Bir Neslin Sinirlerini Altüst Eden Olay: GTA Vice City'deki İnşaat Patlatma Görevi
bu görevi son saniyede tamamlamış biri olarak adrenalinin ve gerilimin doruklarında gezdiği söyleyebilirim. bir de motorsikletle bir hatunu mekana yetiştirme görevi vardı son saniyelerin adamı olarak o görevi de son saniyede tamamlamıştım. heyecanlı zamanlardı.
ulan senelerdir bunu beceremeyen bir ben varım zannediyordum, rezil olmayayım diye kimselere de anlatamamıştım "iki elinle bi oyuncak helikopteri doğrultamadın" derler diye.
şimdi sözlük'te görünce huzura erdim, yalnız değilmişim... ayrıca bu görevi yazan, kodlayan zihniyeti sımsıkı kucaklamak istiyorum.
hala bu görev yüzünden geceleri sıçrayarak yatağımdan fırlarım.
oyunun tamamından daha fazla zaman alan görevdir. rc helikopterle bomba koyarsın, eline levyeyi alan kopteri kovalar. te allam.
birçok oyuncu için oyundaki son görev olmuştur.
binadaki merdiven boşluğundan dümdüz yükselince en üst kada kadar çıkılabilen görev.
bunu bilmeyen kamiller merdivenleri takip ederek dön allah dön edip süreyi yetiştiremiyorlardı.
binadaki sopalı silahlı piçleri de pervane manyağı etmek vardı bi de. ama doğruya doğru kontrolü çok sikik bir helikopteri idare etmeye çalışıyorsunuz. ama vice city içinde hiç bir görev rc uçakla tekne ve araba patlatma görevi kadar yormadı bu bünyeyi. ilk oynadığım zamanlar hile hurda da bilmezdik. 2.ye başladığımda öğrendim nuttertools nedir asprine ne işe yarar.
o kırmızı helikopterin bızdık sesi, o kızgın göbekli çekiçli işçiler, o işçilere helikopterle vurduğunuzda kanlarının köpürtmesi... anlayamazsınız.
yine o görevi geçemediğim sıradan bir gündü... gün boyu süren başarısız denemelerden artık gına gelmişti. içeriki odadan yankılanan "oğlum yemek hazır", "gel içeri biraz, bütün gün oyun oynuyorsun" seslerini göğsümde yumuşatıp klavyeye bırakmıştım. hedefim netti... bu görevi tamamlayıp, şanlı kanlı gta vice city kariyerimi zirvede bırakmaktı. olmadı lan, yapamadım... amına koyduğumun görevini bir türlü bitiremedim. ne mi yaptım? sinirlendim... canıma tak etti. nuttertoolslarla, professionaltoolslarla eskittim ben klavyeyi o gün. şehrin altını üstüne getirdim. polis karakolunu bastım sinirden, bir elimde shotgun, diğer elimde mp5 ile. hatun attım arabaya, nispet yaparcasına yolun ortasında düzledim hatunu. tank indirdim gökten, bütün hilelerin listesi önümdeydi. tanrıydım lan adeta. ama o siktiminin inşaat halindeki binayı patlatmaktan acizdim. yapamadım...
bir nesili helikopter pilotu yapmış görevdir. bir nesilin inşaat ustalarından yıllarca nefret etmesini sağlamış görevdir. bölümü kodlayan programcının kulaklarını yıllarca çınlatmış görevdir. ellimi kolumu ıssırtmış, saçlarımı yoldurmuş, duvarları yumruklatmış, acı içinde 3 ay geçirmemi sağlamış görevdir.
lakin daha sonra pilotluk eğitimim tamamlanıp görevi bitirince yardımına koştuğum komşu çocuklarından çokça hayır duası almamı sağlamış bir görevdir.
kafayı yemiş bir arkadaşımın bu görev yüzünden beni yancı olarak işe aldığını hatırlıyorum.
görevim bombayı bırakan tuşa basmaktı. sadık bir elemandım, çok çalışırdım. patronun çıldırmış şekilde ettiği küfürlere aldırmazdım. biliyordum ki üzerinde ağır yük var, sorumluluğu çok. duymazdan gelirdim, zamanlamayı ayarlayıp tuşa basardım sadece. önceleri bu vakur tavrım hoşuna giderdi. sen olmasan iyice çıldırırım derdi. ben de güler geçerdim; ne insanlar var yahu derdim içimden.
ama olmadı ejdadını sikiyim. yapamadık, patlatamadık tuğlasını siktiğimin inşaatını. en sonunda kavga ettik, sayısını unuttuğum küfürler ettik. sonra barıştık, oturduk, yine yapamadık. ağır küfürler eşliğinde sildik oyunu. bir yerden winning eleven bulduk da hayatımız kurtuldu.