Artık Herkes İzlediyse: Sıkı Bir Marvel Okurundan Deadpool & Wolverine'in İncelemesi
Uyarı: Spoiler içerir.
2024, marvel studios için bir dinlenme ve gelecek yıllara daha güçlü hazırlanma yılı oldu
bu sene vizyona girecek filmler ve yayınlanacak diziler, üzerlerinde tekrar çalışılabilmek için ertelendi. problemsiz bir post prodüksiyon süreci geçiren deadpool & wolverine bu sene marvel studios tarafından vizyona sokulan tek film olarak geçtiğimiz aylarda seyirci karşısına çıktı. film sadece deadpool'un yeni filmi olarak ele alınamaz. aynı zamanda mcu ve 20th century fox'un yarattığı x-men filmlerinin geçtiği evren için de oldukça önemli. o yüzden hem mcu'dan hem de fox'un yarattığı x-men evreninden de filmin kendisi dışında bolca bahsedeceğiz.
kolaylık olması açısından yazının devamında fox evreninin x-men filmlerinden fox-men olarak bahsedeceğim.
bu x-men filmleri sinemanın günümüz çizgi roman uyarlamalarını özümsemesi açısından çok önemli filmler aslında
90'lı yılların sonuna gelirken artık superman (1978), batman (1989) ve batman retuns (1992) dışında ciddi, karakterleri çizgi film gibi değil gerçek manada bir karakter gibi alan, önemli çatışmaların anlatılabileceği süper kahraman filmlerinin de yapılabileceği anlaşıldı. zira superman ve batman filmleri de seri ilerlerken ciddiyetlerini kaybetmişlerdi. bu konuda marvel adına ilk büyük hamle 1998 yılında blade ile geldi. karakter çalışması yapılabilecek, derin bir hikayesi olan, ciddi, karanlık tonda, vahşi, yetişkinlere yönelik bir filmdi. ben modern marvel filmlerinin başlangıcını blade olarak görürüm. 2000 yılına geldiğimiz de ise ilk fox-men filmi vizyona girdi. bu da aynı şekilde görsel anlamda blade gibi sert olmasa bile günümüz uyarlamalarından daha sert bir filmdi. hikaye ve atmosfer olarak yine daha yoğun, yetişkin seyircinin de kendisinden çok şey bulacağı, alt okuması yapılabilecek bir filmdi. 2002 yılında sony de spider-man'i vizyona sokunca artık süper kahramanlar gerçek manada sinemayı fethetmeye gelmiş oldu.
fox-men filmlerini çok seven biri değilim
özellikle ilk iki filmden sonra çok ciddi sıkıntıların olduğunu düşünüyorum. bunun sıkıntıların en büyük sebeplerinden biri de bu filmlerin franchise mentalitesi ile başmamamış olması. özellikle mcu'nun doğuşu ile altın günlerini yaşayan film evreni kuralım ve filmlerimizin o evrende geçmesini sağlayalım anlayışı elbette 2000 yılında başlayan fox-men için geçerli değildi. onlar daha geleneksel şekilde üçleme yoluna girmişti. x-men ve x2'nin ardından x-men: the last stand geldi. açıkçası üçlemenin son filmi yönetmen değişikliğinin de büyük etkisiyle (bryan singer superman returns'ü çekmek için seriden ayrıldı ve yönetmen koltuğuna üçüncü film brett ratner geçti.) çok kötü bir filmdi. karakterlerin de birçoğunu öldürerek kendilerini de serinin devamı için kısıtlamış oldular. x-men: the last stand'in ardından fox'un aklında spin-off prequel projeleri vardı. bir tanesi wolverine odaklı, diğeri de magneto. wolverine odaklı olan x-men origins: wolverine 2009 yılında vizyona girdi. o filmde en az x-men: the last stand kadar kötü bir filmdi. üstelik olağanüstü derecede ilk üç fox-men canon'unu bozuyordu. muhtemelen en büyük faydası o filmde ryan reynolds'un deadpool'a cast edilmesiydi, o kadar. bu filmin ardından fox yine bir yol ayrımına girdi. ellerinde muazzam bir franchise vardı. ama üst üste iki kötü film vizyona girmişti. origins konsepti işlemediği için magneto filmini de yapamadılar. üstelik diğer taraftan mcu doğmuştu. franchise yönetimi konusunda örnek alınabilecek bir tablo çıkarmışlardı. orada karar verildi: aynı evrende olacağız ama yeniden başlayacağız.
