Anadolu Efes'in Kazanarak Üst Üste 2. Şampiyonluğunu Aldığı Real Madrid Maçının Analizi

Euroleague'deki temsilcimiz Anadolu Efes, dün akşam (21 Mayıs 2022) sezonun final maçında Real Madrid'i 57-58'lik skorla devirerek üst üste 2. kez Euroleague şampiyonu oldu. Bizlere bu büyük gururu yaşatan maçı teknik açıdan inceleyelim.
Anadolu Efes'in Kazanarak Üst Üste 2. Şampiyonluğunu Aldığı Real Madrid Maçının Analizi

harika bir back to back yaşadık

Back to back: Üst üste iki yıl şampiyonluk kazanmak.

yani şöyle izah edeyim kendimi bildim bileli bu ligi izlerim, bunu yapabilen 2 özel takım vardı. ilki efsane maccabi ki o takım gerçekten avrupa tarihinin en en özel takımlarından biriydi. diğeri ise ivkovic'in kurguladığı ve bayrağı bartzokas'a devrettiği olympiacos ki bu takım da underdog olarak çıktığı yolda adeta rakipler için kabus olmuş ve özellikle yerli oyuncularının başrolleriyle çok özel bir çifte şampiyonluk kazanmıştı. 3 sene üst üste kazanan ise henüz olmadı, yani modern euroleague tarihinde olmadı. bunu yapan 3. takım olan efes artık tarihin en özel takımlarından biri olma ünvanını göğsüne taktı ve bunu yaşayacaktır. sonuna kadar da hakkı.


maça biraz değinmek istiyorum ama gerçekten çok kötü bir basketbol akşamıydı

efes asla kendi oyununu oynayamadı, tamamen bireysel becerilerle ayakta kaldı ve maç sonunu da şampiyon gibi oynayarak kupaya uzandı. maç önü yazımda açıkçası barcelona isterdim demiştim, bu maça dair kaygılarımı da uzun uzun anlatmıştım. 40 dakika boyunca tüm kaygılarımda sonuna kadar haklı çıkmak beni gerim gerim gerse de açıkçası mutlu etti. bir kere en başta söylemeliyim ki laso çok büyük bir coach. bugün bazı özel sekanslar izledim ve bunları asla unutamam. mesela randolph'un attığı üçlükler ve zayıf köşede jeffrey taylor'un üçlüğü tamamen messina'nın hücum setiydi. laso yıllar önce yardımcısıydı messina'nın ve hatta real madrid'i ondan devralmıştı. bu detayları çok seviyorum.

Fotoğraf: Anadolu Efes SK @Twitter

real madrid maça çok kalıplı ve uzun bir beşle başladı, zaten bunu bekliyordum

maçın büyük kısmını da bu tip beşlerle oynadı. larkin ve micic'i baskılamak ve yormak için fazla da şansı yoktu açıkçası. real madrid'in kısa forvetleri tüm pozisyonları savunabilen oyuncular, bu onları adam değişimi savunmasında inanılmaz bir seviyeye çıkarıyor ama efes de bunu uzunları ısrarla micic ve larkin'in karşısında bırakarak cezalandırdı. laso aslında tüm maçı kurguladığı gibi götürebildi, efes hiç kendi oyununu oynayamadı ve ergin hoca maça hiç dokunamadı momentum anlamında. ama ergin hoca da laso'nun bu akıl oyunlarına onun oyun alanında güzel cevaplar verdi. sadece bir türlü tempoyu ele alamadı takım ancak yarı saha basketbolunda özellikle ikinci yarı pleiss ile real madrid uzunlarını potadan uzaklaştırarak güzel iş yaptı. zaten pleiss maçın mvp'si oldu bu sayede. sadece bir sıkıntı var, efes hangi tempoda yarı saha basketbolunu oynarsa oynasın top 2-3 oyuncunun elinde dönüyor. bu hem takımın kalanını verimsizleştiriyor hemde rakibin yardım savunmasını kolaylaştırıyor. bugün de vasa ve larkin tüm toplara hükmetti ve pek takımla paylaşmadı, sadece şut anlamında değil; genel olarak top dolaşımında da pek arkadaşlarının eline değmiyor top. bu direkt simon'un yokluğuyla alakalı bir durum bence. bryant biraz daha kendini kabul ettirince eski düzene dönülecektir.

