Burunsuz Mustafa Ağa ve Osmanlı'nın 19. Yüzyıl Başındaki Aşırı Kanlı İktidar Mücadelesi
size kitapların kadim sayfalarında ara sıra denk geldiğim bir adamdan bahsedeceğim
çeşitli yerlerden bu adamla ilgili denk geldiğim bilgileri kendi üslubumca yazıya dökeceğim. bence bu adam, hem osmanlı imparatorluğu'nun hem de devamında türkiye cumhuriyeti'nin modernleşme sürecindeki önemli bir figür. lâkin ilerleyişe katkıda bulunanlardan değil; çıkarları doğrultusunda devletin her daim gerici bir zihniyete sahip olup idarenin zayıf ve kendilerinden yana kalmasını dileyenlerin tarafını temsil eden bir adam.
burunsuz mustafa ağa, 19. yy.'ın başlarında istanbul'da yaşayan tersane çavuşu bir yeniçeridir. kayıtlarda kendisinden "türk ve hristiyan gemilerine balta asarak haraç alan zorba bir adam" diye bahsedilmektedir. günümüzde kullandığımız "balta asmak" deyimi de tâ bu dönemden gelmektedir zaten.
imparatorluğun karmakarışık hâlde olduğu bir dönemdir bu dönem. kabakçı mustafa isyanı sonrasında sultan üçüncü selim tahttan indirilmiş ve dördüncü mustafa tahta çıkarılmıştır. dördüncü mustafa, korkak bir adamdır. devlet işlerinden de anlamaz. hâl böyle olunca kabakçı mustafa ve adamları dilediğince keyif çatarlar devlet idaresinde. yeniçeriler de tabiri caizse kafalarına göre takılırlar. kimsenin savaşa falan gittiği yoktur ama maaşlarını alırlar. haraç keserler, dükkan işletirler. işte bu yeniçerilerden birisi de bahsettiğim gibi burunsuz mustafa ağa'dır. galata'daki en meşhur kahvehane kendisine aittir. yeniçeriler burada toplanır, sabahtan akşama kadar keyif çatarlar.
burunsuz mustafa ağa, lakabından da anlaşılacağı üzere burnu olmayan bir adamdır :) görüntüsünün korku verici olduğu söylenir zaten. gençliğinde bir kavgaya karışmış ve o kavgada burnunu kesmişlerdir. sonra da lakabı olmuştur bu hâli. anlaşılan odur ki kendisi bu olay sonucunda akıllanmak yerine daha da serseri bir ruh hâline bürünmüştür. limana yanaşan gemileri haraca bağlayıp adamlarıyla baskınlar verirken istanbul'da hem suda hem karada millete huzur vermez olmuştur.
galata'da babadan kalma kahvehanesini işletmeye devam eden burunsuz mustafa ağa'nın ocakçısı da (buraya dikkatinizi çekerim) "güzelliğiyle" kabadayılar arasında meşhur olmuş bir oğlandır! kendisine sarkıntılık eden bir kayıkçıyı da bıçaklamıştır! arşivin ve kitapların derinlerine inmeyi seven arkadaşlar, osmanlı sosyal hayatını incelerken mutlaka karşılaşmışlardır "burunsuz mustafa ağa'nın güzelliğiyle meşhur ocakçısı genç oğlan" ile.
bu noktada şunu da söylemem gerekir:
osmanlı imparatorluğu döneminde yaşamış insanların hepsi tabiri caizse cennetlik kimseler değillerdir! tarihin her döneminde olduğu gibi osmanlı döneminde de bu toplumda hırsızlar, katiller, sübyancılar, tecavüzcüler ve daha nice kötü huylu kimseler olduğu gibi; eşcinseller, biseksüeller gibi cinsel yönelimleri farklı olan insanlar da var olmuşlardır. bu insanlardan kimisi belki de o günkü toplumun en hayırsever kişileri olmuş olabileceği gibi kimisi de suça bulaşmış kimseler olabilir.
konumuza dönelim:
burunsuz mustafa ağa, ortalığı yakıp yıkadursun bir de yeni padişah dördüncü mustafa ile kendisine ve diğer yeniçeri ağalarına dokunulmayacağına dair garanti içeren bir anlaşmaya varır. 19 temmuz 1808 tarihine geldiğimizde ise istanbul'da hiç beklenmedik bir şey olur: alemdar mustafa paşa, kabakçı mustafa paşa'yı öldürtür ve binlerce askerle birlikte saraya girer. amacı tekrar sultan üçüncü selim'i tahta çıkarmaktır. kabakçı mustafa ise o gün yeni evlenmiştir ve zifaf gecesinde öldürülür.
