DC Sinema Evreni'nin Başındaki James Gunn'dan Neden Yok Yere Şüphe Etmemeliyiz?

Marvel'ın belki de en başarılı üçlemesi, Guardians of the Galaxy'yi çeken ve şimdilerde de yeni Superman filmiyle gündem olan Gunn'ın neden çizgi roman uyarlaması denen şeyin hakkını veren biri olduğuna dair bir yazı.
DC Sinema Evreni'nin Başındaki James Gunn'dan Neden Yok Yere Şüphe Etmemeliyiz?

acaip negatif algı var james gunn hakkında sosyal medyada, benim de babamın oğlu değil, kalkıp minas tirith savunması yapar gibi savunacak değilim adamı, ancak! sürecin sıkı takipçisiyim! adamın dc'nin kevin feige'si (gibi gibi, tam değil) olduğu açıklandığından beri, tüm podcastlerini can kulağıyla dinledim, tivitlerini okudum, instagram'ını stalk ettim ve size laflar hazırladım.

öncelikle, yeni universe kurma işini, adamın evveliyatıyla mukayese ederek, buradan bir çıkarımla yeterli/yetersiz demek abestir. çünkü alakasız bir örnek olarak, son 2 sezonda sıçmasından bağımsız, game of thrones tv show yaratıcılarının yarattığı got'a bakarsak, hiç tanımadığımız bu iki yazar şahane iş çıkartmıştır, bütün dünyayı kendine esir eden bir marka yaratmıştır, ancak track-record'ı yoktur bu iki kişinin. demek ki doğru planlama, doğru tercihler, bir de cesaretle 10 sene tv'ye ambargo koymuştur. geçmişte yönetmen koltuğunda yaptığı işler tam olarak bir kanıt değil herhangi bir çıkarıma varmak için. kaldı ki, guardians sanırım herkes tarafından saygı kazandı. adamın belli bir kalitesi var, bu tartışılmaz.

adamın katıldığı podcastlere, röportajlara bakarsak, gunn ayağı yere sağlam basan ve ne yapmak istediğini bilen biri. kalıbının adamı. infinity war'dan end game'e geçildikten sonra, kevin feige'nin yaptığı yanlış hikaye gelişimi ve hikayeninin olgunlaşmasındaki tercihlere dokundurmuştur çok b*klamadan ve bu abimiz yorumlarıyla, "story telling is king" düsturunu şiar edinmiş olduğunu bizlere söylemeye çalışıyor her fırsatta. umut veren bir bakış açısı.

bir başka konu ise, orijin hikayeleri ve birbirine bağlanarak bir basamak olarak kullanılan filmlere ilgi duymadığını ve bunun zaten marvel'da 2010 sonrası phase'lerde yapılıp artık enflasyona uğradığını söylemiştir. her film kendisi için biriciktir, ve bir sonraki filme, meta universe'e pivot olarak kullanılamaz, filmin kendisi muhteşem yapmak önceliktir. bir filmi bir sonraki filme giriş, tanıtım, zıplama tahtası olarak kullanmak, filmin kendisine ihanettir bakışında. bu da bir diğer olumlu özelliktir kendisi hakkında.

warner bros'un marvel başarısının peşine telaşla ve sersekçe yaptığı, 2008 - 2023 çöp filmlerden sanırım herkes ders çıkarttı artık. ben marka'nın (wb) burda dizayna, metodolojiye, karışacağını zannetmiyorum artık. al james teknik direktör sensin, prime zamanında kendini kanıtla denmiş olduğu inancındayım. kendisi de bu sorumluluğun ve yükün farkında, en azından verdiği röportajlardan bunu çıkarttım ben.

"en beğendiğim filmler şunlar, en beğenmediğim bunlar" demiş mi dememiş mi emin değilim, çünkü ekşi sözlük yazarlarından biri sıralamış ama bunun hiçbir değeri yoktur. bu cevaplar maalesef stüdyonun çıkarları göz önüne alarak verilmektedir, bir de james ya da bir başka yönetmen için hiçbir değeri yoktur. mikrofon uzatıldığında verilmesi gereken bazı pr cevaplar var, kendisinin de umrunda olduğunu sanmıyorum hangi filmi beğendiği ya da beğenmediğinin. bunlar bizim gibi standart seyirci değil, tahminen bıkmışlardır bu tarz sorulardan.

GOTG: MCU'nun en iyi üçlemesi.

tek bir olumsuz durum var benim bakış açıma göre

snyderverse karakteri barındıran ve o evrenin uzantısı olan peacemaker'a ihtiyaç var mı emin değilim. the suicide squat güzel iş, iyi kotarılmış, dc'deki kaosu göz önüne alırsak. ancak bence full reboot, yeni evren, clean slate daha uygun bir revizyon olurdu ama, the flash/spagetti strands analojisi ile değinildiği gibi, zamanda kırılım olduğu vakit, hem geçmiş, hem gelecek çorba oluyor, sanırım eskinin bazı hikayelerini bu anlatıya sığınarak tutacaklar, ama bir iki sene içinde snyderverse'den miras kalan hikayeler, kaybedilip sonra tamamen tozlu raflara kaldırılır ve komple yepyeni bir evrene dalabiliriz gunn önderliğinde. ilk 2-3 dizi ve filmi izlemeden bir yorum yapmam. ilk 2-3 prodüksiyonu izledikten sonra "oha çok iyi, çok özgün iş yaratıyorlar" dedirtme ihtimalini hemen çöpe atmayalım. hayal kırıklığı da olabilir, ama ya tutarsa, gelecek dc'de, marvel'ın artık sunabileceği pek bişey yok. artı, endgame sonrası artık bence marka raf ömrünü tamamladı.

şu ara en favori hikaye anlatımı kesinlikle invincible'dadır, net!

korkuları yok! pop star popülerliğinde kahramanlar yaratıp onlara biat etmiyorlar, hikaye klasik marvel anlatımından uzak, daha korkutucu ve daha karanlık, çok etkileyici, çok tehlikeli, kimse güvende değil, hikaye devamlı devinim ve gelişim halinde. "biz iyi adamlar olarak birleştik, kötüleri yenecez" basitliği yok. ama zaten aydınlık ve karanlık, mizah ve hüzün, umut ve umutsuzluk aynı hikayede barınabilir, layıkıyla yapıldığı zaman, otantik olduğu zaman. marvel renkli, dc karanlık lafları çok cahilce bence. ezberden herkesin tekrar ettiği kelimeleri kendi fikrimizcesine tekrar etmek salaklıktır bence.

son olarak "henry cavill kovuldu, yerine onun kopyası..." gibi itirazlara anlam veremiyorum

henry 40 yaşında, david 30. ve tabii ki birbirlerine benziyorlar, superman / clark kent zaten çok boiler-plate özellikleri olan bi karakter, uzun boy, ihtişamlı fizik, traş bıçağı reklamı çene ve yüz hatları, koyu saçlar, mavi gözler! superman ve clark bu işte. yani haliyle benziyorlar birbirlerine. ama bu değişikliğin temeli şu, 30 yaşında bir yeni superman'ın önünde 10 yıllık kısmen gençliği var, ancak 40 yaşında henry, birincisi başarısız dceu ile çok özdeşleşti, ikinci 50 yaşına kadar henry'yi kullanmak zorunda olmak ne bileyim, kekremsi bir tat bırakıyor artık, çok fazla yaşanmışlık var yaa, çok snyder kokuyor... ki bunu söyledim diye kimse beni snyder düşmanı saymasın, en sevdiğim çizgi roman uyarlaması watchmen'dir.