Bir Şeyi 40 Kere Söylersen Olurmuş Deyiminin Bilimsel Hali: Self-Fulfilling Prophecy

Türkçe'ye ''Beklenti Etkisi'' ya da ''Kendini Gerçekleştiren Kehanet'' olarak çevrilen bu kavrama biraz daha yakından bakalım.
Bir Şeyi 40 Kere Söylersen Olurmuş Deyiminin Bilimsel Hali: Self-Fulfilling Prophecy
iStock.com

türkçesi "kendini gerçekleştiren kehanet" olan, inandığımız şeyin farkında olarak ya da olmayarak davranışlarımıza yansıdığı, bu yansımanın da çevremizdekiler tarafından yine farkında olarak ya da olmayarak algılandığı ve onların da davranışlarını bizim beklentilerimiz doğrultusunda şekillendirdiğini öngören sosyal psikoloji teorisidir.

başka türlü söyleyeyim, eşinizin sizi aldatacağını düşünüyorsunuz ve bir süre sonra gerçekten aldattığında "başından beri biliyordum zaten" diyorsunuz. işte bu teori diyor ki, "bakın şekerler, gelin böyle beklentiler içine girmeyin, zira siz farkında olmasanız da bu inanç sizin davranışlarınızı belirli yönde şekillendiriyor ve etkiliyor, sizin davranışlarınız da karşınızdaki insan tarafından bilinçaltı ya da üstü algılanıyor ve ya eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürüyor, ya da negatif düşünceniz o kişiyi de beklentiniz doğrultusunda negatif davranmaya itiyor".

 sonra vay secret hayatımı değiştirdi, elli yıla yakındır var bu teori, hangi secret demiyor tabii akademik çevre. kıçımın secret'i.

fal, burç yorumu, rüya tabiri vb. şeyleri fazla ciddiye alan insanlar da ister istemez bunu gerçekleştirirler.

örneğin, kahve falında sevgilisiyle kavga edeceğini gören bir kadın, o faldan itibaren "acaba niye kavga edeceğiz?" diye düşünüp, sevgilisinin her hareketini inceleyip, bu inceleme yüzünden sevgilisinin her hareketi battığı için kavga çıkartabilir. işte bu kavga da, falda görülen kavgadır ve belki de fal baktırıldığı için çıkmıştır. 

ya da rüyasında yeşil şapka taktığını gören biri, bunun "uzun zamandır görüşülmeyen bir dostla buluşulacağı" anlamına geldiğini okuyup, "aa eski dost demişken, x'i görmeyeli uzun zaman oldu" deyip buluşabilir vs.

başka bir örnek de; sevgilisinin ailesiyle tanışacak kişi, heyecanlanınca sakarlaşacağını, yemek yerken/bir şeyler içerken döküp saçacağına inanırsa, sakarlık yapmamak için o kadar kasar o kadar kasar ki, sonunda eli ayağı dolaşıp sakarlık yapar.

fakat daha optimist bir beklentiyle, self-fulfilling prophecy'nin pozitif sonuçlar doğurması da mümkündür. mesela sabah kalkıp "hissediyorum, bugün çok harika geçecek" diye düşünürseniz, o düşüncenin gazıyla mutlu, huzurlu bir gün geçirirsiniz. yada "inanıyorum, ilerde çok zengin birisi olacağım" deyip, sonra zengin olmanın yollarını arayıp, çabalayıp zengin olabilirsiniz. ha oturup elini kolunu bağlayıp "ben bir şey yapmasam da para bana gelir, zengin olurum" denirse o da aptallık olur tabi.

bu konuyla ilgili bir örnek de harry potter and the order of the phoenix'te vardı:

--- spoiler ---

harry doğmadan önce yapılan bir kehanette, ebeveynleri voldemort'un elinden 3 kez kurtulmuş bir erkek çocuğunun temmuz ayında doğacağı ve bu çocuğun ilerde voldemort'u öldüreceği söylendiği için, harry de bu tanıma uyduğu için *, voldemort da, "hazır bebekken öldüreyim de kurtulayım" diyerek, harry'yi öldürmeye karar vermiş. ama harry'yi öldüremeyip, ebevenylerini öldürünce harry'nin içindeki intikam ateşini daha 1,5 yaşındayken yakmış oldu. yani belki voldemort potter'ları öldürmese, harry de onu öldürmeyecekti. yani kehanetin gerçekleşme süreci, voldemort'un kehaneti öğrenmesiyle başlamış oldu.
gerçi bu konuda aklıma yatmayan bir nokta var; voldemort kehanete o kadar inanıyorsa, harry'yi öldürme girişiminin başarısız olacağını ve gün gelip harry'nin kendisini öldüreceğine de inanmış olmalıydı. neyse, konu bu değil.

yıllar sonra gelen edit: altheda dedi ki; "voldemort kehaneti snape'ten öğrenmişti. snape ise kehanetin tamamını duyamadan dumbledore'un kardeşi aberforth tarafından yakalanmıştı. haliyle voldemort'un bildiği kehanet eksikti ve eksik olduğunu da bedenini kaybedene kadar anlamadı. zaten geri dönünce de ilk hedefi kehanetin aslına ulaşmak oldu."

--- spoiler ---

aklıma gelen başıma geldi dersiniz ya, işte öyle bir şey bu da. kişinin bir süre sonra başkalarının (öykündüğü ve kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentileriyle uyumlu davranışlar sergilemesi de buna örnektir.

"bir durumun yanlış tanımlanması, yanlışı doğru haline getiren yeni bir davranışa yol açar" diye açıklar robert k. metron* 'kendini gerçekleştiren kehanet'i.