Vize İstemeyen Gürcistan Şehri Batum'a Gitmeyi Düşünenlere Tavsiyeler
batum... üç günlük kısa bir gezim oldu, gerçekten etkileyici bulduğum şehir.
motosiklet terörü olmayan, mülteci arap nüfusu olmayan, dilencisi az, hırgürü olmayan, esnafı dolandırmayan, başıboş kedi-köpek sorunu olmayan, türkiye'de bıktığınız hiçbir şeyi görmeyeceğiniz cennet gibi bir kent.
bunların tamamı tiflis'te de farklı değil, fakat batum tiflis'ten hayli farklı bir gürcistan şehri. yapı olarak, yerleşim olarak, başka iki ülke gibiler (batum'un acara özerk bölgesinde olduğunu düşününce, kısmen başka iki ülke de diyebilirsiniz zaten).
sezon olmadığı için yaz turizmi yok şu dönem, bayram-yılbaşı vs olmadığı için kumar turizmi yok, "sessiz sedasız bir zamanı olsa da gitsem, güzelce gezsem" diyorsanız, şu ara en güzel zamanları zannediyorum.
gitmeyi düşünen kişilere notlarım:
lokasyonlar
- şehrin denize yakın semtleri, ve olduğu gibi güneyi, kafanızdaki "200 bin nüfuslu bir küçük şehir" imajına çok aykırı kalabilir. çok hızlı bir şehirleşme ve etkileyici iş/konut bölgeleri ile, bildiğiniz lüks bir görüntü veriyor kent.
- ninoshvili ve chaobi semtlerinden oluşan turistik bölge de aynı şekilde. istanbul'un 'tarihi yarımada'sı ile nişantaşı karışımı bu bölge, hayli büyük görünüp, aslında düzenli sokakları ile kompakt bir kare alan. nereye gitseniz yolunuz aynı iki üç ikonik noktaya çıkmaya başlayınca, bazı binalar nereye gitseniz görüntüden çıkmayınca anlıyorsunuz bunu ilk.
- "gürcistan hani fakirdi olm, bu nasıl bir hayat" diyorsanız, bu bölgeler dışında kalan yerlerin tamamı o tanıma uygun.
alışveriş
- şehirde lüks bir avm yok. iki büyük carrefour o işi biraz görüyor, bunun dışında black sea mall kendi halinde bir yapı, batum mall ise osmanbey tekstilci pasajlarından farksız. alışveriş için tek adres caddeler.
- ne alınır peki, kıyafet dışında çok bir şey yok aslında, ama ikinci el giysi dükkanları gerçekten çok renkli.
yiyecek-içecek
- batum'da marka kahveciler de yok. lokal cafe'ler dışında bir alternatif bulunmuyor. onlar da kahveciden çok pastane.
- fakat bunun dışında, yiyecek içecek tarafı son derece keyifli bir şehir batum. hachapuri (bir pide türü), hinkal/khinkali (bir mantı türü), etli çorbaları, her şey çok lezzetli.
- şarapları çok iyi. kırmızıda tavkveri ve özellikle saperavi üzümlerini tavsiye ederim. daha bile aromalı bir merlot hissi veren, güçlü şaraplar çıkarmışlar bunlardan.,
- tıka basa yeme içme ve bir şişe şarabın kişi başı maliyeti orta karar mekanlarda 750-1000 tl arası gibi. yani backpacker mekanları gezmeyecekseniz, batum -aslında bizim için artık hiçbir yerin olmadığı gibi- çok da ekonomi kaygılı bir türk turist şehri değil.
ulaşım
- taksiler, taksi işte, her yerdeki gibi, üçkağıtçı. app şirketlerinin verdiği fiyatların iki katını isteyen korsanlar var bir de her yerde, hiçbirine gerek yok.
- ulaşım için bolt kullanılıyor, gayet de hesaplı, hızlı, güvenilir. fakat iyi bir araca/sürücüye denk gelmeniz çok kolay değil. bana mı öylesi denk geldi hep bilmiyorum, araçlar dökülüyor, şoförler ayı.
- eğer tursitik bölgede kalacaksanız, aslında hiçbir şey kullanmanıza gerek yok. yürüyün. sokaklar keyifli, mesafeler yakın.
- bu arada yukarıda araba demişken, şehrin zengini, aslında zengin işletmecisi ve turisti o kadar bol ki, etrafta muazzam bir lüks araba bolluğu var. şehirden patır patır v12 egzos gürültüsü asla eksik olmuyor.
insan
- gürcistan'da alfabe büyük sorun, fakat özellikle batum'da, türkçe bilmeyen yok gibi. kendinizi ingilizin amerikalının dünyanın başka ülkelerinde hissettiği gibi hissediyorsunuz şehirde.
- iyi restoran ve cafe'lerde şaşırtıcı derecede iyi ingilizce konuşan garsonlar da var, bunlar hep şehrin özellikle kumar turizmi sebebiyle muazzam yabancı turist çekiyor olmasından tabii.
- yerleşmiş, mekan işleten, çalışan, bir dolu da türk ve aynı şekilde bir dolu türk dükkanı var batum'da. benim pek sevdiğim bir şey değil yabancı ülkede türk mekana girmek ama siz kendinizi daha güvende hissedecekseniz opsiyon çok.
son söz
"batum'da üç gün kal kafayı yersin, iki günden fazlasına gerek yok" falan, bunu dinlerim hep uzun zamandır, evet denizi deniz değil, dağı dağ değil, ye-iç nereye kadar, ama adamlar kendi hallerinde gayet huzurlu, sakin, yaşayıp gidiyor. avrupa'yla arasında bu kadar mesafe olup da bu kadar avrupa bir asya şehri çok yok bu coğrafyada. kumar da oynamıyorsan turist olarak niye gidersin bir daha bilmiyorum. ama gel yaşa burda deseler durmam türkiye'de. arabalarının yaya gördüğü zaman zart diye durduğu her yerde yaşanır dünyada. bu kadar basit bu kural.