinin yönetiminde olan türk spor kurumunun başkanı halit bayraktar (ki yukarıda da söylediğim üzere bayraktar'tan sonra bu makama 1937'de kaleci adnan atanacaktır) zehir zemberek bir açıklama yapar: "fenerbahçe stadını ellerinden alır....kulübü de belli bir süre kapatır, onlara hadlerini bildiririz!"

- böylesi bir adaletsizliği çözse çözse adaletin başındaki kişi çözer diyerek soluğu ankara'da adalet bakanlığı'nda alan kulüp yöneticileri tahmin edin ne cevap almış: maç günleri bakanlar kurulu toplantısına bile katlanamayan hasta fenerli adalet bakanı şükrü saraçoğlu, kendisini başkan yapmalarını istemiş ve böylece fenarbehçe'nin yıllar yıllaar sürecek saraçoğlu dönemi başlamış. adam öylesine hasta fenerli ki adalet bakanlığından sonra dışişleri bakanı, başbakan ve meclis başkanı dahi olmuş ama asla fenerbahçe başkanlığını bırakmamış!

- gelelim fenerbahçe spor kulubü tarihinin -bence- en acayip olayına. hani yukarıda fenerbahçe'nin efsanevî oyuncusu zeki rıza sporel'den bahsettim ya, hah işte o futbolcu döneminin öylesine popüler bir ismi ki 21 temmuz 1946 genel seçimlerinde menderes'in demokrat partisinden milletvekili adayı olup seçiliyor ve çanak çömlek patlıyor. soyadını ülkenin kurucusundan alan, general harrington kupası'nda işgalcilerin kalesine yağdırdığı gollerle inönü'yü lozan'da ağlatan, 26 ekim 1923 türkiye romanya maçında milli takım formasıyla ilk golü atan, fenerbahçe'de toplam 18 yıl top koşturup 15 yıl kaptanlık yapan, 352 maçta 470 gol atan, velhasılı kelâm, bu toprakların gördüğü gelmiş geçmiş en ünlü futbolculardan zeki rıza sporel dp'den vekil olunca birden bire asker kaçağı olduğu ve milli mücadele döneminde ankara hükümetinin emrine girmeyi reddeden bir "vatan haini" olduğu ortaya çıkarılıp seçimlerden 6 ay sonra, 6 aralık 1946'da, milletvekilliği düşürüldü!

son olarak; biriniz çıkıp "madem fenerbahçe tarihini bu kadar iyi biliyorsun, bize tek bir maç üzerinden bu tarihi özet geç" demiş olsaydı ona kesinlikle 5 mart 1961 pazar günü istanbul'da 24.992 kişilik seyirciyle oynanan ve 3-3 berabere biten şu maçı önerirdim: