Yurt Dışına Göç Eden Türkler, Türkiye'ye Geri Dönmeyi Düşünüyor mu?
fransa'dan yeni döndüm
kusura bakmayın da almanya ve ingiltere hariç (ingiltere'nin de ne kadar kıta avrupasında olduğu tartışılır), avrupa ülkelerinin durumu türkiye'den daha parlak değil. fransızlar dahi sarı yeleklilerden, grevlerden ve hükümetten bıkmış durumda. fakirlik orada da var. ay sonunu orada da getiremiyorlar. evler kutu gibi. hayat pahalı, paris'te de trafik var. ne yazık ki halkın geniş bir kısmı patronlara, hükümetleri de onların çıkarlarına çalışıyor. elbette insanlar birbirlerinin hayatlarına türkiye'deki kadar müdahil değiller, ancak fransa'da da senede yaklaşık 160'a yakın kadın eşleri, sevgilileri ya da yakınları tarafından katlediliyor. göçmen gözünden bakacak olursak da ne kadar entegre olursanız olun siz bir yabancısınız. kıta avrupasının liberal geleneği ne yazık ki abd ve kanada kadar gelişmiş değil. daha dün telefonda görüştüğüm bir fransız arkadaşım, neden aniden döndüğümü sordu. fikirlerimin, onlarınki gibi olmadığında ne kadar değersiz ve işe yaramaz görüldüğünü söyledim. hiç de liberal olmadıklarını belirttiğimde bunları onaylamak zorunda kaldı.
evet, aniden döndüm. pişman da değilim. döneli henüz birkaç hafta oldu, işlerimi yavaş yavaş yoluna koyuyorum. eğer tekrar yurtdışına çıkarsam, gideceğim ülke kesinlikle kıta avrupasında olmayacak.
londra'dan bildiriyorum, dünya tersine dönse dönmem
medeni bi ülkede, minimum kazansa bile insanca yaşamayı bir kez tatmış birinin de çok ekstrem bir şey olmadıkça dönmek isteyeceğini sanmıyorum.
yurt dışında yaşamanın zorlukları yok mu? tabii ki var. ama -henüz kendi işimi yapamıyor olsam da- saatlik minimum ücrete çalıştığım isimde yılda 22 gün + 8 gün bank holiday tatilim var, dilediğim zaman kullanıyorum, üstelik ödemesini de çatır çatır alıyorum.
ay sonunu nasıl getireceğim derdim yok, birikim bile yapabiliyorum ufak ufak. ki londra'da kiralar ve ulaşım astronomik. buna rağmen türkiye'de yaşadığımdan kat kat kaliteli bi hayat yaşıyorum.
neden döneyim? haftada 60 saat çalışıp asgari ücretten bozma maaş alıp, yılda 1 hafta tatil için yalvarıp, günümün 4 saatini metrobüste geçirmek için mi?
fransa'da bir sene yaşadım
birinci senenin sonunda koşa koşa türkiye'ye geri döndüm. tonlarca nedenim vardı. o dönem çok mantıklıydı verdiğim karar bana göre. ama aylar sonra bir gün fransa'daki bağlantılarım aracılığıyla nijerya'da bir iş teklifi aldım. (kontrat inanılmaz cazipti) ve "hadi bir şans daha" dedim. neden olmasın?! 4 sene afrika'nın ardından son 1,5 senedir de abd'de yaşıyorum. her şey tıkırında şimdilik. böyle de devam eder umarım.
dünyada çok fazla ülke var. bir iki ülkede umduğunu bulamayıp köyüne dönmek bana çok kolaycılık gibi geliyor. sonuna kadar denemek lazım. denemek lazım ki 70 yaşında bir gün oturup maziye baktığında "ah be keşke biraz daha sabır etseydim" demeyesin. çünkü pişmanlığın çaresi yok. ama şu an denemek bedava. en fazla köyüne birkaç sene sonra dönersin...
isveç'e göçeli iki buçuk sene oldu
bunun 10 ayını master eğitimine harcadım. geri kalan süre ise iş hayatı ile geçti ve geçiyor. türkiye'ye temelli dönüş yapmayı düşünmüyorum. çünkü kendimi o kültüre ait hissetmiyorum. her ne kadar orada doğup büyümüş olsam da türkiye'de yaşarken çok sınırlı ve herkesle çatışan birisiydim. aptallığa ve saçmalığa tahammül edemiyorum. isveç'te ise çok nadir sinirleniyorum. çünkü her şey olması gerektiği gibi. herkes rasyonel hareket ediyor.
ancak bir kuzey ülkesinde yaşamanın da olumsuz yönleri var. burada yalnızlık büyük problem. stockholm'e taşınalı bir buçuk sene oldu ve ben burada sadece bir tane arkadaş edinebildim. daha çok okul zamanı tanıştığım arkadaşlarımla sosyalleşebiliyorum. içine kapanık bir insan değilim. tam tersi sürekli bir aktivite ile uğraşan birisiyim. gayet konuşkan bir insanım. ama bu isveçliler insanı o kadar yoruyor ki. sohbetler small talk'tan öteye gitmiyor. orada bir duvar var ve aşamıyorsun. daha çok başka ülkelerden arkadaşlarım var. ispanyol, alman, koreli, brezilyalı gibi. çünkü onlar da başka ülkeye gelmiş ve yalnızlık çekiyor. bu yüzden daha yakın oluyoruz.
