Az Kişi Tarafından Bilinen Süper Tatil Yerleri

Tam manasıyla ''Abi orası bozdu ya...'' diyemeyeceğiniz, henüz çok fazla kişi tarafından keşfedilmemiş, Türkiye'nin nefis tatil yerleri listesi.

Selimiye

iStock.com

selimiye'nin en güzel tarafı selimiye'den şehire döndükten sonra başlar.

bir kadına aşık olmak gibidir.

düşünüp durursunuz; "acaba onu tekrar ne zaman görücem.."

saat işlemez sanki orada zaman durmuş. gittiğinizden beri sanki aynı sayfayı okuyordur o kız.
garson kalamarı verirken donup kalmış gibi. saati kontrol ederken yakalarsınız bir anda kendinizi..

gece 12 oldu mu hangi tatil yöresinde fısıldıyarak konuşur insan??
nasıl bir huzur ve rahatsızlıktır bu..?
selimiye tuhaf bir yer; tıpkı aşık olmak gibi.

Adrasan

iStock.com

huzurun tanımı, saklı cennet. ayrı ayrı zor zamanlar geçirdiğimiz 3 kuzen toplaşıp gittik, iyi ki de gittik. eğer denize gireyim, sahilde kitabımı okuyayım, müziğimi dinleyeyim, aman partiler falan hiç bana göre değil, kafamı dinlemek istiyorum tatilcilerindenseniz şiddetle tavsiye ediyorum. denizi çok temiz (öyle ki balıkları net görebilirsiniz), ormanla iç içe, manzarası harika şirin bir koy. keşfedilmemesi de harika, her yer butik otel, aile oteli, öyle ultra her şey dahil ziyanlığı yok (her gün çöpe giden binlerce yemek falan, vicdanınız rahat)..öğle yemeği veya akşamları bir şeyler içmek için (bkz: chill house lounge adrasan) ı tavsiye ederim, müzikleri iyi, sahil boyunca bulunabilecek en güzel mekanlardan.. ayrıca mutlaka nehir üzerindeki çardaklara gidin bir şeyler için,yiyin, huzurdan geberin, etrafınızda gezinen ördekleri, balıkları izleyin, seslerini dinleyin.. 5 gün sonunda daha tebessümlü, kafa rahatlığıyla ayrıldık, hepimize çok iyi geldi adrasan..şimdiden seneye 3-4 gün sevdicekle oraya gitme, saklı, huzurlu bir tatil geçirme, parasailing yapıp tepeden güzelliği seyre dalma, tekne turuyla yerli maldivler olarak geçen masmavi koyları gezintiye çıkma planlarım hazır...

not: tabii o kadar huzurdan sonra gerçek yaşama dönüş, bütün sorunların seni bir anda sarmalaması çok acı geliyor ama arada oradaki sessizliği hatırlayıp az da olsa içimi ferahlatıyorum.

Bozburun

iStock.com

marmaris'in kalabalığına inersin. gar'dan minubüse atladın mı? 1 saat sonra ordasın.

lacivert denizi, sakin yaşantısı ile insanı içine alır, yıllar geçse de hep birgün yine ''gitmelisin'' hissini bırakır.... yatları meşhurdur. sevgili ile ya da yalnız gidilecek yerdir. orda pek arkadaş tatili çekilmez. ikisinin ortası olmayan bir yer. hiç imar izni çıkmaz da orası da birgün 5 yıldızlı oteller diyarı olmaz. denize bakan pansiyonlarının birnde konaklamak gece yıldızlara dalmak doyumsuzdur. eylül-ekim bence en makbuludur.

Kaputaş

iStock.com

tanrı'nın ideal maviyi bulmak için yarattığı sürreal koy*.

güneşin cilaladığı altın kumlarla başlayıp beyaz köpüklerle sevişen turkuaz dalgalarla devam eden kaputaş, gittikçe koyulaşan renk kartelasıyla mavinin tüm tonlarının ana vatanıdır. kaş'tan çıkıp patara'ya devam ederken hemen sol taraftadır. öyle ki, bu bakir maviliği ellerinde silah ile jandarma korur. sırtını sarp dağlara, yüzünü ise akdeniz'e dönen bu küçük koy ara sıra gökkuşağının, yağan yağmurun ve doğanın tüm marifetlerinin ekranı olur; bir kenara geçip sadece seyredersin.

ileride güneş açarken, delicesine yağan bir yağmurun altında kulaç atmak ve tüm eşyalarının yağmur altında kalmasına gülümseyerek tanık olmaktır kaputaş, birkaç kayanın üzerinde giysileri kurutmaya çalışırken tanrıya hafiften surat asmaktır. ağzına kadar su dolan ayakkabılarla bitmek bilmeyen merdivenlerden tırmanmak ve güneşin ortaya çıkması için elleri gökyüzüne doğru kaldırıp dua etmektir. sınırsız aşklara tanık olmak ve ıslak elbiselere bürünüp "en yakın zamanda görüşmek üzere" demektir.

