Dünyanın Suç Oranı En Yüksek Ülkelerinden Brezilya Hakkında İlginç Bilgiler
brezilya ülkesine portekizcede brasil denir ve bu isim direkt olarak brezilya topraklarına has endemik pau brasil ağacından geliyormuş.
brezilya dünyada en fazla kahve üreten ve aynı zamanda tek başına en fazla kahve tüketen ülkeymiş.gerçekten, girdiğiniz her dükkanda, her evde kahve sebillerini görebilirsiniz.
anavatanı brezilya olan meşhur brezilya fındığı castanha do para cidden çok leziz bir çerez. ben çok kereler zevkle tükettim. ama yeni öğreniyorum ki bu fındığın en büyük ihracatçısı bolivya!
hepimizin samba ile, karnaval ile ve koca yuvarlak kalçalar ile özdeşleştirerek hatırladığımız rio de janeiro bir zamanlar portekiz'in başkentiymiş. 1760'larda bu olay gerçekleşmiş. buradaki ilginç gerçek, bölgenin avrupa toprakları dışında bir avrupa başkenti haline gelen ilk ve tek bölge olması.
sao paulo'ya 35 km uzaklıkta bir yılan adası mevcut ve donanma bu adaya girişleri yasaklamış. sebebi de bu adada metrekare başına 5 yılanın düşüyor olması ve bu adada toplamda milyonlarca yılanın bulunması. adanın tam ismi "ilha da queimada grande".
ülkede 2498 adet havaalanı var. abd'nin ardından en fazla havaalanına sahip ülke. ama bu rakam, brezilya'nın büyüklüğünün isviçre'den 206 kat daha fazla olduğu düşünülecek olursa kulağa normal geliyor.
brezilya'nın keşfinden önce o topraklarda yerli halk tarafından yaklaşık 1000 değişik dil konuşuluyormuş.
brezilya'da bulunan federal hapishanelerde okuduğunuz her bir kitap, içeride yatacağınız süreyi 4 gün kısaltıyormuş. ek olarak, minas gerais eyaletindeki santa rita do sapucai hapishanesinde mahkumlar sabit bisiklet sürüşü yaparak şehir için enerji üretiyorlarmış. her 3 günlük toplam sürüş gerçekleştiren mahkum hem spor yapmıs oluyor, hem de cezasından 1 gün daha eksiltiyormuş. güzel şeyler bunlar.
brezilya, gezegendeki en büyük biyolojik çeşitliliğe sahip ülkedir ve özellikle kuzey eyaletlerini gezerken bunu çok rahat hissediyorsunuz.
öte yandan, devasa büyüklükte bir ekonomiye sahip ve genellikle beşincilik ile sekizincilik arasında gidip geliyor ekonomik büyüklükte. dünyanın büyük bir kısmı şeker, kağıt, kuru baklagiller, büyükbaş canlı hayvan, et, çeşitli maden, petrol ürünleri gibi kalemleri brezilya'dan alır. insanların tembelliğine ve eğlence düşkünlüğüne bakınca "bu kadar işi ve ticareti kim yapıyor acaba?" dersiniz istemeden.
güney amerika'nın %47'sini kaplayacak kadar büyük, hatta ekvador ve şili hariç amerika kıtasının güneyindeki tüm ülkelerle sınırı olan bir ülke burası. hatta öyle bir sınır bölgesi var ki, orada hem arjantin hem de paraguay ile komşu.
bu ülkenin çok güzel ve canlı bir bayrağı var ki keyif almamak mümkün değil. kimi zaman bikini olarak karşınıza çıkıyor, kimi zaman bir elbise, bazen de basit ama çok keyifli bir takı. severek ve günlük hayatta yaşıyarak kullanıyorlar bayraklarını. düşünün ki filozof miguel lemos, ressam décio villares ve astronom manuel pereira reis birlikte tasarlıyorlar bayrağı ve raimundo teixeira mendes bayrağa son halini veriyor. bayrağı oluşturmakta liyakate önem vermek bu olsa gerek.
bu ülkenin 26 eyaleti var. bir de 1959'da inşa ettikleri başkentleri brasilia'ya ait olan distrito federal-federal bölge var. benim teşrik-i mesaîde bulunduğum yerler daha çok kuzey bölgeleri. bu bölgelerde nüfus nispeten daha az, yerli yaşamından daha fazla izler taşıyorlar ve uçsuz ormanları var. bu bölgelerde yetişen ve sadece brezilya'ya ait olan meyvelerin tadı vallahi halâ damağımda.
