Bir Kralın İmzaladığı Magna Carta ile Charter Uçuşları Arasında Nasıl Bir Bağ Var?

1215 yılında İngiltere Kralı tarafından imzalanan Magna Carta, tarihte özgürlüklerin ve hukukun üstünlüğünün sembolü olarak kabul edilir. Peki, modern çağda sivil havacılığın en yaygın terimlerinden biri olan “charter” kavramı, bu Orta Çağ anlaşmasıyla nasıl bir bağlantı taşıyor?
Bir Kralın İmzaladığı Magna Carta ile Charter Uçuşları Arasında Nasıl Bir Bağ Var?

literatürümüzde uzun zamandır "büyük ferman" , "büyük sözleşme" yahut "büyük özgürlükler sözleşmesi" olarak adlandırılan magna carta ilginç bir şekilde günümüzde bilhassa sivil havacılıkta çokça kullanılan charter kavramı ile yakından ilgilidir.

latince sözcüklerden esinlenmeyi pek seven anglosaksonlar için charter kelimesi latince kağıt parçası anlamına gelen carta kelimesinden türetilmiştir. türkçe'de birçok karşılığı bulunan charter terimini hukuken "bir olguya ait hakları veya mülkiyeti onaylamak, kanıtlamak için kullanılan yazılı belge" şeklinde ifade etmek mümkündür.

avrupa'da, ortaçağlarda monarklar tarafından genellikle şehirlere ve kasabalara ( british borough charters, 1216-1307) yahut kişilere, topluluklara hatta üniversiteler gibi tüzel kişiliklere belirli hak ve ayrıcalıklar tanımak amacıyla verilen charterlar zamanla özel hukukta da yer almaya başlar (bkz: royal charter).

önceleri keşiflerin ve sömürgecilik hareketlerinin başlaması ile ortaya çıkan doğu hindistan şirketi gibi teşebbüslerin imtiyazlarını belirlemek için verilen charterlar sonraları hukukta şirket, vakıf, dernek gibi tüzel kişilerin kuruluş yasaları olan tüzük anlamını kazanmış, denizcilik alanında, anlaşmaları resmiyete dökmenin bir yolu olan sözleşme mefhumuna da dönüşmüştür. zira anglo sakson hukukunda, charterparty agreement olarak adlandırılan bu tarz akitler, karşılıklı tarafların hak ve yükümlülüklerini belirledikleri için "bölünmüş belge" anlamına gelen latince carta partita sözcüğünden türetilmiştir.

günümüzde navlun sözleşmesinden farklı olarak bir veya daha fazla taşıtın, gemi ya da uçağın ayrıcalıklı olarak kiralayana tahsis edilmesi suretiyle kıta avrupası hukukunda kendisine ismen yer bulan charter teorik olarak bir nev'i imtiyaz sözleşmesidir. dolayısıyla hava yolu şirketlerinin belirli bir süre ya da belirli bir sefer için uçak kiralayarak gerçekleştirdikleri uçuşlara da kısaca charter seferi denilmektedir.

çok özetle charter, bir olguyla alakalı tanınan, alınan izindir, ruhsattır. düşünüldüğünde diploma bile bu kavrama dahildir. çünkü hukuk, iktisat, mühendislik, fizik, matematik gibi daha birçok alanda mezun olmakla kişi mezkur konular üzerinde ayrıcalıklı olarak faaliyet gösterme yetkisine yani imtiyazına diploma ile sahip olur.

yalnız bu yetkileri almak kadar vermek de bir imtiyaz olduğu için tüm taraflar belirli şartları yerine getirmekle yükümlüdür. çünkü her ayrıcalığın bir bedeli vardır.

yazının buradan sonrası ağır tarih ve hukuki tartışma içermektedir.

aslında yukarıda değinildiği üzere charter yahut carta'lar britanya'da da örf ve adetlere sıkı sıkıya bağlı sakson krallarınca uzun zamandır verilmektedir, 1066 yılında adaya çıkan fatih william da bu geleneği bozmaz, gerek norman istalısını kalıcı kılmak gerekse yeni ülkesindeki teşkilatı kuvvetlendirmek amacıyla tebaasına sıklıkla carta dağıttığı bilinmektedir. bu carta'lar çoğunlukla derebeylerine yani baronlara bir arazi tahsisi ile ilgili olup sınırlı imtiyazlardır.

işte magna carta da esasen kral tarafından verilen bir charter'dır hem de en büyüklerinden (bkz: great charter).

gerçekten de magna carta ile 1215 tarihinde kral tarafından baronlara tanınan haklar aslında dönemin imtiyazlarıdır. nitekim ana unsurunu oluşturan articles of the barons olarak bilinen talepler, adalet ve vergi konularının yanı sıra gallilere ve iskoçlara karşı muameleler, yerel yönetim, kasabalar ve ticaret, atamalar ve himaye, geçmişteki şikayetlerin giderilmesi, ormanların ve nehirlerin kullanımı gibi hususlardaki imtiyazları da kapsamaktadır. zaten magna carta ismi, ilk olarak kraliyet ormanlarında avcılık için ayrılmış arazilerin kullanımı için belirli şartlar ihtiva eden ve kralın tebaasına sunduğu charter of the forest , orman beratından ayırt edilmesi amacıyla kullanılmıştır ( uk parliament, the contents of magna carta).

