COVID-19 Geçiren Ekşi Sözlük Yazarlarının Aylar Sonraki Sağlık Durumları
hastalığı yoğun bakımda çok ağır geçirdim. 2 aydan fazla oluyor
bu iki ay süresince kardiyoloji, göğüs hastalıkları, dahiliye, nörolojiye gittim. şu an herhangi bir kalıntı görünmüyor. bağışıklık baskılayıcı kullandığım için bağışıklığımı geri kazanmak için günde 4 bin kaloriye yakın protein ve vitamin ağırlıklı bir diyetle beslendim. 14 kg aldım bu süreçte. şu an kontrollü olarak tekrar aldığım kiloları verecek bir plan hazırladım. ilaç olarak sadece corasprin kullanıyorum.
doktorlarım sinovac aşısının mevcut antikorumu çok arttırmayabileceğini, biontech'in arttıracağını fakat ağır yan etkilerin psikolojik sıkıntılar yapabileceğinden (yoğun bakım gümlerini hatırlatacak şeyler yaşamak) biraz daha beklememin faydalı olabileceğini tavsiye ettiler.
kimseye aşı olun diyemem ama başıma gelen “görünürdeki” birkaç şeyi paylaşayım. (yaklaşık 1 yıl oldu geçireli)
ben de eskisi gibi koku/tat alamayanlardanım. herkese farklı farklı şeylerin kokusu kötü geliyor. çoğunlukla yumurta ve tavuk eti kokusu böyle sanırım. bunları ben de uzun süre yiyemedim. dahasını da yiyemedim de şimdi aklıma gelmiyor. bazı bakliyatlar falan da uzun süre kötü koktu. yalnız yemek mi? hayır. sabun, özellikle de deodorant ve şampuan. artık deodorant kullanamıyorum, acı acı bir gaz kokusu geliyor. roll on aldım arada hafifçe onu sürüyorum. şampuan da kullanamıyorum, çoğu yine acı bir gaz gibi kokuyor. dalin dalin diye dalga geçmeyin en iyisi o yine.
bunlara ek astımım nüksetti. çocukken sürekli yaşadığım nefes darlıkları vardı ve bunlar zamanla bitmişti. covid sonrası neredeyse 1 yıl geçmesine rağmen nefes darlığı çekiyorum. hastaneye kontrole gidiyorum. ilaç kullanmaya da devam ediyorum…
bağırsak rahatsızlıklarım var. ayrıntısına girmeyeyim. basit şeyler değil, hele benim gibi stresli bir insansanız hiç değil. (virüsün bağırsaklarda yaşamaya devam etmesi gibi bir durum vardı yabancı kaynaklardan edindiğimiz bilgiye göre. doktorum da bundan şüphelenmişti. net bir sonuç alamadık tetkiklerde.)
+ mide rahatsızlıkları…
daha ne var bilmiyorum. aklıma gelenler bunlar… bir de yıl içinde düzelenler var.
5 aydır parosmi denen illetleyim
evde yemek pişerken gelen kötü koku midemi bulandırıyor. soğan, sarımsak, biber asla yiyemiyorum. çok kötü kokuyor. 10 kilo verdim 1.5 ay gibi bir sürede, sonra hiç vermedim, sabit kaldım ama zayıfım.3 ayrı kbb doktoruna gittim. en sonunda biri ilaç yazdı ve bu konuyla ilgili bir çalışma var, seni kayıt edeyim mi dedi ve kayıt etti. doktorlar da bilmiyor, zamanla geçer diyor herkes. ama geçmiyor! mr çektirdim, internetten araştırdığım kadarıyla koku merkezinde gray-matter adlı bir madde bulunuyormuş covid sonrası parosmi yaşayanlarda.
sen de burnunu kapatarak ye diyenlere acayip sinir oluyorum. bu yüzden yemeksepeti puanımı kısa sürede 7 bine çıkardım. ilk zamana göre %70 oranında iyileştim ama iyileşme tamamen durdu 3 aydır, aynı oranda kötü koku alıyorum.
yaklaşık 10 ay evvel atlattım hastalığı
yaş 30, kadın, kronik herhangi bir rahatsızlık yok, sigara var, düzenli olmayan fakat sportif faaliyetlerle dolu bi yaşam tarzı. hastalık süresince tat-koku algısı o kadar yok olmuştu ki çiğ sarımsak çiğnesem tadını alamayacak durumdaydım.
şimdi ise tat koku algısı normalden çok farklı ve ne yazık ki olumsuz anlamda bir farklılıktan bahsediyorum. birkaç örnek vermek gerekirse:
- muz, çilek, şeftali başta olmak üzere birçok meyve aşırı aromatik geliyor. sanki parfüm sıkarken üstlerine sıçramış da öylece yiyormuşum gibi hissettiriyor. asla yiyemiyorum bu şekilde. hala 1 tam muzu tek seferde bitiremedim.
- senelerdir kullandığım parfüm zehir gibi geliyor. mağaza mağaza gezdim denedim, bütün parfüm, deodorant, kolonya, şampuan vb gibi aslında kokusu gayet memnun eden şeyler tahammül edilemez acılık ve yoğunlukta. mecburen kullanıyorum bu tarz şeyleri ama benim için işkenceye dönmüş durumda.
- soğan (pişmiş ya da çiğ) severek ve oldukça sık tükettiğim bir sebzeyken şu an midemi bulandırıyor. masada çiğ şekilde beklemesine tahammül bile edemiyorum. her yemeğin ilk adımı olan o soğan kavurma ortamlarında bulunamıyorum.
