SİNEMA 12 Ağustos 2025
8,1b OKUNMA     190 PAYLAŞIM

Weapons, Neden Bu Senenin En İyi Korku Filmlerinden Biri?

Başrollerinde Josh Brolin, Julia Garner, Alden Ehrenreich ve Benedict Wong gibi yıldızların yer aldığı Zach Cregger filmi Weapons (Silahlar), bu senenin beklenmedik yıldızlarından biri oldu. Neden?

2025 yılının en iyi filmlerinden weapons, tam anlamıyla tabanca gibi bir korku filmi

weapons türkçe adıyla silahlar, 2025'in ikinci yarısında vizyona giren oldukça başarılı bir film. her ne kadar filmin ana türü korku olsa da, orijinal senaryosundaki drama tonu öylesine ölçülü ve kaliteli yazılmış ki, olumsuz anlamda filmi eleştirecek done bulmak epey zor. film kendi türünü de aşarak, ilerleyen yıllara kalacak ve çok iyi eskiyecek bir film. ilk filmi barbarian'la hatırı sayılı ölçüde olumlu eleştiri alan yönetmen zach cregger, yeni filminde korku sinemasına kocaman bir damga vuruyor. zach bu filmiyle elit lige girerek, a+ korku yönetmenliğine yükseliyor.


şimdi bunun nedenlerini açıklayıp, filmi değerli bir sanat eseri kılan özelliklerini vurgulayalım

filmin yönetmeni tarafından yazılan orijinal senaryo, şimdilerde yaşadığımız susuzluk belasına ilaç gibi gelen yağmurlar misali, hollywood'a nur gibi düştü desek abartmış olmayız. referansları bir kenara koyarsak, karanlık bir masal tonunda yazılmış senaryo, açıkçası sadece jordan peele'i değil, sektörün tamamını heyecanlandırdı. bakın bu iş hiç öyle göründüğü gibi değil, hatta çok zor. aşağıdaki içerikte yazmıştım. dolayısıyla sektör böyle başarılı eserleri gördü mü, ilgi daha çok oluyor ve kelimenin tam anlamıyla filmin hakları kapış kapış gidiyor.


nefes kesici kurgusu, filmin en büyük artılarından. filmdeki olayları 6 farklı karakterin gözünden seyirciye izletmek, müthiş etkili ve başarılı sonuç vermiş. (sırayla; justine, archer, paul, marcus, james ve alex). bu işin piri ve en eskisi, japon üstad akira kurosawa nın rashomon'udur. aslında ben bu tip kurgulanan filmlerin bazılarını hiç sevmem ancak weapons'ın hikayesinin yarattığı gerilim, kaliteli kurgusu sayesinde inanılmaz seviyeye yükselmiş. filme "editing" (kurgu) oscar adaylığı muhtemelen gelmez ama ilerleyen yıllarda ders olarak okutulursa da şaşırmam. muazzam iş, bayıldım!

oyunculuklara geldiğimizde, baş karakterimiz justine'de, julia garner çok iyi. ilerleyen yıllarda bu filmi andığımızda, hep kendisinin sarı kıvır kıvır saçları gözümüzün önüne gelecek.


kendisi rolüne tamamen benimsemiş ve karakterin içsel dünyasını muazzam yansıtmış. filmin aynı zamanda yapımcı ekibinden olan josh brolin ve çok sevdiğim oyuncu benedict wong, filme nitelikli performanslarla imza atmışlar. bir türlü ısınamadığım ve açıkça kötü oyuncu olarak gördüğüm justin long'un sahnesi iyi ki çok azdı. filmdeki baş kötü, büyücü karakter gladys'de amy madigan çılgın atmış. bence filmin bir numarası kendisiydi. diğer oyuncular biraz vasat performans vermiş. casting genel anlamda başarılı. (filmdeki olayları bir çocuğun ağzından dinlememiz, seyircinin hikayeye dahlini kolaylaştırıyor ve filmin hikaye anlatıcılığında da başarıya ulaşmasını kolaylaştırıyor.)

gelelim filmin didaktik tonuna. efendim şimdi bu öykü, abd topraklarında yaşanan can yakıcı problemleri kendince anlatan bir deneme. abd bildiğiniz gibi silah satışının yeterince denetlenmediği ve küçücük yaşta çocukların, ağır makineli tüfeklere bir şekilde erişebildiği ve ne yazık ki cinayet işleyebildikleri bir yer. okullar, bu korkunç eylemin, en sık kullanılan mekanlarındandır. film, elbette bu dev sorun hakkında kurgulanmış ve filmdeki cinayet işleme makinesine, yani weapons'a (silahlara) döndürülen çocuklar, aslında açık biçimde sistem eleştirisi. bu eleştiri bazı bünyelere bi tık fazla gelebilir. açıkçası beni pek rahatsız etmedi. kayıp çocuk matthew'ın babası archer'ın, evin üzerinde gördüğü devasa makineli tüfek detayı da zaten bununla ilgili.

