Antik Yunan Döneminde, Gezip Gördüklerini Halka Düzyazıyla Anlatan Kişi: Logograf
herodotos'un ‘logopoioi’(yun. logos-yaparlar) dediği logograf'lar ya da logographos'lar (yun. düzyazı/öykü/anlatı ve hatta bir dönem 'söylev' yazarları), ilk düzyazı yazarlarına verilen addır. buradaki logos'un en basit karşılığı 'şiir olmayan düzyazı'dır (bir daha niye 'şiir olmayan'ı ekliyorum? işte anlamda o vurgu var çünkü...), o yüzden logographos'a da genel anlamda kısaca 'düzyazıyla yazan yazar' diyebiliriz.
o dönemlerde yunanlar, özellikle herodotos, yazarları düzyazı yazarları (logographos) ve şairler (poietes) diye ikiye ayırırdı. gerçi herodotos kendisini şairlerden de düzyazı yazarlarından da ayırır, 'araştırmacı' olarak görür, dolayısıyla bir logograf'ın özelliği sadece düzyazı yazması değildir. yine kendimin anlam sınırları içerisinde, logograf'ın anlamı, en yaygın kullanıldığı şekliyle 'geçmiş hakkında gösterişsiz, kolay okunulur ve yorumsuz bir düzyazı eseri veren yazar' gibidir. halikarnassoslu dionysios der ki, bunların amacı "tapınaklarda buldukları yazılı belgeleri, hiçbir şey eksiltmeden ve eklemeden, buldukları şekilde yazıya geçirip halka aktarmaktır".
fakat bu tanımdan çok eleştiriye benzeyen şeyle ilerleyerek bazen yorum yaptıklarını düşünmemek de zor, yorumculuk özellikle hekataios'ta belirgindir; dolayısıyla tekrar, 2017 yılından baktığımız gözle(evet 2 sene oldu bunu yazalı, ne var!), en baştaki gibi sadece 'düzyazıyla yazan yazar' diyebiliriz. thoukydides de bunları eleştirirken 'analiz etmezler' demez, sadece der ki bulgusu az olan konularda yazıyorlar. bence bu vurgu önemli, yani belli ki anlatının güvenilirliğini azaltan çok geçmiş zamanları ele alıyorlardı ve yaptıkları şey kulaktan kulağa aktarılan hikayeleri yazıya geçirmekti. herodotos'tan tek farkları, muhtemelen konuyu derinlemesine araştırmamalarıydı, ama hem bir şey söylemek güç çünkü elimizde bir logogram yok, hem de bunun logograf'ları logograf yapan nedenden ziyade logograf'ları ünlü kılan neden olduğunu da düşünebiliriz. logograf'lar logograf'lardı, çünkü şairler gibi ölçü kullanmıyorlardı. logograf'lar herodotos için herodotos'tan farklıydılar, çünkü konuyu derinlemesine araştırmıyorlardı. thoukydides de logograf'lar hakkında "doğruyu anlatma amacından ziyade, kulağa hoş gelmesi için yazıyorlar" der. thoukydides'ten farkları da süzgeçten geçirmemeleri olsa gerek.
biraz geriye, tarihsel bir sınır çizerek "logograf'lar için logograf ne anlama geliyordu"ya gidelim
muhtemelen logographos'tan önce kullanılan kelime, herodotos'un kullandığı 'logopoios' kelimesiydi. yine muhtemelen, logopoios kelimesinin fonksiyonu, dizelerle yazan poietes'i (şair) ya da epopoios'u (yine şair) düzyazılarla yazan yeni bir gruptan ayırmaktı. bu yüzden, logopoios'un manasının "düzyazı şairi" olduğunu söyleyebiliriz. hatta, muhtemelen yazıdan da bahsedemeyiz; bu logopoios, eserlerini tıpkı şairler gibi ezbere ama şiirdeki ölçüden yoksun şekilde halk içerisinde okuyorlardı. bunlar sonradan yazıya geçince, logopoios (logos-besteleyen) kelimesi de logographos'a (logos-yazan) dönüşmüştür.