x-men: first class filmi iptal edilen magneto filminin de bazı elementlerini de kullanarak 2011 yılında vizyona girdi
bu film bütün x-men filmlerinin öncesinde geçen ve yeni bir serinin de başlangıcı olan filmdi. her film 10 senelik periyotlarda hikayesini ilerleten ve günümüz x-men filmlerine gelecek şekilde plan yapıldı. bu bağlamda 70'li yıllarda geçen x-men: days of future past, 80'li yıllarda geçen x-men: apocalypse ve 90'lı yıllarda geçen x-men: dark phoenix filmleri vizyona girdi. aynı zamanda the wolverine, deadpool, the new mutants, deadpool 2 ve logan gibi ana filmin hem spin-off'ları hem de kendi içerisinde seriler başladı. aslında fox'un planı kötü değildi. yalnız şöyle bir durum var ki eğer sinematik evren yapıyorsanız önemli olan belli bir süreklilik içerisinde iyi ürün çıkarabilmek ve evrenin canon'unu tutarlı şekilde anlatabilmek. fox-men filmlerinin timeline'ı benim bir franchise'da gördüğüm en kötü timeline. aynı karakteri bazen iki bazen de üç farklı oyuncunun canlandırdığı, hikaye sürekliliğin hiç düşünülmediği, bir sene ara ile giren filmlerde bile kendi içerisinde hikaye ve karakter tutarlılığının bulunmadığı filmlerdi bunlar. timeline ve canon anlatarak çok sıkmak istemiyorum aslında. süreç dahilinde iptal edilen sayısız proje de oldu. gambit olsun, x-men: dark phoenix part 2 olsun. fantastic four ile birleştirilmeye çalıştılar olmadı falan, özetle fox-men filmlerinin canon'u paramparça ve timeline'ı inanılmaz derecede karışık. seriyi de x-men: dark phoenix ve the new mutants ile finansal başarı ve kalite anlamında dip noktada bırakıyoruz.
disney, fox'u satın aldığı zaman marvel studios artık x-men ve fantastic four karakterlerine tam manasıyla ulaşabilme hakkına sahip oldu. bu noktada marvel studios hiç acele etmedi. kendi hikayelerini anlatmaya devam etti ama ufak ufak bazı hazırlıklar yapmayı da ihmal etmedi. the multiverse saga'nın başlamasıyla birlikte mcu'nun içinde bulunduğu çoklu evrende varolan bütün live-action uyarlamalar artık canon kabul ediliyor. bunun rahatlığıyla fox-men'e ait karakterler mcu filmlerinde farklı evrenlerden gelmiş olsalar bile yine tanıdık aktörler tarafından canlandırılmaya devam ediliyor. ilk hamle wandavision dizisinde geldi. fox-men'in quicksilver'ı ufak bir twist ile göründü ve seyirciyi ters köşeye yatırmaya çalıştı. doctor strange in the multiverse of madness'ta earth-838'ün xavier'ini gördük. the marvels filminin after credits'inde henüz bilmediğimiz, yeni bir evrenin beast'ini gördük. ama her şeyin gerçek manada koptuğu film elbette deadpool & wolverine oldu.
film deadpool 2'nin after credits'leri bittikten sonra başlıyor
wade eline geçirdiği zaman makinesiyle ilginç işler yapmaya devam ediyor. mcu'nun ana sürekliliği olan earth-616'ya geliyor. avengers'a katılmak istiyor ama happy tarafından reddediliyor. bu kısa mcu anından sonra kendi evreni earth-10005'e geri dönüyor. aslına bakılırsa teknik olarak filmin sadece 3-4 dakikası mcu'da geçiyor. tva zaten bütün çoklu evrenin ortak kapısı. film aslen fox-men evreni earth-10005 ile alakalı. deadpool tva tarafından kaçırılınca mr. paradox isimli tva memuru ile karşılaşıyoruz. bu memurun görevi earth-10005'i izlemek. yalnız o evrenin en önemli varlığı olan anchor being öldüğü için evren yok olma sürecine girmiş. mr. paradox da binlerce yıl sürebilecek bu süreci kısmak için plan yapıyor. evreni yok etmeden öncede deadpool'ı alıp earth-616'ya, yani mcu'ya koymak istiyor. ilk etapta teklif çok cazip gelse de deadpool'da kendi evreni yok olmasın diye mr. paradox'a karşı çıkıyor, evrenini tekrar onarmak için başka bir evrenden kendi evreninin anchor being'ini getirmeye çalıyor; wolverine.
deadpool & wolverine filminin iki temel konuyu meta anlamda kullanması çok doğru oldu
ilki wolverine'in fox-men filmleri için önemi. zira ilk x-men filminden sonra fox bu filmlere bir takım filminden çok wolverine odaklı filmler olarak yaklaştı. wolverine'in olduğu her film bir x-men filminden çok wolverine filmiymiş ve x-men wolverine'i destekliyormuş gibiydi. onu earth-10005 için anchor being yapmak hem hikaye olarak hem de meta anlamda seyirci gözünde mantıklı bir hareketti. süreç dahilinde logan filmindeki ölümünün de değeri azalmadığı için ayrıca filmi tebrik etmek gerekiyor. çizgi roman uyarlamalarında sıkça rastlamadığımız kalitede bir vedaydı. en azından onu korumuş oldular. diğer meta gönderme ise earth-10005'in yol olmasını istemek. özellikle mcu'nun en güçlü olduğu dönemle disney'in fox satın alımı aynı zamana denk gelmişti. o dönem marvel studios'un x-men ve fantastic four'a el atması en çok istenen ve tartışılan şeylerden biriydi. ben de dahil olmak üzere çok sayıda insan artık fox-men evreninin yok olması ve x-men'in mcu'ya geçmesi gerektiğin düşünüyordu. filmin tam olarak bunu işlemesi çok hoş. ama bir farkla: filmde evreni yok etmediler, aksine evreni daha da güçlendirdiler. burada kevin feige ve kurmaylarının fox dönemi x-men filmlerine çok büyük bir saygıyla yaklaştığını unutmamak lazım. zira kevin feige de yapımcılığa bu x-men filmleri ile başlamıştı.
anchor being kavramı bu film ile mcu'ya dahil edilen bir kavram
açıkçası bu anchor being mantığını ben çok sevmedim. kullanılışı ile alakalı bazı tam oturmamış şeyler var. öncelikle bütün evrenin varlığının bir karaktere bağlı olması anlatı açısından benim tercih edeceğim bir şey değil. bunun yanında karakterin doğal ölümüyle ya da olması gereken zamandan önce ölmesiyle mi evrenin yol oluşunun tetiklendiği belli değil. eğer bir karakter doğal yolla ölüyor ve evreninin de ölümü başlıyorsa, o zaman o evrende yapılan şeylerin ne anlamı kalıyor? doğal zamandan önce ölürse ve evren yok oluşu tetikleniyorsa o zaman da neden yok oluş binlerce yıl sürüyor? yok oluş ani olmayacak ve binlerce yıl sürecekse diğer karakterlerin verdiği mücadelenin bir anlamı kalmadığını düşünüyorum. tamam, bu filmde mr. paradox zaten bunu kısaltmaya çalışıyor ama binlerce yıl sonra olacak demek bence çatışma unsurunu biranda saha dışına atıyor. diğer filmlerde ne yapacaklar bu kavramı çok merak ediyorum. insan ister istemez mcu'nun anchor being'i kim diye düşünüyorum. hani spider-man, doctor strange ya da iron man gibi daha geleneksel kafa ile yaklaşabilirler, bir mizah unsuru olarak yaklaşıp alakasız bir karakter anchor being olabilir happy gibi (marvel studios'un yapamayacağı bi'şey değil maalesef) ya da hikaye için daha önemli ve karışık hale getirebilirler. mesela fantastic four'dan biri anchor being olabilir. the fantastic four: first steps bilindiği üzere ana mcu'da, yani the sacred timeline'da geçmeyecek. henüz tanışmadığımız retrofütüristik bir evrende geçecek. eğer f4'ten biri anchor being ise aslen mcu'da olmaları gerektiği için hem mcu'nun yok oluş sürecine girmesini açıklar hem de karakterleri avengers: doomsday ve avengers: secret wars için inanılmaz derecede önemli hale getirir. bakalım nasıl bir yol izleyecekler?
villain olarak seçilen cassandra nova'yı genel anlamda beğendim
ekran süresinin daha fazla olmasını isterdim ama ekranda göründüğü her an karakterleri ve hikayeyi geliştiren eylemlerde bulundu en azından. fox-men filmlerinden tanıdığımız birçok villain filmde. bazıları aynı oyuncular bazıları da farklı oyuncular olarak karşımıza çıktı. pyro biraz daha fazla role sahipti ama blob, sabretooth, lady deathstrike, toad, azazel, juggernaut gibi birçok karakteri gördük. filmde gerçek manada tek bir cameo var. o da henry cavill. diğer karakterlerle alakalı cameo diyenler oluyor ama tek bir sahne dışında görünen ve hikayeye etki eden karakterler teknik olarak cameo olmaz. johnny, blade, elektra, gambit ve x-23 ciddi anlamda yardımcı karakterler olarak filmin içerisinde. ekran süreleri, hikayeye etkileri son derece tatmin edici ve önemli.
karakter bazında düşünürsek film genel anlamda deadpool ve wolverine'in hayatlarındaki amaçlarını tekrardan bulma sürecini anlatıyor
son derece yıkık bir wolverine ile karşılaşıyoruz. kendi evreninde başarısız olmuş. kendi evreninin x-men'ini kaybetmiş. tematik anlamda logan filmindeki wolverine'e de benziyor. tam ortada bir wolverine portresi çizmişler. film ilerledikçe biraz daha orijinal üçlemedeki wolverine'e yaklaşıyoruz. x-23 ile karşılaşması ardından karakter daha da gelişiyor. diğer taraftan x-23 adına da logan'ın devamı niteliği kazanıyor. deadpool'da sevdiği ve ailesi olarak gördüğü insanları kurtarmak ve onlara kendisini ispat etmek için mücadelesini veriyor. o da tekrar süper kahraman olmanın ne demek olduğunu öğreniyor. neleri değiştirebileceğini görüyor. bu film ile seriye katılan yönetmen shawn levy bütün bunların dengesini güzel bir şekilde yansıtmayı başarmış. teknik anlamda da izlemesi son derece keyifli bir film var karşımızda.
filmin climax'inde karşılaştığımız deadpool corps'u da çok beğendim
o sahne de birçok ünlü oyuncu var. aynı zamanda ryan reynolds için de önemli olan birçok kişi var. mesela ladypool karakteri kendisinin gerçek hayattaki karısı black lively, kidpool ve babypool çocukları inez ve olin reynolds. headpool, nathan fillion. cowboypool ise matthew mcconaughey. o sahneden bahsetmişken hugh jackman'ın asıl wolverine kostümünü giymesinden bahsetmeden olmaz. fox-men filmleri karakterlere asıl kostümlerini giydirmemek için senelerce uğraştı. bir ya da iki karakter dışında hiçbir zaman asıl kostümleri göremedik. ama bu filmde aslında kostümlerin oyuncuların üzerinde ne kadar güzel durduğunu bir kez daha gördük.
deadpool & wolverine filmi özellikle secret invasion, the marvels ve echo gibi kötü yapımlardan sonra mcu için hem kalite, hem de ekonomik anlamda çok önemli bir adım. phase 5'te bir iyi-bir kötü yapım şeklinde ilerliyoruz maalesef. ant-man and the wasp: quantumania büyük bir hayal kırıklığıydı. guardians of the galaxy vol.3 ile en iyi mcu filmlerinden birini izledik. ardından ne yazık ki the marvels felaketi geldi. şimdi deadpool & wolverine ile yine kendimize geldik. ama sırada captain america: brave new world var. o filmle ilgili de beklentilerim düşük. bu bir iyi ve bir kötü gidişat thunderbolts ile son bulacak gibi görünüyor. o filmde birlikte yine eski ritmi tutturacağımıza inanıyorum.