Eski Metalcilerin Bir Türlü Barışamadığı Slipknot'un Hakkını Yedirmeyen Bir Yazı
slipknot iyi gruptur ama fazla hakkı yenilir. popüler olmaları, dinleyici kitleleri içerisinde emo, gotik, özenti gibi bilimum işe yaramazlarında bulunması nedeniyle tamamen "ya sev ye terket" grubu olmuşlardır. ne grubu seven kitlenin çoğunluğu ne de gruptan ölesiye nefret eden kitle slipknot'u anlamaya çalışmazlar. seveni için slipknot gaz müzik demektir, sevmeyeni için ise palyaçolar sürüsüdür. peki kazın ayağı gerçekten öyle midir?
slipknot, ilk albümünü çıkardığında aslında uzun süredir aktif olan ama resmi albüm yayınlamamış bir gruptu. grubun şu an demo olarak kabul ettiği '96 çıkışlı mate feed kill repeat albümüne bakarsanız, grubun aslında oldukça deneysel bir koldan geldiğini görebilirsiniz. albüm, grubun şu an bilinen müziğinden farklı olarak deneysel şarkı yapıları, yer yer jazz ve funk gibi tarzlardan etkileşimler içermektedir. tabii grup, piyasaya çıkışını bu albümle yapamadığı için tipik slipknot hayranları bu albümü genellikle bilmezler. aslında slipknot'un nerelerden geldiğini görmek için yararlı bir eserdir ve içinde slipknot, gently, do nothing/bitchslap gibi dinlenesi şarkılar bulundurmaktadır.
Slipknot - Gently
grubun bildiğimiz anlamda çıkışını yaptığı ilk albümü '99 çıkışlı slipknot, nu-metal tarzının zirvede olduğu dönemde piyasaya çıkmıştı ve medya tarafından hemen nu-metal olarak kategorilendirilmişti. bu noktada da bazı açılımlar yapmak gerekiyor. nu-metal, içindeki rap etkilerine rağmen groove metal'den temel almış bir türdür. fakat ticari kaygılar ve plak şirketlerinin müdahaleleriyle tarz, kısa süreli, direkt ve vurucu olmaya yönelik şarkılar doğurmuştur. groove metal kadar önemli bir çıkış noktası da ünlü grup faith no more'dur. oldukça şahsına münhasır bir grup olan faith no more, müziğindeki deneysel yaklaşımlar sayesinde birçok nu-metal grubunu da etkilemiştir. kabul edilen ilk nu-metal grubu korn'un çıkış albümünde bu formüller gayet net olarak işliyordu ve grubun rap yönü, sert yönüne baskın çıkmıyordu. korn'un yanında limp bizkit ve deftones gibi önemli gruplara bakarsanız, rap kısmının bir şekilde dengelendiğini görebilirsiniz. nu-metal'in gittikçe tüketilir, rap müzik etkisi ağırlaştırılmış yöne kayıp linkin park gibi çerez gruplar doğurmasının tek sebebi mtv'nin korn'u "himayesine alamaması" nedeniyledir. korn, özellikle '98 tarihli follow the leader albümünden sonra mtv'de gittikçe azalan rotasyonlar almaya başlamış ama yine tarz adına güçlü albümler çıkarmaya devam etmiştir ve mtv'nin baskısına rağmen müziğini tam anlamıyla kolay dinlenir ve tüketilir rock/rap karması bir yöne çekmemiştir.
slipknot bu anlamda baktığımızda, mtv'nin o dönemlerde hiçte üstüne oynamak istemeyeceği bir grup imajıyla piyasaya çıkmıştır. slipknot'ta nu-metal vardır ama asla tam anlamıyla nu-metal grubu olmamışlardır. çünkü müzik çok daha serttir, nu-metal gruplarının tercih etmediği derecede sert riffleri, bateri partisyonlarını ve perküsyonları kullanarak piyasaya çıkmışlardır. ayrıca dokuz tane, yüzünü maskeyle saklayan, işçi üniformasıyla sahneye çıkan ve agresif sahne performansları sergileyen adamlardan oluşmaları doğal olarak kendilerine ilgi uyandırmıştır. ama slipknot, hem imaj, hem müzik olarak mtv'nin istediği bir grup değildir.
