Cambridge Üniversitesi Felsefe Bölümü Mülakatında Sorulan İlginç Soru
mülakatta sorulan soru tam olarak şu şekilde: tek zevki insan öldürmek olan bir psikopatı, kendisini gerçek dünyada sanıp dilediği kadar insan öldürebileceği gerçeklik sanrısı yaratan bir simülasyona sokmak etik midir?
yani aslında matrix benzeri bir sanal gerçeklik sistemimiz olduğunu ve insan öldürmekten keyif alan bir kişiyi bu sanal gerçekliğe hapsederek gönlünce yaşamasını sağladığımızı, ancak o kişinin bu durumdan haberdar olmadığını hayal ediyoruz.
bu durumda bizim yaptığımız şey temelde bu insanı manipüle ederek hayatını dilediğimiz şekilde yönlendirmek olacaktır. ancak bu insan sadece diğer insanları öldürmekten keyif alan biri olduğu için aynı zamanda içinde yaşadığı toplumdaki diğer insanların yaşam haklarını çalan, çalamadığı sürece de kendi hayatından keyif alamayan biridir. bizim bu kişiyi henüz insan öldürmeden önce kandırarak böyle bir simülasyona sokmamız etik olur mu?
daha önce de bahsettiğim gibi aslında bu soruların matematik ve fizik gibi bölümler hariç kesin ve net bir cevapları yok. sorular aslında başvuru yapan öğrencilerin düşünme becerilerini ve yöntemlerini ölçmek için sorulan sorular. bu noktada da zaten etik nedir gibi bir sorunun cevabını matematik sorusu cevaplarmış gibi veremediğimiz için cevaplarımız öznel olmak zorunda.
kitabın yazarı bu soruya " eğer psikopat zaten akıl hastanesinde ise ve biz bunu tedavi amaçlı yapıyorsak etik olur. ancak bu kişi hapiste veya akıl hastanesinde değilse, sadece o kişiye bunu söyleyerek ve rızasını alarak o kişiyi simülasyona sokmamız etik olur " gibi oldukça klişe bir cevap vermiş ve açıkçası bu cevap beni hiç tatmin etmedi.
öncelikle bu uygulamanın etik bir uygulama olarak değerlendirilip değerlendirilememesinin, o kişinin hapiste olup olmamasıyla ilgili olmadığını düşünüyorum. çünkü birini zaten o kişinin rızası olmadan bir yere kapattıktan sonra o kişi üzerinde yapılacak başka bir uygulama için "biz zaten onu buraya zorla soktuk o yüzden şimdi de zorla simülasyona sokmamız da gayet ahlaki" demenin bir mantığı yok.
yazarın verdiği cevap basitçe "suç işlediyse her şey serbest işlemediyse sıkıntılı olabilir" demekten başka bir şey değil.
ben bu uygulamanın kişinin suç işleyip işlemememiş olmasından çok o kişinin suç işleme potansiyeline dair bir delile sahip olmamıza bağlı olarak etik olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
çünkü aslında biz toplum olarak suç işleyen insanları yaptıkları suçlar için onları cezalandırmak ve onlardan intikam almak için değil, aslında basitçe toplumumuzda o tip insanların bulunmasını istemediğimiz ve onları toplumdan tecrit etmenin daha güvenli yaşamamıza olanak sağladığını düşündüğümüz için hapse atarız.
yani aslında birileri insan öldürdüğü zaman onu hapse atmamızın sebebi insan öldüren kişiden intikam almak değil, o kişinin tekrar insan öldürmesinin önüne geçmek istememizdir. bizim bu insanın birilerini öldürebilme potansiyelinden emin olmamızın sebebi de o kişinin bize bunu yapabileceğini o işi yaparak kanıtlamış olmasıdır.
bu durumda biz aslında insanları bir şeyler yaptıkları için değil, bir şeyler yapabilecekleri için toplumdan tecrit etmiş oluruz.
şimdi bu simülasyonu kullanmanın başka bir yolunu düşünelim. diyelim ki psikopat olduğundan ve cinayet işleyeme potansiyeline sahip olduğundan şüphe duyduğumuz biri var.
biz bu kişi uyurken bu kişinin evine gizlice girip onu simülasyona bağlıyoruz ve o kişi uyuduğu gecenin sabahında uyandığına inanırken aslında bizim simülasyon dünyamıza uyanmış oluyor. yani mesela siz uyudunuz ve uyandınız, normal hayat devam ediyor ama aslında gece birileri gelip sizi gerçek hayata çok benzeyen bir simülasyona sokmuş ve uyandığını sandığınız dünya aslında gerçek dünya değil.
