Christopher Lee, Favori Rolü Sorulduğunda Neden Muhammed Ali Cinnah Cevabını Vermişti?

Christopher Lee'nin en sevdiği rolü, neden çok daha fazla bilinen Saruman, Drakula veya Kont Dooku değil de 1998 tarihli Cinnah (Jinnah) filminde canlandırdığı Muhammed Ali Jinnah olabilir?
Christopher Lee, Favori Rolü Sorulduğunda Neden Muhammed Ali Cinnah Cevabını Vermişti?

hayatı dolu dolu yaşamış bir ingiliz aktör. bir dönem bir internet sitesi için araştırıp kısa bir biyografisini yazmıştım.

kendisine kariyerindeki en önemli rol sorulduğunda ne saruman ne de count dooku cevabını vermemiş, muhammed ali cinnah ismini vermiştir.

jinnah gerçekten de önemli bir filmdir. pakistan halkı da bu filmde oynadığı baş rol olan muhammed ali cinnah performansı nedeniyle christopher lee'ye karşı özel bir sevgi ve hürmet göstermektedir.

baştan söyleyeyim, ben siyaset tarihçisi değilim, pakistan tarihi konusunda bir bilgim yok, pakistan belki emperyalistlerin o bölgedeki siyaset, sosyoloji ve ekonomiyi şekillendirmek için kurdurduğu bir uydu devlettir, belki de gerçekten kanlı canlı, ruhu ve hakkaniyeti olan bir özgürlük mücadelesinin haklı meyvesidir, bilmiyorum. bu anlamda film propagandist bir yapım da olabilir, yaşanmamış şey değil.

ama filmin neden lee'nin favorisi olduğunu görmek için izlemek yeterli.

Uyarı: Filme dair spoiler içerir.


film aslında noel hayaleti temasına benzer bir hesaplaşma ve yüzleşme teması üzerine kuruludur. filmdeki hikayede cinnah ölür, fakat amel defteri kaybolduğu için cennet'e mi, cehennem'e mi gideceğine karar verilemez. böylece tüm hayatının baştan sona gözden geçirilmesine karar verilir. bir yazıcı melek ile birlikte cinnah kendi hayatındaki sahneleri tek tek izler, meleğin sorduğu sorulara cevap verir ve yer yer verdiği kararları, eylemlerini, konumunu hem sorgular hem de müdafaa eder. kendisine dışarıdan bir gözle bakma şansı bulan cinnah, aldığı siyasi kararların gündelik hayatta insanları nasıl etkilediğini, hayatını, olayları ve kendisini bu defa onların perspektifinden görür.

filmin sonunda cinnah, kendi ülkesine ve devletine sahip olduğu için tecrite zorlanan hindistan müslümanlarından oluşan bir göçmen konvoyuyla karşılaşır. konvoydakilerin arasında annesini kaybetmiş küçük bir kız çocuğuna denk gelince artık dayanamaz, neredeyse ağladı ağlayacak hale gelir. onların başına bunların gelmesinde sorumluluğu olduğunu dile getirir, özür diler.

fakat konvoydaki garibanlar o'nu sahiplenir, bağımsızlık için her bedeli ödemeye hazır olduklarını ağlamaklı bir şekilde vatanseverce haykırırlar. cinnah da dayanamaz ağlamaya başlar, ve onların bu adanmışlığı karşısında belki biraz da asıl kabahatin o insanlara özgürlüğü vermemek olacağını idrak edip kendisinden emin olur.