Beynimiz Nasıl Düşünür?

Bir anda aklımıza fikirler geliyor, anılar tetikleniyor, duygular değişiyor. Ama tüm bunların kaynağı olan beyin aslında nasıl düşünüyor?
Beynimiz Nasıl Düşünür?

beyninizi çok sayıda sokağı ve binası olan kalabalık bir şehir olarak hayal edin. tıpkı bir şehrin belirli bölgelerinin veya belirli binaların farklı amaçlara hizmet etmesi gibi, beynin her bir bölümünün de yapması gereken belirli bir işi vardır. bir düşünceye sahip olduğunuzda, bu, bir bölgeden diğerine geçerek şehir boyunca seyahat eden bir mesaj gibidir.

nöron beyinde kilit bir oyuncudur- bunlar birbirleriyle iletişim kurabilmeleri için sinyaller ve mesajlar gönderen ve alan küçük hücrelerdir. beyninizde 80 milyar ila 100 milyar arasında nöron bulunur. nöronlar, şehir benzetmesindeki caddeler ve otoyollar gibi sinir yolları oluşturmak üzere bir araya gelme eğilimindedir. bir düşünceye sahip olduğunuzda, beyninizdeki nöronlar ateşlenir ve elektriksel uyarılar oluşturur. bu uyarılar benzer yollar boyunca ilerleme eğilimindedir ve yol boyunca nörotransmitter adı verilen küçük kimyasallar salgılar. bu nörotransmitterler, yolları inşa eden inşaat ekibi gibidir ve mesajların iletilmesini kolaylaştırır. bunu toprak bir yol olarak hayal edebilirsiniz, ancak daha fazla trafik - yani nöron sinyalleri - toprak yolda ilerledikçe, yol asfalt bir caddeye yükseltilir. trafik devam ederse, otoyola dönüştürülür.

yeni şeyler öğrendikçe ve etrafınızdaki dünyayı deneyimledikçe, bu bağlantılar güçlenir. örneğin, bisiklete binmeyi öğrenirken dengesiz olabilir ve denge yeteneğinizle birlikte tüm farklı kaslarınızı koordine etmekte zorlanabilirsiniz. ancak ne kadar çok pratik yaparsanız, kaslarınızı ve denge yeteneğinizi kontrol eden nöronlar o kadar çok birlikte ateşlenir ve bu da pratik yaptıkça işinizi çok daha kolaylaştırır. nöronlar birbirine bağlanıyor ve sinir ağları oluşturuyor. bu nedenle ister piyano çalmak ister bir dil öğrenmek olsun, becerilerinizi geliştirmek için pratik ve tekrar önemlidir. sinir ağları oluşturulur ve daha sonra birlikte ne kadar çok iletişim kurarlarsa o kadar güçlenirler. bilim adamlarının bu alanda bir sözü vardır: “birlikte ateşlenen nöronlar birbirine bağlanır.” belirli düşünme veya davranış kalıpları bu tür tekrarlanan senkronize faaliyetlere bağlanabilir.

beyninizin aldığı bilgilerin yalnızca çok küçük bir kısmının bilincindesinizdir. beyniniz sürekli olarak duyularınızdan -görüntüler, sesler, tatlar, kokular ve dokunuşlar- girdi alır. sevimli bir köpek yavrusu gördüğünüzde veya en sevdiğiniz şarkıyı duyduğunuzda, duyularınız beyne sinyaller göndererek düşünce ve duyguların zincirleme reaksiyonunu tetikler.

beyin aynı zamanda anıları da depolar; bunlar bilgisayardaki dosyalar gibidir ve ihtiyaç duyduğunuzda erişebilirsiniz. anılar düşüncelerinizi şekillendirmeye yardımcı olur ve dünyayı nasıl gördüğünüzü etkiler. plajda geçirdiğiniz eğlenceli bir günü hatırlarsanız, bu sizi mutlu ve rahatlamış hissettirebilir. eğer elmalı turta kokusu alırsanız, bu size büyükannenizin fırınını hatırlatabilir. bu düşünceler tetiklenir çünkü bu hoş çağrışımlar beyninizde oluşmuş ve tekrarlar yoluyla zaman içinde güçlenmiştir.

yaratıcılık beynin bir başka süper gücüdür. hayal gücünüzü serbest bıraktığınızda, beyniniz yeni fikirler, hikayeler ve icatlar üretebilir. sanatçılar, yazarlar ve bilim insanları yeni olasılıkları keşfetmek ve sorunları çözmek için yaratıcı beyinlerini kullanırlar. hiç durup dururken aklınıza parlak bir fikrin geldiği bir “eureka” anı yaşadınız mı? bu, beyninizin noktaları birleştirme ve bir çözüm bulma yoludur.

beyin, düşünceler, anılar ve fikirler yaratmak için yorulmadan çalışan büyüleyici bir organdır. teknoloji gelişmeye devam ettikçe, bilim insanları biyolojik süreçlerin bilinçli deneyimlerimize nasıl yol açtığı hakkında daha fazla şey öğreneceklerdir. beyin hakkında bilgi edinmenin zorlukları, nörobilimsel bir ay atışı gibidir- nasıl çalıştığını tamamen anlamadan önce gitmemiz gereken uzun bir yol var.

kaynaksciencealert

ekleme: simderun isimli yazar güzel bir link gönderdi. linkte kısaca şu var; son zamanlarda yapılan bir çalışma, bilişsel kontrolün dürüst katılımcıların hile yapmasını sağladığını, hile yapanların ise dürüst olmasına yardımcı olduğunu bulmuş. ancak bu yöntem tek başına yeterli değilmiş ve başka yöntemler ile bu tezi geliştirmeye çalışacaklarmış. ilgilenenler linke tıklayarak okuyabilir. yazara tekrardan teşekkür ederim.