BlacKkKlansman'ı Anlayabilmek İçin: Filmde Geçen Afro Amerikan Deyimler ve Anlamları
black panther: siyah panterler, amerika'daki ırkçı hareketlere karşı zenci haklarını savunmak için kurulmuş fanatik bir siyahi gruptur.
brother/sister: filmde sürekli siyah panter üyelerinin ve bazı siyahların birbirlerine brother, sister gibi hitap ettiğini duyuyorsunuz. bunun nedeni tabii ki biyolojik olarak kardeş olmaları değil. bizdekine benzer sebeplerden söylenir, yakınlık bildirdiği için (kardeşimsin, bacımsın...gibi).
nigger/nigga/negro: siyahların kendi aralarında kullandığı ancak beyazlar tarafından kullanılınca ırkçı ifade kazanan deyim.
coon: türkçe çevirisi rakun ya da zenci olarak kullanılabilir. ama beyaz amerikalılar, siyahları orta düzeyde bir aşağılama olarak kullandığı için rakun olarak çevirmek daha doğru geldi açıkçası.
martin luther coon: siyahi amerikalı ünlü siyahi hareket öncüsü olan martin luther king'i aşağılamak için ırkçı beyazların kullandığı tabirdir (rakun martin luther).
ku klux klan: ari ırkının üstünlüğüne inanan, bunun haricindeki neredeyse tüm ırkları aşağı gören (ispanyol, meksikalı, yahudi, zenci... gibi) tamamen beyaz tenli amerikalılardan oluşan şiddete dayalı yöntemler de kullanan fanatik bir gruptur. döneminde siyasilerden, polislere kadar üyeleri olduğu bilinmektedir.
commies: komunistler için kısaltma.
cybill shepherd: ülkemizde bruce willis ile oynadığı mavi ay adlı dedektiflik dizisiyle tanınan sarışın amerikalı aktristir.
jackie roosevelt robinson: siyahi amerikalı ünlü beyzbol, basketbol ve amerikan futbolu oyuncusudur. amerika'da hâlâ beyazların kontrolünde olduğu bir dönemde beyazlardan oluşan beyzbol ligindeki ilk siyah atlet olarak tarihe geçmiştir. birçok sıkıntı yaşamıştır, bu nedenle de burada örnek kişi olarak gösterilmiştir, sana zenci diye bağırdıklarında jackie roosevelt robinson gibi diğer yanağını da çevireceksin diye.
bebop: jazz müziğin bir türüdür.
joint: esrarın sarılarak içildiği sigara türüdür.
kwame nkrumah of ghana: gana devletinin kurucusu ve ilk başkanıdır. siyah özgürlük hareketinin en önemli öncülerindendir.
sékou touré of guinea: ahmed sékou touré gine devletinin ilk devlet başkanı siyasetçidir.
kwame ture: filmdeki siyah hareket lideri de bu iki büyük insanı onurlandırmak adına birisinin adını, diğerinin de soyadını kendine yeni isim ve soy isim olarak seçmiştir.
tarzan: ilki 1932 yılında çekilmiş, ormanda bir çocuğun ailesinden ayrı kalıp maymunlar tarafından yetiştirilmesini anlatan hollywood filmidir. filmin özellikle eski versiyonlarında yerli halk oldukça kötü adamlar olarak gösterildiğinden, bu filmde de tarzan'a olan bakışının nasıl değiştiğinden bahsediyor siyah lider.
concentration camps for jew (yahudiler için toplama kampı): filmde burada mantık oyunu yapılıyor. nasıl ki bir yahudinin, toplama kampına başka bir yahudinin götürülmesini alkışladığını görmek imkansız ise, tarzanın da yerlileri öldürdüğüne sevinmek o kadar gariptir demiş.
vietnam savaşı: amerika'nın yine özgürlük götürdüğü savaştır. 1955 yılında başlayıp yaklaşık 20 yıl sürmüştür. soğuk savaş dönemi adı verilen süreçte sovyetler birliği ve kuzey vietnam ile abd'nin gerçekleştirdiği savaş.
pigs: amerika'da polisler için kullanılan nahoş bir deyim (bildiğiniz domuz). ancak burada ırkçı olanları tanımlamak için kullanılmıştır.
