YAŞAM 22 Eylül 2016
813b OKUNMA     5441 PAYLAŞIM

Yalnızca Fazla Düşünme Sorunu Yaşayan İnsanların Anlayabileceği Şeyler

Her daim kafasında bir şeyler olan, bir türlü rahat bir kafaya erişemeyen insanların ortak yönlerini Sözlük yazarları paylaşıyor.
iStock.com

dram içerir.

1) her zaman, her yerde kafasının içinde konu ve konumla alakasız bir sürü şey vardır;
en yakın arkadaşın nasıl aldatıldığını göz yaşları içinde anlatırken, sen bir yandan onu dinliyor gibi yapıp bir yandan arkadaki masanın ceviz ağacından mı olduğunu, kahve içmeyi, saatin kaç olduğunu ve aynı anda bir sürü şeyi daha aklından geçirirsin.

2)pratiktirler;

hemen her konuda baştan savma bir çözümleri vardır. bira kapağını kilit karşılığı ile açmak gibi harika yöntemlerle hızlı ve bir o kadar da kirli sonuçlar elde ederler.

3)çok yönlüdürler;

iStock.com
fotoğrafçı olmaya karar verip bunun için yanıp tutuşurken, bir anda aslında kısa film çekmenin de ne harika bir fikir olduğunu düşünüp bununla alakalı derin araştırmalara girebilirler. odaklanma sorunları hayatları boyunca yakalarını bırakmaz. çevrelerindeki herkes potansiyellerinin farkındadır fakat maymun iştahları yüzünden hemen her şey proje evresinde kalır.

4)bir dönem gece kuşu, bi dönemse yalnız kurt pozlarına girerler;

çevrelerindeki kimse buna bir anlam veremez. gecelerin aranan isminden kıvrak bir hamleyle ev kuşuna evriliverirler.

5)geçmişlerindeki herhangi saçma ve küçük bir hata ansızın akıllarına gelebilir;
obsesiftirler, gece uyumakta güçlük çekerler ve yaratıcı olmalarına rağmen odaklanma problemi yaşadıklarından bunu üretime dökemezler.

genelde mükemmelliyetçidirler.
bir olayı on çeşit yerden yorumlayabilirler. on çeşit yerden çıkan olaylar hakkında on çeşit senaryo üretip o on çeşit senaryoya karşı on çeşit çözüm oluştururlar. böylelikle her şeye hazırlıklı olurlar, hiçbir şey onlar için şans değildir.

.konuşamaz mesela.

kullanmak istediği ifadeler o kadar fazla ve o kadar hızlı olarak aklından çıkıp somutlanma, vücut kazanma eğilimindedirler ki..neticesinde kelimeler anlamsız cümle öbekçikleri oluşturur.karşıdaki insan ''ne diyo lan bu, kafası iyi galiba'' derken siz aslında tam yeri ve zamanında kullanacağınız ifadelerin hızını kontrol edemezsiniz.

.yalnız kalmayı severler.


bu asosyallik kisvesi altında vuku bulmaz ya da bir kaçıştan tamamen bahsedemeyiz de.bence bu çok daha güzel bi nedenden kaynaklı, çok daha kolaylaştırıcı yaşamı yani asosyal falan da değildir kişi.tercih eder yalnızlığı, diyelim.
mesela, karşınızda oturan insanlar ne kadar iyi niyetli olurlarsa olsunlar, kafasın çalışan kişiler su gibi, ekmek gibi bilgi ile beslenirler belli aralıklarla.aksi takdirde, beyin körelir, hayatın akışında her şeyi olduğu gibi kabul eden kaderci insanlara bürünür bünye.ama aslolan, her düzenin içinde ''küçük şakacıkları, düzensizleri, gözden kaçmaları'' bulabilmektir.yani fazla düşünmenin ta kendisidir!ama bunun için bu cümlenin iki öncesine gitmek gerekir.

.gözlem yapar.
oturur, freud gibi olayları ele alır demiyorum ama duru bi an.anların nicelliği kişiden kişiye, durumdan duruma göre değişir.ama izler.havayı koklar, takip eder, sorar -cevap önemli değildir burada-, analiz yapar ama temeli gözlemdir.

.konuşmayı sevmez.ya da gereksiz konuşmayı.

muhabbeti sevmediğinden değil, karşısındaki kişiyi gözlemlediği ve kafasında oluşan soruyu kabaca cevapladığı için cevabı kendi bulmuştur.zaman kaybı gelir.

.sakindirler, genelde.

kafalarında o kadar çok olasılık ve yorumlama geçmiştir ki, neredeyse her olayın iyi, kötü, en iyi, en kötü ve daha kötü, çok daha kötü...gibi sürüp giden olasılıklarını kafalarından geçirmişlerdir.

kısacası hayata karşı ''çok da şey yapmamak gerek'' der ve geçerler.

soz vermek konusu en bunaldiklari konulardan biridir.
plansiz hareket etmek isterler cunku her an her sey degisebilir kafalarinda.

odaklanma sorunudur.
her ne kadar günlük aktivitelerini yerine getirmeye çalışsalar da beyin kafasına göre hareket ettiği için yaptıkları şeye genellikle odaklanamazlar.


genelde kafaları karışıktır. çağrışımlarla daha çok karışabilir; bir ses, bir koku, bir mekan vs. konuşmaları dağınıktır bu nedenle yer yer anlaşılmama problemi çektikleri görülür.

düşündükleri her şeyin nedenini sonucunu anlamaya çalışırlar. temellendirme, somutlama ve çözümleme ihtiyacı duyarlar. yine bu durum da fazla düşünmelerine ve ayrıntılarda boğulmalarına sebep olur.

uykusuzluktan bayılana kadar yatağa girmek istemezler çünkü yatak onların korkulu rüyalarıdır, gün içinde düşündüklerinin 10 katı (ölçmedim tabii sallama) fazla düşünürler. gece uyuyamama ya da uyumak için çaba göstermeme eğilimleri bundan kaynaklanır.


düşüncelerindeki düzensizlik ise ruh durumlarına yansır. bir anda inanılmaz üzgünken, akla gelen başka bir şey aniden keyiflerini yerine getirebilir. böyle anlarda da ben ruh hastası mıyım acaba diye düşünmeye başlarlar.

kısacası kafalarının içi sorularla dolu bir çöplük gibidir.