Avrupa, Türkleri Neden Yüzyıllardır "Tehdit" ve "Öteki" Olarak Kodluyor?

Avrupa’da Türkler hakkındaki olumsuz bakışın sebebi tam olarak nedir? Gelin, bu meseleyi tarihsel olarak ele alalım.
Avrupa, Türkleri Neden Yüzyıllardır "Tehdit" ve "Öteki" Olarak Kodluyor?

türklerin anadolu ve orta doğu'da sahne almaya başlamasına kadar giden derin bir nefretin günümüze yansımasıdır bunlar. devletlerin dostu düşmanı olmaz fikrine katılmakla birlikte türkler özelinde bu konunun biraz daha farklı ele alınması gerektiği kanaatindeyim. çünkü bugün doğuda var olan şeytani batı imajının bir benzerine, geçmişte biz de sahiptik.

bildiğiniz gibi haçlı seferleri sürecinde avrupalı kralların ve kilisenin yoluna taş koyan orduların neredeyse hepsi türklere aitti. bu yüzden 1095'te papa 2. urban, haçlı seferi çağrısını yaparken türklerin tanrının halkını ezdiğinden, onların tanrının düşmanları olduklarından ve yok edilmelerinin gerekliliğinden bahseder. o dönemde yazılan birçok latince kronikte turci sözcüğü doğrudan şeytanın ordusu olarak geçer.

istanbul'un fetihi de siyasi olarak bu fikirlerini pekiştirmiş, türkleri nihai düşman olarak bellemelerine yol açmıştır. italyancada sıkça kullanılan mamma li turchi gibi bir çok deyim hala avrupa halklarının dillerinde yaşamaktadır. hristiyanlıkta bolca bahsi geçen doğudan gelecek düşman kehanetlerinin türklerle özdeşleştirilmesi, asırlarca anlatılan korku hikayeleri derken bir çok avrupa halkı için türkler bizzat iblisin kendisi olmuştur.

öte yandan türklerin askeri disiplini, inancı ve fetih başarıları, avrupalılarda hem hayranlık hem de korku karışımı bir aşağılık kompleksi yarattı. bence bu uzun süreli kompleks, bilinçaltlarında türk nefretinin sabitlenmesine yol açtı. türkler bir dönem avrupanın gözünde öyle dominant hale gelmişlerdi ki araplara veya müslüman olan herkese türk diyorlardı. yani türk sözcüğü bütün ortadoğu ve islam coğrafyasını temsil eder hale gelmişti.

mesela martin luther'in vom kriege wider die türken yani türklere karşı savaş üzerine adlı meşhur kitabı sadece bu konuya adanmıştır. luther bu kitapta, türklerin günahkar hıristiyanlara bir bela olarak tanrı tarafından bilerek gönderildiğini iddia eder.

batının gözünde türkler ve islam adlı eserde de bu konulara sıkça değinilmiştir. türkçeye tercüme edildi mi bilmiyorum ama mutlaka okumanızı tavsiye ederim. görsellerle desteklenmiş çok hoş bir çalışmadır. pdf versiyonu şurada var.

bu kitapta sistin şapeli'ne giden yolda bulunan galleria delle carte geografiche de, malta kuşatmasında türklerin geri çekilmesine yer verildiği anlatılır. freskin üzerinde meleklerin koruduğu bir malta resmedilmiştir. bizdeki çanakkale'de gökten melekler indi efsanesinin bir benzeridir. kitapta buna benzer bir çok örnek var.

gerçi kitaba da gerek yok. bildiğiniz bir çok popüler eserde aynı aşağılamaları görebilirsiniz. shakespeare'in othello'sunda bile onlarca kez türk kelimesi geçer. mesela the turk sözü vahşi, barbar anlamında bir hakaret olarak kullanılmıştır. turned turk gibi dinden dönen hristiyan anlamında hakaret olarak kullanılan bir sürü tabir vardır.

avrupa'daki bu ağır türk kompleksinin bir uzantısı olarak, bugün de aşağı yukarı aynı anlatı* devam ediyor. biz türklerin altın çağları çoktan geride kaldı ve bugün kendi derdine düşmüş bir milletiz. buna rağmen hala bu algıları devam ettirmeleri, bu nefretin aslında ne kadar derinlere işlediğini gösteriyor. abartmıyorum. orta çağda başlayan bu şeytanlaştırmanın modern sinemadaki uzantısı haline gelmiş sayısız örnek verebilirim.

mesela geçen gün can sıkıntısından izleyecek bir şeyler ararken kevin costner'ın oynadığı meşhur robin hood filminine denk geldim. filmin açılış sahnesinde şu yazıyor;

800 years ago, richard the lionheart, king of england, led the third great crusade to reclaim the holy land from the turks.

(bkz: robin hood prince of thieves)

o dönemde richard'ın kudüs'e hiç varamadığını, robin hood'un kurgu bir karakter olduğunu vs. geçiyorum. eyyubilerin yönetiminde olan kudüs'ün türklerle uzaktan yakından alakası yoktu. türklerle ilişkilendirmelerinin selahaddin eyyubi'nin türk olduğu iddalarıyla da ilgisi yok. bizzat algı yönetme amaçlı yazılmış bir cümle. hatta izlediyseniz bu giriş sahnesinde türkleri de arap olarak resmetmiş, onları el kol kesen caniler olarak betimlemişlerdir.

indiana jones and the last crusade gibi bir çok filmde türkler ya düşman ajanı, ya kötüleri destekleyen asker ya da hile hurda peşinde tipler olarak resmedilir. eğer hikaye türkiye'de geçiyorsa daha da çirkinleşirler. bu türk düşmanı oryantalist yavşaklar yüzünden yıllarca pazarda tavukların uçuştuğu sahneler çekildi. koca istanbul, sadece mısır çarşısından ibaretmiş gibi bir hindistan imajı çizdiler. bir de meşhur sarı filtre var ki ulan bari jackie chan filminde kullanmayın dedirtir insana. mesela daha bu sene yayınlanan the day of the jackal'da bile ankara yine boktan bir renk filtresi ve köy gibi resmedildi.

her ne kadar severek izlesem de her iki bölümde bir türklere atıf yapan slow horses gibi onlarca yapım var. bunlara bir de ermeni lobisinin ciddiye bile alınmayacak saçmalıktaki fantezilerini saçtıkları düşük bütçeli yapımları ekleyin. anlayacağınız bu sadece devletlerin çıkarlarıyla açıklanabilecek bir düşmanlık değil. bunlar hep dış güçlerin oyunları demiyorum ama bbc'de yayınlanan ve neandertaller hakkındaki bir yapımda dahi türk boklandığını gördüm bu sene. sizce bunlar bilinçsizce yapılıyor olabilir mi?

orta çağ kiliselerindeki duvar resimlerinde türkler iblis olarak çizilirken bugün batı sineması aynı şeyi dijital kameralarla yapıyor. evet, belki türk figürü artık iblis değil ama hala yabancı, hala tehdit olarak görülüyor avrupalı tarafından. kısacası hem bilinçli hem de bilinçaltına işlemiş bir türk düşmanlığı var avrupanın.