Zeki İnsanların Sevgili Konusunda Çekimser Davranmasının Olası Sebepleri
zeki insanların genelde sevgilisinin olmamasının birkaç gerekçesini listeleyebileceğime inanıyorum. öncelikle söylemeliyim ki kesin olarak "zeki insanın sevgilisi olmaz" gibi genelgeçer bir kaide söz konusu değil. bu yazıda bahsedeceğim şeyler çevremde gördüklerimden yola çıkarak biriktirdiğim gözlemlere dayanmaktadır. bu sebepten kendi hayatınızda burada okuduklarınızla uyuşmayan şeyler görme ihtimaliniz var. özelden gelip de bana küfür etmeyin diye baştan söylüyorum.
1. sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer
ilişki bağlamında bu durumun çok ciddi travmalar dışında sadece zeki insanlara mahsus olduğuna inanıyorum.
basitçe açıklamak gerekirse, genelde ortalama insanlar ilişkilerinden edindikleri tecrübelerin büyük kısmını yeni bir ilişkiye başlamadan önce değil yeni bir ilişkiye başladıktan sonra ilişki esnasında hatırlamaya ve kullanmaya meyilli iken, zeki insanlar için bu tecrübeler bir ilişkiye başlamalarının önüne geçebilen güçlü sebeplerdir. mesela ortalama bir insan bir ilişki yaşar ve bu ilişkide hatalar yapar, sonra ilişki biter ve yeni bir ilişkiye başlar ve yeni ilişkisinde bir önceki ilişkide yaptığı hataları yapmamaya özen gösterir. zeki insan durumunda ise ilk ilişkisi biten zeki insan, ikinci bir ilişkiye başlamadan önce karşısındaki kişiyle de aynı durumları yaşayabileceğini önceden kestirebildiği için ikinci ilişkiye başlamakta çekimser kalır. bu kişiler zaman geçtikçe daha seçici olurlar. ancak seçicilikleri "akıllı olsun, güzel olsun, hoşgörülü olsun" tarzında yüzeysel kriterlere değil, daha önce yaşadıkları başarısızlıkların önüne geçebilmek adına oldukça spesifik kriterlere dayanır. bu kriterler mesela "benimle aynı mesleği yapmasın" tarzında kriterlerdir ve makul gerekçelerle ortaya çıkarlar. yani zeki bir kişi daha önce aynı mesleği yapan biriyle birlikte olmuş ve bu özel durumda yaşadığı zorlukları öğrenmiş, aynı şeyleri tekrar yaşamak istemediği için böyle bir kriter geliştirmiş olabilir.
ayrıca her ilişki bitiminde kazanılan tecrübe miktarı da arttığı için zeki insanlar ne kadar fazla başarısız ilişki yaşarlarsa o kadar fazla çekimser tavra bürünürler. bu da yaşları ilerledikçe ortalamaya göre daha yalnız kalmalarına sebep olur. öte yandan ortalama insanlarda böyle bir durum genel olarak gözlemlenmez.
bunu daha iyi kavrayabilmek için çevrenizdeki yaşı ilerledikçe ilişki konusunda daha az istekli görünen insanlar ile ilişki arayışı bakımından çekimser davranmaya meyilli olmayan insanları kıyaslayabilirsiniz.
ancak bunu yaparken maddenin en başında belirttiğim "ağır travmalar dışında" kısmına dikkat etmeye özen gösterin. çünkü bir insan ister zeki ister aptal olsun, travma yaşadığı durumlarda çekingen olma eğilimi gösterir. yani başarısız sonuçlanmış sağlıklı ilişkiler yaşamış insanları incelemek yerine ilişkilerinde manipüle edilmiş, aldatılmış, psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalmış insanları incelerseniz bu insanların zeka seviyelerinden bağımsız olarak çekimser olduklarını gözlemlemeniz doğaldır.