Gideros

kastamonu' nun cide ilçesine 12 kilometre mesafede bulunan küçük ve doğa harikası bir koy. yeşille mavinin buluştuğu muhteşem ve sakin "gizli liman". zamanında korsan gemileri bu noktada demirlerlermiş, cide ilçesi de adını bu gideros' tan aldı diye düşünüyorum.

gideros koyu, ağzının çok dar olması sebebiyle neredeyse bir göl kadar dingindir, suyu zümrüt rengine yakın olup çam, selvi vs. gibi ağaçlar suyun dibine kadar büyümüşlerdir. vakti zamanında salaş bir balık restorantı vardı bu koyda, orada palamut+rakı kombinasyonu sonucu kendimizi denizde bulurduk gün batımlarında. gerçekten görülmesi ve korunulması gereken bir nadide yerdir gideros.

bir de önemli nokta: kimi kaynaklarda burasının adı "gideros koyu" olarak geçmekteyse de resmi olarak da adı "gideros"dur.

Kabak Koyu

anladım ki huzur birseylere sahip olmak değil, birseylerin içinde olmamakmis. kosusturmacanin olmamasıymis, telefonların cekmemesiymis, internetin kısıtlı olmasıymis, stresten, yetiştirme, yetişme telaşından uzak olmakmış, doğayla iç içe olmakmış; o kadar ki yolu bile olmayan bi yerde hiç birseyi, hiç kimseyi düşünmeden vakit geçirmekmis. büyük şehirlerde bize stresi, huzursuzlugu, mutsuz olmayı ogretmisler. mayis ayinda, sezon tam acilmadan, kalabalik olmadan vakit gecirerek bunu anladigim yerdir kabak koyu.

Kelebekler Vadisi

iStock.com

kabak koyundaki tatil sırasında biraz kabaktan sıkılıp etrafta adrenali bol ne yapabiliriz diyerekten indiğimiz ve çıktığımız vadi. faralya köyünde george house'da ineceğim dediğinizde, kolaylıkla vadiye inen yolu bulabilirsiniz.

işte bundan sonrası biraz yürek, biraz azim, çokça da dikkat gerektiriyor. öncelikle terlikle inmeye çalışmayın, üstünüze uygun kıyafetler giyin bir de sırt çantanıza su koyun.

inmesi 45 dk çıkması 30 dk sürüyor ortalama. inmek, ilk kez bu vadiyi inenler için çıkmaktan zor gelebilir ama inanın çıkmak daha yorucu.

yol boyunca kayalarda kırmızı işaretler var. bunları takip ettiğinizde kolaylıkla plaja inebilirsiniz.

tehlikesi, taş ve toprak alanlardan indiğiniz için adımlarınızı sağlam atmanız gerekiyor. 2 yerde önemli bir iple iniş var ama uygun yerlere ayaklarını bastığınızda ve ipi kontrol ederek indiğinizde sorunsuz.

keyfi, tarif edilemez bir duygu. cidden o kadar keyif aldımki, plajda geçirilen zaman sonrası tekrar çıkmak için can atıyordum. çıktık da. elbet sevgili sevgilim ben kayaları tırmanırken, kalp krizi geçirmek üzereydi.

ama siz siz olun tepenizde güneş varken bu işe kalkışmayın.

ne sevgilim ne de ben tırmanışçı değiliz ama bu vadi yolu da o kadar profesyonellik gerektirmiyor. elbet tehlikelere açık.

keçiler tırmanıyor ben de tırmanırım diyorsanız inanın adrenalin için ideal.

plaj mı? daha iyileri elbet var. ama o vadiden inme duygusu çok az yerde vardır.

Kekova

iStock.com

yanlızca üçağız koyu'nda demirlemiş olan ufak tekne veya motorlarla ulaşabildiğiniz,daha teknedeyken bile kafanızda orası hakkında önceden oluşmuş olan tüm şüpheleri silebilen;insana "iyiki de gelmişim be buraya" dedirten ve kesinlikle daha önce gittiğiniz hiç bir yere benzemeyen harika yer.buralarda konaklamak isteyenlerin ilk tercihi adını tepesindeki kaleden alan ve bilmem kaç bin yıl önceki bir depremde sular altında kalmış olan simena antik kentinin kalıntıları üzerinde ve çevresinde(antik kent kalıntıları üzerinde dalış yapmak malesef yasaklanmış)kurulmuş olan kaleköy olmalı. sanırım bir sonraki yaza kadar tüm soğuk,karanlık,yağmurlu kış günlerinde tuzlu denizdeki lahitlerin yanında yüzmeyi,kahvaltıda müthiş lezzetli menemenleri yerken yüzüme çarpan güneşi,hamakta tertemiz havayı içime çekmeyi ve en çok da hayatımda gördüğüm en güzel yakamoza karşı sevgilimle sahilde oturup bir şeyler içmeyi özleyeceğim...

