Yakılmasıyla İnsanlığı Bir Gecede Cahil Bırakan Devasa Yapı: İskenderiye Kütüphanesi
kentin büyük iskender'den sonraki egemeni i. ptolemaios soter, iskenderiye'nin ticaret kenti olmasının yanı sıra büyük bir bilim ve kültür merkezi de olmasını ister. bu yüzden hiçbir zahmetten ve masraftan kaçınmadan dünyanın dört bir yanından bilginlerin ve edebiyatçıların iskenderiye'de toplanması için uğraşır.
ptolemaios'un kültür danışmanlığını demetrios üstlenir. demetrios, aristoteles'in peripatos okulunun takipçisi, atinalı bir diktatördür. iö 307'de atina'dan kovulunca ptolemaios soter kendisini kültür merkezi kurmakla görevlendirir. kültür merkezi içinde kütüphane kurma fikrini de krala demetrios'un verdiği düşünülüyor. hem kendi istediği hem de kralın emriyle kitaplar toplanır. destek de devlet tarafından sağlanır; satın alırlar, el koyarlar, akdeniz kıyılarına yolladıkları görevliler tarafından kopya ederler... bu işe o kadar büyük tutkuyla bağlanırlar ki iskenderiye kıyısına yaklaşan her donanmaya kitap getirmeyi zorunlu kılarlar.
soter'in ölümünden sonra sırayla başa geçen ptolemaioslar da bunu devam ettirir. o kadar ki julius caesar'ın iö 47'de şehre girişi sırasında çıkan yangında bi kısmı yanan kitaplıkta 700 bin eser bulunmaktadır. bu kadar kitap toplanmasında o zaman kitap için kullanılan papirüsün anavatanının mısır olması ve bitkiden yazı edevatı yapma işinin de mısırlıların tekelinde olması da etkilidir tabii.
kitaplığın altın çağı 450 yıl devam eder. taa ki ptolemaios sülalesinden de bir susak çıkana dek: viii. prolemaios. islenderiye'den kovulup intikam için iç savaşla geri döner. iskenderiye'yi kana bular, museion kültür merkezindeki bilginleri kovar. ii. yüzyılın sonunda artık kütüphanede eskisi gibi büyük alimler çalışmıyordur. kütüphane için bakımsızlık da büyük bir sorun olur. kitaplar papirüse yazılıyordur, o da bir bitki yaprağıdır. sıcakta ve nemde dayanacak bir malzeme değildir. yenilenmeyen yazmalar çürür. son darbeyi de hıristiyanlık vurur. başta ateist diye suçlanıp* ezilmenin ardından güçlenen hristiyanlar pagan kültürüne ve bilime karşı düşmanca bir tutum sergilerler. serapeion'daki küçük kütüphane iskenderiye psikoposu theophilos tarafından ms 400 civarında, museion'daki asıl kütüphane de bizans imparatoru marcianus zamanında 455 yılında mısır valisine gönderilen bir emirle yaktırılır.
günümüze fiilen bir şey kalmamış olsa da orada yapılan çalışmaların etkileri bilim, sanat, edebiyat ve kültür alanında yüzyıllar boyunca devam eder.
iskenderiye kütüphanesi'nin yakılmasında emeği geçenler listesi kabarıktır, ve "yakılma" tarihlerinin arasında yüzlerce yıl fark vardır
ama genel olarak sezar'ın, hristiyan roma imparatorluğu'nun (theophilius) ya da ömer'in yaktığı yönündedir. iddia ve delillerin hepsinin eşdeğer seviyede "ayıplı" olmasından dolayıdır ki kütüphaneyi asıl yakanların kim olduğu konusunda bir fikir birliğine varılmamıştır.
sezar'ın yaktığını iddia edenler, plutarch yönetiminde toplanmışlardır, ama sezar'ın yakmasının coğrafi olarak mümkün olmadığını söyleyenler, sezar'dan sorna da kütüphanenin ayakta kalmış olduğunu belgeleyenler vardır.
theo'nun yaktığını söyleyenler genellikle merkezden çıkan emrin iskenderiye valiliğince uygulandığından emindirler. bu da genellikle fikir birliğine varılmış, çok büyük zarar verdiğine dair delillerin en güçlü olduğu iddiadır. lakin eğer plutarch kütüphanenin yok olduğunu söylüyorsa, hristiyanlar hangi kütüphaneyi yakmışlardır?
ömer'in yakmışlığı da ömerden 300 sene sonra, islam düşmanı olduğu kabul edilen bir kilise tarihçisinin iddiasıdır. lakin fetih çılgınlığıyla tanınan ömer'in iskenderiyeye gelip de pagan (putperest) kitap ve eser sağ komaması olasılığı da hiç de yabana atılır değildir. zira artık islam sizin dininiz size dönemine çoktan veda etmiş, fetihlerle, işgallerle pagan inançları olan herkesin baskı altında maymuna döndüğü bir dönem, paganizmin kayıtlardan yök olduğu bir çağ biçimi almıştır. bu sebepten dolayıdır ki ömer'in yaptığı böylesi bir hareketin dönemin yaşayan, tutunabilen tarihçileri tarafından kayda alınmış olma ihtimalini de düşük görüyorum.
kanımca bu sayılan isimlerin hepsinin bir nebze de olsa ateşe çıra attıklarına, gayreti esirgemediklerine eminim. hepsinin sayesinde bugün olmamız gereken noktadan yüzyıllarca gerideyiz. sağolun.