Bir Çevirmenin Kaleminden: Piyasadaki Kötü Çevirilerin Sebebi Nedir?
açılın, piyasayı iyi bilen dinozor çevirmen geldi
öncelikle, okuyucu çeviriyi eleştirmek için kaynak dili bilmek zorunda filan değildir. okuduğu ana dilini bilmesi ve hataları görmesi yeterlidir.
ikincisi imla hatalarından çevirmen tabii ki sorumludur, ama tek başına değil: bazen çevirmenin doğru yazdığı sözcükler kendine editör, redaktör unvanını yakıştıran kişilerce yanlışa çevrilebilir.
şimdi gelelim durumun nedenine: çeviri dünyasında iki tür fiyatlandırma vardır. teknik, yani kitap dışı çeviriler karakter hesabıyla, yani metnin uzunluğuna göre fiyatlandırılır. kitap çevirileri ise kitabın uzunluğundan bağımsız olarak fiyat üzerinden telifle ödenir. kitabın fiyatını yayınevi belirler, çevirmene ilk baskıda %7 (son zamanlarda %6), ikinci baskıda da %2 öder, bazısı ikinci baskıyı ödemez bile. kitap isterse beş yüz sayfa olsun, yayınevi ona satılması için ne fiyat basarsa katlanırsınız. ilk baskıda 1000 adet basılır, çoğu kitap ikinci baskı yapmaz bile. işte bu durumda çevirmenin kitaptan aldığı para da iki bin - üç bin arasında oynar. ama teknik çeviride o kitaptaki boyutta karakter çevirdiğinizde on bin liranın üzerinde tutacaktır. üstelik teknik çeviride alacağınız (namuslu firmaysa) bir ile iki ay arasında ödenirken, kitap çevirisinde alacağınızı ancak kitap basılıp, bandrol alınıp, satıldıktan sonra, yani en az ertesi sene alırsınız.
işte bu nedenden dolayı çevirmenliği profesyonel olarak yapan, hayatını çeviri ile kazanan, piyasanın aranan çevirmenleri teknik alanda çalışıyor. kitap çevirileri genellikle öğrencilere, hevesli emeklilere, işsiz kalmış süper lise mezunlarına, yayınevinin sahibinin kurs bitirmiş yeğenine filan gidiyor, bu nedenle de çeviriler katliam boyutunda. edebiyat mezunu olan ve kaynak dili deyimleriyle, tarihçesiyle filan bilen kitap çevirmenleri artık çok az piyasada, bunlar genellikle çeviriyi maddi kazanç için değil de sanat olarak yapan, geçimini sağlama ihtiyacı olmayan üst düzey kişiler, ama bu kişiler de belli yayınevleri ile çalışırlar.
bir de buna piyasa yayınevlerinin redaktör ve editör olarak işletme mezunlarını veya birtakım yayınevleri gibi çeviriyi katleden ama kendini kaf dağında gören editörleri filan çalıştırdığı eklenince ortaya bazen hiç okunmamış, bazen tamamen yanlış anlaşılmış çeviriler çıkıyor. ne yazık ki müşteri de para verip bunları aldığında hayal kırıklığına uğruyor.
henry james gibi çevirmesi çok zor olan bir yazarın kitabını hiç anlamadan katleden bir arkadaşı bu konuda uyardığımda "amaan, en fazla ne kötü çeviri derler" demişti. ona okuyucunun "ne kötü çeviri" değil, "ne kötü kitap, ne kötü yazarmış" diyeceğini, çevirmenin yazara ve eserine karşı sorumlu olduğunu söylediğimde çeviri ortamında linç edilmiştim.
piyasa ne zaman düzelecek derseniz
artık google translate piyasada çevirmenim diye kitaba adını yazan kişilerin yarısından daha iyi çeviri yapmaya başladı. yakında makine çevirisi yapıp, sağlam bir okumadan sonra basılmaya başlayacak kitaplar. hatta şimdi dizi izlerken alt yazıda dil geçişi yapabildiğimiz gibi, dijital ortamda kitap okurken bir tıkla dil değiştirebileceğimiz günler de uzak değil.