Eski İngilizcenin En Eski ve En Önemli Örneklerinden Biri: Beowulf
eski ingilizcenin en eski, güzel ve önemli örneklerinden biri olan beowulf, 3,000 satırlık bir şiirdir. ingilizcenin, ingiliz edebiyatının ve tarihinin en önemli belgelerinden biri kabul edilmektedir. orjinalinde eski ingilizce olmasına rağmen kahramanları ingilizler değil, onların kuzey avrupalı atalarıdır. bu nedenle şiirin sadece eski ingiliz epik şiirinin en eski ve nadir örmeklerinden biri olmakla kalmayıp kuzey avrupa halkının yarattığı en büyük destanlardan bu güne ulaşan bir örnek olduğu ortadadır.
batı saksonya lehçesi ile yazılmış olan şiirin sözlü gelenekteki yaratıcısı da yazarı da bilinmemektedir. eser sekizinci yüzyılda, sözlü edebiyat geleneğinde doğmuş, onuncu yüzyıla kadar sözlü gelenekte yaşamış, onuncu yüzyılın ortalarnda, büyük ihtimalle bir friar tarafından yazıya dökülmüş, bu arada pek çok değişikliğe uğramış, içine hıristiyanlık öğeleri girmiştir. yazıldığı yere ve zamana ait kesin bir bilgi yoktur.
1878’de g.j. thorkelin tarafından modern ingilizceye çevrilmiştir ve günümüze kadar gelen bütün çevirileri thorkelin’in kopyaları kullanılarak yapılmıştır.
hikaye 6. yüzyılda geçmekte fakat daha eski dönemlere ait öğeler de barındırmaktadır. özetle, danimarkalı beowulf isminde bir savaşçının hayatı ve kahramanlıklarını anlatmaktadır.
bir önsözle başlar, bu önsözde danimarkalıların tarihi ve hayat ağacı kısaca anlatılır, sonra jute ülkesinde yaşayan bir kral ve onun ülkesinin başına gelenlere geçilir. hrothgar cömert, adil ve iyi bir kraldır, fakat artık yaşlanmaya başlamıştır. ülkesine dadanmış bir canavar vardır ve yaşlı kralımız grendel adındaki bu canavara karşı savaşmakta zorluk çekmektedir, çaresiz kalmıştır. bu sırada genç savaşçı beowulf denizlerin ötesinden* gemisi ve adamlarıyla çıkıp gelir. kahramanlık, macera ve şöhret; yani ölümsüzlüğü aramaktadır. hayır, belasını aramamaktadır, çünkü pagan inancında ölümden sonra yaşam yoktur ve bu dünyada yaptıklarınız, olup olabileceğiniz her şeydir. beowulf hrothgar’ın kalesine* gelir ve canavarla savaşmak istediğini bildirir. gururlu kral ve cesur savaşçı tanışırlar, kısa bir gerginlikten sonra soylu ruhlar anlaşır, beowulf ve adamlarına canavarla savaşma izni verilir. o gece büyük bir şölen düzenlenir. herkes yatıp uyuduktan sonra canavar grendel çıkagelir, kralın kalesine girip uyuyan adamlara saldırır. fakat beowulf uyumamış, canavarı beklemektedir, kılıcını çekip onun tek kolunu keser, yaralanan grendel kaçar, ölmek üzere inine döner. kalede büyük kutlamalar yapılır, hediyeler* dağıtılır. ertesi gece yine herkes uykudayken intikam zamanı gelmiştir: grendel’ın annesi ortaya çıkar, oğlunun öcünü almaya gelmiştir. kralın kalesine dalıp uyuyan adamlarına saldırır, en sevgili adamlarından birini kapıp kaçırır. kral hrothgar arkadaşının yasını tutarken, beowulf intikam yeminini eder. ertesi gün hazırlanıp grendel’ın annesini bulmaya çıkar. grendel’ın annesi onu da kaçırıp gölün dibindeki inine götürür, öldürmeye hazırlanmaktadır. fakat beowulf mağarada bulduğu bir kılıçla canavarı öldürür. hrothgar’ın kalesinde yeniden kutlamalar yapılır, kral beowulf’a liderlik öğütleri verir, onu hediyelere boğarak ülkesine gönderir. bu andan sonra öykünün daha az popüler bölümü başlar. ülkesine dönünce ünü kendisinden önde giden beowulf'a kahramanlıkları yüzünden toprak, kale ve taht verilir; beowulf da bir kral olur. elli sene boyunca ülkesini başarıyla yönetir, halkını refah içinde yaşatır. iyice yaşlanmaya başladığı sıralarda, onun ülkesinde de bir ejderha belirir. tıpkı yıllar önce hrothgar’ın ülkesinde olduğu gibi halkı katletmekte, ortalığı yakıp tıkmaktadır canavar -bu noktada canvarın pek çok farklı şeyin sembolü olabileceğini anladınız-. beowulf, hrothgar’ın tersine yas tutmak ya da çaresizlik içinde kıvranmayı tercih etmez, ortaya çıkıp canavarla savaşmaya karar verir, adamlarıyla birlikte hazırlanıp canavara ininde saldırmak üzere yola çıkar.
