KÜLTÜR 20 Kasım 2025
1,1b OKUNMA     37 PAYLAŞIM

Yunan Halkının Uzo İçip Davulla Dans Ettiği Kolektif Neşe Ritüeli: Panigiri

Yunan köylerinde geceyi müziğe ve ortak neşeye teslim eden Panigiri, halkın yüzyıllardır yaşattığı en canlı toplu kutlama geleneklerinden.

birkaç yıl önce sosyal medyada önüme düşen bir videoda yaşlısından gencine yüzlerce insanın el ele tutuşup sabaha kadar dans ettiğini görmüştüm. bir halkada dönüyorlar, sonra merkeze yaklaşıp geri çekiliyorlar. adına panigiri deniyor. kulağa yabancı gelmedi; bizdeki panayırla aynı kökten zaten.

panigiri'ler yunanistan'ın en canlı geleneklerinden biri. dini ritüellerden doğmuş. azizlerin yortuları, özellikle de 15 ağustos meryem ana'nın göğe yükselişi. ama işin güzel tarafı, insanlar oraya dini görev için değil, birlikte olmak için gidiyor. yemek yemek, uzo içmek, kalamatianos dansını sabaha kadar sürdürmek, kısacası hayatın ritmini paylaşmak için.


beni asıl çarpan şey gençlerin bu geleneğe sahip çıkmasıydı. bizde olsa eski kafalı derlerdi belki ama orada en önde onlar var. işte tam burada düşünmeye başladım: neden bizde geleneksel olan şeyler gençlere sıkıcı geliyor, neden kolektif eğlenceyi koruyamıyoruz?

yunanistan küreselleşmeye rağmen kendi kültürünü sahiplendi; müziğinden mimarisine, yemeklerinden panigiri'lerine kadar. bizdeyse son yıllarda sıkça duyduğumuz “biz neşemizi kaybettik” cümlesi boşuna değil. ekonominin çöküşü, alım gücünün dibe vurması, bireyselleşmenin artması, sınıfsal ve ideolojik kutuplaşmalar derken toplu halde eğlenebileceğimiz alanlar yok denecek kadar azaldı. konserler lüks oldu, bayram sofraları küçüldü, çay bahçeleri nostaljiye dönüştü.


oysa panigiri'nin ruhu sadece dans değil, arkasındaki kolektif emek. yemekleri köyün kadınları hazırlıyor, gençler masaları kuruyor, fiyatlar herkesin katılabileceği kadar düşük tutuluyor. herkesin çorbada tuzu var. işte o yüzden gerçek bir topluluk deneyimi yaşanıyor.

bizde hala roman düğünlerinde, karadeniz horonunda, kırsal panayırlarda bu hissin kırıntıları var ama şehirlerde her şey bireysel tüketim kültürüne sıkışmış durumda. biz neden birlikte eğlenemiyoruz sorusu o yüzden akıldan çıkmıyor.

gökçeada'da hala yaşatılan meryem ana yortusu veya midilli'deki panigiri'ler bu kültürü görmek isteyenler için bir kapı. biraz turistikleşmiş olsa da insana başka türlü de yaşanabilir duygusunu veriyor.

panigiri bir eğlenceden çok daha fazlası. birlikte yaşama arzusunun, toplumsal hafızanın ve neşenin bugüne taşınmış hali. bizdeyse bu alanlar azaldıkça toplumsal yalnızlığımız daha görünür hale geliyor. belki de bu yüzden panigiri videolarını izlerken içimden şu cümle dökülüyor: keşke biz de hala bu şekilde eğleniyor olsaydık.