2. arayan mevlasını da bulur belasını da
doğruya doğru, ilişkilerin geneli bu şekilde başlar. yani insanlar çoğunlukla hayatın doğal akışında karşılaştıkları olayların neticesinde değil, sevgili aradıkları için sevgili bulurlar. hatta sosyal medya gibi kitle iletişim araçlarını bu amaçla kullananların sayısı, hatta ve hatta sırf bu amaç uğruna geliştirilmiş uygulamaları kullananların sayısı azımsanamayacak düzeyde yüksektir. burada dikkat edilmesi gereken nokta, kişiyi bir eylemde bulunmasına iten iç motivasyondur. bu konuda dating uygulamalarından bahsetmiş olsam da, durum aslında günlük hayatın her alanında, masum görünen ugraşlarda bile gözlemlenebilir. mesela üniversitelerin öğrenci kulüpleri bu konuda daha anlaşılır bir örnek olacaktır.
ortalama insanda sevgili edinme motivasyonu ilgi alanına vakit ayırma motivasyonundan yüksek olacağı için ortalama insanın hiç ilgi duymadığı bir konu olmasına rağmen kulüp standında güzel bir kız ya da yakışıklı bir oğlan gördüğü için gidip astroloji kulübüne üye olması ve her hafta vaktinin belirli kısmını bu kulübe harcaması zeki insana göre daha olasıdır. zeki insan durumunda ise astroloji kulübünde ilgisini çeken biri olsa bile eğer astrolojiye özel olarak ilgi duymuyorsa sırf o kişi için kulübe girme ihtimali daha düşüktür.
yanlış anlaşılacağını tahmin ettiğim için belirteyim, bu durum zeki insanların kimseye alıcı gözüyle bakmadığı anlamına gelmez. nadir görülen istisnalar hariç herkes çevresindeki insanlara belirli oranda alıcı gözüyle bakar ve hatta bu bakış genellikle yüzeysel ilgilerle başlar. mesela fiziksel anlamda güzel görünen insana bakmayı herkes sever ve bu işi bir noktaya kadar herkes yapar. tabii ki güzellik algısı kişiden kişiye değişebilir ve kimi kısa boyluları güzel bulurken kimi uzun boyluları güzel bulur. burada ortak olan şey insanların zekalarından bağımsız olacak biçimde güzel bulduğuna alıcı gözüyle bakmaya çekinmemesidir. zeki insan ile ortalama insan arasındaki fark ise zeki insan için alıcı gözüyle bakılan güzelliğin ilk beş dakikadan ibaret olmasıdır.
yani ortalama bir insanın astroloji sevmemesine rağmen astroloji kulübünde çok güzel bulduğu biri olduğu için gidip sırf o kişi için o kulübe üye olması, her hafta vaktinin belirli bir kısmını o kulübün bulunmalarında çöpe atması olasıdır. ancak zeki bir insan için her hafta o sürede keyif aldığı ve mümkün mertebe faydalı bulduğu işler yapmak yerine astroloji sohbetine maruz kalmak, sevgilisiz bir hayat yaşamaktan daha zordur. dolayısıyla zeki insanın belasını bulma konusundaki motivasyonu ortalama insana kıyasla oldukça düşüktür.
bu durumu zeki insan için olmasa da ortalama insan için günlük hayatımda bizzat gözlemledim.
güzide üniversitemin sıradan bir gününde iki kız arkadaşımla bahçede oturmuş poğaçamızı kemirirken, bulunduğumuz bahçede 1.90 boylarında, uzun sarı saçlı, deri ceketli, tipi aynı kurt cobain'e benzeyen ve herkesin yakışıklı çocuk olarak bildiği kemal'in mitoloji kulübünün standında yoldan geçenleri mitoloji kulübüne davet ettiğini gördük. bunun üzerine bir tane pers tanrısı söyle desem cevap veremeyecek iki arkadaşım aniden mitoloji aşkıyla yanıp tutuştuklarına ve kulübe üye olmak istediklerine karar verdiler. böylelikle önce birbirlerini ikna ettiler, sonra da kendi başlarına kayda gitmeye utandıkları için beni ikna etmeye çalıştılar. ben hiç oralı olmayınca da "hiç değilse gel de ilgiliymişsin gibi görün" baskısıyla yanlarına gittim.