canavarın inine geldiği zaman bütün adamları korkup kaçarlar, beowulf canavarla tek başına yüzleşecektir; yanında sadece wiglaf adında cesur ve sadık bir savaşçısı kalmıştır. beowulf canavarı öldürmeyi başarır, fakat kendisi de ölür. wiglaf geri dönüp adamları korkaklıkları için azarlar, onun bir sonraki kral olacağına ait ipuçları vardır. daha sonra beowulf’a büyük bir cenaze töreni düzenlenir.
hikayenin amacı dünyevi yaşamı ve bir adamın cesareti sayesinde bu dünyada kazanabileceği şan, şeref ve başarıyı övmektir. cesaret ve ün bu hikayede iki anahtar kelimedir. ölümden sonra yaşam yoktur, önemli olan bu dünyada elinden gelenin en iyisini yapmak, ismini ölümsüz kılmaktır.
beowulf epik bir trajedidir, kahramanın en cesur, en başarılı anlarında bile anlatı ölümün kesinliği ile doludur.
öykü kuzey avrupa mitolojisi ve efsanelerinden oluşmaktadır, fakat içinde hıristiyanlık ögeleri de vardır. incile ait tüm göndermeler eski ahit’de geçen olaylara yapılan göndermelerdir. ölümden sonra yaşama ait göndermeler olmadığı için şiir klasik bir hıristiyan edebiyatı ürünü değildir fakat bir hıristiyan tarafından yazıya dökülmüş, hıristiyan dinleyicilere anlamlı gelecek bölümlere yer verilmiştir. her ne kadar hıristiyan ögelerle dolu bir eser olsa da, aslında daha çok savaşçı toplum, onların yaşam biçimi, gelenekleri ve sosyal ilişkilerini anlatmaktadır. bu bakımdan modern okuyucu için hem tarihsel açıdan öğreticidir, hem de çok eskilerdeki puslu bir dünyanın, başka yaşamların güzelliği ile doludur, kuzey avrupa edebiyatında tarih öncesi dönem mitlerinin işlevini çıplaklığıyla önümüze serer.
şiirin yazarı ve onun dinleyicileri belli ki aristokrat ve eğitimli kişilerdir. sözlü geleneğe ait bir eserdir ama resmi, geleneksel bir dili, çift anlamlı dizeleri vardır, hareketli, zaman zaman korkunç bir öyküyü anlatır. belli ki şairin kelime haznesi çok geniştir; eser, aynı anlama gelen pek çok farklı sözcükle güzelleştirilmiştir, pek çok birleşik isim ve sıfat tamlaması kullanılmıştır. ayrıca “kenning” adı verilen söz sanatı çok kullanılmıştır.
bu şiirde ses zenginliği çok önemlidir; sesli okunmak üzere yazılmış, sözlü edebiyat geleneğinden gelen bir şiirdir, bu yüzden çevrilmesi çok zorlu bir uğraştır, olacaktır.
modern ingilizceye hem şiir, hem de düzyazı biçimlerinde çevrilmiştir, satır sonlarında uyak bulunmadığı, ritm, kelimelerdeki seslerin uyumu ile yakalandığı için düzyazı biçiminde çevrilmesi de düşünülebilir.