Kerpe

iStock.com

galiba kendimi unuttuğum yer. mümkünse geri götürsünler beni...

bayramdan iki gün önce, meşhur cumartesi trafiğinin olduğu sabah yola çıktım. tem navigasyonla 5 saat gösterdiğinden çekmeköy- ağva üzerinden köy yolunu kullanarak gittim. yaklaşık 3 saat kadar sürdü. bu yolda araba kullandığınıza asla pişman olmazsınız, müthiş bir yeşillik içinden akıp gidiyorsunuz. biraz virajlı bir yol ve karşınıza her an bir inek çıkabilir. ben de nasıl bir şans varsa karşıma önceki kazadan kalma ölü bir inek çıktı. neyse ki jandarma ve köylülere haber verdik, ilgilendiler hemen.

bu yol üzerinde durup, köylülerin müthiş gözlemelerini yiyebilirsiniz. oldukça sıcak karşılanıyorsunuz.
yola devam, kandıra'ya kadar yol sizi götürür. eğer yol üzerinde tam bir köy görmek istiyorum, acelem yok derseniz "erikli köyü" tabelasından girin. doğal hayatı her yönüyle görürsünüz. adı üstünde erikli girer erik çalarız falan derseniz, köylüler size çalmadan ikram ediyorlar. köyden çıkınca tekrar kandıra yoluna varmış olursunuz. kerpe'ye gelince orada bir durun işte!

sözlükte gitmeden önce "kafamı dinlemek istiyorum ama suyu önemli" dediğimde "hiç durma git" demişlerdi. doğru demişler. çarşaf gibi bir su var önünüzde. karadeniz olduğuna inanamayacaksınız.

gidenler özellikle aile ve çocukların yüzme bilmemesi (maalesef ebeveynlerde de yüzme oranı çok düşük) nedeniyle belirli bölgeler hatta suyun boy hizası çok çok yoğun. sakin bir yer istiyorum, az insan olsun, yeter ki dinleneyim, yüzeyim derseniz "kerpe diem" tarafına gidebilirsiniz. burada su derin olduğundan insanlar pek tercih etmiyor. 20 tl şezlong ücreti ödeyip, bütün gün duş vs. konusunda rahat edersiniz. insanlar tabii kalabalık geldiklerinden, kişi başı bu rakamı ödemek istemiyorlar, haklılar.

yemek yemek için pek bir alternatif yok, daha doğrusu lüks mekan aramayın. her yerin menüsü tek tip. girne restaurant'ı tercih ettim, mutlaka gidin. hele ki bir de sizi severlerse, inanılmaz özenli masalara oturursunuz. taze balık yersiniz, dolu dolu muhabbet olur. özledim karadeniz yemeğini dedim diye usta sağ olsun "mıhlama" yaptı bana. çok lezzetliydi, üstelik pahalı da değil.

yok beni buranın sakinliği de kesmedi, illa daha sakin bir yer arıyorum derseniz. cebeci yoluna çıkın, oradan "pembe kayalıklar" tabelasını takip edin. arabanızı bırakıp biraz yürürseniz, o kayalıklar üzerinden müthiş bir suya atlayabilirsiniz.

lüksten, abartıdan uzak, harika bir sahil kasabası.
arayı açmadan geleceğim, söz!

edit: imla

Bördübet

gercekten farkli, huzurlu, endustriyel olmayan (bkz: endustriyel tatil) bir tatil gecirmek isteyenlere siddetle onerilebilecek mekan. o kadar huzurludur ki hareketi sevenler icin birkac gun sonra fazla gelmeye baslayabilir. ha diyosaniz ki bi sezlong bi de okuncak bir iki romandan baska bisiye ihtiyacim yok, diyosaniz ki huzura acim, o zaman bordubet sizin yeriniz.

Akyaka

iStock.com

cennetten bir parça değil, cennetin ta kendisi.

oraya gittiğim ilk gün bunu düşündüm ve üstünden 6 sene geçti, defalarca gittim, geçen ay gittim, hala böyle düşünüyorum.
buz gibi denizi, masmavi ve güneşli yaz günleri, ılık ılık esen rüzgarı, göz doyuran ormanı, kiralık bungalow evleri, ucuz ama temiz otelleri, günde üç öğün gideri olan balık ekmeği, azmak'ı, orfoz'u, çınar'ı ile, gittiğinizde gerçek dünyadan soyutlanmış gibi hissedeceğiniz, ruhsal bir detoksa girip bütün toksinlerinizden arınacağınız, geldiğiniz yer her neresi ise oraya geri dönmek istemeyeceğiniz, hatta "bu dünyada herkes çalışıyor, ulan bi ben aylak olsam ne yazar" deyip, arkanızda bırakacağınız her şeyden vazgeçip ve her şeyi de göze alıp orda kalmak isteyeceğiniz bir yer burası.

ben cenneti bu dünyada gördüm. ondandır akyaka'nın sahilinde oturup umarsızca içkimi içişim, ondandır tembelliğim, bu dünya için çalışmayışım, ondandır hala kötülük peşinde koşuşum.