- soğanla birlikte sarımsak, biber, yumurta, tavuk, sucuk, salam tüketemez olduğum şeylere dönüştüler. hiç tüketmiyor değilim, bunlar olmadan ne yiyebilirim ki? ama aşırı iştahlı bi yiyişim yok ve 10 ayın sonunda mantı yerken hala "bu hep böyle mi olacak" diye endişeleniyorum haliyle.
- kahve içemiyorum. çok kötü yahu. sütlü türk kahvesi çok severek içtiğim bi çeşitti. çok tercih etmesem de ara ara ikisi bi aradalardan ya da dibek içerdim. şimdi özellikle ilk ikisini hiç, bayağı bayağı hiç tüketmiyorum çünkü tadı kokusu bi acayip ve nasıl tarif edebileceğimi de bilmiyorum. filtre kahve biraz daha normal, onu içiyorum sadece.
- nefes alışverişlerimin hala normale dönmediğini hissediyorum.
- salatalık da yine parfüm sıkılmış gibiydi yukarıda bahsettiğim meyve sebzeler gibi ama yaklaşık 1 aydır daha normal geliyor tadı. artık ben mi alıştım o garip tada yoksa son zamanlarda direkt bahçeden toplayıp yediğim için mi öyle bilemiyorum.
başka hatırlayamadığım yiyecekler de var. hatta bi zaman sonra yiyecekleri "bakalım bunun tadı ne kadar değişmiş" diye tadıyorum hep.
en kötüsü de; bunlar tespit edebildiklerim. mesela ter kokuyor muyum, emin olamıyorum. çok hassasım bu konuda ve bu beni aşırı rahatsız ediyor. 2 ayrı ürün kullanıyorum koltuk altı teri için fakat yine de aklımda hep "acaba" var. belki de bazı kokuları aşırı yoğun olduğunda alıyorumdur, belki bazı kokular çok da baskın değildir ama ben rahatsız oluyorumdur, belki kıyafetim temiz kokuyordur ya da ben yine de nolur nolmaz yıkayayımdır...
pozitif çıkalı 11 ay olacak
bazı kokular çok az geri geldi, koku duyum eskisine göre % 20 doğrulukta çalışıyor. 9 aydır sabah akşam gül, limon, karanfil ve okaliptüs yağlarını koklayarak egzersiz yapıyorum ancak çok az ilerleme kaydedebildim.
akupunktur üzerine yapılan araştırmalarda orta düzeyde de olsa ilerlemeler görülmüş. son çare onu denemeyi düşünüyorum.
ayrıca hastalıktan sonraki iki ay nefes darlığı ve taşikardi düzenli olarak vardı. yine de hayatımı ve işimi en fazla etkileyen etkisi koku/tat kaybı maalesef.
11 gün hastanede yattım. hastaneden çıkalı yaklaşık 4 ay oldu
hastane sonrası 1 ay doğru dürüst yürüyemedim bile. kısa yürüyüşler ve egzersizle zamanla eski haline geldi bacaklarım. hastaneden çıktıktan 2 hafta sonraki kontrolde ise d-dimer'im 2200 çıktı ki bu normal düzeyin yaklaşık 20 katıydı. emboli olmaması için 20 gün kan sulandırıcı iğne oldum. son olarak hastaneden çıktığımdan beri nabız ortalamam 100+ civarı sürekli. tüm kalp tetkiklerim yapıldı ama bir sorun bulamadılar ama nabzımın neden yüksek olduğuna dair bir açıklama da yapamadı doktorlar. covid sonrası bazı kişilerde buna rastlıyoruz dediler sadece. psikolojim ise iyi, bir daha olur muyum acaba endişesi yaşamıyorum.
hastalığı şubat 2021'de çok hafif atlattım
2 hafta içinde tat koku duyularım hafiften geldi. ve nisan ayının başlarında koku ve tat olarak her şey bozulmaya başladı. yaklaşık 3 aydır yediğim çoğu şeyden çürük soğan ve bulaşık deterjanı karışımı tadı ve kokusu alıyorum. tavuk, tüm kuruyemişler, biber, soğan şeftali, kavun, mısır kesinlikle yiyemiyorum. psikolojim alt üst oldu diyebilirim.
hafif geçiririm, geçer gider, hastalığı abartıyorlar diye düşünüp aşı olmayanlar varsa bu şekilde de geçirebilirsiniz. şu maddi olarak zor geçen dönemde hemen hemen herkesin tek bir zevki ve mecburiyeti yemek yemek kaldı diye düşünüyorum. bu da elimden gitti ve hayat siyah beyaz kaldı. diyeceklerim bu kadar.
5 ay oldu covid geçireli
ben hafif geçirmiştim, koku kaybı biraz da vücut ağrısı ile... lakin ara ara yoklayan şiddetli bel ağrısı mevcut. dün akşam bir anda gelen bel ağrısı sanki sağ tarafıma inme inmiş gibi bel bölgemle bacak üst kısmını tamamen kilitledi. hareket ettirmedi, kalkarken işkenceye maruz bıraktı. biraz masaj ve muskoflex krem sürdürdüm ve kas gevşetici aldım; sadece zonklamayı kesti, uyutmadı. ara ara bu bel ağrısı geliyor ve böyle bir ağrı yok; bildiğin zonkluyor. bazı zamanlar ensemde de bir şiddetli ağrı oluyor. benim ağrı eşiğim yüksektir ve covid'den önce böyle bir durum yoktu, hafif ağrılar olur ve onlar da geçerdi. bunları bu ağrı yüzünden hiç uyumamış ve hareketsiz yatarken yazıyorum...