Zor Zamanlarda İnsanın Derdini Dindiren, Terapi Niteliğinde Aktiviteler
- günlük tutmak
böylece, olan biten her şeyi, tekrardan gözden geçirme ve kritik etme beceriniz gelişir.
bu başlı başına kendi kendine terapidir zaten.
- uzun yürüyüşler yapmak
hep zihne hem bedene faydası vardır. oksijen almak zihni açar. sizi saran ve endişe veren düşüncelerden arınmanızı sağlar. sonrasında aynı konuya dönüp düşünmeye başladığınızda olaylara, kişilere ve fikirlere daha objektif yaklaşabilirsiniz.
- müzik dinlemek
özellikle de hiçbir şey yapmadan, sakin, derli toplu ve sessiz bir ortamda müzik dinlemek de sizi içinizde bulunduğunuz çıkmazdan kurtaracaktır.
- bisiklet sürmek
kesinlikle bu tarz alışkanlıklar listesinde ilk 5'e girer. bir kere aynı anda birkaç şey birden yaparsınız. böylece de zihninizdeki öncelikler yer değiştirir.
- el işi yapmak
evet, bu daha çok kadınlara has bir şeymiş gibi görünebilir. örgü örmek veya etamin işlemek gibi şeyler de gerçek terapiler kadar etkilidir. hele biraz da ustalaşınca insan kendi motiflerini çıkarmaya başladığında daha anlamlı şeyler çıkaracaktır ortaya. erkekler için de bu, maket uçak, tren, motosiklet filan gibi şeylerdir. kendinizden başka bir şeyle ilgilendiğinizde, kendi kendinizi baltalamaktan uzaklaşırsınız.
- çizgi roman okumak
hele de yanında bir parça çikolata ile birlikte sizi tüm varlığınızdan koparıp, bir hayal alemine sevk edecektir. çocukluk ve gençlik zihin yapınız ortaya çıkacaktır böylece.
- çiçek yetiştirmek
bu da önemlidir. zaman içerisinde, çiçekler ve botanik hakkında bilgi sahibi olursunuz. toprakla uğraşmak elektriği de alır.
- yemek yapmak
bu biraz çetrefilli bir iş. yani canınız çok sıkkınken, stresliyken yapmaya kalkışırsanız, ortaya çok kötü bir sonuç da çıkabilir. çünkü lezzet sevgiyle ortaya çıkar. mutfağa girince her şeyi dışarda bırakabiliyorsanız, yapın.
liste daha da uzatılabilir. ancak tüm bu alışkınlıkların ortak noktası, zihninizi başka bir şeye odaklamak temelli olduğu için, yazılacak şeyler hep bir şeylerin türevi olacak.
en önemlisi ise, kendi depresifliğinize yenilmemektir. yoksa yolun sonu alkolizme kadar gider.
- sahaf gezmek
- kendini dışardan izlemek
özellikle öz yıkıcı davranışlarda kendini yakalayıp dışardan izlemeye geçmek, sanki başka birini izler gibi kendini izlemek. sonrasında hissettiklerini düşünmek, kendinden kaçmamak, inkar etmemek. daha önce korkup kaçtığın olaylardan ya da davranışlardan kaçmamak ve bu olaylar gerçekleşirken kendine odaklanıp hislerini derinlemesine yaşamak, olmasına izin vermek ve o anı tüm benliğinle yaşamak. tabii ki kendini yargılamamak ve olduğun gibi kabullenmek.
şeylerin olmasına izin vermek...
insan olduğu gibi kabullenildiğinde değişirmiş.
- kedi mıncırmak
hem de öyle böyle değil. gıdık kısmını tutarak bacağınıza yatırıp diğer elinizle göğüs kafesindeki tüy yumaklarını parmaklarınızın arasına geçirerek mıncırmak. bir yandan da kedinin gurul gurul seslerine kulak vermek.
- fotoğraf albümü karıştırmak
- çocuklarla etkinlik yapmak
- yaşlılarla sohbet etmek
son yazdığım ikilinin insanda dert tasa bırakmadığı ve neşe kaynağı olduğu tecrübeyle sabittir.
- kalkıp bir çay koymak
bazen evde öyle otururken düşüncelere dalıyorum. hayatın korkunçluğu üzerine kafa yoruyorum. bunalıyorum. her şeyi sorgularken buluyorum kendimi. yüreğim daralıyor, ne yapıyorum ben diye sorular uçuşurken kafamda çözüm yok, mutlu olmak mümkün değil'e bağlıyorum tüm sonuçları. bir şey eksik, çok büyük bir şeyler eksik diye söylenirken hatırlayıveriyorum: len çay demlemedim ben, dur bir çay koyayım yahu!
istisnasız her seferinde böyle oluyor. sonra da türkiye'den niye filozof çıkmıyor? çay var hacı çay!