bu yaz istanbul'a ziyaretime isveçli bir arkadaşım geldi ve bir hafta beraber zaman geçirdik. her yeri gezdirdim. tatile bile götürdüm. son gece bana türkiye'de daha çok yüzümün güldüğünü ve beni hiç böyle görmediğini söyledi. haklı. çünkü isveç'te sosyallik o kadar zor elde ediliyor ki. alışık olduğum ortama geldiğimde yüzüm gülüyor. ama türkiye'de de beni mutlu eden tek şey sosyallik. sosyal hayat dışında isveç'te şikayet edebileceğim bir şey yok.
dağınık ve uzun konuştum. ama sözün özü türkiyesiz de yaşanmıyor türkiye'de de yaşanmıyor. kendimi orada yaşarken göremiyorum ama yurt dışında yaşarken de içi boş bir hayat yaşıyorum. evet her şey istediğim gibi. iş çıkışı bir bara gidip arkadalarınla takılabiliyorsun. sessiz sakin bir muhitte yaşıyorsun. saat 5'ten sonra işten çıkıp yarım saatte evde oluyorsun ve aslında bir gün içinde iş dışında bir hayatın daha oluyor. güzel kazanıyorsun. sistemsel olarak her şey olması gerektiği gibi ama bu sefer de sevdiklerin yok. yıllarca biriktirdiğin o dostluklar yok. geldiğimden beri yani iki buçuk yıldır arkadaşım olan kişilerde bile o türkiye'deki arkadaşlıkların derinliği yok ve olmayacak görüyorsun. o samimiyet o yakınlık yok. arafta kaldık.
iki yıldır almanyada yaşıyorum. buraya geldiğime hiçbir zaman pişman olmadım
büyük bir ailevi ya da sağlıksal problem yaşamadıkça da dönmeyi kesinlikle düşünmüyorum. neden mi:
1. alım gücüm çok yüksek. maaşımın yüzde kırkını kiraya verdiğim halde çok rahat geçinip, lükslerime para ayırabiliyorum. temel yaşam için harcamanız gereken para az bir miktar. gerisi sizin gönlünüze kalmış. 50-100 euro'ya avrupa'da bir yere uçak bileti alıp bir iki gün kaçamak yapabiliyorum mesela. bu da bütçeme dikkat edersem toplamda 400-500 euro'ya patlıyor bana, ki bir ayda bu kadar para arttırabiliyorum. ya da yeni çıkan istediğim teknoloji ürününü bir bilemedin iki ay biriktirdiğim parayla alabiliyorum.
2. alkol ve eğlence görece ucuz. haftasonu dışarı çıkıp lüks olmayan bir yerde bir şeyler atıştırıp içmeye gittiğim bir gece ortalama 50 - 70 euro'ya patlıyor bana. ne kadar içtiğinize bağlı olarak daha az para ödemeniz de mümkün. artık canınız nasıl istiyorsa. şehir benim için yeni olduğundan keşfedecek o kadar mekan var ki zaten her hafta başka bir yere gidiyorum.
3. mesela lüks bir restorana gidince iki kişi 150 euro bırakmak koymuyor. özel bir şey yaptığınızın ve bunu yapacak gücünüzün olduğunu biliyorsunuz. içiniz rahat ve verdiğiniz paraya değiyor. çünkü genel olarak servis sektörü türkiye'den geride olsa da bu lüks restoranlarda değişiyor. son derece kaliteli hizmet ve lezzet alıyorsunuz. verdiğiniz paranın hanzo bir kebapçıya gitmediğini bilmeniz de içinizi rahatlatan başka nedenlerden.
4. sevgilimi evine gönderirken yolda başına bir şey mi gelir, takip ederler mi, öldürürler mi, taksiye bindirsem taksici bir şey yapar mı diye endişelenmeme gerek yok. güvende olduğunu biliyorum. elbette güllük gülüstanlık değil burası da ancak türkiye'den çok daha güvenli olduğu kesin.
5. iş yaşamımda yalaka olan bir lavuk benim önüme geçecek diye çekinmiyorum. burda işini yapana değer veriyorlar, işini yapmayan adamın gözünün yaşına bakmıyorlar. daha da önemlisi çalışmamın karşılığını alıyorum. çalıştığım ortamda hem maddi hem manevi olarak destekleniyorum.
6. 30 gün yıllık tatilim var. tatilimi istediğim gibi değerlendirecek ekonomik özgürlüğe sahibim. vize derdim yok. canım sıkıldıkça istediğim yere basıp gidebiliyorum.
7. gelecekte ekonomik kriz mi vurur, kur mu uçar gibi kaygılarım yok. burda olduğum sürece ekonomik güvende olduğumu biliyorum.
ve daha birçokları.
tabii ki olumsuz yanları da var. her şey mükemmel ve toz pembe değil. ancak dönmemi gerektirecek, beni bıktıracak kadar da büyük değil.
5 sene ingiltere'den sonra şu an 4 yıldır ispanya'da yaşıyorum
iş olarak şu anki maaşımı alabilsem (ekstra mesaisiz; nitekim burada ekstra mesainin parası veriliyor, türkiye'de verilmiyor. ki ispanya da diğer avrupa ülkelerine göre maaşlar düşük ama yinede türkiye ye göre çok daha iyi) ve türkiye'de kendimi güvenli hissediyor olsam kesin dönerim ama özellikle güvenlik konusunda -kadına şiddet, suriyeliler, terör- kısa vadede böyle bir şeyin sağlanacağını maalesef düşünmüyorum...
yoksa burada ne kadar arkadaşım olursa olsun (ki burada doğup büyümediğim için zaten 100 tane arkadaşım yok, 10 tane vardır) ailem yok, çok yakın can dostum yok ama maaş iyi ve güvenli hissediyorum işte...