Dolores O'Riordan'ın Sesiyle İçimize İşleyen Zombie Şarkısının Hikayesi
dolores o'riordan bir röportajında şarkının hikayesini anlatırken titremiştir
hikaye şu: 1993 yılında bir gün, anne ve küçük oğlu londra’da bir marketten alışveriş yaptıkları sırada marketin önünde bulunan bir çöp bidonu içindeki bombayı fark edemezler. ira (irlanda cumhuriyetçi ordusu) adlı yasadışı örgütün bıraktığı sanılan bomba tam anne ve oğul market kapısındayken büyük bir gürültüyle patlar ve hedef, daha ne olup bittiğini anlamayan ufaklık olur.
bu lanetli durumun sebebi, irlanda’nın güneyi ve ingiltere arasında bitmek bilmeyen politik savaştır. o’riordan, haberlerde defalarca izlediği bu görüntüye dayanamaz ve yazmaya başlar. “1916’dan beri sürüyor bu…” dediği mısralarda, dublin’de çıkan ve çok kan döken paskalya ayaklanması'nı refere eder. (beş gün süren ayaklanmayı bastırmak için ingiltere, kenti tanınmaz hale getirmiş ve devrimcileri kurşuna dizmişti.)
o’riordan o günleri unutturmayacak satırlarıyla günümüzde bile sürmekte olan savaşlara, ölümlere ve adaletsizliklere atıfta bulunur.
ingiltere ve amerika listelerinde zombie'nin bir numaraya oturmamış olmasının temel sebebi şarkının yanlış anlaşılmış olmasıdır
defaten dolores o'riordan'ın da dile getirdiği bu yanlış anlaşılma, şarkının aslında ira'in bitmez tükenmez ve yıllardan beri kendi halkına zarar vermekten öteye geçemeyen faydasız eylemlerini eleştiriyor olması, amerika'da ve ingiltere'de ise birleşik krallık'ın irlanda politikasını eleştirdiğini düşünülmesinden mütevellittir.
halbuki o'riordon gayet de ne şiş yansın ne kebap mantığında, "yeter artık bağımsızlık alamayacağız bari karşılıklı kan dökmeyelim" demeye getirmiştir.
şarkıda anlatılan olay ve klipteki görüntüler de ira'yı esasen yüceltmez. evet ingiliz askerinin karşısında küçücük çocuklar yer almaktadır.
sorun da burada zaten, ira'in her terör örgütü gibi ön saflara çocukları sürerek matah bir bok yaptığını zannetmesinde, neticede hep çocukların ölmesinde. 1916'da ira büyük eylemini yaptığında da bu harekete katılanlardan ziyade masum yerel halk ziyan görmüştür.
Mevzubahis klip - Zombie
o'riordan'ın demek istediği şudur
sizin savaşınız bizim için, ailelerimiz için değil. biz sizinle savaşmıyoruz. siz kendi hırslarınız için kan döküyorsunuz. 90 yıl önce savaşan silahlarıyla bombalarıyla birbirine saldırıp ölenler var hep aklınızda. eğer halkınızın çocuklarını öldürüp annelerini gözü yaşlı kucağı boş bırakıyorsanız, hata yapıyorsunuz demektir.
bunu klibiyle ilk ne zaman dinledim ve izledim hatırlamıyorum ama bana hiç bir zaman bir isyan parçası gibi gelmedi. zaten klipte de görebileceğiniz gibi o'riordon meryem ana görüntüsünde şarkı söylüyor, çocukların ölümüne yüreği burkulan ağıt yakan bir kutsal anne adeta. genelde the cranberries kliplerini pek beğenmem, canım şarkılara gider abuk subuk kovboylu filan klipler çekerler, ama zombie gerçekten izlenesi ve kısa film tadında bir kliptir.
Peki neden Dolores'in ölümü canımızı bu kadar acıttı?
büyüdük mü biz? bitti mi lise? kurduğumuz hayaller gerçekleşti mi? üniversitede istediğimiz bölüme girdik, istediğimiz işi yapar olduk mu? hayatımızın aşkıyla tanışıp, the cranberries dinleyip, istanbul sokaklarında sabahladık mı? gittik mi p.s. i love you’daki yeşil irlanda’ya, dolores’in memleketine? yanımızda ruh eşimiz, sırtımızda çanta, ayağımızda converse il il, ülke ülke, kıyı deniz gezdik mi? zengin olduk mu sahi? istediğimiz tüm kasetleri, kitapları, dergileri alıp cnbc-e dizilerindeki gençler gibi yaşadık mı? entel olduk mu bari? metallica dinledik yıllarca, metalci olduk mu, yok bari bir rock star sevgili bulduk mu? okulun gitar çalan kadrosundan popülerliğin dibine vurduk mu? zombie çaldık söyledik de, o gitarı bir köşeye atıp unuttuk mu?
ne olduk biz? milenyuma, uzay çağına yetiştik de geleceğe dönüşteki 2015 yılını gördük mü? uçan kaykay, bağcıkları kendi kendine bağlanan nike ayakkabıyı aldık mı? eşimizle her gece deli gibi seviştik, sabah uyanınca yatakta tepsiyle kahvaltı ettik mi? portakal suyu içtik mi onu söyleyin, sabahları taze taze, suyla şekerle çoğaltmadan. çocuklarımızı alıp tiyatroya, sergiye, müzeye gittik mi? beğenmediğimiz anne babamız gibi olmadık, para hesabı yapmadık, çağdaş anne baba olabildik mi? duygularımızı belli ederek sevmeyi öğrendik mi? ne olduk? ingilizce öğrendik, şarkılar ezberledik, ingiltere’yi, amerika’yı kanada’yı gördük mü? bari malta’ya gitmiş olalım, dil dile değmeden ingilizce konuşabildik mi? erbakan’dan sonra başka biri gelmedi di mi dini siyasete alet eden? sağ sol çatışması babalarımızın zamanında kaldı, ülke refaha erdi değil mi?
dolores’le birlikte yaşlandık, onun nasıl güzel yaşlandığına şaşırdık mı?
büyüdük mü biz? bir arpa boyu yol aldık mı?
bugün buraya yazdıktan ve yazılanları okuduktan sonra anladım işte, büyümemiş olmayı dilediğimiz, gerçekleşmeyen hayallerimizi hatırladığımız için bu kadar acıttı bizi bu gidiş.
ne kadar çok kişi, ayrı yerlerde, aynı şarkılarla aynı şeyleri yaşamışız. yalnız değilmişiz en azından, bunu bilmek bile güzel.
cranberries kardeşliği adına, olmayan hayallerimiz adına dolores’e teşekkür ediyorum. iyi ki bu dünyadan geçmiş, bizi her şeyin iyi olacağına inandırmış.
herkes ne kadar üzgün, herkesin boğazı düğüm düğüm. o güzel altın yıllar hatrına, siz yine de inanın. bu ne biçim hikaye böyle diyen adamın, benim hala umudum var demesi gibi, tüm o hayallerimiz hatrına, siz yine de dünyayı kurtaracağımıza inanın.
tanım: bir nesli birbirine, bilmeden, bağlayan kadın. mesafeler arasını şarkılarıyla dolduran, uzakları, o yılları yakın eden kadın. sesi ölümsüz, kendi ölümsüz kadın.