en son, mö 300'lerin ortalarına doğru, hatip isokrates'in tarihsel anlatıları politik söylevler ve retorik için kullanmayı (ya da suistimal etmeyi) logograf'lara öğrettiği dönemin peşinden, para karşılığı söylev (logos'un bir başka anlamı) yazan adli retorisyenler/logograf'lar ortaya çıkar. atina mahkemelerinde, her vatandaş kendisinin avukatıydı ama her vatandaşın dili kıvrak değildi; dolayısıyla logograf'lar, 'söylev-yazarları', ortaya çıkıp "sen para ver, ben senin söylevini yazarım" temalı bir meslek kurarlar.
bu işe girişen ilk isim antiphon'dur. antiphon'dan sonra bu iş yaygınlaşır, lysias gibi büyük isimler çıkar ve logograf'lar yalancı, güvenilmez manipülatörler olarak ün salarlar. böylece, logograf'ın anlamı 'bilgiyi bükerek amacı için kullanan düzenbazlar' olarak değişir. tüm bunlardan anlıyoruz ki, daha çok tarihle bilinseler de logograf'lar sadece tarih değil, muhtemelen felsefe de dahil birçok konuda yazan, içerikten ziyade yazı tarzları bir olan iyonyalı bir yazar grubu olarak başlayıp, tarihsel anlatıyı suistimal ederek söylevler veren atinalı bir hatip grubu olarak bitmiştir.
logographos kelimesine rastladığımız ilk yazar tarihçi thoukydides'tir (1.21). thoukydides, logograf'ları da şairleri de beğenmez. şairler, yazdıklarını önemli göstermek için abartıyormuş; logograf'lar da bulgusu az olan konularda yazıyorlar ve bu yüzden adam gibi bir sonuca varamıyorlarmış.
biz logograf'lar hakkında, çoğunlukla iyonyalı olmaları ve iyonya'da ortaya çıkmaları dışında pek bir şey bilmiyoruz. herodotos eseri boyunca sadece üç isimden bahseder: aisopos, skylaks ve hekataios. aisopos ve skylaks hakkında pek bir şey anlatmaz ama hekataios'a gelince iyonya isyanı'nda politik bir role sahip olduğunu, yunanların ataları olduğu iddia edilen tanrıların soy ağacı üzerine bir çalışma yaptığını anlatır. bu çalışması genealogiai olarak bilinir. bir de periodos ges denen bir eseri var, akdeniz ve karadeniz'in coğrafyasını açıklama amacıyla yazılmıştı, muhtemelen toplulukları da yazmıştır. iki ciltten oluşur; birinci cilt avrupa, ikinci cilt de asya adıyla geçer. bir de eserine yardımcı olması için harita çizmiştir.
thoukydides'in isim verdiği tek logograf ise mytileneli hellanikos'tur. ondan da eleştirerek bahseder (1.97); atina'nın yükselişini çok kısa anlatmış ve kronolojisini de pek net verememiş. kendisinden kalan fragmanlar tüm logograf'ları solladığı için, hellanikos günümüzde çok önemlidir. bir sürü türde eser vermiş, kronolojiden etnografiye, etnografiden mitografiye, oradan da yerel tarihe kadar her yere dokunmuştur. logograf'lar hep böyle etnografik, kronolojik, mitografik, yerel tarih konularında yazmışlardır, bunlara ek olarak bir de coğrafya'yı sayabiliriz.
logograf'lar üzerine en iyi kaynağımız halikarnassoslu dionysios'un "thoukydides üzerine" adlı yazısıdır. fakat o logographos kelimesini kullanmaz, onun yerine sungrapheis kelimesini kullanır. buradaki sun- önekinin anlamı 'birlikte' olduğuna göre 'sungrapheis' de bir tür 'birlikteyazar'dır. bu birliktelik nasıl bir birliktelik bilemiyorum; belki dizelerle ayırmamak babındadır (özellikle buna inanıyorum, çünkü aristoteles de bu manada benzer bir kelime kullanır), belki de bilgiyi birlikte toplamak. büsbütün olaraksa, anlamı logograf'ta olduğu gibi tarihçi, düzyazı yazarı gibi şeylerdir.
dionysios'a göre (5), daha önce dediğim gibi, logograf'ların amacı yerel anlatıları ve yazılı kayıtları toplayıp bunları yaymaktı. yine anlattığına göre, yazı tarzları basit ve anlaşılırmış, pek öyle edebi zarafet söz konusu değilmiş (o zarafete herodotos'ta rastlarız). bir bakıma, herhangi bir yorum ve düzenleme yapmadan derleme yapıyorlardı (herodotos yorumlardı). sayıları epey vardır.
