Battlestar Galactica İzleyenlere Aslında Hangi Şeylerin Mesajını Veriyor?

Yeni kuşakların daha çok CNBC-e'deki 2004 versiyonu ile bildiği dizinin temalarını özetleyen bir yazı.
Battlestar Galactica İzleyenlere Aslında Hangi Şeylerin Mesajını Veriyor?

battlestar galactica: insan olmanın bedeli

2004’te yeniden hayata döndürülen battlestar galactica (bsg), kağıt üzerinde tipik bir “uzayda insan–robot savaşı” hikayesi gibi görünür. ama birkaç bölüm sonra fark edersiniz ki, bu dizi aslında savaşın, göçün, inancın ve ahlakın ne kadar kırılgan olduğunu anlatan koca bir alegoridir.

kıyametin ilk beş dakikası

dizi, insanlığın “12 koloni” adı verilen gezegenlerde yaşadığı bir evrende geçer. cylon adı verilen yapay zekalı makineler, uzun bir barış döneminden sonra aniden geri döner ve insanlığı neredeyse tamamen yok eder. nükleer saldırılardan sağ kurtulan galactica savaş gemisi ve bir avuç sivil gemi, bilinmeyen bir hedefe — efsanelerdeki dünya’ya — doğru yola çıkar.

asıl tehdit dışarıda mı, içeride mi?

cylon’lar artık sadece metal iskeletlerden ibaret değildir; insan gibi görünen modeller vardır ve bazıları insan filosunun içine sızmıştır. bu, dizinin sürekli bir paranoya atmosferi kurmasını sağlar. dost–düşman çizgisi bulanıklaşır. bir karakterin kimliğinden asla emin olamazsınız.

siyaset, din ve ahlak

bsg, uzay operası kılığına girmiş bir politik drama gibidir.

• din: insanlar çok tanrılı inançlara sahipken, cylon’lar tek tanrılıdır. bu ters inanç dengesi, hem çatışmanın hem de diyalogların merkezindedir.

• siyaset: filodaki sivil hükümet ve askeri komuta sürekli çatışır. güvenlik mi özgürlük mü sorusu, dizinin temel eksenlerinden biridir.

• ahlak: insanlığın soyunu sürdürmek için ne kadar ileri gidilebilir? bir işkenceyi meşrulaştırmak mümkün mü? toplumu ayakta tutmak için yalan söylemek haklı olabilir mi?

karakterler: kahramanlıkla kusurun kesiştiği nokta

admiral adama: sert, disiplinli ama babacan bir lider.

president roslin: öğretmenlikten başkanlığa yükselen, ölümcül hasta ama inatçı bir politikacı.

kara thrace (starbuck): asi, yetenekli pilot; dizinin en karmaşık karakterlerinden.

gaius baltar: hem dahi hem hain; dizinin en gri tonlu figürü.

number six: hem düşman hem de ilahi bir elçi gibi davranan cylon modeli.

hiçbir karakter kusursuz değildir; bsg’nin asıl gücü buradan gelir.

neden bu kadar etkili?

battlestar galactica, 11 eylül sonrası amerikan toplumunun korkularını, göçmenlik krizlerini, terörle mücadele politikalarını ve dini fanatizmi, bir bilimkurgu filtresinden geçirerek anlatır. “uzayda geçiyor” ama aslında bize bugünü izletir.

unutulmaz temalar

• hayatta kalmak için özgürlükten vazgeçmek

• düşmanın insanileştirilmesi

• teknolojinin üreticisine başkaldırması

• inanç ve kader çatışması

• “biz” ve “onlar” ayrımının yapaylığı

son söz

bsg, patlayan lazer toplarından çok, insan olmanın ağırlığını hissettiren bir dizidir. “robotlara karşı savaş” hikayesi izlerken, en büyük tehdidin bizim kararlarımızdan geldiğini fark edersiniz.

    belki de insan olmanın tek tanımı, hatalarımızla yüzleşmeye cesaret edebilmektir.