spics and micks: meksikalı ve irlandalılar için kullanılan aşağılama sözü.
dagos and chinks: italyan ve çinliler için kullanılan aşağılama sözü
kwyd: 101.1 fm kanalından idaho, amerika'da yayın yapan radyo kuruluşu.
david bowie: dünyaca ünlü beyaz erkek ingiliz asıllı şarkıcı ve söz yazarıdır.
willie mays: amerikalı siyahi beyzbol oyuncusu.
wilt the stilt: amerikalı ünlü siyahi skorer basketbol oyuncusu wilt chamberlain'in lakabıdır.
heisman pose: amerikan futbolunun ileri gelenlerinden ve heisman pozuna ve de buluşu kendine ait olan özel oyun kuruluşunun mucidi amerikalı beyzbol oyuncu-hocasından gelen deyimdir.
(john heisman) o.j. / o.j. simpson / the juice: orenthal james simpson siyahi amerikan futbolcusu olan ancak karısını ve sevgilisini öldürerek sadece amerika değil, dünya çapında garip bir şöhrete sahip olmuş birisidir. o.j. ve the juice ise ona takılan lakaplardır. the juice özellikle isminin kısaltması (o.j.) orange juice'a benzediği için halk tarafından the juice lakabı da verilmiştir.
marie osmond: amerikalı beyaz kadın şarkıcı.
two eyes to make a pair: iki göz bir çift demektir diye çevrilebilir. ancak bu aslında kelime oyunu. "bir çift göz" demenin, "iki göz" dediğinizde de aynı anlama geldiğini söyleyerek "konular arasında fark yok" demeye getiriyor lafı.
star of david: yahudiliğin ve israil'in sembolü olan altı köşeli yıldız simgesidir.
civil war: 1861 yılında başlamış washington ile 11 güney eyaleti arasında patlak veren amerikan iç savaşıdır. köleliğin ve toprak ağalığının bitirilmesi ile sonuçlanan büyük bir savaş.
uncle ben and aunt jemima: ben amca ve jemima teyze, 1920'lerde çıkmış olan pirinç ve mısır şurubu markalarıdır. markalara adını veren isim ve resimleri tamamen firmalar tarafından yaratılmış olup, siyahlara daha rahat ürün satmak için kurgulanmışlardır. tabii zenciler, iyi hizmetçilik yapan, ev yemeklerini de yapan beyaz köle taciri kökenli amerikalılar içinde.
alcoa can't wait: eski bir amerikan alüminyum geri dönüşüm şirketinin tv sloganıdır.
stinkin' kike: 1900'lerin başlarında amerika'daki rus ya da alman asıllı yahudi amerikalılar için kullanılan aşağılayıcı deyimdir (kokuşmuş yahudi).
kosher: yahudi mezhebine göre yahudilerce yenmesine izin olan (helal yiyecek) besinlerin tümüne denilir.
beverly hillbillies: orijinali amerikan bir tv dizisidir. bir ailenin köyde yaşarken petrol bulması ve beverly hills' e yerleşmesini konu alır. aile de sonradan zengin olduğu için, bu filmde olduğu gibi sonradan görme insanlar için kullanılan bir tabir olmuştur amerikan ingilizcesinde.
black lawn jockey: amerika'da bahçelerde kullanılan minik süs heykelciklerinin bir türüdür. jokey kıyafetli siyahi bir adamın minik heykelidir (süs bahçe cücesi gibi).
for you, it's a crusade: burada crusade olarak bahsedilen haçlı ordularının hristiyanlığı yaymak için vatikan vasıtası ve emirleriyle diğer ülkeleri fethederek dinlerini değiştirmeye zorlamaktı. papa aracılığı ile yapıldığı için kutsal kabul edilir. filmde de bu kutsallığa atıfta bulunarak polis için yapılan işin haçlı seferi gibi kutsal olduğu kastedilmiştir.
wasp (white anglo-saxon protestant): beyaz anglo-sakson protestan amerikalılara verilen ismin kısaltmasıdır. orta direk sınıfın amerika'nın en güçlü sınıfı olduğu kabul edilirdi özellikle de 1960'larda.
