Balayına Çıkamadan Savaşa Yolladığı Kocasının Akıbetini 62 Yıl Sonra Öğrenen Kadın
billie dowe harris ve peggy seale 1943’te, aylarca mektuplaşarak tanıştıktan sonra tanışmaya karar verdiler. yakışıklı oğlumuz eğitimi devam eden bir savaş pilotu, kızımız ise uçak teknisyeniydi ve ortak tanıdıkları sayesinde birbirlerini bulmuşlardı. birbirlerine görür görmez aşık olan genç çift florida’da evlendiler. (billie yurt dışına savaşmak için gönderilmeden önce ileri düzey savaş pilotu eğitimi almak üzere buraya yollanmıştı.)
sırılsıklam aşık çiftin evlenirken yüzük alacak paraları bile yoktu bu yüzden genç teğmenimiz lise mezuniyet yüzüğünü takmıştı peggy’e. tam balayına çıkacaklardı ki atlantik’te bir grup pilotu taşıyan askeri gemi torpido ile batırıldı ve tüm izinler iptal edildi!
teğmen harris’in birliği onların yerini almak üzere görevlendirildi. herkesi tallahassee’ye götürdüler; eşleri de dev bir otele yerleştirdiler. erkekler görev için yola çıktığında, eşlere evlerine dönmeleri ve kocalarının güvenle oraya ulaşana kadar yurtdışına gönderildiklerini kimseye söylememeleri söylendi. ekim 1943’tü ve peggy farkında olmadan kocasını son kez görüyordu.
teğmen harris, sonraki aylar boyunca, p-51 mustang uçağıyla ingiltere’de ve normandiya savaşında aktif şekilde görev yaptı. bu dönemde iki hava madalyası ve 11 meşe yaprağı kümesiyle birlikte şerefli uçuş haçı kazandı. karısına yazdığı sık sık mektuplar yazıyordu ama onlarda sansürlendiği için peggy onun tam olarak ne yaptığını bilemiyordu.
temmuz 1944’e gelindiğinde, teğmen harris 100’e yakın görevi tamamlamıştı ve artık eve dönme hakkı kazanmıştı. dönüş yolculuğu için bir gemide yeri bile ayrılmıştı ama yaralı askerlerin öncelikli olduğu söylenince beklemesi gerekti.
tüm bunları anlattığı son mektubunu 8 temmuz 1944’te peggy’e postaladı. temmuz sonlarında peggy bir telgraf aldı: eşi 7 temmuz 1944’ten beri kayıp olarak bildiriliyordu. bu telgraf, harris’in hayatını 62 yıl boyunca etkileyecek bir dizi hatanın ilkiydi. peggy hemen ordu ofisine gidip kocasının 8 temmuz’da mektup yazıp nasıl 7 temmuz’da kayıp olduğunu sordu. sözüm ona olay bir süre araştırıldı ve peggy’e ikinci bir telgraf geldi: kayıp tarihi 17 temmuz 1944 olarak düzeltilmişti.
peggy buna inanmadı ve sorgulamaya devam etti. bir süre sonra, müttefik fransa’daki yüksek karargâh’tan (sheaf) peggy’ye resmî bir belge gönderildi. belgede teğmen harris’in izinli olarak amerika birleşik devletleri’ne döndüğü yazıyordu. ancak ailesi dahil kimse onu görmemişti ve bundan haberleri yoktu
kocasının gerçekten abd’ye döndüğüne inanmayan peggy, onun nerede olduğunu öğrenmek için kızılhaç’a başvurdu. dönen askerlerin bazıları hafıza kaybı ile hastanelerde yatıyorlardı ve bu yüzden nerede oldukları belirlenemiyordu. 7 ay sonunda peggy hala bir cevap alamamıştı. pes etmeyen peggy, bu kez ed gossett’e başvurdu. gossett, konuyu isviçre’deki uluslararası kızılhaç komitesine gönderdi. ama hiç bir kurum genç pilota ne olduğunu açıklayamıyor, bilemiyordu.
böylece çelişkili haberlerle dolu uzun bir dönem başladı: teğmen harris’in önce “kayıp”, sonra “ölü”, sonra yeniden “kayıp” olduğu bildiriliyordu. kimse genç pilotun başına ne geldiği konusunda aynı fikri paylaşmıyordu — hatta kimse kesin olarak bilmiyordu.