dionysios bize bunları iki gruba ayırarak şöyle sayar
daha doğrusu, çok daha fazlasının da olduğunu söylediği için örnekler diyelim:
birinci grup, peloponez savaşı öncesi yazmış yazarlardır:
-samoslu eugeon
-prokonnesoslu deiokhos
-paroslu eudemos
-phygelalı demokles
-miletoslu hekataios
-argoslu akasilaos
-lampsakoslu kharon
-khalkedonlu melesagoras
bazı yerlerde bu listede atinalı pherekydes, karyandalı skylaks, prokonnesoslu bion da bulunur. ayrıca, deiokhos, prokonnesos yerine kyzikoslu, melesagoras ise amelesagoras olarak geçebilir. aynı şekilde, akasilaos da akousilaos olarak geçebiliyor. benim elimdeki kaynakta(hermann usener ve ludwig radermacher'ın 1899 edisyonu) isimler verdiğim gibidir. farklı yazarlarda isimler farklı geçer, o yüzden isimler karışır fakat dionysios’ta böyle geçerler. mesela, deiokhos'un kyzikoslu gösterilmesi muhtemelen byzantiumlu stephanos'un 'peri kyzkion' adlı eser yazmış bir kyzikoslu deiokhos'tan bahsetmesindendir.
ikinci grup da peloponez savaşı'ndan hemen önce ve sırasında, yani thoukydides'in döneminde yaşamış olan yazarlardır:
-sigeionlu damastes
-kioslu ksenomedes
-lydialı ksanthos
-lesboslu hellanikos
samoslu eugeon (souidas'ta eugaion diye geçer): 'oroi samion' adıyla, memleketi samos'un tarihini yazmıştır. adının euagon olarak geçtiği priene'den çıkan mö 200 yılı civarına ait bir yazıtta (ipriene 37), atina ve sparta arasındaki melos muharebesi'ne değindiğinden bahsedilir.
prokonnesoslu deiokhos: byzantiumlu stephanos'un bahsini ettiği deiokhos'la aynı deiokhos ise, 'peri kyzkion' adlı bir eser yazmıştır.
paroslu eudemos: naksoslu olduğu da söylenir, pek bir şey bilmiyoruz hakkında.
phygelalı demokles: bir ara yaşamış gitmiş işte, bunu da bilmiyoruz. toprağı bol olsun.
miletoslu hekataios: hekataios, herodotos'un eserinde sürekli bahsettiği tek logograf’tır, hatta logos yazarı olarak nitelediği aisopos’u ve adını geçirdiği skylaks'ı saymazsak tek logograf’tır. bildiğimiz kadarıyla, miletoslu hekataios iki önemli eser yazmıştı. biri periodos ges, öteki de genealogiai. periodos ges'i 'devri alem' diye çevirebiliriz, 'dünya seyahati' gibi çevirmekten daha iyidir. çünkü 'periodos' bir tür devretmek, etrafında dolaşmak manasını taşır. genealogiai ise 'soyağaçları' manasına gelir. bilinen tüm dünya'yı açıklama amacı güden periodos ges adlı eseri, akdeniz ve karadeniz'de karşılaştığı toplulukları, şehirleri anlatır. zira onların bildiği dünya bu kadar. eser iki ciltten oluşur; birinci cilt avrupa, ikinci cilt de asya adıyla geçer. bir de eserine yardımcı olması için harita çizmiştir. genealogiai ise en az dört ciltten oluşur. kutsal bir atadan geldiklerini iddia eden ailelerin soylarını anlatır. bu eserde mitolojiyi rasyonalize etmeye çalışmış olabilir. eserin ilk cümlesi biraz bulanık olduğu için ne anlatmak istediğini tam bilemiyoruz. stephen usher'a göre, hekataios'un önemi, gerçek bir tarihçiyi öykü anlatıcısından ayıran 'kuşkuculuk' özelliğine sahip olmasıydı. bunu nereden anlıyoruz? genealogiai'ye "doğru olanı düşündüğüm şeyi yazıyorum; zira yunanların anlatıları çeşit çeşittir ve bunlar bana gülünç geliyor" şeklinde başlayarak bize nasıl bir yaklaşımı olduğunu gösterir. belki gerçeklik anlayışı çok iyi değildi ama herodotos'unki de çok olağanüstü değildi. eğer herodotos'a tarihin babası dememiz saçmalamalarını gözardı etmemiz sayesinde oluyorsa, aynı şeyi hekataios için de yapabilir ve asıl tarihin babasının hekataios olduğunu söyleyebiliriz. ama eğer saçmalamaları gözardı etmeyeceksek, tarihin babası ünvanını ne hekataios ne de herodotos hak eder, ilk hak eden thoukydides'tir.
