HAVACILIK 11 Ekim 2024
3,8b OKUNMA     92 PAYLAŞIM

Uçaklarda Neden En Az İki Pilot Bulunur?

Uçaklar neden 2 pilotla uçuyor? Tek pilotla olmaz mı bu iş?

öncelikle belirtmek gerekir ki, her pilot bir uçağı tek başına kullanıp ilgili destinasyona indirebilecek eğitime sahiptir. bunun için 2 adet pilot olması olmazsa olmaz bir ihtiyaç değildir.

buna rağmen kokpitte en az 2 adet pilotun bulunma sebebi güvenliktir. esasında bu güvenlik kavramı çok derin içeriklere sahip bir konu. elbette pilotlardan birisinin sağlığının bozulması, cinnet geçirmesi gibi akla ilk gelen senaryolar da güvenlik konseptine dahildir fakat mesele biraz daha kompleks.

güvenlik konseptini daha iyi kavrayabilmek için ilk olarak information processing kavramı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir

information processing, insan beyninin gelen bilgilere nasıl yanıt verdiğini açıklamaya çalışır. durumsal farkındalık ve karar alma gibi crew resource management bileşenlerinin daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilecek genel bir teoridir. üç temel aşaması vardır: bilgi girişi, bilgiyi işleme ve yanıt.

bilgi girişi: duyular uyarıldığında (örneğin, bir ses veya görme), uyarı, uyarıcının kişinin dikkatini çekecek kadar önemli olup olmadığını belirlemek için bilinçsiz bir yorumlama “algısı” olan “duyusal hafıza”(sensory memory) ile hatırlanır. dolayısıyla, gelen bilgilerin işlenmesi (düşünülmesi) için anlaşılması, algılanması ve fark edilmesi gerekir.

bilgiyi işleme: işlem, gelen bilgileri yorumlamak ve daha sonra ne yapılması gerektiğine karar vermek için uzun süreli hafızalarla karşılaştırılır. bilgiyi işleme zihinsel çaba gerektirir(zihinsel iş yükünü yaratır ve ekler)(mental workload). hipotez oluşturma, değerlendirme, hesaplama, karar verme veya başka herhangi bir düşünce süreci gibi işlemler “işleme” olarak adlandırılabilir.

gelecekteki incelemeler için önceki deneyimler uzun süreli hafızaya (long term memory) kaydedilir. ek olarak, konuşma ve motor programları gibi otomatik rutinler de “işlemsel hafıza”(procedural memory) olarak adlandırılan uzun süreli bir alanda saklanır. ayrıca, zihinsel işlem(mental processing) sırasında bilgilerin kısa süreli olarak tamponlanmasına ihtiyaç vardır (bilgisayar ram'ı gibi) ve bu “çalışma belleği”(working memory) olarak adlandırılan bir alanda yapılır.

yukarıdaki şekildeki diyagram, genel teorinin basitleştirilmiş bir versiyonudur. soldan sağa doğru çalışır. duyusal hafıza(sensory memory), bilgiyi bilinçli işleme (çalışma hafızasına) veya otomatik işleme (işlemsel hafızaya) ileten algılamaya(perception) izin verecek kadar uzun süre uyarıcıları hatırlar.

dikkat (attention) olarak adlandırılan gölgeli alan kritik öneme sahiptir çünkü biliş ve hata için temel nitelik taşır. dikkat aynı zamanda zihinsel çaba(mental effort) (konsantrasyon, düşünme, vb.) ile de bağlantılıdır. bilinçli faaliyetler dikkat gerektirir, bilinçsiz (otomatik) faaliyetler gerektirmez. tüm merkezi işlemeler dikkat içerir (bu nedenle gölgeli alan içindedir). uzun süreli hafızalar genellikle bilinçsiz depolar olarak kabul edilir, bu nedenle “dikkat” alanının dışında kalırlar.