çoğu yanlış kanının aksine tek bir magna carta yoktur. kralı john'un ardılları tarafından da aynı koşullarla tanınan imtiyazları içeren 1216, 1217,1225, 1297 ve 1300 tarihli magna carta'lar da mevcuttur ve her birinin verildiği tarihlerde kentlere, kasabalara gönderileceği için el yazması yüzlerce nüshası vardır.

günümüze dört orijinal ve yirmiye yakın nüshası ulaşan belgeler çeşitli müze ve katedrallerde sergilenmektedir. dört orijinal belge 800. yıl kutlamaları için 2015 yılında bir araya getirilmiştir. en çok bilineni abd'li meşhur iş insanı david rubenstein tarafından washington d.c. ulusal arşiv müzesi'ne hediye edilen, kral ı. edward mührüne haiz 1297 tarihli nüshasıdır.

belgenin 1297 tarihli bu versiyonu, magna carta'nın nihai halidir. ihtiva ettiği imtiyazlar sonrasında kabul edilen tüm temel kanunlarda kendiliğinden yer bulmuş ve hepsi birlikte anayasayı oluşturmuştur.

nitekim ardından yürürlük kazanan 1628 tarihli petition of right ile 1679 tarihli habeas corpus act ve 1689 tarihli bill of rights magna carta'yı doğrudan referans almışlardır. kendilerine defalarca hatırlatılmasına rağmen bu ahitlere uymayan kralların ya başları gitmiş ya da sürgün edilmişlerdir ( bkz: birleşik krallık).

belge ile tanınan imtiyazlar yani hak ve özgürlükler bugün başta birleşik krallık ve amerika birleşik devletleri olmak üzere hemen hemen tüm anglosakson hukuk sistemine sahip ülkelerde ve modern hukukunun hakim olduğu kıta avrupası hukuk sistemlerinde kabul görmüş, kişi özgürlüğü ve güvenliiği hakkının hukuka aykırı müdahalelerden korunması anlayışını ortaya çıkarmıştır.

zamanın ruhu içerisinde doğal olarak günümüz hukuk anlayışının gerisinde kalan hemen hemen tüm maddeleri mülga olsa da 1297 tarihli magna carta'nın kilisesi'nin bağımsızlığını tanıyan, başta londra olmak üzere tüm kentlerin örf ve adetlerini korumayı taahhüt eden, zımnen londra'yı başkent sayan ve adil yargılanma hakkını tanıyan maddeleri halen yürürlüktedir (full text of magna carta 1297).

hukuki açıdan ise tam türkçe karşılığını bulmanın zor olduğu charter teriminin bizce anlamını en uygun veren kelimelerden birisi koşul anlamına gelen şart sözcüğü olabilir. zira türk dil kurumu'na göre temel kural belgesi anlamına da gelmektedir (bkz: birleşmiş milletler şartı). taraflara kesin sorumluluklar yükler, duruma göre ekstra olarak boyun eğmek fiilini de içermektedir (bkz: şartlara uyacaksın).

zaten kral john tarafından 15 haziran 1215'te runnymede'de silahlı soyluların çevrelediği bir gölgelik altındaki tarlada kurulan masada isteksizce kabul edilen magna carta'nın ferman olduğu da söylenemez. çünkü ferman dediğimiz şey boyun eğmeyen krallar, kraliçeler, padişahlar yahut benzerleri tarafından verilen emirler ya da çıkarılan yasalardır. burada egemenin mutlak, tartışılamaz ve değiştirilemez iradesi söz konusudur.

oysa ki 1215 yazında talepleri onaylayan kral john'un isyancı baronlar karşısında sınırsız ve koşulsuz bir otoritesi yoktur. zaten atlılar ve ağır zırhlar için pek de elverişli olmayan bataklık runnymede çayırı baronlar tarafından pusuya düşürülmemek için seçilmiştir.

ilk magna carta'ya teknik olarak sözleşme de diyemeyiz. çünkü ortada tarafların ıslak imzasına haiz yazılı bir metin bulunmamaktadır. runnymede'de alınan kararlar daha sonra rahipler tarafından el yazısıyla çoğaltılmıştır, aslında magna carta resmen kabul edildiğinde fiziken ortada yoktur.

işin ironisi bir yana, her ne kadar günümüz hukukunda bir sözleşmenin akdedilmesi için kural olarak taraflarca ıslak imza atılmasına ve yazılı olmasına gerek duyulmasa da karşılıklı irade beyanlarının bir şekilde uyuşması şarttır. tabidir ki günümüz modern hukuk anlayışında var olan; sözleşmenin üstün, baskın tarafı karşısında akdin güçsüz tarafını koruyan ilkelerden o günün koşullarında söz edilemeyeceği muhakkaktır. çünkü pragmatik olarak düşünüldüğünde magna carta'nın; hepsi silahlı kuvvete sahip taraflar arasında karşılıklı uyuşan irade beyanına göre kurulmadığı açıktır. nitekim john'un halefleri de benzer baskıları üzerlerinde hissedeceklerdir.