bunun dışında, kaybolmadan önce biyoloji dersinde parazitleri işleyen 3. sınıf öğrencileri, filmdeki virüs bakteri göndermelerine zemin hazırladılar. polis paul'ün , keş james'ten hiv+ ya da hepatit c kapma korkusu, kaybolmayan tek çocuk alex'in, büyük teyzesinden öğrendiği ağaç/büyü/virüs/lanet kavramı. filmde geçen cordiseps mantarları ve canlı yaşamı tehdit ederek saldırganlaşan varlıklar, elbette hem korku toplumu hem de komplo teorileri eleştirisi. siyasiler kendi güçlerini pekiştirmek için, her şeyden korkan sefil bir toplum yaratma derdindedirler. bunun yanı sıra, covid-19 pandemisinde görüldüğü üzere, hem komplo teorisyenleri prim yapmakta, hem de bu kapitalist düzenin yok edeceği öngörülen yaşlı ve fakir halka korku salınmaktadır. cordiseps detayı, diziyi ya da oyunu bilenler için, the last of us'daki enfekteleri de akıllara getirecektir.

şimdi de filmin çok başarılı olmasına rağmen, neden başyapıt olarak addedilemeyeceğine dair birkaç done sunalım

weapons'ın bazı yönleri olumsuz eleştiriye açıktır. örneğin; filmin son 30 dakikası, filmi yükseltmemekte, tam tersine düşürmektedir. bu kısım, bizim olay örgüsünü kavramamızla, yani esas suçlunun kim olduğunu öğrenmemiz sonrası oluşuyor. burada seyirciye beklenmedik bir son yerine, izleyicinin olmasını istediği sona yakın bir şekilde bitiriliş, yapım şirketinin yönetmenin işine fazlaca karışması ile ilgili olabilir. her ne kadar filmin sonu aslında karanlık tonda olsa da, final dönüşümünü şahsen yetersiz buldum.

bunun dışında filmde kullanılan jump scare sahneler, oldukça başarılı. ancak filmin tematik yapısı, bu sahnelerin gerekli olup, olmadığı konusunda filmi tartışmalı hale getiriyor. kovalamaca ve ölümcül kavga gerilimi filmin olmazsa olmazıyken, jump scare birazcık zorlama olmuş. ana janra korku olduğunu göre, filmin izleyiciyi korkutma ve tedirgin etmede sağladığı başarı, biraz tartışmalı. bu film, izleyiciyi korkutmada kısmi anlamda başarılı ve fakat dramatik yapısı çok sağlam. dolayısıyla filmin korku klasiği boyutuna ulaşmasını, ben biraz zor görüyorum.

yönetmenin filminde kullandığı referanslara değinmemek olmaz. korku klasiği the shining'deki meşhur kapı kırma ve lanetlenmiş bireyin kırık yerden kafasını çıkarması, bu filmde de var. zach cregger zaten kendi de the shining hayranı olduğunu belirtmiş. ayrıca filmdeki 02:17'de efsunlanan çocukları, shining romanında geçen 217 no'lu odadan esinlenerek yazmış. kollarını aşağı yönlü olarak iki tarafa açarak koşan çocuklar ise, vietnam savaşı'ndan çok bilinen bir kareden esinlenilmiş.


napalm bombasının yarattığı tahribattan kaçarken ağlayan kız çocuğunun koşma stili, filmdeki lanetlenerek koşan çocuklara referans olmuş. ayrıca the shining'de jack torrance'ın 237 no'lu odanın banyosunda karşılaştığı korkunç yaşlı kadının benzerini de, bu filmde gladys olarak tanımış olduk. gladys'in en sevimli hali burada:


tabii filmin meşhur masal fareli köyün kavalcısı'na benzerliği ortada. hatırlarsanız orada da kavalcı kendisine söz verilen altınlar verilmediği için, kavalını çalarak çocukları peşinden ormana götürüyordu. filmin çok sevdiğim paul thomas anderson filmi magnolia'yla olan bağı çok iyi. yönetmen anderson magnolia ilhamını direkt olarak benzer senaryo/hikaye yazımı değil, o filmin büyüklüğü ve bazı karakterlerin çok "manolyamsı" yani o filmin evreninden çıkmışa benzer karakterler olduğunu söylüyor. zach ne diyorsa o! şimdi sıra o güzel filmi tekrar izlemeye geldi.