cupuaçu bunlardan birisi. kavun büyüklüğünde ve sert kabuklu, içinde öbek öbek krem kıvamında meyvanın özü bulunuyor. şehirlerde yol kenarlarında seyyar meyve suyu yapanları görürsünüz. çek bana bir cupuaçu dediğinizde eleman alıp blender'dan geçirecek, içine az fıstık az da bal basacak. "duvara tırmanacaksın bak dikkat et" diyecek sana. alıp gideceksin.
bir de guarana var ki dünyada en fazla kafeine sahip meyve. red bull bile bu meyveyi kullanıyor ürünlerinin içinde. hele bunun yumurta ile falan birlikte çırpılarak doğal viagra olarak hazırlanmış bir hali var, kiminde taşikardi yapabilir yahut sabah sabah akşamdan kalma halinizle kahvaltı masasında ayaklarınızı büzmüş ve sandalyenin üstüne tünemiş şekilde oturmak zorunda kalabilirsiniz.
hurma palmiyesi benzeri bir ağacın meyvesi olan açai ise zaten dünyaca tanınıyor ve çoğu zayıflama ürününde etken malzeme olarak kullanılıyor.
devam etsem daha çok meyve sayarım lakin başka bölüme geçeyim. bana çok karmaşık gelen yönetim biçimlerine
başkanlık sistemi ve iki meclisli bir hükümet sistemi var. başkan federal yürütmeye bakıyor, eyaletlerin başkanları olarak adlandırabileceğimiz eyalet valileri de kendi eyaletlerinin yürütmelerini sağlıyor. federal meclis yasamayı sağlarken eyaletlerde de temsilciler meclisi yapısı var, kendi eyaletlerini kapsıyan yasaları çıkarıyorlar. çoğu zaman eyalet valisi ile devlet başkanı arasında güç savaşları çıktığına şahit oldum. bunların sonuncusunu haberlerden izlediğim kadarıyla hatırlıyorum. başkan jair bolsonaro, covid-19 karantinası yapılmamasını isterken, solcu valilerin yürüttüğü eyaletler kapanma kararı almışlar ve sokağa çıkma yasağı getirmişlerdi. basın önünde valiler ve başkan bildiğin kapışmıştı. brezilya'da başka bir siyasi partiye üye olan eyalet valilerinin başkan ile dalaşa girmesi genellikle muhtemel bir durum. zira bir sonraki seçimlerde başkanın karşısına rakip olarak çıkması muhtemel adayların çoğu büyük eyaletlerin valileri oluyor.
her zaman devasa yolsuzluk haberleri gelen bir meclisleri var, politik karmaşa falan hep var, bildiğin karışık marışık ama, bazen öyle kararlar alıyorlar ki şaşırıyorsun! işçi kökenli eski ünlü başkanları lula da silva'yı yolsuzluğa bulaşmış olarak suçlu buldular, senelerce içerde yatırdılar. arkasından gelen kadın başkan dilma roussef'e de yine benzeri sebeplerden görevinin yarısında el çektirdiler. cesaret isteyen hareketler bunlar. boğazlarına kadar yoksuzluğa batmış kimseler de kendileri, ama dünya ne der diye bakmadan, korkmadan kendi devlet başkanlarını yargılayanlar da... şimdiki başkan bolsonaro'da hep bıçak sırtında. çünkü epey fevri bir herif. her an bir arıza çıkarabilir bir tip. bir aralar kendisine darbe yapılacak falan deniyordu devamı gelmedi, lakin her an herşey olabilir. herif deli.
bu ülkenin en güzel yanlarından birisi de iklimi
adam gibi 4 mevsimi sadece en güneydeki eyaletlerde yaşayanlar görüyor. onun dışında ülkenin çoğu bence iki iklime sahip. birisi sıcak, diğeri de çok sıcak. yılın her anı kendini bir plaja atıp kızgın kumlar-serin sular olayını yaşayabilirsin.
para eyaletinin başkenti olan belem isimli bir şehri var ki, dünyayı ortadan ikiye böldüğünü farz ettiğimiz ekvator çizgisinin oralarda bir yerlerde ve yılın her günü 30-35 derece arası bir sıcaklığa sahip olup yılın her günü en az bir kere de yağmura sahne oluyor. bu arada hayatımda bu şehirde gördüğüm kadar mango ağacını başka hiçbir yerde görmedim. bu şehre "mangoların şehri" anlamına gelen "cidade das mangeiras" diyorlar. öyle haberler duyuyorsun ki yine şaşırıyorsun! mangoların olgunlaştığı mevsimde devasa mangoların üzerine düşüp kaportalarını ezdiği araçlar tamircide sıraya giriyor. orada burada kafasına koca bir mango düşüp ölen bilmem kimin hikayesini anlatıyor insanlar sürekli.
biz ülkemizin çeşitliliğini coğrafi bölgelere ayırarak tarif ediyoruz, brezilya'da ise biyomlarına ayırarak ifade ediyorlar
ülkenin kuzeyinin büyük bölümü amazon biyomu kapsamına giriyor. bu bölge aynı zamanda amazonlar isimli yağmur ormanlarının da çoğunun bulunduğu yer.