evet isimdeki carta yani charter sözcüğünün buradaki karşılığı tam olarak tüzük de değildir. çünkü charter hem türkçe sözcük dağarcığımızda hem de türk hukuk literatüründe aynı anlamı vermez; anglosakson hukukuna göre kaynağını nereden alırsa alsın egemen gücün belirli bir sınıf, organ ya da kuruluş için verdiği imtiyazları içeren yasa ya da yasalar bütünüdür.

yani magna carta dediğimiz olay "egemen güçten kaynaklanan, bir hibe niteliğindeki, ya tüm ulusa ya da bir kısmına veya bir koloniye yahut bağımlı bir bölgeye verilen ve onlara belirli imtiyazlar ve yetkiler sağlayan" bir senet olarak tanımlanabilir.

halbuki türk hukuk sisteminde tüzükler; devlette i ş l e r i n nasıl yürütüleceğini gösteren, düzenleyen bakanlar kurulu kararları ile benzeri mevzuat ve dernekler tüzüğü gibi özel hukuk kişilerini bulundukları hukuki durumla bağlayan kurallar bütünüdür, genel değillerdir. hiyerarşik açıdan anayasa ve medeni kanun, borçlar kanunu gibi temel kanunların altında yer alırlar. halbuki magna carta nevinden charter'lar anayasa hükmündedir.

yine türk hukukunda bir kuruluşun tüzel kişilik kazanabilmesi için yetkili makamın onayı gerekmese bile teknik olarak kabulü gerekmektedir. misal dernek kuruluşlarında eski adıyla dernekler masası yeni adıyla il sivil toplumla ilişkiler müdürlüğü tüzüğün mevzuata uygunluğunu denetlemekle görevlidir keza şirketler için bürokrasinin hakim olduğu ticaret sicil müdürlükleri vardır.

anglosakson hukukunda ise özel bir teşebbüsün - şirket, dernek, vakıf gibi - kurulup faaliyet göstermesi için gerekli tüzükler her birinin ayrı ayrı özel anayasaları olduğu gibi bizdekinin aksine kurucuların kabul etmesiyle kendiliğinden yürülüğüe girerler.

magna carta; her ne kadar ilk etapta soylular ve kral arasında imzalanmış olsa da kralın tek egemen güç olduğu anlayışını yıkmış, kanunsuz tutuklama ve mala el konulması, keyfi vergi alınmasını yasaklaması gibi hususlarda -evrensel bir metin olarak- tarihteki yerini almıştır. tanınan bu hak ve özgürlüklerden zamanla tüm vatandaşlar faydalanmaya başlamıştır. süreç içerisinde bahsi geçen hürriyetler 4 temmuz 1776 tarihli amerikan bağımsızlık bildirgesi'nde de yerini almıştır.

özünde padişahın yetkilerini sınırlandırmayı maksat edinen bir vakıa olmasına rağmen sened-i ittifak ise temel hak ve özgürlükler belgesi sayılmaz. çünkü ayanlara tanınan imtiyazlar halka sirayet etmemiştir.

esasında magna carta bir ulusun "devlet" olma yolunda teşkilatını kurmasının bir başlangıcıdır (bkz: teşkilat-ı esasiye).

aslında şart, senet, tüzük ya da sözleşme olması fark etmez magna carta'nın asıl anlamı taahhütler üzerine ant vermektir. zira tarfalar imza edilen senedin şartlarını yerine getirmek için söz vermiştir.

dolayısıyla kanımızca magna carta'yı berat olarak nitelendirmek daha şık olacaktır.

arapça "aklanma", "masumiyet", "bağışlanma" anlamına gelen beraat sözcüğünün kısmi anlam ayrışmasına uğramış farklı yazımı olan berat günümüzde çokça ad olarak kullanılsa da eski dilde "resmi belge veya diploma" gibi çeşitli anlamlara gelmekte olup aynı zamanda bir nişan, derece, görev veya bir hakkı tanıyan devlet tarafından verilen belge, yani ruhsat anlamına da gelir.

nişanyan'a göre kuran'da iki kez "yazılı bir sözleşme" veya "izin belgesi" olarak geçen kelimenin arami/ibrani yazılı kültüründen alındığı varsayılmaktadır.

yukarıda açıklamaya çalıştığımız tüm olguları kapsadığını düşündüğümüz berat isminin bir anlamı ahit, antlaşma anlamına gelen ahit'in diğer anlamı da sözünde durmaktır.

ilave kaynaklar:

magna carta: a charter for ages

what is magna carta?

magna carta city of london

tashih: mükerrer verilen kaynaklar ve linkler düzeltilmeye çalışıldı.