Borsa Kumar mıdır?
herkesin bir popisi, her şeyin bir borsası var. o yüzden kumarın borsa olup olmaması konusunda "şirketlerin hissesini alıp kâr payına ortak olma" eksik bir açıklama.
tek başına "borsa" dendiğinde genelde menkul kıymetler kast edilir, yani hisse senedi veya borç kağıdı alıp satma. bunlar "reel" şeyler. ama asıl olay kar payı beklemekten ziyade (her hisse kar payı dağıtmaz zaten), şirketin/sektörün/ekonominin geleceği ile ilgili analiz yapıp bahse girmek.
bu bahisler günlük yapılırsa, iddaa oynamaktan pek farkları yok (orada da analiz yapılıyor sonuçta). ama uzun vadede trendler bellidir. zaten bu iki gerçeğin birleşimi yüzünden, en kral yatırımcı bile "piyasayı yenemez": bugün yenerse yarın yenilir, ve uzun vadedeki performansı, genel piyasayı takip eden otomatik index fund performanslarıyla aynı kalır. kaderi bu kadar belirli olan bir şeye de kumar denmez.
tek klasik borsa tipi menkul kıymetler değil
döviz veya ham maddeler için de borsalar var.
petrol mesela, günlük inip çıkabilir ama sene boyunca gideceği yön rastgele değil. abd, yeni petrol çıkarma teknikleri sayesinde dünya'nın bir numaralı petrol üreticisi oldu geçen sene, ve bugün opec ülkeleri kendi üretimlerini kısarak fiyatların daha da çakılmasını engellemek istiyorlar. bunları okumak kumar değil.
döviz de ülkeler arası ticarete, enflasyona, vb verilere bağlı. gidip elindeki lirayla dolar aldığın zaman, sanal bir bahis oynamıyorsun, bu iki ekonomiye olan güvenini belirtmiş oluyorsun. doların değeri, abd ekonomisine ve yönetimine olan inancın bir ölçüsü.
türk lirası dolara karşı sürekli değer kaybetme eğiliminde, çünkü cari açığını kapatmak için her sene yeni dolar bulması lazım (dolara talep artıyor). ha, belki bugün lira faizleri yükseldiği için durumu kurtarır, yarın abd dolar basar (arzı arttırır), vs, bunlar kısa dönem oynaklıklara yol açar. ama uzun dönem trendi belirleyen şartları görmek kumarsa, her yaptığımız plan, her kurduğumuz stratejiye de kumar demek lazım.
şimdi gelelim türev piyasalarına
yukarıdaki klasik borsalarda, yatırımcı ile ürün arasında reel bir ilişki var. klasik anlamda "borsa oynamak", şirkete ortaklık demek. döviz borsasında "oynamak" , başka bir para birimine fiziken sahip olmak demek. altının artması, altın sahibi olmak demek. bunları anladık.
ama türev piyasaları, adı üstünde, daha klasik piyasalardan türetilmiş değerler üzerinedir. bugün gidip dolar almıyorsun da "bence 6 ay içinde doların değeri şu kadar olacak" diye iddiaya giriyorsun. gayrimenkul alıp satmıyorsun da, "bence abd'li ev sahipleri, mortgage ödemelerini yapamayacaklar ve iflas oranı 6 içinde %15'in üstünde olacak" şeklinde bir bahis oynuyorsun. bunlar nihayetinde, 3. şeyler üstüne, iki kişi arasındaki anlaşmalardan ibaretler.
ekleme: "bahis" derken türevleri küçümsemek için söylemiyorum. klasik yatırımlarının patlaması durumunda bunları sigorta olarak kullanmak mümkün.
bir analoji zorlamam gerekirse
borsa istanbul, şampiyon olacağını düşündüğün takıma ortak olmak ve ara sıra ortaklığını satışa çıkarmak,
tahvil piyasası, iyi transfer yapıp şampiyon olabilsin diye takımına borç para vermek,
döviz veya altın piyasaları, şampiyon olabilecek takımın formalarını önceden stoklamak,
türev piyasaları ise, bunlar kadar "sıkıcı" da olabilir, yahut bu haftaki bilmemne maçının ilk yarısında kaç korner kullanılacağı üzerine bahse girmek de olabilir.
borsa ile altında yatan reel ekonominin arasına ne kadar katman girer, işlem ne kadar sanallaşırsa, yatırım araçları asıl işlevlerinden kopup ne kadar kısa dönem kar etmeye odaklı olurlarsa (kaldıraçlı forex bahisleri gibi), o kadar kumara yakınsıyor benim gözümde. o kadar çok değişken işin içine giriyor ki, "analiz" ile "yazı tura" arasında pek fark kalmıyor.
yani yapılar, "kumar" veya kumar değil" diye iki gruba ayrılmazlar. onları kullanış şekline, amacına ve genel farkındalığına bağlı bu. cahile her şey sihir, aptala her şey kumar gözükür.