şimdi bu adam normal hayatına devam ettiğini düşünerek yaşamını sürdürüyor ve biz bir ekrandan onun gerçek dünya olduğunu sandığı yerde neler yaptığını izliyoruz.
bir noktada bu adam bu simülasyonda birilerini öldürüyor ve bundan zevk alıyor. bu durumda biz şüphelendiğimiz kişi daha önce hiç suç işlememiş olsa bile o kişinin birilerini öldüreceğini görmüş oluyoruz ve gerçek hayatta bu kişinin öldürülmesinin önüne geçiyoruz.
bu durumda yaptığımız şey etiğe aykırı mıdır değil midir? bana kalırsa yaptığımız işin etiğe aykırı olup olmaması o kişinin suç potansiyeli taşıdığını gösteren eylemlerde bulunmuş olması veya bu eylemlerde bulunduğundan şüphe duyulması için gerekli verilere sahip olmamızla ilgili bir durum.
buna bir örnek olarak jagten filmini örnek vermek istiyorum. filimde bir anaokulu öğretmeni suçsuz olduğu halde bir öğrencisinin iftirası sebebiyle toplumda tehlike yaratan biriymiş gibi algılanıyor ve o adamın hiçbir suç işlememiş olmasına rağmen toplum onu bir tehlike unsuru olarak gördüğü için o kişinin tecrit edilmesi gerektiği hükmünü veriyor.
şimdi bu kişinin gerçeklik simülasyonuna sokulduğunu ve bu simülasyonda hiç suç istemediğini, suç işlemeyi aklının ucundan bile geçirmediğini düşünelim.
bu durumda biz o kişinin aslında suç işleme potansiyeline sahip olmadığını kendi gözlerimizle görüp toplumun o kişiye karşı uygulayacağı yargısız infaz politikasının önüne geçme imkanı bulmuş oluyoruz. yani aslında biz o kişiyi böyle bir simülasyona sokarak o kişiyi toplumun acımasızlığından kurtararak o kişiye bir iyilikte bulunmuş oluyoruz.
diğer taraftan eğer o kişi simülasyonda gerçekten de suç işlerse o kişinin gerçekten toplum için bir tehlike yarattığını görüp o kişi gerçek dünyada suç işlememiş olsa bile toplumu o kişinin suç işleme potansiyelinden kurtarmış oluyoruz.
başta ne demiştik? biz insanları işledikleri suçun intikamını alabilmek için değil, o kişilerin aynı suçu işleyebilme imkanına sahip olmasını istemediğimiz için o kişileri o kişilerin rızalarını almadan hapishane dediğimiz ve o kişilerin hareket imkanlarını kısıtlayan yerlere kapatıyoruz.
bu durumda simülasyonda suç işlemiş olan ama gerçek dünyada suç işlememiş olan bir kişiyi o simülasyonun içinde bırakmamızın ya da simülasyondan çıkararak gerçek dünyada bir hapishaneye göndermemizin o kişi gerçek dünyada suç işledikten sonra onu göndermemizden bir farkı olmuyor.
sonuç olarak o kişiyi simülasyona sokarak gerçek dünyada hareketlerini kısıtlamamızın etik olup olmaması, bizim bir insanı suç işledikten sonra o kişiyi aynı şeyi tekrar yapabilir diye hapishaneye gönderip hareketlerini kısıtlamamızın etik olup olmamasıyla aynı kapıya çıkar.
eğer bir kişiyi suç işledi diye hapse göndermek etik ise, o kişiyi o kişinin rızası olmadan simülasyona sokmak da etik olur. eğer bu kişiyi hapse göndermek etik değilse, bu durumda o kişinin simülasyona sokulması da etik olmaz. çünkü bir şeyin etik olup olmaması o şeyin boyutuyla ilgili değildir.
örneğin birine vurmak etik ya da değildir. o kişiye ne kadar sert vurduğumuzun vurma eyleminin etik olup olmamasına bir etkisi yoktur.
bu durumda bir kişiyi hapse göndererek hareketlerini bir ölçüde kısıtlamak ile o kişiyi simülasyona sokup hareketlerini daha fazla kısıtlamak arasında etik bir farklılık olmaması gerekir.
bu durumda sorunun cevabı nedir? eğer o kişi zaten suçlu ise ne yapsak etik olur. eğer o kişi zaten suçlu değilse de, o kişiyi bu simülasyona sokmamızın etik olabilmesinin tek yolu, bu uygulamayı o kişiden kendimizi koruyabilme ihtiyacına sahip olduğumuza inanabilmek için geçerli sebeplere sahip olmamız olur. çünkü bu durumda o kişiyi simülasyona sokmak haksız olduğumuz durumda o kişiyi korurken haklı olduğumuz durumda bizi koruyacağı için iki ihtimal de bizim etik kabul ettiğimiz uygulama sınıfına girer. suç işleyebileceğini düşündüğümüz ama bundan emin olmadığımız bir kişiyi emin olabilmek adına simülasyona sokmak, virüs taşıdığından şüphelendiğimiz ancak emin olamadığımız bir kişiyi o kişinin rızasını almadan virüs testine sokmaya benziyor.
bu durumda eğer bu virüs testini yapmayı etik kabul ediyorsak, psikopat olduğundan şüphelendiğimiz birini simülasyona sokmayı da etik kabul etmemiz gerekir.
ben şahsen iki durumu da etik kabul ediyorum. yani benim bu soruya cevabım evet. ancak yazının başında da belirttiğim gibi bu soruların kesin cevapları yok. yani eğer sizin bu soruya farklı bir cevabınız varsa da o cevap yanlış bir cevap olmayabilir.
kaynak: john farndon - zeki olduğunu düşünüyor musun