kayıt süresince iki arkadaşımın yüzüne bile bakmayan kemal ne hikmetse bana özel bir ilgi gösterdi ve gözlerimin içine baka baka dakikalarca beni mitoloji kulübüne katılmaya ikna etmeye çalıştı. muhtemelen o an o ortamda mitolojiye en çok ilgili kişi olmama karşın kafamda böyle bir şey için vaktim olup olmadığını defalarca değerlendirerek vaktim olmadığına karar verdim ve kulübe üye olmadım. oradan ayrıldıktan sonra da iki saf arkadaşıma "bakın bu kemal eşcinsel, boşuna gidip de vaktinizi harcamayın" uyarısı yaptım ama dinletemedim.
nitekim arkadaşlarım bir süre kulüp toplantılarına, sonra da kulübün düzenlediği bir partiye gittiler. gittikleri partide kemal'in adnan diye biriyle öpüştüğünü gördükleri zaman da mitolojiye olan ilgi ve alakaları yine aniden yok oldu.
bu arkadaşlarım belki bu denemelerinde başarısız olurlar ama içlerinden bir sonraki denemede başarılı olanı çıktı. yani belasını ısrarla aramaya devam eden belasını bir şekilde buldu.
buradaki ana fikir, deneyen kişinin belki birkaç sefer başarısız olsa da eninde sonunda amacına ulaşabilme ihtimaline sahip olurken, denemeye gönlü olmayan kişinin zaten denemediği için böyle bir şansının olmamasıdır.
3. sen önünü kış tut, yaz çıkarsa bahtına
zeki insanların çoğunluğu hem idealist olma eğilimi gösteren, hem de başarısızlık ihtimalini gözardı etmeden ve seçimlerini başarısız olma ihtimalini de hesaba katarak, hatta bu ihtimali detaylıca değerlendirerek yapan insanlardır. haliyle bu şekilde yapılan seçimlerin çoğunluğu başarısızlık ihtimali var olsa bile bu ihtimalin düşük olduğu, başarısızlık durumunda da bir b planına sahip olunacak biçimde yapılan seçimlerdir.
ilişki bağlamında düşünüldüğünde ise bu iki özelliğin bir arada olmasının çok bariz iki dezavantajı bulunur.
ilk olarak, en iyisini isteme eğilimi zeki insanları en fazla talibi olan adaylara yönlendirir ve bu durumda başarılı olma ihtimali ortalama düzeyde talibi olan bir insanla birlikte olma ihtimaline göre düşüktür.
ikinci olarak da ilişkilerin başarılı olup olmamasının genelde hesap edilemeyecek düzeyde karmaşık değişkenlere bağlı olması istenilen bir ilişkinin makul gerekçelerle sonlanmasını mümkün kılacağından zeki kimse önünü sürekli olarak kış tutma mecburiyetinde kalacak ve bu sebepten motivasyon eksikliği yaşayacaktır.
ancak belirtmeliyim ki bu durumun kadınlardan çok erkekler için geçerli olduğunu düşünüyorum. çünkü ilişkilerin çoğunluğunda ilişkiyi bitiren taraf kadın tarafı olurken neyi yanlış yaptığını anlayamayan ve bu sebepten sonraki denemelerinde ne beklemesi ve ne yapması gerektiğini kestiremeyen taraf erkek tarafı oluyor.
bu açıklama biraz karışık bir açıklama olduğu için çok daha basit bir benzetme yapmak gerektiğini düşünüyorum.
iyi bir ilişkide başarılı olmaya çalışmak kumar oynamak gibidir. zeki insanlar da genelde kumar oynamaya sıcak bakmazlar çünkü işin sonunda ne olacağını kestiremezler. belki de kazanacaklardır ama bunu önceden tahmin edebilmelerinin bir yolu olmadığı için her zaman çekimser davranmaya meyilli olurlar. bu yüzden oynasalar bile çok nadir oynarlar ve bu sebepten daha çok oynayan kişilere kıyasla kumarda kazançlı çıktıkları gün sayısı oldukça azdır.