SİYASET 16 Ocak 2024
16,2b OKUNMA     221 PAYLAŞIM

Yeni Dünya Düzeni'nin Fikir Babası Albert Pike'ın Hayatına Dair Fazla Bilinmeyen Ayrıntılar

Albert Pike kimdir? Büyük Mason üstadı Albert Pike hakkında fazla Türkçe bilgi yoktur, bu eksikliği biraz gidermek istedik.

albert pike... hakkında çoğunlukla hatalı ve spekülatif bilgiler verilen, yanlış genellemeler yapılan bir tarihi kişilik. nispeten tarafsız yazılmış hayat hikayesini ve özgeçmişini ilginç bir şekilde wikipedia'da bulabilirsiniz. (erişim tarihi: 13.01.2023)

linkini bıraktığım sağlam dipnotlar ve kaynakların yer aldığı sayfada albert pike'ın yaşamı ile ilgili kapsamlı malumat mevcut. bu nedenle paylaşımımızda herkesin kendisi hakkında belirttiği yönleri dışında birkaç hususa yer vermek istiyorum.

bilindiği üzere albert pike, 12 nisan 1861–09 nisan 1865 tarihleri arasında cereyan eden amerikan iç savaşı sırasında güney, yani amerika konfedere devletleri ordusunda hizmet vermiştir. savaş sırasında kafa derisi yüzme olay(lar)ı da dahil olmak üzere kendisi hakkında birçok vukuat rapor edilmesine rağmen, bizce en önemli olgu zaten iç savaş sırasında güney saflarında yer almasıdır.

esasında yer aldığı savaş, gerçekten, isminden anlaşılacağı üzere amerika birleşik devletlerinin kuzey ve güney eyaletleri arasında gerçekleşen bir iç savaştır: "civil war".

iç savaş, egemen bir devletin işbaşındaki hükümeti ile ülke içerisinde farklı siyasi, etnik, dini vb. gruplar arasında yaşanan silahlı çatışma hali olarak tanımlanabilir. bu tanımda öne çıkan ve diğer iç çatışma türlerinden farklılaşan en önemli unsur iç savaşın taraflarının devlet ile toplumu içerisindeki ögeler olmasıdır.

"civil war"ın tarafı olan amerika konfedere devletleri o tarihlerde dünyada başkaca ve ingiltere, fransa gibi - her ne kadar çatışmalarda tarafsızlıklarını ilan etseler de - belli başlı ülkelerce resmen tanınmadığı için uluslar arası hukuka göre devlet sayılmaz. dolayısıyla güney eyaletleri teknik olarak; meşru amerika birleşik devletleri ülkesi ve hükümetine karşı baş kaldıran asiler konumundadır ve güney tarafında savaşanlar da hukuken isyancı durumundadır. tabidir ki güneyin bu eylemlerinin "baskıya karşı direnme hakkı" çerçevesinde meşruiyeti her zaman tartışılabilir ama bu çalışmanın konusu değildir.

albert pike da iç savaş'ta bir mason olarak yer almıştır... herkesin bildiği üzere pike 1850 yılından ölümüne kadar hür mason olarak yaşamını sürdürmüştür. masonlar ve masonluğun ilkelerine baktığımızda ise gerek 1723 tarihli anderson anayasası olsun gerekse taş ustalarının kabul ettiği eski yükümlülükler olsun hepsinde şu ilkeler yer alır.

masonların davranışlarına dair o hükümler

1. iyi ve dürüst bir insan olacak, ahlâk kurallarına uyacaksınız.

2. barışsever olacak ve yaşadığınız ülkenin yasalarına uyacak, vatanınıza şerefle hizmet edeceksiniz.

3. devlete karşı girişilen hiçbir eyleme katılmayacak, ülkenin yararlarını, bağımsızlığını, dirlik ve düzenini korumayı kutsal bir görev bileceksiniz.

