Birinin Bipolar Olup Olmadığını Nasıl Anlarsınız?

Çocuğunuzun veya sonradan tanıştığınız birinde bipolar bozukluk olup olmadığını nasıl anlarsınız?
Birinin Bipolar Olup Olmadığını Nasıl Anlarsınız?
Me, Myself & Irene (2000)

bipolar bozukluk... tanı koymak çok zordur ancak ilişkilerinizde belli sinyaller alabilirsiniz. karşı tarafı kırmadan neler yapabileceklerimize cevap vereceğini umuyorum.

okuma süresi: 5-6 dakika

bipolar bozukluk (bb) klasik tanımıyla, depresif (çökkünlük) ve manik (aşırı davranışlar) ya da hipomanik dönemlerin olduğu, dönemler arası tamamen normal olan ya da minimal belirti düzeyleriyle beraber olduğu düşünülen, yüksek mortalite (ölüm), morbidite (hastalık) ve hemen her alanda işlev kaybına yol açtığı bilinen ciddi bir ruhsal bozukluktur.

bipolar bozukluk tekrarlayan ataklarla seyreder. nörobiyolojik (sinirbilim) temelleri olan hastalıkla ilgili birçok çalışma yapılmasına rağmen patofizyolojisi (hastalığın doğası) tam olarak bilinmemektedir. bipolar bozuklukta aşırı duygusallığın nüksetmesi ve duyguların düzenlenmesindeki bozulmanın sebebi olarak, ventral-limbik (haz ve bağımlılıklar) yolaktaki işlevsel hiperaktivasyon (aşırı uyarılma) ile bilişsel yolaktaki hipoaktivasyon (uyarılma azlığı) şeklindeki beyindeki yolaklar arasındaki dengenin bozulması gösterilmiştir.

bipolar bozukluk sıklıkla ergenlikte ve genç erişkin dönemde ortaya çıkmaktadır. zamanında ve doğru tanınması ve koruyucu tedavisinin başlanması hastalığın gidişi yönünden oldukça önemlidir. bu noktada kendisi kalıtılabilirliği en yüksek psikiyatrik bozukluklardan biridir.

çocukluk çağı travması alt tipleri

benim en büyük etken olarak gördüğüm başlıklar ise burada sıralanıyor. çocukluk çağı travması tipleri; fiziksel kötüye kullanım (herhangi bir fiziksel hasar gibi yaralanmaya yol açacak şekilde zarar verme ), cinsel kötüye kullanım bir erişkin ve cinsel olarak olgunlaşmamış (cinsel olgunluk, fizyolojik olduğu kadar, sosyal olarak da) bir çocuk arasındaki, erişkinin cinsel arzularını yerine getirmek amacıyla gerçekleşen herhangi bir cinsel temas, duygusal kötüye kullanım (duygusal ya da ruhsal sağlığı tehlikeye sokacak şekilde, ağır sözel tehditler alma, alay edilme ya da küçük düşürücü yorumlarda bulunulma, eleştirilme, aşağılanma), fiziksel ihmal (gerekli sağlık hizmeti, bakımın verilmemesi/geciktirilmesi, yalnız bırakılma/dışlanma/kovulma) ve duygusal ihmal(çocuğun psikolojik ihtiyaçlarına cevap vermeme, duygusal olarak ilgilenmeme, sosyal gelişimi için gerekli desteği sağlamama, sosyal kuralları öğretmeme)

erkeklerde görülme sıklığının daha fazla olduğu 16 ile 25 yaş aralığının aksine, erişkinlerde bipolar bozukluk sıklığı kadınlarda daha yüksektir. diğer bir istatistikte ise evli olma oranları bipolar kadınlarda erkeklere göre daha yüksektir.


baş belası

alkol, madde kullanımı, yeme ve uyku bozukluğu, intihar, cinsellik...

alkol ve madde kullanım bozukluğu erkek bipolar olgularında daha sık olmakla birlikte, kadınlarda, bu bozukluğu geliştirme riski erkeklere oranla daha yüksektir.
bipolar hastada hem manik hem depresif ataklarında uykunun nicelik ve niteliği ile ilgili değişiklikler sıklıkla görülür. dsm-v’de yer alan major depresyon atağı için “neredeyse her gün uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma”, mani ya da hipomani ataklar için ise “uyku gereksiniminde azalma” temel tanı ölçütlerindendir.

bipolar bozukluklarda intihar (özkıyım) fenomeni, depresyon fazına özgü bir sorun olarak karşımıza çıkar. her ne kadar maniden depresyona geçiş özellikle bazı vakalarda çok süratle seyretse de genelde intihar depresyon dönemlerinin bir komplikasyonu (istenmeyen etki) olarak gündeme gelir.

duygudurum bozuklukları ile yapılan izlem çalışmalarında hastaların %15’inin özkıyım nedeniyle öldüğü saptanmıştır. bu oran genel popülasyonun 20 katı kadardır.

bipolar bozukluk manik ve hipomanik atak sırasında libido artışı, rastgele cinsel birliktelikler, sık eş değiştirme ve hiperseksüalite gözlenebilmektedir. depresif atakta ise; ilgi istek azlığı, anhedoniye (keyif alamama) bağlı cinsel istek azlığı da eşlik etmektedir.

