Evrim Bizi Daha Akıllı Canlılar Yaptıysa Neden Hala Mutsuzuz?

Evrimsel süreç neden mutsuzluğa bir çare olmadı?
Evrim Bizi Daha Akıllı Canlılar Yaptıysa Neden Hala Mutsuzuz?

peki ya evrim bizi mutsuz olmaya programlamışsa? şaka bir yana, evrimin bizi mutlu ya da mutsuz yapma gibi bir amacı olmadığı açık. hatta akıllı yapma gibi bir amacı da yok, yoktu. ama, insanoğlu, yaptığı bazı tercihler ve geliştirdiği stratejiler sonucunda zeki bir organizma haline geldi.

şimdi sesli düşünelim: insanlar neden, özellikle diğer hayvanlara kıyasla, bu kadar zeki olacak şekilde evrimleşti?

öncelikle bir ön koşul vardı: insan beyninin çalışması son derece maliyetlidir; çünkü sürekli olarak yüksek miktarda enerji tüketir. dolayısıyla, beynin büyüyüp gelişebilmesi için daha verimli bir beslenme biçimine ihtiyaç vardı. bu da, yaklaşık 2 milyon yıl önce insan atalarının ateşi kullanmaya ve muhtemelen yemek pişirmeye başlamasıyla mümkün oldu. pişmiş et daha kolay sindirilir, dolayısıyla sindirim sisteminin enerji ihtiyacı azalırken, aynı enerji daha büyük bir beyne yönlendirilebilir hale geldi.

doğadaki diğer primatlar zamanlarının çoğunu yiyecek arayarak, çiğ gıdaları çiğneyip sindirerek geçirirler. insan soyundaysa evrim, bağırsakların boyutunu küçülttü; bu da daha fazla enerjinin beyne yönelmesini sağladı. insanlar günde 1–2 saat yemek yerken, bir şempanze ortalama 7 saatini yiyecek aramakla geçirir. bu da beyin geliştikçe alet kullanımı, tuzak kurma, plan yapma gibi davranışlara zemin hazırladı. bir bakıma bu süreci biyolojik bir moore yasası olarak düşünebiliriz: zeka arttıkça, zekayı artıracak araçlar da gelişti ve bu üstüne konularak büyüdü.

tam olarak hangi seçilim baskılarının etkili olduğunu yalnızca tahmin edebiliyoruz. ancak alet ve silah yapımı, muhtemelen başlıca faktörleri. bir diğeri de cinsel seçilim olabilir, zeka, çekiciliğin bir biçimine dönüşmüş olabilir. ve elbette sosyal yaşamın, iş birliğinin ve bilginin sonraki kuşaklara miras yolu ile aktarımının getirdiği avantajlar da var.

öte yandan mutsuzluk sürecin doğal bir ürünü bile değil

eğer öyle olsaydı, hormonlarımız bizi mutlu etmeye değil, sürekli melankoliye sürüklemeye çalışırdı. mutluluk, evrimin ödül mekanizmalarından biridir; huzur ya da tatmin sağlandığında, beynin sizi o davranışı sürdürmeye teşvik eden bir tepkisidir. mutsuzluk ise bunun tersi: bir şeylerin yanlış gittiğini, yeniden düzenlenmesi gerektiğini haber verir.

kısacası, mutsuzluk bir bozukluk değil, bir uyarı sistemdir

hayatınızdaki huzursuzluğun bir eylemi değil, bir tepkisi dır. ve evet, insan akıllı bir organizma olduğu için kendi konfor alanlarını tanımlama ve rahatsızlık kaynaklarını yönetme becerisine sahiptir. bu, her mutsuzluğu da kişisel çabayla düzeltilebileceği anlamına gelmez elbette. ama en azından mutsuzluğun kökenini kavrayarak, hangi duygunun hangi ihtiyacın yansıması olduğunu anlamak mümkündür. korku, endişe, öfke, kıskançlık, kaygı, vb... gibi. bunların her biri, evrimin bize bıraktığı hislerdir. hayatta kalmamız için geliştirilmiş eski birer alarm sistemi gibi.