4. devlet makamlarına saygılı olacak, gayretle çalışacak, şerefli bir hayat sürecek ve insanlara itibar edeceksiniz.

kaynak ingiltere büyük locası anayasası ve eski yükümlülükler

bilindiği kadarı ile bir kişi mason olmadan önce yukarıda sayılan ödevleri yerine getireceğine dair yemin etmektedir. oysa ki albert pike güney ordusunda yer alarak ve devletine karşı yasal, meşru olmayan bir eyleme katılarak, bir mason olarak ettiği yemine aykırı davranmıştır.

her ne kadar iç savaş sonrasında güney safında savaşanların tümü için genel af çıkarılmış olması, hatta kendisinin bizzat abd başkanı andrew johnson tarafından affedilmesi işlediği masonik suçu ortadan kaldırsa da kaanatimizce kendisinin hayatını adadığı oluşuma ihanet ettiği gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır. keza siyah insanlar hakkında ki görüşleri de aynı gerçekliğe ihanettir.

"şüpheden sanık yararlarnır ilkesi " gereği pike'ı asla ku ku klax üyesi olarak suçlayamayız. zira kendisinin örgüte üye olduğunu ispat ve şahsını itham edecek deliller bugün için mevcut değildir. ancak savaş öncesi ve sonrası çeşitli tarihlerde vermiş olduğu ve belgelenebilen beyanlarında siyahları beyazlar ile eşit görmediği aşikardır (nispeten topluca bir kaynak).

abd'de örgütlenen ve ortaya çıkışı bir nevi askeri masonluk olan ve sadece siyahilerin üye olabildiği "prince hall masonluğu"ile alakalı söylediği "beyaz masonluğa bulaşmadan kendi çaplarında oynasınlar" minvalinde ki lütufları ile eşitlik-kardeşlik-özgürlük yolunda yer alan masonluk mesleğine aykırı davranışlarından birisidir. ("recognition of prince hall grand lodges in america")

öte yandan kendisinin kaleme aldığı "morals and dogma" kitabı da bugün dünya çapındaki skoç riti ritüellerinin çoğunluğunun temelini oluşturmuştur.

ancak kitap dikkatle incelendiğinde, kendi fikirlerinin yanında çoğunlukla eski masonik müelliflerin eserlerinin toplandığı bir çalışma olduğu da gözden kaçmamaktadır.

tabi biz burada üstadı intihal ile suçlayacak değiliz lakin eserinde yer alan fikrilerin tamamının kendisine ait olmadığı, sadece yorumları ile katkıda bulunduğunu belirtmek faydalı olacaktır.

ayrıca "morals and dogma" kolay kolay türkçeye çevirilebilecek bir çalışma olmayıp, çevirilerdeki ufak yanlışlar bile kitaptaki metinlerin anlamını farklı yerlere götürebileceğinden okumak isteyenlerin bu hususa da dikkat etmesi gerekmektedir.

ve gelelim meşhur mektubuna

illuminati'den tutun 3. dünya savaşı'na kadar saçma sapan düşüncelerle oluşturulmuş -imzası meçhul- mektubun içeriği doğru olsa bile albert pike'a ait olduğuna dair kesin bir kanıt yoktur.

komplo teorilerini seven ve spekülatif bir takım bilgilerle zevk ve haz halini sürdüren bir çok cahilin aksine bugün birçok tarihçi ve hatta masonik müellif bu mektubun albert pike'a ait olmadığında hemfikirdir.

sözün özü

albert pike bir masondur, bugün skoç ritine bağlı çalışan bir çok locaların ritüelleri de dahil olmak üzere çalışmalarına temel atmış bir kişidir. fakat gerek yaşantısı gerekse fikirleri ile masonluğu iddia ettiği "kamil insan olmak" yolunda ilerlemesini sürdürememiş tarihi bir kişiliktir.

yazılarını okuyunca iyilik, güzellik, mükemmellik ve kardeşlik-eşitlik-özgürlük, adalet kavramlarına pek güzel değinen albert pike'ın özel hayatında böyle hareket etmemesi ilginçtir.

kendisinin yaşamı ile yazdıklarını karşılaştırınca kısaca "imamın dediğini yap, yaptığını yapma" atasözünü düstur almamak elde değildir...