Fotoğraf: Anadolu Efes SK @Twitter

laso maça 2 metre ortalamanın bayağı üstünde bir beşle başladı, ikinci yarıda da bu beşle başladı. bu durumda tavares özelinde efes için en büyük sıkıntı reboundlar olacaktı ki zaten öyle oldu. burada kritik bir nokta var, hem yabusele hem tavares'i efes uzunları aslında iyi box out etti. buna rağmen o reboundları topladılar, güçleriyle iterek. bu inanılmaz bir şey. bunların yanında ilk beşte 2 kısa forvetle başladılar ve larkin'i hanga, micic'i yabusele - deck - abalde'yi döndürerek savundular. burada efes yarı sahada biraz pas temposunu arttırıp forvet ve uzunları dipte boş bulabilse baskıyı kırabilecekti ama larkin ve micic tepede isolation oynadılar ve biraz real'in ekmeğine yağ sürüldü. neyse ki madrid ekibi baya boş şut kaçırdı ve maç ilk yarıda büyük farklara gitmedi. bu sayede efes tabelada kalabildi ve ikinci yarı biraz daha oyunun şeklini değiştirerek bir adım öne geçebildi. ilk yarı baya dayak yiyen ve acaba bu sene olmayacak mı noktasından ikinci yarı öne geçip bunu koruyabilen takıma geçiş ise pleiss'ın kullanımının değiştirilmesi ve singleton'un pota altında fiziksel üstünlük koymasıyla oldu. zaten ergin hoca moerman'ı neredeyse hiç kullanmadı ikinci yarı, singleton öyle bir fiziksel güç koydu ki laso çaresizlikten kısa bir sekans 4 kısaya döndü. efes kısaları ise madrid savunmasını daha iyi okumaya başladı ve switch savunmasında karşılarına uzunları alıp onların zayıf ayaklarına hücum ettiler, bu penetreleri ise kendileri bitirmek yerine yardım getirilen dipler yani zayıf bölgelere pleiss'ı sokarak bitirdiler ve alman uzun burada boş şutlar bularak efes'i maç içinde önde tuttu. aslında 4 numaradan da bu şut performansını alabilsek çok daha rahat bir final oynayacaktık ama bu senaryoda da kazanmayı başardık.

Micic, tekrardan Final Four'un en değerli oyuncusu. / Fotoğraf: Anadolu Efes SK @Twitter

geldiğimiz noktada bu takım kendi "last dance"ını gerçekten hak ediyordu, yaptı da

şimdi özellikle forvet ve uzunlarda ciddi revizyonlar olacak. zaten şimdiden clyburn haberi çıktı, bunlar şart. umarım bobua - larkin - micic iskeleti korunur. sezon içinde buraya bryant eklenmişti, şimdi de clyburn eklendi. bu takım hem vites arttırmayı hemde three-peat'i sonuna kadar hak ediyor. 4 senelik harika hikaye bana göre 3 ama resmiyette 2 şampiyonlukla taçlandı. şimdi yeni bir takımla yeni bir hikaye yazma zamanı geldi. tüm ekipte bu motivasyon ve enerji var. başkanda ise bu kaynak mevcut. bakalım yeni hikayenin sonu ne olacak?

35 yaşımda ve kendimi bildim bileli efesli olan biriyim. hayatım boyunca unutamayacağım bu 4 yılı bizzat yaşamamı sağlayan bu güzel ekibe ne kadar teşekkür etsem eksik kalır. harikasın takım, sizi izleyebildiğimiz için çok şanslıyız.