yanıt: cevap vermek genellikle fiziksel veya sözel bir biçim alır (yapmak veya söylemek gibi.)

bilgi işlem teorisi, uygulayıcıların zihinsel bir görevi ifade etmelerine veya anlamalarına yardımcı olur. divert kararı verme gibi karmaşık bir görevi göz önünde bulunduralım. girdi, işlem ve eylemleri içerir. bilgi birçok kaynaktan gelir ve yoğun işlemeye neden olur (çalışma hafızasında). herhangi bir bilgi, işlem(information processing) aşamasındaki bir sorun sonucu etkilenebilir. örneğin:

- duyumsamak (sensing): kritik bir tartışma sırasında sesi kısma nedeniyle, divert sırasındaki hava durumu hakkında önemli bir radyo araması duymamak

- algılama (perceiving): yakıt göstergelerinin yanlış algılanması (çok uzaktaki bir havayolunun seçilmesi)

- işlem (processing): divert edilen hava alanında crosswind vektörünün yanlış hesaplanması

- yanıt (responding): yanlışlıkla 140 derecelik heading yerine 140 knot hız seçmek

hemen hemen tüm eylemler ve işlemler hızlı ve basit görevler dahil bu şekilde analiz edilebilir.


information processing kavramından bahsettikten sonra dikkat kavramına geçebiliriz

bir şeye dikkat etmek, üzerinde yoğunlaşmaktır. bu duyumsanmış bir uyarı, bir tehdit, bir karar, bir hesaplama vb olabilir. kritik olarak, dikkat sınırlıdır; bir şey için çok fazla miktarda dikkat kullanılıyorsa, o zaman başka bir şey için kullanılamaz. metaforik olarak dikkati bir spot ışığı olarak kabul edersek, spot ışığı bir şey üzerindeyse, geri kalan alan karanlıkta kalır, aydınlatılamaz.

bir kişi, gerekli gördüğü her yerde (görsel sahne, konuşma, düşünceler, eylemler vb.) dikkatini vermeyi seçebilir. bu her şeyi yapmak için dikkat gerekir anlamına gelmez; örneğin: otonom eylemler sürüş gibi dikkat göstermeden devam edebilir. her seferinde yalnızca bir şeye tam olarak konsantre olabileceğimiz (dikkat edebileceğimiz) kabul edilir. neye dikkat edilmesi gerektiğini gönüllü olarak kontrol etmenin yanı sıra, dikkat de yönlendirilebilir veya yakalanabilir (örneğin yanıp sönen bir ışıkla). çok büyük miktarda veri duyulara çarpıyor, ancak yalnızca küçük bir kısmı dikkat çekiyor ve farkındalığa giriyor. bu nedenle, bir şey duyumsandığında (örneğin göz tarafından görüldüğü) fark edildiği varsayılmamalıdır.

birçok bilim alanı, bazı uyaranları neden ve nasıl fark ettiğimizi ve diğerlerini edemediğimizi merak eder. geleneksel teori, en önemli duyusal bilgilerin haricindekilerini çalışma hafızasına ulaşmasını pasif olarak engelleyen bir filtre olduğudur. zaman zaman, özellikle çok yüksek iş yükü sırasında, çok göze çarpan bir uyarıcı bile dikkatten kaçabilir.

dikkat, kapasite ve kaynakla uyumludur, çünkü bazı zor görevler çok fazla dikkat gerektirir (bazen çok fazla) ve yalnızca sınırlı bir tedarik vardır. insanların dikkat edebilecekleri sınırlı bir alanı vardır; her şeyi fark edemez veya onlarla ilgilenemeyiz.

birçok durumda, ihtiyaç mevcut olan kaynaktan daha büyüktür ve bu yüzden dikkatlerin doğru bir şekilde yönetilmesi gerekir. örneğin, elle kullanılan uçakta son bir dönüş, pilotun en az üç ayrı alan (pist, hava hızı ve yükseklik) arasında görsel dikkati paylaşmasını gerektirir. bu bir dikkat uzlaşmasıdır. çözüm genellikle bir şeye daha fazla dikkat etmek için basit geri bildirimden ziyade iş yükünün (workload management) daha iyi planlanması ve yönetilmesinde yatmaktadır.