argoslu akasilaos: hesiodos'un soy ağacı esaslı eserlerini iyonya lehçesiyle tekrardan yazmış, dizginsiz yaklaşarak bazı kısımları kendine has şekilde değiştirmiştir. dönemine yakın tarihle ilgili bir şeyler yazmadığı düşünülür.
lampsakoslu kharon: iki ciltlik persika(pers tarihi) adlı bir eser yazmış, bununla kalmayıp logoi(/oroi) lampsakenon, hellenika, lbyka, kretika ve aitiophika gibi bir sürü şey yazmıştır. bende bu kadar var.
lampsakoslu kharon: 'oroi lampsakenon' adında, lampsakos tarihini anlattığı bir eseri vardır. ayrıca, hellenika'yla yunan tarihini, persika'yla pers tarihini, 'ktiseis'le de şehirlerin kökenini anlatarak ihtiyarlamıştır.
khalkedonlu melesagoras: pek emin olmasak da attika tarihini yazdığını düşünürüz.
sigeionlu damastes: ms 900'lere ait souda adlı kaynağa göre, damastes, peloponez savaşı öncesinde doğmuştu, mytileneli hellanikos'un öğrencisiydi ve bir sürü eser yazmıştı. yunan dünyasında yaşanan bir sürü olayın tarihini yazmış, sonra bir soy ağacı çalışması varmış, coğrafik bir eser yazmış, etnografik bir eser de yazmış, bir de sofistlerle şairler üzerine bir deneme yazmış. yazmış yazmış ama günümüze ulaşa ulaşa 11 fragman ulaşmıştır. en az yedisi 'katalogos ethnon kai poleon'(yun. toplulukların ve şehirlerin kataloğu) adlı eserin fragmanıdır. agathemeros'a göre, muhtemelen periplous dediği esere denk düşen bu eserin ana kaynağı miletoslu hekataios'muş. bir fragman peri ton en helladi genomenon(yun. yunan olaylarının tarihi) adlı eserinden, iki fragman da troya savaşı'nın(troya'ya ilgisi, memleketi sigeion'un troya'da olmasındandır) kahramanları üzerine yazdığı 'peri goneon kai progonon ton eis ılion strateusamenon'(yun. troya'da savaşanların ataları ve dedeleri üzerine) adlı soy ağacı eserinden gelir. aralarından halikarnassoslu dionysios'un alıntıladığı bir fragmanda, hellanikos gibi, roma'nın aeneas tarafından kurulduğunu ve onun tarafından 'roma' adını aldığını düşünür.
khioslu ksenomedes: kendisinden kalan fragmanlara göre mitografik eserler vermiştir.
lydialı ksanthos: pers fethinden önceki lydia'yı anlatan, dört citlik lydiaka adlı bir eser yazmıştır. günümüze sadece fragmanları kalmıştır ve bazılarının orijinalliği de tartışmalıdır. ephoros'a göre herodotos ksanthos'tan yararlanmıştır, ama günümüze kalan fragmanlarından birinde pers kralı artakserkses'in döneminden bahseder, eğer bu kadar yaşadıysa herodotos'un yararlanamayacağı yahut yararlanmayacağı kadar çağdaşı olabilir. zaten herodotos'la bazı anlatılarda çatışırlar, mesela gyges'in tahta yükselişiyle ilgili ikisi de farklı şeyler anlatır. ayrıca tuhaf ve saçma hikayeler anlattığını görüyoruz, mesela fragmanlarından birinde obur bir kralın karısını yemesinden bahseder. çoğu araştırmacı, kendisini lydia'yla ilgili hikayelerin(özellikle nikolaos damaskenos'un 144 ciltlik evrensel tarih eserinde bulunan) muhtemel kaynağı olarak görür.