cleopatra jones: siyahi amerikan yapımı, 1973 tarihli siyahi propaganda filmidir.
pam grier: pamela suzette grier, 1970'li yıllarda siyah propaganda filmlerinde oynayan amerikalı siyahi kadın oyuncudur.
shaft / richard roundtree: 1971 tarihli siyahi amerikan özel dedektifinin canlandırıldığı film ve başrol oyuncusu. ilk siyahi aksiyon filmi oyuncusu kabul edilir.
superfly / ron o'neal: 1972 tarihli siyahi amerikan süper kahraman filmi ve başrol oyuncusu.
sammy davis jr: 1960'lı yıllarda ünlenen siyahi amerikalı aynı zamanda yahudi olan erkek şarkıcı, aktör, komedyen, dansçıdır.
criminal investigation department (c.i.d.): amerika ve ingiltere'de de bulunan ceza soruşturma dairesidir.
bar mitzvah: yahudi çocuğun ergenliğe girişinin kutlandığı davet. 13 yaşında kutlanmaktadır.
fed (federal reserve bank): amerika merkez bankası.
gone with the wind: (rüzgar gibi geçti) eski bir amerikan klasik filmi.
mammy: (zenci dadı hattie mcdaniel) rüzgar gibi geçti filmindeki mammy (zenci dadı) rolünü canlandıran siyahi kadın amerikalı oyuncu. pinky'nin kendisinin hattie mcdaniel'ı olduğunu söylediğinde bu filme gönderme yapıyor.
mayflower society: amerika'daki kar amacı gütmeyen bir topluluktur. filmde yer alan şehirde değildir ama kâr amacı gütmemesine benzetme yapmıştır.
kennedy: john f. kennedy (jfk olarak da bilinir), amerika'nın 35. başkanıdır. zencilere tanıdığı haklar nedeniyle filmde de zenci sevici olarak geçmektedir.
boston tea party: 1773 yılında, amerika'ya ilk gelen kolonistler ingiliz sömürgesini ve doğu hindistan şirketini protesto etmek amacıyla; amerikan yerlisi gibi giyinerek ingiliz gemilerine binip taşıdığı bütün çayları boston limanında denize boşaltmışlardır. bu olayda tarihte boston çay partisi olarak geçmektedir.
norad: (new outer ring allied democracy) kuzey amerika hava savunma komutanlığı denilen amerikan askeri birimidir.
eugenics: bir bilim dalıdır. istenen kalıtsal özelliklerin ortaya çıkmasını arttırmak için kontrollü bir yetiştirme ile bir popülasyonu iyileştirme bilimi. filmde ise üstün beyaz ırkın bu çalışmalar sayesinde yaratılabileceğini ve devam ettirilebilineceğine atfta bulunulmuş.
fourth of july (4 temmuz): 4 temmuz 1776 yılında amerikan bağımsızlık bildirisinin açıklandığı tarihtir. her yıl dört temmuz'da geçit törenleriyle ihtişamlı bir şekilde kutlanır.
cajun ladies (cajun kadınları): cajunlar, acadianların torunlarıdır. acadianlar 1750'lerde louisiana'dan güney kanada'ya sürülen bir halktır. cajun sözcüğü ise fransız ya da ispanyol yerlilerini tanımlamak için kullanılan aşağılayıcı bir tabirdi.
afro: siyahilerin saçlarını kabarık yapanlarına verilen isimdir. eskiden çok modaydı. hem erkek hem de kadınlar, saçlarını eskilerde 1960-70 lerde bu şekilde yapardı.
soul train / don cornelius: 1970' lerde yayınlanan çok ünlü bir müzik programıydı. r&b, soul, funk, disko ve hip-hop tarzda müzikler çalınırdı. don cornelius ise bu programın çok sevilen sunucusuydu.
call us everything but a child of god: ingilizcede bir deyimdir. birinden nefret ettiğinizde söylenir. bizi allahın evladı adından başka her şekilde çağır.
look who the cat dragged in: ingilizcedeki bir deyim. normal yollardan gelmeyen birisinin zor yolla geldiğinde ayak sürüyerek geldiği ve gelmek zorunda kalması nedeniyle de "bak kedi kimi içeri sürüklemiş" denilir.