ülkenin orta batısına pantanal diyorlar. mata atlantica, cerrado, caatinga ve pampas diğer biyomlar. biyomlar değiştikçe kültür, şiveler, lehçeler, günlük hayat alışkanlıkları gibi şeyler de değişkenlik gösteriyor.
brezilya halkı
kültür demişken, brezilya kültürü portekiz, yerli halklar, afrika, italyan, japon ve alman geleneklerinin karışımı sonucu ortaya çıkmış renkli bir bütün. ülkenin her yerine yayılmış bir japon kolonisi vardır mesela. japonya dışında en çok japon'un yaşadığı yerdir brezilya. bunun yanında yakisoba japon kültürünün brezilya mutfağına taşıdığı en simge yemeklerden biridir. ben de severek yedim her seferinde.
yine ülkenin tamamına yakınında portekiz izlerini, mimarisini, ülkenin resmi dili haline getirilmiş portekizce dilinin herkese kattığı pratik iletişim kabiliyetini hissedersiniz. ülkenin her yerinde çok sevilerek yenen bacalau yemeği portekiz'den kalma bir lezzettir.
afrika esintilerini ise bildiğiniz iliklerinize kadar hissedersiniz. ülkeye simge olmuş samba dansı ve müziği de afrika kökenlidir, ülke genelinde hemen herkesin severek yediği feijuada yemeği de. üstelik bu yemeğin çıkış hikayesi de bayağı ilginç; kölelik dönemi brezilyasında efendiler domuzu kesip löp löp etlerini kendileri yerken afrika kökenli kölelerine domuzun kulağını, burnunu, kuyruğunu, dilini ve diğer atık kısımlarını atarlarmış yesinler diye. köleler de bunları siyah kuru fasulye ile birlikte pişirip feijuada yemeğini oluşturmuşlar. o kadar popüler ki artık şimdinin efendileri de yiyor, eskinin kölelerinin nesebinden gelmiş nesil de. istisnasız herkes sever.
bir de mesela bahia'nın vazgeçilmez lezzeti acaraje'de orjinali afrika olan ve orjinal ismi acara olan bir yemektir.
güney eyaletlerinde yapılan çok festival seyrettim, alman ya da italyan halk dansları, yemekleri ve içkileri eşliğinde kendinizi avrupa'da sanabilirsiniz. o kadar çok kültürlü bir yer.
bana kalırsa, bu kadar çeşitli kültürlerin bir arada yaşayabilmesini din olgusunu dikkatle kullanarak sağlamışlar
dünyanın en kalabalık katolik ve evanjelik grupları brezilya halkı. herkesin ortak olarak buluştuğu tek alan neredeyse hristiyanlık. islam dini gereksinimlerinden olan testtür gibi üzerinde durdukları haller olmadığı için insanlar pek algılayamıyorlar fakat brezilya halkı gerçekten çok dindar. bu çok dindarlık da, aynen türkiye'de olduğu gibi brezilya'da da cemaatlerin (ki bunlar genellikle evanjeliklerin kilise cemaatleri) aşırı zenginleşmesine sebep olmuş. her yıl dünyadaki her zümrenin zenginlik sıralamasını yapan forbes dergisi de brezilya'dan cemaat liderlerinin dereceye girenlerini listelemiş. ben de buraya bırakayım, dudağımız uçuklasın!
- evrensel tanrının krallığı kilisesi - lideri : edir macedo - serveti : 1 milyar dolar.
- global tanrının gücü kilisesi - lideri : valdemiro santiago - serveti : 250 milyon dolar.
- tanrının meclisi kilisesi - lideri : silas malafaia - serveti : 160 milyon dolar.
- uluslararası tanrının lütfu kilisesi : lideri r.r. soares - serveti : 125 milyon dolar.
