Championship Manager 01/02 Neden Y Kuşağı İçin Çok Özel Yeri Olan Bir Oyun?

Özellikle ergenlik döneminde yakaladığı y kuşağı üzerindeki etkisi, geride kalan 25 yıla yakın süreye rağmen gerek çapı, gerek derinliği itibarıyla halen çok büyük olan efsane bir oyun Championship Manager 01/02.
Championship Manager 01/02 Neden Y Kuşağı İçin Çok Özel Yeri Olan Bir Oyun?

özellikle ergenlik döneminde yakaladığı y kuşağı üzerindeki etkisi, geride kalan 25 yıla yakın süreye rağmen gerek çapı, gerek derinliği itibarıyla halen çok büyük olan efsane bir oyun cm 01/02.

bu oyunda ne vardı da bizi bu kadar sarabildi?

bir kere şunu bir hatırlatayım; bu oyunun çıktığı dönem, oyun sektörünün altın dönemiydi. düşünsenize age of empires ii, counter strike, warcraft iii, half-life, diablo ii, max payne, command & conquer, grand theft auto 3, medal of honor gibi say say bitmeyecek bir yığın, her biri ayrı ayrı efsane olmuş oyuna boğulmuştuk.

ve atladığımız bir konu olarak; o dönemde oyuna erişim çok kolay ve ucuzdu. steam vb. platformlarda indirim kovalamak falan şöyle dursun, bugünün parasıyla 50 lira gibi bir paraya gider istediğini oyunun cd'sini tahta bir tezgahtan satın alır oynardı çocuklar. korsana hayır politik bir klişe gibi geliyordu hepsine.


ve şimdi bunu anımsayarak bir kez daha düşünün; böyle bir oyun bolluğu içinde sizde bağımlılık yapa yapa bu text bazlı, biçimsel olarak bomboş görünen şu oyun bağımlılık yapıyor.

gerçek veri (ve hatta öngörülere!) dayanan muhteşem database'ine büyük saygı duymakla birlikte oyun penceresinden baktığınızda müthiş grafikleri olan bir görüntüsü yok, vurucu bir hikayesi yok, karakterleri yok, multiplayer fenomeni yok, ne bileyim yok ulan işte. futbolu temsil eden arka plan görselleri olmasa şunu bir oyun değil, bir işletme yazılımı, bir muhasebe ya da crm programı falan dahi sanabilirdiniz. öyle bir görüntü var o tüplü monitörde.

ama gel gör ki bilgisayarla geçirdiğim zamana neredeyse hiç takılmayan bir babanın dahi günde 10+ saat boyunca ne zaman ekrana baksa bunu görmesiyle birlikte endişeye ve paniğe sürüklenip bilgisayara şifre koymaya karar vermesine sebep olabilecek kadar sarıyor bu oyun.


bağımlılıkların en masumu, terapilerin en organiğiydi.

(bkz: kalbi kırılmış bir adamın gidebileceği yer)

neden -di'li geçmiş zaman kipiyle konuşuyorum onu da bilmiyorum çünkü bu oyun benim nazarımda hala öyle. 2070 küsürlerde saklanmış *.sav dosyam, bunu oynayabilmek için macbook'a bile kurduğum vmware ile birlikte acil durumda camı kırınız notuyla birlikte halen launchpad'imde bir yerlerde duruyor.

düşününce hala çılgınca geliyor. ulan bilgisayarında yukarıda zikredilen oyunlar yüklü ve sen çılgınlar gibi bunu oynuyorsun. gözün gta 3'ü bile görmüyor! yahu onu da geçtim; bugün sene 2025, evinde içinde game pass ultimate yüklü xbox series x, kucağında macbook pro var ve hala harici bootcamp yazılımı üzerinden cm3 oynuyorsun.

işte bu sebeptendir ki artık meraktan çatlamak üzereydim. ''ne var bu oyunda bu kadar'' düşüncesi içime sığmaz oldu.

işte bu oyunun sanal kumar bağımlılığına, ortalama sekiz saniye (8) tahammül ettiğimiz reels videolarının minimize ettiği dikkat süremize paralellik arz ettiği, gizemli sırrı da burada ortaya çıktı.

evet, 90'ların efsane futbolcularıyla müthiş kadrolar kurup bir menajerlik simülasyonu oynamak, gerçek efsanelerin yanı sıra maxim tsigalko, sergey nikiforenko, mark kerr gibi oyun efsaneleriyle ortalama takımlarımızı dünya çapında kupalardan kupalara taşıyan bir illüzyonla zihinsel mastürbasyonlar yapmak çok keyifliydi.


ancak konu bundan ibaret olsaydı, yukarıda bahsettiğim nörolojik savrulmalara paralel bir noktaya erişemez, en fazla bir süreliğine keyif alarak oynayıp sonra yerini yenisine bırakan bir oyun olarak kalırdı.

yerini yenisine bırakacak ha? cm'nin buna ihtiyacı yok ki! cm'de sürekli yenilik var zaten!

seni deliler gibi saran şey de tam olarak bu. tek tıkla, bir saniye içinde gelen anlık dopamin tazelenmesiyle gelen eşsiz tatmin duygusu!

hah, çaktın mı köfteyi şimdi?!

yaptığım onca araştırmadan sonra acı bir tebessümle, tüm dünyayla alay edercesine söylüyorum: oğlum hiç gerek yokmuş öyle çok sofistike düşünüp ''nedir bunun olayı?'' diye kafa patlatmaya.

olayı çok basit. tek tıkla dopamin. saniyelik aralıklarla! kumardan bile hızlı! sonuçta slot makinesindeki çarkların dönüp durması bile birkaç saniye de olsa bir süre alıyor oysa bu öyle mi? basıyorsun ve bastığın anda sonuç alıyorsun. anlık!

tık, sezon başlıyor.
tık, fikstür açıklandı.
tık, scout atadığın oyuncunun raporu geldi (ananskm hem dribbling hem finishing 20 herifte!) (bkz: to madeira)
tık, bas bas bas teklif yap hemen.
tık, teklif kabul edildi.
tık, ön eleme maç günün geldi.
tık, maç başladı.
tık, gol attın (veya yedin)
tık, golün asistini orta sahaya yeni aldığın adam yapmış, yehuu.
tık, aha da rakip kaleci sarı kart gördü.
tık, maç bitti, rövanş öncesi avantaj elde ettin.
tık, to madeira kontrat imzalamaya hazır.
tık, lig maçın ertelendi.
tık, to madeira beşiktaş'ta.

tık, tık, tık, tık...

her tıkta beynindeki dopamin döngüsünü tetikleyip tazeleyen yeni bir şey oluyor.

bu kadar basit.


bu yazıyı buraya kadar okuduysanız tebrikler. bu kardeşiniz size reçete yazdı, bu ilacın matematiğini ve algoritmasını ifade eden prospektüsünü arz etti ve bugüne dek bilinçsizce kullandığınız bir antidepresanı artık şuurlu bir biçimde kullanacaksınız. gazanız mübarek olsun.

son olarak; cm 01-02 oynayanları sevin, birçoğu şu kirlenmiş dünyada pırıl pırıl, tertemiz kalabilmiş adamlardır. hepsine selam olsun.