Breaking Bad’in En Sessiz Ama En Korkulan Karakteri: Hector Salamanca

Breaking Bad ve Better Call Saul'ün en özel karakterlerinden Hector Salamanca'nın hikayesi.
Breaking Bad’in En Sessiz Ama En Korkulan Karakteri: Hector Salamanca


hector salamanca, dizi tarihinin en unutulmaz karakterlerinden biri. sadece geçmişiyle değil, karakteriyle, etrafındakilere kurduğu baskıyla ve özellikle ailesine olan saplantılı bağlılığıyla bambaşka bir figür. karakter için ayrı bir dizi çekilse, ekran başında çivili kalırız. geçmişi o kadar dolu, o kadar entrika ve çatışma barındırıyor ki, tek başına koca bir evren taşır sırtında. breaking bad ve better call saul evreninde karakter çok ama hector’un yeri bir başka.


--- spoiler ---

hector'un "la familia es todo” yani “aile her şeydir” mottosu öyesine söylenmiş bir laf değil. onun için ailesi bir nevi din gibi. kartel işlerini yürütürken dahi ilk önceliği hep ailesi olmuş. yeğenlerini küçük yaşlardan itibaren kartel dünyasına hazırlarken, onlara yalnızca işin kirli kısmını değil, aynı zamanda sadakati, itaati ve düşmana acımasız olmayı da öğretmiş. özellikle tuco, marco ve leonel, bu eğitimin mahsulleri. ama hector'un tüm bu yeğenlerinin üstünde tuttuğu biri vardı ki; o da lalo salamanca'ydı (#168850865) hector için bambaşkaydı.hector, lalo'yu diğerlerinden çok ayrı görürdü. çünkü lalo öyle patavatsız, dengesiz ya da sadece kas gücüne dayanan biri değildi. akıllıydı, karizmatikti, insan psikolojisinden anlardı. güler yüzlüydü ama altında ne fırtınalar kopuyordu, kimse fark etmezdi. hector da bunun farkındaydı. belki de o yüzden gustavo fring(#168949435) gibi bir rakibe karşı oynanacak büyük oyunda, ipleri lalo’ya vermekte bir an bile tereddüt etmedi. çünkü biliyordu ki, lalo varsa plan işler. lalo varsa rakip tedirgin olur. bunun sebebi, tüm kartel üyeleri hector'dan sonra sadece bir kişiden çekiniyordu, o da lalo'ydu, salamanca'ların kartel içindeki rollerini incelersek bunu daha iyi anlarız. hector, kartel ağının eski topraklarından biri. don eladio’nun bir zamanlarki gözde isimlerinden biri zamanında. tamam gözde ama, öyle çok da sevilmezdi. huysuzdu, sabırsızdı, öfkesi burnunun ucundaydı. gücü vardı evet, ama o gücü çoğu zaman itici şekilde kullandı. otoriterdi, emir verirken sorgulatmazdı. don eladio ona belli bir saygı duysa da, arkasından ne düşündüğü her zaman meçhuldü. zira kartel dediğin yer, dostlukla değil, fayda ile işlerdi.


mesela hector'un juan bolsa'ya "salamanca did, salamanca money, salamanca blood!" repliğini hatırlayın. bu üçleme söylem aslında hector’un kartel içindeki mirasına gönderme. “bu işleri salamanca yaptı, para salamanca’nın parası, bu işin kanını da salamanca döktü.” diyor bir nevi, peki söyledikleri doğru mu? yani kartel, gerçekten her şeyi salamanca sayesinde mi başardı? aslında evet. salamanca ailesi kartel için çok adam harcamıştır. tuco’nun agresifliği, kuzenlerin ölüm makinesi gibi çalışması ve lalo’nun ince zekâsı, kartele çok büyük hizmet etmiştir. ama bu başarıların temelinde hector’un stratejik bir deha olması değil, daha çok ailesine olan kör bağlılığı vardır. bir nevi kendi imparatorluğunu yaratmak istemiştir ve bunu başarmak için ailesiyle birlikte hareket ederken, kartele çok büyük hizmetleri olmuştur. fakat gustavo fring’in kartele girişi ve yükselişi, salamanca'ların sonu olmuştur. zaten hector’un gus'a olan derin nefreti burada yatıyor. gustavo; sistemli, soğuk, profesyonel ve inanılmaz zeki bir adam. aynı zamanda ailesi olmayan biri, tam bir hesap kitap adamı. hector gibi gözü karalığına güvenen biri için gustavo, tam olarak “fazla düzgün” bir düşmandı. ama bu düzgünlük gus’ı daha da tehlikeli kıldı. hector bunu geç fark etti. lalo’yu onun üzerine salması bile bir tür son çırpınıştı. hector, gustavo’ya olan nefretinde o kadar körleşti ki, sonunda her şeyini kaybetti. sağlığını, gücünü, saygınlığını. sadece nefretle beslenerek yaşamak, sonunda kendisini bile yiyen bir hastalığa dönüştü onun için. tüm yeğenlerini kaybetti, salamanca ailesi çöktü, ama her şeyini kaybetmiş bir adam olarak bile, son bir defa zilini çaldı ve gus'ın gözlerinin içine bakarak, ona intikamın en sade ama en yıkıcı halini sundu.


--- spoiler ---

ekranlarda gördüğümüz tipik mafya adamlarından çok daha fazlasıydı. eğer hector’un gençliğini ve bu işlere girişini, don eladio’yla ilk tanışmalarını ve eladio'nun yükselişini, ailesini nasıl kurduğunu, yeğenlerini nasıl eğittiğini ve gus’la olan düşmanlığının köklerini anlatan bir spin-off yapılsa, gerçekten tadından yenmez. hem dram olur, hem aksiyon, hem de o sert latin atmosferi. üzerine bir tutam salamanca deliliği eklendi mi, rekor izlenme garanti. vince gilligan, duy beni aslanım!

bu vesileyle rest in peace mark margolis!