Evrimin Kısa Sürede de Yaşanabileceğini Kanıtlayan 1971 Hırvatistan Kertenkele Deneyi

"İnsan maymundan geliyorsa şimdiki maymunlar neden insan olmuyor" kafasına verilebilecek en çarpıcı ve ilginç cevaplardan biri.
Evrimin Kısa Sürede de Yaşanabileceğini Kanıtlayan 1971 Hırvatistan Kertenkele Deneyi


uzun yazı okumak ve bilimsel terimlere boğulmak istemeyenler için olayı bu paragrafta net olarak özetliyorum

5 çift italyan duvar kertenkelesini alıyoruz, anavatanlarından koparıp genel koşulları benzeyen ama bitki ve hayvan örtüsü biraz farklı, hiçbir insanın ayak basmadığı bir adaya bırakıyoruz. 36 yıl sonra gelip bakıyoruz ve görüyoruz ki artık yeni adayı kaplamış olan bu kertenkelelerin torunlarının 1- fizikleri, 2- davranışları, 3- beslenme rejimleri değişmiş ve 4- etoburluğun yerini alan otoburluğun getirdiği yükle başa çıkabilmek için yeni bir iç organ geliştirmişler. bir yanlış olmasın diye dikkatlice tekrar tekrar inceleniyor ve bu kertenkelelerin gerçekten de 36 yıl önce adaya bırakılan kertenkelelerle aynı mitokondriyal dna'yı taşıdığı görülüyor.


uzun uzun okumak isteyenler de buraya

1971'de hırvatistan açıklarındaki pod kopište adasından alınan on yetişkin podarcis sicula (5 çift), 3,5 km doğudaki pod mrcaru'ya bırakılır. iki ada da yükseklik, mikroiklim ve türün doğal düşmanlarının azlığı açısından benzer koşullara sahiptir. hiçbir insanın doğal sürece karışmamasıyla geçen 36 yıl sonunda (ağustos 2007'de) zoologlar adaya ayak basar ve adanın, başta bırakılan kertenkele türünden farklı görünüme sahip kertenkelelerle kaplı olduğunu görürler. bu yeni kertenkelelerin ortalama boyları daha fazladır, arka ayakları daha kısadır, maksimum koşma hızları daha düşüktür ve orijinal pod kopište kertenkelelerine göre simüle edilmiş avcı saldırısına gösterdikleri tepkiler daha farklıdır. göze ilk bakışta çarpan bu değişiklikler, yeni adanın sıkı bitki örtüsünün sağladığı ekstra korumayla ilişkilendirilir.

2008 yılında gerçekleştirilen daha derin araştırmalar, olayın çok farklı bir yönünü daha ortaya koyar. mitokondriyal dna analizi, iki adadaki kertenkele türünün de aynı olduğunu kesin olarak gösterir. ayrıca kertenkeleler arasındaki fark ilk bakışta göze çarpanlarla sınırlı değildir. 

yeni kertenkelelerin başları daha uzun ve geniştir; çenelerinin ısırma gücü daha fazladır; normalde sadece böcek yiyen kertenkeleler, 36 yılda ya da daha kısa bir sürede otobur rejime geçmiş ve yeni adaya özgü bitkileri çiğnemeyi kolaylaştıracak çene yapısı geliştirmiştir.

ancak en şaşırtıcı olanı, kertenkelelerde yeni gelişen bir iç organdır: orijinal etobur kertenkelelerde bulunmayan "cecal valve", yani otobur canlılarda besinin geçişini yavaşlatan ve sahip olduğu fermantasyon odacıklarıyla kommensal mikroorganizmaların selülozu hayvanın sindirebileceği gıda maddelerine dönüştürmesini sağlayan bir organ (daha az çarpıcı bir bulgu da, orijinal kertenkelelerin barsaklarında bulunmayan nematodların yeni kertenkelelerde bulunmasıdır).
cecal valve denilen organ, bütün kertenkele türlerinin %1'inden azında görülüyor. deneyde kullanılan italyan duvar kertenkelelerinde, atalarında ya da yakın akrabalarında kesinlikle bulunmayan bir özellik.

kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/…l_lizard#rapid_adaptation
http://news.nationalgeographic.com/…-evolution.html
http://www.pnas.org/…i/content/abstract/105/12/4792
http://www.wildlifeextra.com/…ard-evolution657.html
http://allusionsofgrandeur.wordpress.com/…-is-slow/
http://averyremoteperiodindeed.blogspot.com/…e.html
http://www.sciencedaily.com/…08/04/080417112433.htm



işin tamamen doğaya ve doğal seçilime bırakıldığı bu eşsiz deneyin sonuçlarından biri, evrimin ille de yavaş işlemediği ve karşı görüştekilerin iddialarının aksine gözümüzün önünde gerçekleşebilecek kadar hızlı olabildiği

belki yeni adaya yerleşen kertenkelelerin ilk nesillerinin yüzlerce örneğinden birindeki ufak bir mutasyon, o canlının yeni koşullarda diğerlerine göre daha başarılı olmasını sağladı; onun torunları arasında da bir başka ek özellik sağlayan mutasyon öne çıktı ve bu böyle ilerledi. boşuna birikimli seçilim denmiyor zaten...

doğayı her şeyin beton gibi yerinde durduğu, esneklikten uzak bir sistem olarak görmek, doğanın ve yaşamın yapabileceklerini küçümsemek oluyor.

aşağıdaki yazı da bazılarının gözlerinin ne kadar körleşebildiğinin ve gerçekleri nasıl da saptırabileceklerinin eşsiz bir örneği olarak tarihe geçebilir

http://www.answersingenesis.org/…-designed-to-adapt

uzun bir yazı ama özetle şu iddiayı getiriyor: evet, bu kertenkeleler gerçekten de değişim geçirmiş ama bu çok hızlı olmuş. öyleyse bunu ancak tanrı yapmış olabilir. zaten tufandan sonra bir sürü türün ortaya çıkması da tanrı sayesindedir. sonuç? kertenkelelerin adaya adapte olmalarını tanrı sağladı. yazarın "benim kafam basmıyor, öyleyse doğaüstü bir gücün işidir" mantığı çerçevesinde şekillenen fantastik önermesinin beraberinde getirdiği muhteşem soru ve sorunları hiç düşünmediği ortada, biraz panik havası var belli ki.

Bu içerikleri de beğenebilirsiniz