bundan ötürü crm eğitimlerinde, pilotların, çok belirgin olsalar bile, herkesin bir şeyleri kaçırabileceğini kabul etmesinin faydalı bir tutum olduğu vurgulanır. bir pilot, bir şeyi gözden kaçıran bir meslektaşının 1) bir şeyi gözden kaçırmanın doğal bir durum olduğunu ve 2) müdahalede bulunulmasının herhangi bir kişisel tarafının olmadığını bildiğini düşündüğünde, müdahalede bulunurken daha rahat olur. ayrıca mürettebat, belirli önemli zamanlarda, dikkat açısından savunmasız olduklarını bilerek çift kontrol (double check) uygulaması için motive edilir.

bu çift kontrol uygulaması, hata oluşuma karşı oluşturulan savunmanın bir parçasıdır. yedeklik kavramı, havacılık sisteminin tüm aşamalarında uygulanır; hiçbir zaman tek bir mekanizmanın, ki özellikle de bu insansa, hatayı tespit edebileceği ve önleyebileceği varsayılmaz. crew resource management, ilk pilotun ne yaptığını kontrol etmek için ikinci pilotun rolünü vurgulaması nedeniyle bir yedeklik biçimi sağlar. bağımsız kontrollerde, ikinci kişinin(fo), birinci kişinin(captain) herhangi yanlış bir şey yapmayacağına dair güvenmesi ve dolayısıyla ikinci kontrolü düzgün yapmaması olası bir tehlikedir. crm ikili kontrol (dual check), özellikle otomatik sistem kontrolleri ve uyarıları mevcut değilse, son savunma hatlarından biridir. pilotlar, meslektaşlarının, özellikle kontrol listeleri (checklısts) gibi kritik faaliyetlerde hata yapabilme ihtimaline karşı alarm durumunda olmaya çalışır.

information processing kısmında bahsedilen, dikkat durumu sonucunda oluşan zihinsel çaba, iş yükü meydana getirir. iş yükü, basit bir şekilde bilgiyi işlemek için gereken (ve harcanan) zihinsel çaba miktarı olarak düşünülebilir.

tüm bilinçli işlemler (problem çözme, karar verme, düşünme vb.) iş yüküne neden olur. beynin bu tür tüm faaliyetlerle ilgilenen varsayımsal alanı, çalışma hafızasıdır (bilgi işleme) ve özellikle de görevleri yerine getirmek için dikkat gerektiren “merkezi yürütme” olarak adlandırılan kısımdır. dolayısıyla dikkat ve çalışma hafızası(working memory) iş yükünü anlamanın anahtarıdır. ne kadar dikkat gerekirse ve kullanılırsa, iş yükünün o kadar yüksek olduğu söylenir. bu nedenle iş yükü, aynı zamanda dikkat talebinin miktarı olarak ifade edilebilir.

kokpit ortamında iş yükünün efektif bir şekilde paylaşılması, kişinin tek bir anda birden fazla konuya dikkat etmesinin önünde geçer ve daha az dikkat, daha az zihinsel çaba, yani daha az iş yükü manasına gelir. bir pilotun dikkat kapasitesini verimli bir şekilde kullanması, uçuş güvenliğinin anahtar noktasıdır. çünkü değişen durum koşullarını fark edebilmesi, anlayabilmesi ve öngörebilmesi, diğer bir değişle durum farkındalığını koruyabilmesi, sahip olduğu dikkat kapasitesiyle doğrudan ilişkilidir. bundan ötürü kokpit ortamında birden fazla pilotun bulunması, doğru bir iş yükü paylaşımıyla birlikte daha güvenli bir uçuş anlamına gelir.