Dünya'daki Oksijen Miktarı ve Kaynağıyla İlgili Ufkunuzu Katlayacak Bilgiler
dünya'daki oksijen miktarı hakkında izlediğim belgesele dayanarak iki kelam edeceğim.
bu belgeselde bi astronot abimiz var. bu abi uzay üssünde işleri bittikçe, boş zaman buldukça fotoğraf çekiyor, yaklaşık 45 bin tane fotoğraf çekmiş. e tabii bazı yerlerin fotoğrafını çekmek kolay. mesela avustralya'da hava sürekli açık olduğu için abimiz çat diye fotoğraf çekebiliyor. öte yandan amazon havzasının fotoğrafını adam akıllı çekemiyor, sürekli üzerinde uçan nehir tarzı bir şey var. amazon ormanları sandığımız gibi dünya'nın akciğerleri değilmiş. tüm insanların tükettiği oksijen miktarının yaklaşık olarak 20 katını üretirmiş fakat ormanda o kadar fazla canlı yaşıyormuş ki bu oksijen sadece onlara yetiyormuş.
bir grup araştırmacı, güney amerika'da ki en yüksek yapıyı -inşaatlarda kullanılan vinçlere benziyor- amazon ormanlarının içine inşaa etmişler.
amaçları getirdikleri özel cihazlarla ölçüm yapmak. bu bulut nehri mi denir, uçan nehir mi dersiniz bilemem artık güney amerika boyunca ilerliyor. ta ki taştan bir duvara çarpana kadar: 8850 kilometre uzunluğunda ve 6.5 kilometre yüksekliğindeki and dağları. bulutlar yoğunlaşıp yağmur damlalarına dönüşüyor. onlar da yamaçlardan inip tekrar amazon havzasına akıyor. kayayı aşındırıp tortuya dönüştürüyor. bütün o besinler okyanusa boşalıyor, bambaşka bir dünyaya. o tortulları sıra dışı bi organizma bekliyor: diyatome. insan saçından 4 kat daha ince olan diyatomeler dünya'nın oksijen kaynağının sırrı. yeni kabuklar oluşturmak için öğütülmüş kayalardan çıkan silika'yı kullanırlar. bu da üremelerini sağlar. her gün nüfusları ikiye katlanır ve fotosentez yapmaya başlarlar. her biri oksijen üretmeye başlar. şimdi nefes alın ve bir daha alın, düşünün. o nefeslerden birini tamamen deniz altındaki o ufaklıklar üretti.
okyanuslara uzaydan baktığınızda bazen tamamen farklı renkte bi bölge görünür. bu baktığınız mikroskobik yaşamdır. şaşkınlık verici maviler, yeşiller. yani diyotomeler.
tabii diyotomeler sadece amazon'da değil, norveç'teki buzullarda da vardır. buzullar erir, denize düşer ve diyatomeler için yemek ve üreme vakti. besinler tükenince diyatomeler ölür ve okyanus tabanına çöker. orada 800 metre kalınlığında bi tabaka oluştururlar. buna deniz karı) denir ve tam olarak öyle görünür. ama asla erimezler. milyonlarca yıl içinde deniz yatakları yükselir, okyanus seviyeleri düşer ve taban bir tuz çölüne dönüşür. amazon'a kadar esen o çöl var ya, bir zamanlar okyanustu. yağmur ormanlarınım büyümesini sağlayan toz da diyatome kabukları. her şeyin inanılmaz şekilde bağlantılı olduğunu gösteriyor bu. gezegenin bir tarafında diğer tarafıyla bağlantılı olmayan hiçbir şey yok. nefes almamız için oradaki tüm sistemlerin bağlantılı olarak çalışması gerekiyor. hayret verici.
ama işlerin kötü gitmesi için oksijeni çok az kurcalamanız yeterli. atmosferimiz de gitar teli gibidir, yükseldikçe giderek azalır. esas şaşırtıcı olan bunun ne kadar hızlı olduğu. o mavi çizgi o kadar ince ki, oksijenin bitmeye başladığı yere yürüyerek gidebilirsiniz.
peru, la rinconada'da doktor olmak yıl boyu everest üst kampı kadar yüksekte yaşayan 25 bin hastanız olması demektir. çoğu solunum sorunları yaşıyor, burada normalin yarısı kadar oksijen var. ispanyol araştırmacılar ilk geldiğinde yeni doğan bebeklerinin birçoğu doğumda ölmüş. yine de insanlar burada hala yaşıyor ve çalışıyor. çünkü insanları hala buraya çeken bir şey var. altın vaadi. ama sınır burası, insan daha yüksekte yaşayamaz. yeterli oksijen olmazsa organlarımız iflas edebilir ve bu çok hızlı olur.
fazla oksijen de zararlıdır. mesela bi ateşe saniyelik üflediğinizi düşünün. ne olur? aynı şey bütün gezegen için de geçerlidir. oksijen seviyelerinde ki artış da bir tehdittir. 300 milyon yıl önce atmosferde çok fazla oksijen vardı. o kadar çoktu ki gezegen resmen yanıyordu. çok fazla oksijen olursa yanarız, çok az olursa boğuluruz. iki tarafında da ölüm olan bir ipte yürüyoruz. ip cambazları gibi bizi tek kurtaracak şey denge. denge çok önemli hem atmosferin yapısı hem de hayatım kendisi için.
dünya'nın bunu nasıl başardığını tam anlayamıyoruz diyor bilim insanları. diyatomelerin buzulları beklemek zorunda olmasına, güney afrika ağaçlarının afrika tozunu beklemek zorunda olmasına ve insan nüfusunun istikrarlı bir şekilde artmasına rağmen atmosferdeki bağıl oksijen oranı şaşırtıcı bir şekilde sabit kalmıştır. milyonlarca yıldır oksijen, atmosferimizin %20.95'ini oluşturuyor. her şey bi şekilde tampon vazifesi görerek işleri gayet dengede tutuyor. dünya'daki her şey diğer her seye katkı sağlıyor.
aldığımız her nefes; dakikada 16 nefes, günde 23 bin nefes... o kıymetli oksijeni her içimize çekişimiz ve dışarı verişimiz toprak, su, rüzgar ve ateş olmadan mümkün olmazdı. o ince mavi çizgiyi oluşturmak için bütün gezegen bir olarak çalışıyor. bu dünya tek bir gemi ve hepimiz onun mürettabatıyız. biz sadece nadir değiliz, sadece özel değiliz, eşsiziz. bu da burayı sıra dışı bir kaya yapıyor.
kaynak: sıra dışı bir kaya/netflix