lesboslu hellanikos: roma'nın aeneas tarafından kurulduğu mitos'una rastladığımız ilk isimdir hellanikos. onun dışında, atina'nın bulunduğu bölge olan attika tarihini ve üç ciltli hera’nın rahibeleri'ni yazmıştır. attika tarihini thoukydides(1.97) pek beğenmez gibidir, kronolojisini eleştirir. başkaca, argolika ve persika adlı eserlere sahip olmasının yanında, oyunlarda şampiyon olan isimlerin de bir listesini yapmıştır.
karyandalı skylaks: coğrafyacı ve dolayısıyla da bir gezgindir. aslan gibi toprağından daha fazlasını isteyen, gözü başka topraklarda olan pers kralı i. dareios'un emri altında indus nehri'nden aşağıya doğru 30 ay sürecek bir keşfe çıkmıştır. dareios'a ithaf ettiği periodos adlı eserinde bu gezisini kayda almıştır. günümüzde yedi fragmanı kalmıştır. aristoteles(pol.7) neredeyse kesinlikle, herodotos(4.44) da muhtemelen kendisini okumuştur. iyonya isyanı'nda perslere karşı savaşmış mylasa tiranı herakleides'in de biyografisini yazmıştır. ayrıca, miletoslu hekataios'un coğrafik anlatılarını da etkilediği söylenegelir.
miletoslu kadmos: en ünlü logograf miletoslu kadmos’tur. miletos’un tarihini ve iyonya'nın kolonileşmesini konu alan, 'ktisis miletou' adlı dört ciltlik bir eser yazmıştır. souidas'a göre, bazıları kadmos'un ilk logographos olduğuna inanıyormuş ve bizim efsanevi orpheus'tan hemen sonra yaşamış.
miletoslu dionysios: bir başka logograf da persika’yı(pers tarihidir) yazmış miletoslu dionysios’tur. souidas'a göre hekataios'un çağdaşıdır. üç ciltlik troika'yı yazdığı da söylenir.
syrakouisalı antiokhos: peri italias’ı yazmıştır, italya’nın şehirlerinin tarihini anlatmış, roma’ya odaklanmıştır. ton sikelikon historia’yı da yazmıştır, sicilya tarihini mö 424 yılına kadar anlatır, kendisiyle ilgili bilgilerimiz thoukydides’ten gelir.
leroslu/atinalı pherekydes: genelde bir teolog ve filozof olan syroslu pherekydes'le karıştırılan logograf. 10 ciltlik bir historiai eseri yazmış olduğundan olsa gerek ki en önemli mitograf'lardan ve dolayısıyla logograf'lardan biriydi. 10 ciltlik eserinde, geleneksel anlatıları kullanarak tanrılar, önemli isimler ve kahramanların çeşitli soy ağaçlarını oluşturmuştur. mesela, atina'nın önemli politikacılarından olan çağdaşı miltiades'in soyunu bir anlatıya bağlamıştır. efsaneleri ve mitosları işlerken, hekataios gibi bunları rasyonalize etmeye çalışmamış, aksine popüler inançlara bağlamaya çalışmıştır. eski göç hareketleriyle ilgili bir şeyler yazdığı ve 'peri lerou' adlı eseriyle de memleketi leros'un tarihini anlattığı söylenir. aslen lerosludur fakat hayatının büyük bir kısmını atina'da geçirdiği için atinalı da derler. buna karşın; souidas, atinalı pherekydes ve leroslu pherekydes'in farklı kişiler olduğunu söyler.
khioslu ion: homeros’u över eserlerinde, barbar kültürlerin helen kültürlerine katkısını incelemiştir. memleketi khios'un tarihini yazdığını da söylerler.
thasoslu stesimbrotos: logographos olarak neler yazıp ettiğini pek bilmiyoruz ama politik hayatında perikles'in rakibiymiş ve ploutarkhos, perikles'in hayatını yazarken kendisinden yararlanmış.
felsefeci anaksimandros, anaksimenes ve herakleitos'u da bu isimler arasında sayabiliriz ama herakleitos hariç onlara zaten kendi başlıklarında değindim. ikinci gruptan sayabileceğimiz elisli hippias da önemli isimlerden biridir, olimpiyat şampiyonlarının listesini yazmıştır.