bipolar bozukluk tanılı hastalarda madde kullanım bozuklukları yaygın görülmektedir ve bu durum hiv benzeri enfeksiyonların riskini arttırmaktadır. 2012 yılında yapılan bir çalışmaya göre; hiv enfeksiyonu olan bipolar tanılı hastalar virüsün bulaşmasına sebep olacak riskli davranışlarda daha fazla bulunmaktadır, bu hastaların yaklaşık üçte biri korunmasız cinsel ilişkiye girmektedir. cinsel ilişkiye dair saptanan bulgularda ise dürtüsellik ve telkine yatkınlık nedeniyle cinselliğe karar vermede hassastırlar. bu konuda yanlış karar vermeyle olabilecek cinsel yolla bulaşabilen hastalıklar, istenmeyen gebelikler, cinsel istismar, cinsel şiddet, cinsel özgürlüğün kısıtlanması ve cinsel zorlama gibi sonuçlar doğmaktadır.

bu durumlara bakılacak olursa örneğin alkol tüketimi sonrasında aşırı neşe veya tam tersine depresif ruh hali kendini gösterir. bipolar kişi her iki durumdan da keyif almaktadır. çünkü ya çok gülmek ya da çok ağlamak yani duygularını üst notada yaşamak için en iyi fırsatıdır. yeme bozukluğu incelenecek olursa kişi açlık sırasında agresiflik, doyum esnasında yüksek mutluluk, doyum sonlandıktan sonra ise pişmanlık duygularına kapılmaya eğilimlidir. uyku problemiyle ilişkin sorunlarda çok uyumanın yarattığı bunalım ve pişmanlık hissi yaşanırken, az uykunun ise yapılması/yetiştirilmesi gereken eylemlerle (yemek, temizlik, ödev, eğlence, iş hayatı, hatta cinsellik) ilişkilendirme eğilimini taşırlar. nedeni her ne olursa olsun tüm bu sebepler, bipolar hastalarda kötü hastalık gidişi, azalmış işlevsellik ve yaşam kalitesi ile ilişkilidir.

bizim milletimizin öyle bir tutumu var ki her duygu durumu değişikliğine bipolar etiketini iliştirmeyi çok sever. ketter ise bipolar bozukluğun yaşam boyu prevelansının (hastalığa yakalanmış oldukları bilinen kişilerin toplam sayısı, yaygınlık) %1-4 arası olduğu ileri sürülüyor. bazı kaynaklarda ise %2.8-6.5 düzeyine ulaşmaktadır. hadi biz türkiye’yi ele alıp buna %8-12 diyelim. o yüzden her davranış değişikliği gördüğünüz insanı bipolar olarak değerlendirmeyin.

bipolar bozukluğu olan hastalar için akut ve koruyucu tedaviye uyum önemlidir. bu hastaların %52’sinin tedaviye tam uyum göstermedikleri belirtilmiştir. ayrıca tedaviye uyumu iyi olan hastaların belirtilerinde önemli ölçüde azalma sağlanmasına karşın yinelemelerin önlenmesinde, yaşam kalitesinde ve işlevsellikte tam iyileşme sağlanamamaktadır.


bipolar bozuklukta tanı ve klinik görünüm

hastalığın tanısını mümkün olduğunca çabuk ve doğru koymak hayati önem taşır. yapılan araştırmalarda hastaların %69’unun ilk poliklinik başvurusunda yanlış tanı aldığı başka bir araştırmada ise, bu hastaların mevcut tanılarını alana kadar yaklaşık ortalama 10 yıl geçtiği belirtilmiştir. hastaların yaklaşık yarısının ilk 5 yıl içinde tedavi arayışına girmediği düşünüldüğünde tanıda gecikmenin yaratabileceği sorunların büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.
tam da çözümsüz kaldığınız ve “ne yapacağım ben?” dediğiniz yerde worley devreye giriyor. özetle diyor ki “ben bu işi klinik ortamda deneyimledim, eğer kendine güveniyorsan sen de evde deneyebilirsin”.

önemli bulduklarımı paylaşıyorum:

- duygusal katarsis (arınma, boşalma) ve destek: hasta ve yakınlarının duygularını devamlı ifade etmesidir.

- destek ağının geliştirilmesi: benzer diğer insanlarla buluşmak, dinlemek ve yalnız olmadıklarını hissederek sorunlara çözüm üretmek.

- ilaç eğitimi: burası çok kritik. çünkü genelde hastalar ilaç kullanmaya başlaması gerektiği fikrine sıcak bakmıyor çünkü kronik hastalık tanısı aldıklarında suçluluk hissederler. bu aşamada ilaçlarını, ilaçların etkilerini ve yan etkilerini tanıtmak gerekiyor. ve hatta belirtiler azaldığı vakit neden halen ilaca devam etmek zorunda olduklarını kavramalarını sağlamak gerekiyor.

- genel sağlığın geliştirilmesi: hastaların dinlenme, beslenme, egzersiz, madde kullanımından uzak durma ve genel sağlık bakımını sürdürmenin önemini anlamaları önemlidir.

kaynakça