Bilişsel Evrim ve Sanat Arasındaki Ufkunuzu İki Katına Çıkaracak İlişki

İçinde Türkiye'nin de bulunduğu ve sanat-evrim ilişkisi üzerine yapılmış bu önemli çalışma, ufkunuzu açabilir.
Bilişsel Evrim ve Sanat Arasındaki Ufkunuzu İki Katına Çıkaracak İlişki

hiç evrimin üretilen sanat eserlerine, özellikle tablolara etki edebileceğini düşündünüz mü?

içinde türkiye'nin de buluduğu ve sanat - evrim ilişkisi üzerine yapılmış çok önemli bir çalışmayı sizlere anlatacağım. türkiye'nin en çok istediği ve en çok istemediği tabloyu da aşağıdaki metinde bulabileceksiniz.

bundan 30 sene önce komar ve melamid adında iki ressam kendilerine şu soruyu sordular

'insanların en çok istediği ve en çok istemediği tablolar ne olabilir?'  

bu amaçla, most wanted painting adındaki tabloyu çizebilmek için amerika ve içinde türkiye'nin de bulunduğu 9 farklı ülkede (finlandiya, türkiye, portekiz, izlanda, kenya, rusya, ukrayna, fransa, çin) ayrı ayrı 1000 kişiye şu üç soruyu sordular:

1) en sevdiğiniz rengi seçmeni gerekirse hangisi olurdu?
2) eviniz için resim, fotoğraf seçerken geleneksel mi yoksa modern mi yaklaşıyorsunuz?
3) tablolarınızda aslan, leopar, fil, zürefa gibi vahşi hayvanların mı olmasını istersiniz yoksa kedi, köpek, kuş gibi hayvanları mı tercih edersiniz?

en çok istenen resim

bununla birlikte, genel itibarıyla da istedikleri tablolar hakkında yorumlar yapmaları da istendi. keskin şekiller mi, belirli motifler mi, dış manzara mı yoksa iç manzara mı tercih ettiklerini de belirtmelerini istediler. sonuç olarak ortaya çıkan eser tam olarak bu oldu:


evet, insanların istekleri doğrultusunda anket sonucuna göre çizdikleri bu yağlı toblaya da america's most wanted painting adını verdiler.

söz konusu tablonun özellikleri nedir? 

1) özel bir ağacın olması,
2) güven veren tarihi bir figürün bulunması (washington),
3) hipopotamın bulunması,
4) geyiklerin tercih edilmesi,
5) dış mekan olması, savanalara benzemesi, saklanılacak kayalıkların olması,
6) bir su kaynağının olması,
7) manzaraya bir sığınaktan bakıyormuş gibi olmamız,
8) çocuk ve kadınların bulunması.

en az istenen resim

tabii aynı anketin içerisinde amerika ve 9 ülke için least wanted painting çalışması da yapıldı. amerika'nın en az istediği tabloyu da buradan görebilirsiniz:


söz konusu tablonun özellikleri nedir?

1) şekillerin sivri olması
2) renklerin kırmızı, gri ve sarıdan ağırlıklı olması,
3) motiflere bakınca bir sıkıntı halin oluşması,
4) geometrik bir şekile atıf olması (net üçgen)

şimdi sıkı durun, asıl konuya geliyoruz

yukarıda da bahsettiğim gibi 9 ülkede daha yapılan bu çalışmanın sonucunda, ilgili ülkelerin de türkiye dahil olmak üzere tercihleri linkteki gibi olmuştu. yani ankete katılan herkes ezici çoğunlukla birbirlerinden habersiz olarak aynı tercihi yapmışlar.

Türklerin en çok istediği resim

gördüğünüz gibi 9 farklı ülke, 9 farklı coğrafya, 9 farklı iklim ve 9 farklı kültürün tercih ettiği tabloların renkleri, dokuları ve hikayeleri aynıyken; tercih etmek istemeyecekleri tabloların da ana fikirleri aynı. yukarıda madde madde belirtilen özellikler kenya'da yaşayan bi insan ile, izlanda'da şehirde yaşayan bir insan için yüzde yüz paralellik gösteriyor. zevkler ve renkler tartışılmadan aynı sonuç ortaya çıkıyor.

Türklerin en az istediği resim

tam bu noktadan sonra bu çalışmanın farkına varan ve bilişsel evrim'i araştıran evrim teorisyenleri devreye giriyorlar

sanatçı iç güdümüze etki eden faktörlerin nasıl genlerimize işlendiğini bu ortak özellikleri ele alarak açıklamaya çalışıyorlar:

1) özel bir ağacın olması: afrika savanalarında atalarımız on binlerce yıl boyunca sürekli ağaç aradılar. ince dallı, gölgei geniş ve kolay tırmanılabilen ağaçlar bizi her zaman güvende hissettirdi. gelin bu ağaca bir göz atalım:

sizde ilk olarak uyandırdıkları nedir? gözünüzü kapatın ve düşünün. araştırmacılar, çocuklar da dahil olmak üzere yaptıkları çalışmada bu ağaçlara bakınca ilk olarak tırmanma duygusunun kamçılandığını, aslanın akıllara geldiğini ve ağaca çıkıp etrafı keşfetmek istediklerini ortaya çıkartmışlardır. çünkü bu on binlerce yıl boyunca yaptığımız bir eylemdi.

2) güven veren tarihi bir figürün bulunması: kabile şefinin olması her zaman güven verir.