filmi beraber izlediğim arkadaşımın dediğine göre bu film, meşhur can sıkıcı olay epstein list'in alegorik anlatımıymış. bilmeyenler için söyleyelim, tutukluyken hapishanede şüpheli şekilde ölen jeffrey epstein, bir çok ünlünün de dahil olduğu, pedofiller için bir adada, çocukların istismar edildiği insanlık suçunda başrol oynamıştı. işte bu filmde de çocukların bedenlerini ele geçiren cadının, bedeninin iyileşmesi için çocuklara büyü yapması gerekiyor. çocuklar bu istismarın intikamını, neyse ki cadıdan almayı başarıyordu. ancak uğradıkları lanetten maalesef tam olarak kurtulamıyorlardı. yani aynı istismar edilip o iğrenç adadan kurtulmuş olan çocukların, travmalarının bir türlü iyileşmemesi gibi.

cadı demişken, filmde öncelikle sınıfında 17 çocuğun kaybolmasıyla "witch" (cadı) etiketi yiyen öğretmen justine'in, aslında suçsuz olduğu tahmin edilebiliyorken, gözler başka bir cadıyı arıyordu. yönetmen, asıl kötülüğün kaynağını başka bir cadı yapınca, hikaye daha bir anlam kazandı. özellikle cadının son sahnede, yaydığı kötülüğün istemsizce yardımcısı olan başka bir çocuğun yaptığı ters büyü sayesinde, kayıp çocuklar tarafından vahşice parçalanması, işlediği bu büyük suçun, en adil cezası olarak görülebilecektir.

bu kısımda benim yönetmenden bir talebim olacak. bunu görmesi çok düşük bir ihtimal ama yine de yazalım. bu gladys karakterinin hikayesi epey bi derin, belli. kendisi doğuştan mı kötü, yoksa o da bir kurban mı? filmde bu kısım muallak. muhtemelen bile bile öyle bırakılmış. işte bu sağlam karaktere, olayların öncesini anlatan bir film (prequel) çok yakışır. elbette filmin adı weapons 2 olmamalı. ancak ben gladys'in bu hale nasıl geldiğini öğrenmek istiyorum. umarım bir gün buna dair bir gelişme olur. buraya manifestimizi bırakalım bakalım. <3

cregger'ın bu filmle asıl başardığı şudur; filmin direksiyonunda olduğunu her an izleyicisine hissettirmesi ve yazdığı öykünün öncelikle abd toplumu için, sonrasında da evrensel anlamda bir değerinin olması. referans obezi olmuş yamalı bir bohça değil, kendi beğendiği özel işlerden feyz alan, orijinal bir eser üretebilmiş olması. dolayısıyla bu film, ileride kendi de kaynak olarak gösterilebilecek bir film. filmin önemini, en iyi bu şekilde size anlatabilirim.

zach cregger 2022 yılında hem gişede, hem de eleştirmen ve seyirci bazında başarı kaydettiği kaliteli korku filmi barbarian'dan 3 sene sonra vizyona giren yeni filmi weapons'la, el yükseltiyor ve yönetmenlik çıtasını daha üst bir noktaya taşımayı başarıyor. yapım şirketinden, önceki filminin yaklaşık 10 katı bütçe almasının (barbarian 4 mio usd iken, bu film 38 mio usd), karşılığını fazlasıyla veriyor. çünkü zach bundan böyle daha önemli bir yönetmen haline gelmiş durumda. artık oscar ödüllü oyuncular bile o'nun filminde olmak isteyecekler. ne mutlu o'na!

08.08.2025 cuma günü ülkemizde vizyona giren film silahlar (weapons), sadece kendi türünde (korku) değil, vizyona giren bütün filmler arasında, 2025 yılının en iyilerinden biri. zach cregger uzun yıllar konuşulacak kalitede bir filme imza atmış. bu filmi sene sonu, "yılın en iyi filmleri" listelerinde sıklıkla göreceksiniz. imax şart değil ama vizyondayken mutlaka sinemada izleyin. gelecekte bu filmi sinemada izlediğiniz için ne kadar şanslı olduğunuzu anlarsınız. yönetmenin bir sonraki filmi için şimdiden heyecanlanmaya başladık. elinize sağlık mr. cregger!

letterboxd puanı: 4/5 link