ilk albümlerinde sert ve kaotik bir alternative metal örneği sergileyen grup, groove ağırlıklı riffleri, nu-metal etkileşimli yapılarla birleştirmiş ve brutal vokalden rap tarzı söylemeye kadar çeşitli şekillerde vokallerde kullanmıştır. grubun nu-metal gruplarına göre daha sert olan yanı, üyelerin extreme metal sevgisinden kaynaklanmaktadır ki kendileri death metal, thrash metal ve speed metal tarzlarına olan saygılarını çok kez belirmişlerdir. ikinci albüm iowa ile ilk albümlerindeki istedikleri tarzı tam anlamıyla oturtan grup, çok daha sert, amansız, çiğ ve agresif bir albüm çıkartmıştır. iowa, asla saf bir nu-metal albümü değildir, delişmen bir alternative metal eseridir. grubun şu an hala belki en beğenilen albümü olan iowa, gruba oldukça büyük başarı kazandırmıştır. ardından gelen `vol.3 (the subliminal verses)` değişim sinyalleri veren eserdir. grubun müziği olgunlaşmaya başlamıştır, daha oturaklı şarkı yapıları üzerine giden grup, groove yönünü arka plana atmadan şarkılara temiz vokaller, sololar, yer yer aksak ritmler eklemiştir. nu-metal etkisi çok azaltılmıştır. bu değişim grubun çiğ tarzını seven kitle tarafından pek olumlu karşılanmasa da görünen o ki grup olgunlaşmaktadır ve değişmektedir ve bunu yaparken sendelememişlerdir. grubun 4. albümü all hope is gone ise 2008'de yayınlanmıştır. albüm, vol. 3'teki değişimi tamamlayan basamaktır, grup artık alternative metal yanını tamamen extreme metal tarzlarıyla desteklemektedir ve nu-metal kökenlerini tamamen terk etmiştir. oldukça olgun ve oturaklı besteler, ağır aksak melodiler, oldukça iyi sololar, artan çift gitar partisyonları ve dinamik bateri partisyonları albümü kritiklerin gözünde başarılı yapmaya yetmiştir. şahsen, grubun iowa ile yarattığı kaosu çok sevsem de kendi zevkime en uyan albümleri olarak 2004 ve 2008 tarihli iki albümlerini gösteririm ki özellikle all hope is gone, bu grubun tamamen hakkının yendiğini, bir grup palyaço olmaktan öte kendilerini günden güne geliştiren iyi müzisyenler olduğunu bana kanıtlamıştır.
aslında yirmi senelik profesyonel kariyerlerinde aldıkları yolu takdir etmemek elde değil. ama grup buna rağmen çokça eleştiriliyor. bu konuda da şu yorumları yapmak isterim. slipknot, kuruluş olarak tepeden başlamış, demo bile çıkartmadan profesyonel albüm yapmış bir grup değil. ailelerin bayılacağı bir grup hiç değil. hepsi garip garip maskelerle sahneye çıkan adamlar. yaptıkları müzik olarak mtv ayarı değiller, ana akıma göre sertler. tek günahları popüler olmak, o da kime göre neye göre. slipknot'u samimi bulmayanlar da olabilir. o zaman şunu da dikkate almak gerekir, samimiyet, zamanla azalan bir şeydir. müzikte de bu böyledir. çoğu grup parayı görünce ticari kaygıları öne çekerek samimiyetinden kaybeder. asıl dikkat edilmesi gereken nokta müzikalite olmalıdır. slipknot, nihilist bir müzik grubundan daha kontrollü bir gruba dönüştü ama aykırı imajını da devam ettirdi. bu noktada grubun şöyle bir önemi var. imaj ve müzik olarak ana akımda başarı elde etmelerinin zor olmasına rağmen oldukça başarılı olduklarını söylemiştim. slipknot sert müziğin "halka indirgenmesi"nde rol oynadı 2000'lerde. yani, bu müziği medyanın "öcü" diye etiketleyerek ailelere kötülemesine karşılık, bir geçiş grubu rolü üstlendi. seksenlerde geçiş grupları olarak tek derdi hatun kaldırmak ve seks olan hair metal grupları varken, doksanlar ile birlikte bu görevi daha agresif temelli gruplar üstlendi ve slipknot'ta bu gruplar içerisinde en başarılı olanlardan birisi. korn, limp bizkit, deftones eskisi kadar güçlü kaleler değil ama slipknot hem popülaritesinin zirvesinde hem de müzikal açıdan da gittikçe sağlamlaşıyor. o yüzden slipknot'un şu anda bir geçiş grubu olarak ön planda olması kötü bir şey değildir. bir death metal grubu bu noktada olamayacakken, slipknot, death metal'den de etki içeren müziğiyle bir geçiş rolü üstleniyor.
dolayısıyla slipknot'u hor görmemek ve kişisel zevkler göz önüne alınarak tekrar değerlendirmek gerekiyor. hayran kitlesindeki işe yaramaz kısımı boşverin. bu adamlar kendi hayranları için müzik yapsalardı üçüncü defa iowa dinliyor olurduk. her albümde kendini geliştirmek kolay iş değildir ama slipknot, ticari kaygılara ve plak şirketinin kendilerine büyük oynamasına rağmen bunu yapıyor. sahne performansı olarakta şu an varolan en deli gruplardan birisi. bir alternative metal grubu olarak daha da ne yapsınlar...