3) hipopotamın bulunması: size tehdit oluşturamayacak bir vahşi hayvanın bulunması bize afrika'yı hatırlatır.

4) geyiklerin tercih edilmesi: geyik av hayvanı olarak oldukça iyi bir besin kaynadığıdır.

5) dış mekan olması, savanalara benzemesi, saklanılacak kayalıkların olması: niçin iç mekan seçilmedi, kayalıkların olması tamamen saklanma duygusunu kamçılar ve yeşil savanalar bizim geldiğimiz yerdir.

6) bir su kaynağının olması: su, hayattır. tarih öncesi yapılan bahçelerde hep su yolları, su fişkiyeleri yapılmıştır. sadece roma'da bini aşkın çeşme vardı. günümüze yalnızca beş tanesi ulaştı. suyu gören evler bu yüzden pahalıdır. göl dde olsa deniz de olsa kanal da olsa suyun yanı başında bir şeyler içmek ve yemek her zaman huzur verir.

7) manzaraya bir sığınaktan bakıyormuş gibi olmamız: bir sığınamız var ve kendimizi güvende hissediyoruz. çevreye hakimiz ve her şey kontrolümüzün altında.

8) çocuk ve kadınların bulunması: tanıdık ve güvendik yüzler bulmak istememiz, sosyal olduğumuz için tablomuzda onlara yer vermemiz de genetiğimize kodlanmış bir bilişsel evrim gerçeğidir.

tüm bunlara ek olarak kenya coğrafyasıyla, izlanda coğrafyası arasındaki ortak nokta ne olabilirdi ki istedikleri tablo aynı olsun? tabi ki gökyüzü, su ve ağaçlar; tabi bir savana üzerinde!

peki ya en az istenilen tablolar? bunların ortak özellikleri nasıl açıklanıyor?

1) şekillerin sivri olması: sivri şekiller her zaman silahı hatırlatır. sivri şekil bir tehdit ve ölüm demektir.

2) renklerin kırmızı, gri ve sarıdan ağırlıklı olması: dökülen kanımız, kararmaya başlayan bir hava ve kurak bir çöl... atalarımızın başına gelebilecek en kötü hikaye bu olabilirdi değil mi?

3) motiflere bakınca bir sıkıntı halin oluşması: sıkıcı, basık ve bir yere sığınılmış havas verilen bu motifler sanki bir yere sabit biçimde uzun zaman bakıyormuş hissi yaratır. avcıdan saklandık ve saatlerce dışarıya çıkamadık. kapana kısıldık! işte bilişsel evrim bakış açısının güzel bir yorumu daha.

4) geometrik bir şekile atıf olması (net üçgen ve kare): bu motifler bir avcının sivri dişine, bir sürüngenin derisinin motiflerine ve dikkatli bakarsanız bir leoparın desenlerine benzer. kamufle olmuş bir yırtıcıdan daha sıkıntılı ve istenilmeyen ne olabilir?

evet, buraya kadar okuduysanız küçük bir özet geçelim

bilişsel evrim binlerce sene boyunca bizimle yaşayan ve bizi hayalet gibi takip eden davranışlarımızdan oluşur. bir oyun parkına girdiğiniz zaman kız çocuklarının tırmanma oyunlarını, erkek çocuklardan daha fazla oynaması bir tesadüf değildir. çünkü dişilerin ağaca tırmanma becerileri binlerce yıl boyunca erkeklerden daha fazla olmuştur. bunu erkeklerin ayak morfolojisine bakarak anlayabilirsiniz (kaynak). çünkü korunmasız olan dişi atalarımız, binlerce yıl daha ağaçlara tırmanmaya devam ettiler. bu yüzden de üç-dört yaşındaki kız çocukları genelde yataklarının altındaki (alttan gelen tehlike) canavarlardan korkarken; erkek çocuklar dolapta saklanan (yandan gelen tehlike) canavarlardan korkarlar (kaynak).

savana hayaletimize bilindik bir örnek daha: trafikteyken önümüzdeki aracın "dur" ve "dikkatli ol" farları birbirine tam simetrik ve disk biçimde yerleştirilmiş bir çift yırtıcı gözünü andırır ve aniden parlar. bu, sizin sürüngen beyninizde etki bırakır ve takip mesafeninizi korumanızı tetikler. istemsiz bir dikkat sağlar.

çocuk yaşımızdaki davranışlarımızdan tutun da hayatımızdaki ufak detaylara kadar bizi etkileyen savana hayaletlerimizölene kadar bizimle olacaktır. geçmişten gelen ve genimize kazınan "bu hayaletler" hiç şüphesiz ki sanatçı iç güdümüze, düşünme biçimimize ve stres altında kaldığımız anlardaki davranışlarımıza da yön verecektir. yoksa coğrafyasında hiç yılan bulunmayan insanların ya da hayatında hiç sürüngen görmemiş minik kemirgenlerin korktukları ve iğrendikleri tek ortak hayvan nasıl yılan olabilirdi?

buraya kadar sabırla okuduysanız teşekkürler

 bu yazıyla beraber; baktığınız ve etkilendiğiniz tabloları bir de bilişsel evrim gözüyle incelerseniz, okuduğunuz edebi metinlere bu gözle bakarsanız ya da gerçek hayatta karşılaştığınız ufak detayları bu gözle yorumlarsanız yazıyı amacına ulaştırmış olacaksınız.

kaynaklar ve meraklısına notlar

İnsan Neden Sanat İcra Eder?