alemdar mustafa paşa'nın kendisini tahttan indirmek için geldiğini öğrenen dördüncü mustafa, diğer iki taht adayı üçüncü selim ve şehzade mahmud'un (ikinci mahmud) öldürülmelerini emreder. üçüncü selim sarayda katledilir hemen. ikinci mahmud ise dama çıkarılarak kurtarılır.
konu konuyu açıyor ama anlatmadan da geçemeyeceğim: alemdar mustafa paşa, çok sevdiği sultan üçüncü selim'in kanlar içerisindeki naaşını sarayın avlusunda görünce naaşa sarılıp hüngür hüngür ağlamıştır o gece. derhal bütün saray görevlilerinin öldürülmesi emrini vermişse de yeni padişah ikinci mahmud buna engel olmuştur. hatta ikinci mahmud'un ilk fermanı da bu olmuştur. yani saray görevlilerinin affı!
bu olaylar neticesinde artık yeni padişah ikinci mahmud, yeni sadrazam ise alemdar mustafa paşa olur. dönemin tarihçisi ahmet cevdet paşa, o günleri "bir iki ay zarfında bu veçhile idam olanların adedi bine baliğ oldu. istanbul'da sadrazamın ordusuna karşı söz söylemeye kimse cür'et edemezdi!" şeklinde anlatır.
yani işler pek de beklendiği gibi olmaz! alemdar mustafa paşa'nın adamları ahâliye kabakçı mustafa'nın adamlarını aratır olmuştur. yeniçeriler ve alemdar mustafa paşa'nın sekbanları arasında da mücadele başlar.
ve burunsuz mustafa ağa'nın sonu nihayet gelir
alemdar mustafa paşa, vaktiyle üçüncü selim'in tahttan indirilmesinde kimin parmağı varsa hepsiyle hesaplaşmaya başlamıştır. listede tabii ki burunsuz mustafa ağa da vardır.
burunsuz mustafa'yı tersaneden alan alemdar paşa'nın adamları onu galata'ya kahvehanesinin önüne getirip yatağanla kellesini vücudundan ayırırlar. bu anlarda burunsuz mustafa ağa "yok mu yardıma gelecek yeniçeri" diye bağırır durur. kellesinden ayrılan vücudu üç gün ortada kalır!
bu olay yeniçeriler arasında artık son damla olur ve yeniçeriler bâbıâli'yi basıp alemdar mustafa paşa'yı ele geçirmeye çalışırlar. saraydan yardım geleceğini ummaktadır alemdar mustafa paşa lâkin yardım falan gelmez. çünkü ikinci mahmud neredeyse kendisinden bile güçlü görünen alemdar paşa'nın yok edilmesinden memnun olacaktır. yardım umudunu yitiren alemdar mustafa paşa, barut mahzenini patlatarak kendisiyle birlikte yaklaşık 600 yeniçeriyi de öldürür. burunsuz mustafa ağa'yı öldürmesi kendi ölümüne de sebep olmuştur bir nevi. burunsuz mustafa ağa'nın cesedinin üç gün sergilenmesi emreden alemdar paşa'nın kendi cesedi ise yeniçeriler tarafından bulunduktan sonra haftalarca istanbul sokaklarında gezdirilir!
bu olup bitenlerden sonra padişah ikinci mahmud, yeniçerilere "benim sizlerle bir sorunum yoktur!" deyip onları inandırmışsa da aslında yeniçeri ocağı'nı ortadan kaldıracağı güne hazırlık yapmaktadır. dile kolay, tamı tamına 18 yıl sürecek bir hazırlık!
yabancı ülkelerden gizlice silahlar alınıp saraya getirilmiş ve buradan halka dağıtılmış,
halka yıllarca yeniçeriler aleyhinde propaganda yapılmış ve nihayet 16 haziran 1826 tarihinde yeniçeri ocağı topa tutularak yıkılmış; payitaht'ta yeniçeri avı başlamış; istanbul kıyılarında binlerce yeniçeri cesedi denizi kaplamıştır.
dönelim burunsuz mustafa ağa'ya
o tarihte öleli 18 yıl olmuş bu adamın yaptıklarının karşılığını bulması sona ermiş midir peki? elbette hayır! o öldürüldükten sonra oğulları tarafından işletilen galata'daki kahvehanesi de ikinci mahmud'un emriyle yeniçeri ocağı'yla bağlantılı olan hemen her yer gibi yıkılmış ve tüm çocukları idam edilerek soyu da kurutulmuştur.
bir sürü insanın adının geçtiği, ihanetlerle dolu gerçek bir iktidar mücadelesinin kısa tarihini okudunuz vesselam.