- yeniden doğuş kilisesi - lideri : estevam ve sonia hernandes - servetleri : 65 milyon dolar.
isimlerinin kilise olduklarına bakmayın, bunlar bildiğin cemaat. üstelik her ayinlerinde bildiğin saçmalayan, hallerden hallere giren kandırılmış zavallılardan oluşurlar. ortadoğu'daki muadillerinden hiçbir farkları yoktur. hatta her ayinde en az 2-3 sözde felçli kişi tekerlekli sandalye ile ayine getirilir, o kişiler ayin sonunda ortamdan sağlıklarına kavuşmuş şekilde koşarak çıkarlar. sonra da bu mucizenin ardından galeyana getirilmiş kitleye hesap çıkarılır. pamuk eller cebe atılır, bağışlar yağmur olur yağar. ahanda bak tam da burada felçli ve tekerlekli sandalyeli bir abla nasıl da ayaklanıp ardından zıplaya hoplaya mucizenin tadını çıkarıyor.
diğer yandan, öyle bir dini tatilleri var ki şaşarsın! 24 aralık ile 2 ocak arasının aralıksız noel (natal) ve yeni yıl tatili olmasını dünya çapında biliriz. ama bunlar azizlerin uçtuğu kaçtığı günleri de tatil yapıyor. paskalyası, ölüler günü falan da var. bir de 1 haftalık karnaval tatili var mesela. bağımsızlık günü, şu günü, bu günü derken tatiller bitmiyor. yukarıda dedim ya, "bu kadar tatilin yapıldığı bir yer nasıl oluyor da devasa ekonomiler arasında önemli bir yerde duruyor?" diye düşünmeden edemiyorsun.
bu kadar dindar olmalarına rağmen birkaç husus gerçekten şaşırtıcı
brezilya, 2008 yılından beri cinsiyet değiştirme ameliyatını (sus) ismi verilen "brezilya birleşik sağlık sistemi" yoluyla dileyen her vatandaşına ücretsiz sunan dünyadaki tek ülke. ek olarak belirteyim, yapılan kapsamlı bir araştırma rio de janeiro'da yaşayan tüm erkeklerin %19.5'unun gay olduğunu ortaya çıkarmış. yoğun dindarlık ama bir o kadar da yoğun özgürlük...
biraz da konuyu "neden brezilya denince çoğu kişinin aklına suç oranlarının yüksekliği geliyor!" bahsine getirelim şimdi de
kendi gözlemlerimden ve çoğu brezilya vatandaşı tanıdıklarımdan duyduklarıma ve okuduklarıma dayanarak bu çıkarımda bulunuyorum ; bu ülkede hem kıymetli madenlerin, hem devasa tarım ürünü imkanlarının, sayısız doğal güzelliğin ve bir dolu başka imkanların bulunması sömürgeci portekiz'in burada kalmayı istemesinin tek sebebiydi. ülkenin bağımsızlığını elde ettiği 1822'den ve özellikle cumhuriyetin ilan edildiği 1889'dan sonra, mecburen çekip evine giden portekiz, giderken çok ağır bir bürokrasi anlayışını bu ülkeye yerleştirerek gitti. bunun asıl sebebi, brezilya'ya yerleşmiş ve geri dönmeyen portekizli ailelerin zengin sınıf olarak kalabilmelerini sağlayıp, köle olarak getirttikleri ve üreyerek gittikçe çoğalan sınıfın hep fakir kalmalarını hedefleyerek ülkedeki imkanlara ortak olmalarını önlemekti. bu sayede uzaktan da olsa brezilya'yı ekonomik olarak sömürüye devam etmeyi amaçlamıştı portekiz. bu çabanın başarı olduğunu ülkenin çoğunun alt gelir seviyesinde olmasından, ülke çapında dev boyutlara ulaşan suç oranlarından, kendi çaplarında küçük birer yerel ordu gibi büyüyüp dehşetengiz suçlar işleyen favela çetelerinden, favelalarda yetişip yasal işlerde yer alamayan herkesin bir şekilde kokain ve uyuşturucu işlerinin içine çekilmesinden anlamak mümkün.
gelir dağılımı adaletsizliği öyle bir hal almış ki, birinde olan ama diğerinde olmayan bir değerin, çalınarak ve gasp edilerek elde edilmesinden başka bir sahiplenme imkanını bulamayan kişilerin terörize ettiği şehirlerle dolmuş brezilya. içinizi burkacak, haberleri seyretseniz sizi uyutmayacak olaylar prime time haber bültenlerinin ana konularını oluşturuyor her bültende.
dünyada en fazla şiddetin ve suçun yaşandığı 30 şehirden 12'si brezilyada bulunuyormuş. ürkütücü bir bilgi olsa da her şeye rağmen imkanı olan gitsin, görsün bu ülkeyi. biraz iyi bir plan program ve biraz da dikkat ile gezip gelir, keyif alırsınız.