1948 yılında hükümetten peggy’ye bir form ulaştı; formda, teğmen harris’in kalıntılarının nereye defnedilmesini istediği soruluyordu! inanılır gibi değildi, kocasını aramaya devam eden peggy şok olmuştu ama gidip kağıtları imzaladı ve “ kalıntılar “ oklahoma’ya yollandı, böylece zavallı kızımız ordu yardımı almaya hak kazandı. ancak peggy ve billie’nin ailesi hiçbir zaman onun öldüğüne inanmadılar.
billie’nin kuzeni alton harvey, çocukluğunda bu hikayeyi dinleyerek büyümüştü. olayı yıllarca araştıran harvey, bazı pilotların fransa’da gömüldüğünü ve 2000’lerin başında ordu arşivleri’nden bu konudaki dosyaların erişime açıldığını öğrendi. hemen washington’a telefon açıp billie ile ilgili dosyaları talep etti ama dosyalar düzensizdi ve bulunması uzun sürecekti. ancak ilginç bir şey vardı, bir fransız kadın da billie’nin dosyalarını talep etmişti! o fransız kadın, les ventes kasabasından valérie quesnel idi.
quesnel, 2004 yılında kasaba meclisiyle birlikte fransa’nın kurtuluşu’nun 60. yıldönümünü anma törenini düzenleyen üyelerden biriydi. törene 1944’te kasabada hava saldırısında ölen sivillerin yakınları, fransız direniş savaşçıları ve yakınları davet edilmişti. tören kanadalı pilot teğmen billie d’harris anısına yapılıyordu.
ancak, törenden sonra yayımlanan bir makale normandiya hava hatırası derneği başkanı bay huard’ın dikkatini çekti. bu adamın dikkati sayeseinde teğmen harris’in hikâyesi ortaya çıktı. huard, pilotun kanadalı değil, amerikalı olduğuna inanıyordu. mezar taşı hala kasabadaydı ama cenaze normandiya amerikan mezarlığı’na nakledilmişti.
huard washington’la temasa geçip topladığı belgeleri yolladı, gerçekten de adına tören yapılan teğmen kanadalı değildi, peggy’nin yıllardır kayıp aşkı billie idi. direniş üyeleri, billie’nin bedenini bulmuş ve büyük bir özenle gömmüştü. kasaba halkı, adını “d’harris” şeklinde yanlış okuyup onun kanadalı olduğunu sanmıştı; çünkü kimliğini belli eden eşyaları almanlar almıştı.
almanlarla savaşırken uçağının köye düşmesini engelleyerek hayatını feda ettiği için onu fransa’nın kurtuluşu uğruna savaşan bir kahraman olarak onurlandırdılar. normandiya’daki küçük les ventes kasabasında, ana caddeye “place billie d. harris” adı verilmişti. kasaba halkı, billie’nin fedakârlığını anmak için son 60 yıldır, yılda üç kez bu cadde boyunca yürüyüş yapıyor.
neyse efendim huard’ın yolladığı belgeleri alan kuzen harvey hemen onları peggy’e ulaştırdı. peggy hemen les ventes kasabasına bir mektup yazdı; kocasını orada gömdükleri ve yıllarca onun anısını yaşattıkları için teşekkür etti. böylece valérie quesnel ile aralarında bir mektuplaşma başladı ve peggy sonunda 1944 yılının o temmuz gününde neler olduğunu öğrendi.
peggy, kocasının uçağının düştüğü yeri öğrendikten sonra her yıl buraya, normandiya’ya ziyarete geliyor ve kasabalıların sevgisiyle teselli buluyor.