Bir Üreticinin Gözünden: Zeytinyağı Alırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
bir zeytinyağı üreticisi olarak, bu işin sadece toprakla ve ağaçla değil; sabırla, bilgiyle ve biraz da gururla yapıldığını söyleyebilirim. çünkü gerçek zeytinyağı, sadece bir yağ değil, bir kültürdür. buraya birkaç satır bırakmak istedim; tüketirken nelere dikkat etmeli, neleri gözden kaçırmamalı…
1. soğuk sıkım ne demek?
zeytinyağı 27°c'nin altında işlendiğinde "soğuk sıkım" denir. bu, yağın hem aromasını hem de antioksidanlarını korur. ama her soğuk sıkım kaliteli değildir. hasat zamanı, zeytinin olgunluğu, taşımada gecikme gibi detaylar da önemli.
2. asidi düşük olsun diyorsun ama…
evet, düşük asit iyidir. ama sadece “asetik asit” değil mesele. o asit oranı (örneğin 0.3, 0.8 vs.), zeytinyağının kimyasal temizliğini gösterir. ama gerçek kaliteyi tadım belirler. meyvemsilik, acılık ve yakıcılık üçlüsüne dikkat et.
3. renk aldatır
yeşil ya da sarı renk, tek başına kalite göstergesi değildir. bazı üreticiler koyu renkli olsun diye yaprak karıştırır, bu da etik değildir. yağın kokusu ve tadı sana daha çok şey söyler.
4. ambalaja dikkat
zeytinyağı ışık ve hava sevmez. şeffaf şişe ya da plastik kaplarda satılan yağa temkinli yaklaş. en ideal ambalaj koyu renk cam ya da tenekedir. kapağı kapalı tut, serin yerde sakla.
5. erken hasat ne işe yarar?
erken hasat zeytin, daha yeşilken toplanır. bu da daha yoğun polifenol (yani antioksidan) ve biraz daha acı bir tat demektir. bağışıklık, kalp sağlığı, sindirim sistemi için ciddi faydaları var.
6. zeytinyağı kızartmalık değil diyenlere selam
zeytinyağı 200°c’ye kadar dayanabilir. rafine yağlar kadar duman yapmaz. evet, pahalı ama hem sağlıklı hem lezzetli. kızartmalık diye kanola almaktan iyidir.
7. “köylüden alıyoruz abi, mis gibi” sözüne dikkat
her üretici iyi üretim yapmaz. köylü olmak, doğal olmakla eş anlamlı değil. analiz raporu olan, şişe etiketinde üretim ve dolum tarihi yazan, izlenebilir üretici iyidir. etiketi oku, arkasındaki niyeti çöz.
...
ve son olarak şunu unutma: zeytinyağı bir sabır işidir. bir yıl boyunca ağacı gözetirsin, hasatı beklersin, taş değirmende sıkarsın, sonra da biri “bu çok acı ya, ayçiçek daha güzel” der. gülümsersin. çünkü bilirsin ki kalite, herkesin diliyle değil; anlayanın damağıyla ölçülür.