Dünyanın En Çok Kabul Gören ve En Sık Uygulanan Terapi Yöntemi: Bilişsel Davranışçı Terapi

Bu terapi yöntemi, çoğu insanı mutsuz eden düşüncelerin kaynağını en iyi şekilde analiz eden yöntem belki de. Aynı zamanda bilimsel açıdan da pek çok kez güvenilirliği kanıtlanmış.
Dünyanın En Çok Kabul Gören ve En Sık Uygulanan Terapi Yöntemi: Bilişsel Davranışçı Terapi
Bananas (1971)

bilişsel davranışçı terapi, ingilizcesi cognitive-behaviorism olan bir insan davranışı teorisi ve terapi yaklaşımı. temel sayıltısı insan duygu ve davranışlarının düşüncelerden kaynaklandığıdır. düşünceler değiştiği takdirde duygu ve davranış da değişecektir. terapide otomatik düşünceler, varsayımlar ve kök inançlar üzerinde çalışır. psikopatolojinin bu düşüncelerin çarpık, irrasyonel ya da işlevsiz olmasından kaynaklandığını savunur. dünyada en çok kabul gören ve en sık uygulanan, bilimselliği pek çok çalışmayla kanıtlanmış terapi yöntemidir.

terapinin amacı düşüncedeki hataları davranışa ve duyguya dönüşmeden ortadan kaldırmak ve kişiyi sağlıklı otomatik düşüncelerle baş başa bırakmaktır.

konu hakkında aaron beck ve judith beck tarafından yazılan "cognitive therapy basic and beyonds" adlı kitapta, düşünce hataları şu şekilde sıralanmıştır

1. ya hep ya da hiç düşünme (siyah ve beyaz, kutuplu, ikili düşünce olarak da adlandırılır): bir durumu süreklilik içinde görmek yerine sadece iki kategoride görmek.
örneğin:"eğer tamamen başarılı değilsem başarısızım"

2. felaketleştirme (falcılık olarak da adlandırılır): diğer daha olası sonuçları göz önüne almadan geleceği olumsuz olarak öngörürsünüz.
örneğin:"o kadar üzgün olacağım ki bir parça bile iş yapamayacağım"

3. olumluyu yok sayma veya değersizleştirme: kendinize olumlu yaşantıların, edimlerin ya da özelliklerin sayılmadığını söylersiniz.
örneğin:"o projeyi iyi yaptım ama bu yeterli olduğum anlamına gelmez, sadece şanslıydım"

4. duygusal düşünme (çıkarsama): bir şeyin doğru olması gerektiğini düşünürsünüz çünkü onu çok güçlü 'hissedersiniz'(aslında inanırsınız) ki aksi delilleri yok sayar ya da önemsemezsiniz.
örneğin:"işte bür çok şeyi idare edecek düzeyde yaptığımı biliyorum ama hala bir başarısız olduğumu hissediyorum"

5. etiketleme: kendinizin ve diğerlerinin üstüne o kadar felaket sonuçlara ulaştırmayacak daha gerçekçi kanıtları göz önüne almadan kalıcı, genel etiketler yapıştırmak.
örneğin:"bir hiçim" " o çok kötüdür"

6. büyütme/küçültme: kendinizi, başka bir kişiyi ya da durumu değerlendirirken nedensiz yere olumsuzu büyütür veya olumluyu küçültürsünüz.
örneğin:"sıradan notlar almak benim ne kadar yetersiz bir kişi olduğumu gösterir.yüksek notlar almak benim zeki olduğum anlamına gelmez"

7.zihinsel filtre (seçici soyutlama da denir): tüm tabloyu görmek yerine dikkatinizi olumsuz bir detaya yönlendirirsiniz.
örneğin:"değerlendirilmemde bir tane düşük not aldım(birçok yüksek not da var) ki bu benim kötü bir iş çıkardığım anlamına gelir"

8. zihin okuma: diğerlerinin ne düşündüklerini bildiğinize inanır ve diğer daha olası ihtimalleri göz önünde bulundurmazsınız.
örneğin:"benim proje hakkında hiçbir şey bilmediğimi düşünüyor"

9. aşırı genelleme: var olan durumun çok ötesine geçen kapsamlı sonuçlar çıkarırsınız.
örneğin:"(toplantıda kendimi rahatsız hissettiğim için) arkadaş edinmeyi gerektirecek özellikler bende yok."

10. kişiselleştirme: başkalarının sizin davranışlarınız yüzünden o şekilde davrandığını düşünürsünüz ve onların davranışları için daha olası sebepleri göz önüne almazsınız.
örneğin:"tamirci bana ters konuştu çünkü yanlış bir şeyler yaptım"

11. meli,malı, gerekli ifadeleri (mecburiyetler de denir): kendinizin ve başkalarının nasıl davranması gerektiği konusunda kesin, sabit düşünceleriniz olur ve bu beklentilerin karşılanmamasının olumsuzluğunu abartırsınız.
örneğin:"hata yapmak felakettir. her zaman en iyiyi yapmalıyım."

12. tünel bakışı: bir durumun sadece olumsuz yanlarını görürsünüz.
örneğin:"oğlumun öğretmeni hiçbir şeyi düzgün yapamıyor.o kınayıcı ve duyarsız birisi ayrıca berbat bir eğitmen"